Single Blog Title

This is a single blog caption

FİKRİ MÜLKİYET VE START-UP ŞİRKETLER

Giriş

Fikri mülkiyet, start-up şirketlerin rekabet avantajını sürdürmeleri ve yenilikçi çözümler üretmeleri yolunda önemli bir rol oynar. Yenilikçi fikirlerin ve teknolojilerin korunması, sadece iş fikirlerinin hırsızlık ve taklitten korunmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bu fikirlerin ticari değerlerini maksimize eder.

I. Fikri Mülkiyetin Temel Unsurları ve Start-Up’lar Üzerindeki Etkisi

Fikri mülkiyet hakları, genellikle dört ana kategoride sınıflandırılır: patentler, ticari markalar, endüstriyel tasarımlar ve telif hakları. Her bir tür, start-up’ların yenilikçi çözümlerini ve yaratıcı ürünlerini koruma amacı taşır.

I.I Patentler

Patentler, belirli bir buluşun veya teknolojinin belirli bir süre boyunca korunmasını sağlar. Türkiye’de patent başvuruları ve tescili, Türk Patent ve Marka Kurumu (TPE) tarafından yapılır. Patent, sahibine buluşunu üretme, kullanma veya satma hakkı verir. Start-up’lar için patentler, teknolojik yeniliklerin korunmasını ve bu yeniliklerin piyasa rekabetinde öne çıkmasını sağlar.

  • Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan Tescil Edilen Patentler:Patent No: TR2019/001: Yapay zeka destekli veri işleme teknolojisi.
  • Patent No: TR2020/002: Sağlık izleme cihazları için yeni sensör teknolojisi.

I.II Ticari Markalar

Ticari markalar, bir ürün veya hizmetin kaynağını belirtmek ve bu ürün veya hizmetin kalitesini tüketicilere iletmek amacıyla kullanılır. Türkiye’de markaların tescili, TPE tarafından gerçekleştirilir. Marka tescili, start-up’ların markalarının yasal olarak korunmasını ve piyasada benzer isimlerle karışmasını önler.

  • Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan Tescil Edilen Markalar:
    • Marka No: 2018/12345: “InnovateTech” teknoloji ürünleri için.
    • Marka No: 2021/67890: “EcoWear” sürdürülebilir giyim markası.

I.III Endüstriyel Tasarımlar

Endüstriyel tasarımlar, bir ürünün dış görünümüne ilişkin tasarımı korur ve estetik özelliklerin korunmasını sağlar. Start-up’lar, endüstriyel tasarım tescili ile ürünlerinin dış görünümünü ve tasarımını koruyabilir. Bu, tasarımın taklit edilmesini ve bu nedenle rekabet avantajının kaybolmasını önler.

  • Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan Tescil Edilen Endüstriyel Tasarımlar:
    • Tasarım No: 2020/4567: Akıllı telefon kılıfı tasarımı.
    • Tasarım No: 2021/7890: Ergonomik bilgisayar klavyesi tasarımı.

I.IV Telif Hakları

Telif hakları, edebi ve sanatsal eserlerin korunmasını sağlar. Yazılı içerikler, müzik eserleri, yazılımlar ve diğer yaratıcı çalışmalar telif hakları ile korunur. Start-up’lar, telif haklarını etkin bir şekilde yöneterek, yaratıcı içeriklerin ticari değerini artırabilir ve bu içeriklerin izinsiz kullanılmasını engelleyebilirler.

  • Telif Hakları ve Sinema Eserleri Kanunu (5846 Sayılı Kanun): Telif haklarının korunmasına yönelik düzenlemeler içerir. Bu kanun, eser sahiplerinin haklarını güvence altına alır ve eserlerin izinsiz kullanımını yasaklar.

II. Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler ve Stratejik Yönetim

Türkiye’de fikri mülkiyet hakları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile düzenlenir. Bu kanunlar, patentler, markalar, endüstriyel tasarımlar, coğrafi işaretler ve telif haklarının nasıl korunacağını belirler.

  • Sınai Mülkiyet Kanunu (6769 Sayılı Kanun): Bu kanun, patent, marka, tasarım ve coğrafi işaretlerin korunmasına yönelik düzenlemeleri içerir. SMK, bu hakların tescili, korunması ve ihlalleri ile ilgili detaylı hükümler sunar.
  • Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (5846 Sayılı Kanun): Bu kanun, telif haklarını korur ve eser sahiplerinin haklarını düzenler. Eserlerin yaratıcı haklarının ihlali durumunda yapılacak hukuki başvurular ve tazminat taleplerini belirler.

III. Fikri Mülkiyet Haklarının Stratejik Yönetimi

Start-up’ların fikri mülkiyet haklarını etkili bir şekilde yönetmesi, hem hukuki koruma hem de ticari stratejiler açısından önemlidir. Bu yönetim, birkaç ana başlık altında ele alınabilir:

III.I Tescil ve Koruma Stratejileri

FSM haklarının tescili, bu hakların resmi olarak korunmasını sağlar. Start-up’lar, buluşlarını, markalarını ve tasarımlarını tescil ettirerek, bu hakların ihlali durumunda hukuki yollara başvurabilirler. Tescil işlemleri, hukuki koruma sağlar ve rekabet avantajını sürdürebilir.

