Enerji Şirketlerinde Proje Sınırlarına Riayet Edilmesi: Hukuki, Teknik ve Yatırımcı Açısından Önemi
Giriş
Enerji sektöründe yatırım süreçleri, yalnızca teknik fizibiliteye değil, aynı zamanda hukuki çerçeveye sıkı sıkıya bağlıdır. Elektrik üretim, iletim ve dağıtım projelerinden yenilenebilir enerji tesislerine kadar her yatırım, proje sınırlarının net biçimde belirlenmesini ve bu sınırlara titizlikle riayet edilmesini gerektirir.
Proje sınırları, yalnızca inşaat sahasını ifade etmez; lisans verilen kapasite, arazi kullanım hakkı, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunda belirtilen koordinatlar, imar planı ve kamulaştırma kararları gibi unsurları da kapsar. Bu sınırların ihlali, hem idari para cezaları hem de faaliyetin durdurulması gibi ciddi yaptırımlara yol açabilir.
Bu makalede, enerji şirketlerinde proje sınırlarına riayet edilmesinin hukuki dayanaklarını, uygulamadaki sorunları ve yatırımcılar açısından risk analizini detaylı olarak ele alacağız.
1. Proje Sınırlarının Hukuki Dayanağı
Enerji projelerinde sınırların belirlenmesi ve korunması süreci, birden fazla mevzuata dayanır:
-
Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) – 6446 sayılı Kanun
-
Elektrik üretim ve iletim tesisleri için EPDK lisansları verilir.
-
Lisans, proje sahasının koordinatlarını ve kapasitesini net şekilde belirler.
-
-
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun (YEK Kanunu)
-
Rüzgar, güneş, jeotermal gibi kaynaklarda proje sahası sınırlarının belirlenmesi, YEK destek mekanizmasına katılım açısından kritiktir.
-
-
İmar Kanunu (3194 sayılı Kanun)
-
Projenin onaylı imar planı ve imar planı sınırları dışına taşması, ruhsat iptali ve yıkım yaptırımı doğurabilir.
-
-
Kamulaştırma Kanunu (2942 sayılı Kanun)
-
Kamulaştırılan veya irtifak hakkı tesis edilen alanın dışına çıkılması “kamulaştırmasız el atma” sayılabilir.
-
-
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği
-
ÇED raporlarında proje alanı net biçimde belirtilir. Alan değişikliği yapılmadan faaliyet yürütülmesi halinde ÇED olumlu kararı geçersiz olabilir.
-
2. Proje Sınırlarının Belirlenmesinde Teknik Süreç
Proje sınırlarının belirlenmesi yalnızca hukuki belgelerle değil, teknik ölçüm ve haritalama yöntemleri ile de yapılır.
-
Koordinat Sistemi ile Belirleme
Proje sahası, genellikle UTM koordinat sistemi ile tanımlanır. Bu sınırlar lisans ve ÇED dosyalarında yer alır. -
Kadastro ve Tapu Kayıtları
Arazi mülkiyeti, kiralama veya üst hakkı bilgileri, proje sınırlarının hukuki güvencesini oluşturur. -
Uydu ve Drone Ölçümleri
İnşaat sürecinde saha denetimleri, sınır ihlali olup olmadığını tespit etmek için yapılır.
3. Proje Sınırlarına Riayet Edilmemesinin Hukuki Sonuçları
Enerji şirketleri proje sınırlarını ihlal ettiğinde karşılaşabilecekleri başlıca yaptırımlar şunlardır:
3.1. İdari Para Cezaları
-
EPDK, lisans hükümlerine aykırılık nedeniyle idari para cezası uygulayabilir.
-
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED kararı ihlalinden dolayı ceza kesebilir.
3.2. Faaliyetin Durdurulması
-
Proje, lisans kapsamı dışına taşarsa, lisans iptali veya geçici olarak faaliyetin durdurulması mümkündür.
3.3. Kamulaştırmasız El Atma Davaları
-
Sınır dışına taşan tesis veya hat, özel mülkiyet alanına girerse mülkiyet hakkı ihlali doğar ve tazminat davası açılabilir.
3.4. Ruhsat İptali ve Yıkım
-
İmar mevzuatına aykırı yapılaşma halinde belediyeler veya il özel idareleri tarafından ruhsat iptali ve yıkım kararı alınabilir.
4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Enerji projelerinde proje sınırlarının korunamaması genellikle şu nedenlerden kaynaklanır:
-
Arazi Ölçüm Hataları
Başlangıçta yapılan ölçümlerdeki hata, projenin fiziksel olarak sınır dışına taşmasına neden olabilir. -
İnşaat Sırasında Revizyonlar
Teknik gereklilik veya maliyet hesabı değiştiğinde proje planı revize edilmeden uygulamaya geçilmesi. -
İrtifak ve Kamulaştırma Eksiklikleri
Lisans sahası ile kamulaştırılan alan arasında uyumsuzluk olması. -
ÇED ve İmar Planı Güncellemelerinin Takip Edilmemesi
ÇED raporundaki alan ile fiili proje sahası arasındaki fark, hukuki sorun doğurur.
5. Yatırımcı Açısından Risk Analizi
Yatırımcılar için proje sınırlarına riayet edilmemesi ciddi finansal ve hukuki riskler doğurur:
-
Proje Değer Kaybı
Lisans iptali veya faaliyet durdurma, projenin yatırım değerini sıfıra indirebilir. -
Bankacılık Finansmanı Riski
Proje finansmanı sağlayan bankalar, lisans iptali veya hukuki ihtilaf halinde krediyi geri çağırabilir. -
Sigorta Kapsamı Sorunları
Sınır ihlali, sigorta poliçesinin kapsamı dışında kalabilir. -
Reputasyon Kaybı
Kamuoyunda hukuka aykırı faaliyet algısı oluşması, şirketin yeni projelerde yer almasını zorlaştırabilir.
6. Proje Sınırlarına Riayet İçin İyi Uygulama Önerileri
Enerji şirketleri, proje sınırlarını korumak için aşağıdaki önlemleri almalıdır:
-
Başlangıçta Doğru Koordinat ve Kadastro Çalışması
Lisans başvurusu öncesinde tapu, kadastro ve imar planı uyumu kesinleştirilmelidir. -
Sürekli Teknik Denetim
İnşaat sırasında GPS ölçümleri ve drone denetimleri ile sınır ihlali önlenmelidir. -
Hukuki Revizyon Mekanizması
Gerekli durumlarda lisans tadili, ÇED değişikliği veya imar planı revizyonu yapılmalıdır. -
Yatırımcı ile Şeffaf İletişim
Proje sahası ile ilgili değişiklikler yatırımcılara zamanında bildirilmelidir. -
Sözleşmelerde Açık Sınır Hükümleri
EPC ve inşaat sözleşmelerine proje sınırları ile ilgili açık maddeler eklenmelidir.
7. Sonuç
Enerji sektöründe proje sınırlarına riayet edilmesi, yalnızca bir teknik gereklilik değil, aynı zamanda hukuki zorunluluk ve yatırım güvenliği açısından kritik bir unsurdur. Mevzuata uygunluk, lisans güvenliği, finansman sürdürülebilirliği ve yatırımcı memnuniyeti ancak proje sınırlarının titizlikle korunması ile sağlanabilir.
Enerji şirketleri, teknik ekipleri ve hukuk danışmanları ile birlikte çalışarak hem mevzuata hem de saha gerçeklerine uygun projeler yürütmeli, sınır ihlallerini en baştan önleyecek mekanizmaları hayata geçirmelidir.