III.II İhlallere Karşı Hukuki Savunma

FSM hakları ihlal edildiğinde, start-up’lar, hukuki yollara başvurabilirler. İhlallerin tespiti, dava açma, ihtiyati tedbir talep etme ve zararın tazmini gibi adımlar atılabilir. Hukuki süreçler, ihlalin doğasına ve FSM hakkının türüne göre değişiklik gösterebilir.

III.III FSM Portföy Yönetimi

FSM portföyü, bir şirketin sahip olduğu tüm fikri mülkiyet haklarının toplamıdır. Etkili bir portföy yönetimi, bu hakların düzenli olarak gözden geçirilmesini ve stratejik olarak kullanılmasını içerir. FSM portföyü, şirketin değerini artırabilir ve yatırımcıların ilgisini çekebilir.

 

IV. Yargıtay Kararları ve Hukuki Yorumlar

 

11. Hukuk Dairesi         2016/1871 E.  ,  2017/4451 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/06/2014 tarih ve 2013/143-2014/84 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2009/06008 B sayılı inceleme patent sahibi olduğunu, davalının ise patent ihlali oluşturan ve dava dışı “Prolift” firması tarafından üretilen patente tecavüzlü asansör kapı ürünlerinin satışını yaptığını, böylece patente tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu belirterek, tecavüzün tespit edilip giderilmesini, tecavüzlü ürünlerin toplanmasını, fazlaya dair haklarının saklı tutarak 9.000 TL maddi, 1.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin patente tecavüz ettiğine ilişkin iddiaların dayanaksız olduğunu, müvekkili yoluyla dava dışı Prolift Şirketi’ne baskı yapılmaya çalışıldığını, oysa adı geçen şirket ile davacı arasında hükümsüzlük davaları bulunduğunu, bekletici sorun olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, patent ihlali bulunup bulunmadığının ancak, patent istemleri ile ihlal olduğu ileri sürülen kıyas ürünün teknik uzmanlarca incelenip karşılaştırılması ile anlaşılabileceği, ihlale konu olan ürün örneğinin somut olarak incelemeye sunulmadığı, davalı yanın iş yerinde bu ürünlerin incelenmesi konusunda teknik bilirkişilerle birlikte keşif yapılması ön görülmüşse de, verilen kesin sürede ve ek sürede davacı tarafından bilirkişi ücreti ile keşif ücretinin yatırılmadığı, mevcut dosya kapsamında tespit dosyasındaki raporun patente tecavüz iddiasını kanıtlayacak inceleme ve değerlendirmeler içermediği, salt “Prolift” ibaresini içeren bir takım ürünlerin varlığının belgelenmesinden ibaret olduğu, davalının dahi sunduğu mütaalada bir tecavüz bulunmadığına işaret edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

11. Hukuk Dairesi         2015/6822 E.  ,  2016/1073 K.

“İçtihat Metni”

…Davalı; otomatik kapı sistemlerinde “…” ibaresini kullandığını, davacı markasının otomatik kapı sistemleri sınıfında tescilli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı markalarının 9. sınıfta da tescilli bulunduğu, davalının “…” markasını kullanarak yaptığı üretim ve pazarlamanın 556 sayılı KHK’nın 61. ve 9. maddeleri kapsamında açık bir marka ihlali niteliğinde olduğu, davalının “…” markası ile ürettiği kapılarla ilgili olarak muhtemel kâr marjı ile üretim adedi dikkate alınarak 556 sayılı KHK’nın 66/1 (c) maddesi uyarınca talep edilebilecek lisans bedelinin, elde edilecek kâr marjının %3 oranında kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, bu durumda talep edilebilecek ihlal tazminatının 135.000,00 TL olabileceği, eylemin süresi, boyutu ve ihlalin gerçekleşme şekli itibariyle istenilen 5.000,00 TL manevi tazminatın makul olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının davacı şirket adına tescilli “…” ibareli markadan doğan hakları ihlal ettiğinin ve eylemin aynı zamanda haksız rekabet olduğunun tespitine, ihlalin durdurulmasına, sonraki ihlallerden men’ine, söz konusu 135.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, davalının 23.12.2013 tarihli oturumdaki beyanında geçen, kapı satışına ilişkin adet ve rakamlar dikkate alınmak suretiyle 556 sayılı KHK’nın 66/1-c maddesi kapsamında maddi tazminat hesabı yapılmıştır. HMK 154/3-ç maddesine göre, duruşma esnasında yapılan ikrar, beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak kaydıyla tutanakla tespit edilir. Bu durumda, davalının duruşma esnasındaki beyanının ikrar niteliğinde olup olmadığı hususu takdir edilmek ve şayet ikrar olarak kabul edilmemesi halinde davacı tarafından dayanılan deliller göz önüne alınmak suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Öğrenci Stajyer 

Behiye Zeynep Öztürk

 

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button