Single Blog Title

This is a single blog caption

E-Spor Liglerinde Sözleşmeli Katılım

1. Giriş

Son on yılda e-spor, yalnızca bir eğlence alanı olmaktan çıkmış; milyar dolarlık küresel bir endüstri hâline gelmiştir.
Türkiye’de de Riot Games, ESL, PUBG Mobile, Valorant, EA Sports gibi uluslararası organizatörlerin yanı sıra Türkiye E-Spor Federasyonu (TESFED) çatısı altında profesyonel ligler kurulmuştur.

Ancak e-spor organizasyonlarının hukuki yapısı, klasik spor dallarına kıyasla farklı dinamikler taşır.
Katılım şartlarının platform sahipleri tarafından belirlenmesi, takımların sözleşme serbestisini kısıtlamakta ve rekabet hukukunun müdahalesini gündeme getirmektedir.

Bu makalede, e-spor liglerinde katılım sözleşmelerinin rekabet hukuku açısından değerlendirilmesi, 4054 sayılı Kanun ve AB hukukundaki düzenlemeler ışığında ele alınacak; hâkim durumun kötüye kullanılması, orantılılık testi ve muafiyet koşulları tartışılacaktır.


2. E-Spor Liglerinde Sözleşmeli Katılım Sistemi

2.1. Lig Yapısı

E-spor ligleri, genellikle oyunun sahibi (örneğin Riot Games, Blizzard, Valve) tarafından organize edilir.
Bu firmalar, oyunun fikri mülkiyet haklarını elinde bulundurduğu için, ligin kurallarını, katılım şartlarını ve ödül sistemini tek taraflı olarak belirleme yetkisine sahiptir.

Bu durum, federasyon benzeri bir otoritenin değil, özel bir ticari teşebbüsün belirleyici konumda olduğu anlamına gelir.
Bu nedenle lig organizatörü ile takımlar arasındaki ilişki, özel hukuk sözleşmesi niteliğindedir.

2.2. Katılım Sözleşmeleri

Katılım sözleşmeleri, genellikle şu unsurları içerir:

  • Katılım ücreti veya teminat,

  • Marka kullanımı ve yayın hakları,

  • Oyuncu transferi sınırlamaları,

  • Lig kurallarına uyum yükümlülüğü,

  • Ceza ve yaptırım hükümleri.

Bu sözleşmelerin birçoğu münhasırlık (exclusive participation) ve sözleşme devrinin yasaklanması gibi hükümler barındırır.
Bu da rekabetin hem dikey (organizatör–takım) hem de yatay (takımlar arası) düzeyde sınırlanmasına yol açabilir.


3. 4054 Sayılı Kanun’un Uygulanabilirliği

3.1. Teşebbüs ve Teşebbüs Birliği Niteliği

4054 sayılı Kanun’un 3. maddesi, ekonomik faaliyette bulunan her gerçek veya tüzel kişiyi “teşebbüs” olarak tanımlar.
Dolayısıyla hem oyun şirketleri hem e-spor takımları hem de organizatör platformlar “teşebbüs” sayılır.

E-spor ligleri ise, teşebbüslerin belirli kurallara göre organize olduğu yapılar olduğundan teşebbüs birliği niteliği taşır.
Bu nedenle organizatörün getirdiği katılım koşulları, teşebbüs birliği kararı olarak 4054 m.4 kapsamına girebilir.

3.2. 4. Madde: Rekabeti Kısıtlayıcı Anlaşmalar

Katılım sözleşmelerinde;

  • Takımların başka liglere katılmasının yasaklanması,

  • Oyuncuların transfer serbestisinin sınırlanması,

  • Katılım bedelinin tek taraflı belirlenmesi,

  • Oyunun yayın haklarının münhasıran organizatöre devredilmesi

gibi hükümler varsa, bunlar rekabeti sınırlayıcı anlaşma niteliği taşır.
Rekabet Kurulu’nun 2021/07-106 sayılı E-Spor Lig Kararı da bu tür sözleşmeleri incelemiş ve belirli koşullarda muafiyet tanımıştır.


4. Hâkim Durum ve Dikey Kısıt Analizi (4054 m.6)

Organizatör firma, belirli bir oyunun sahibi olarak piyasada benzersiz bir konuma sahiptir.
Örneğin Riot Games, “League of Legends” markasının tek hak sahibi olduğundan, ilgili ürün pazarı üzerinde hâkim durumdadır.

Bu durumda:

  • Farklı bir oyunla rekabet mümkün değildir,

  • Takımların alternatif platforma geçme olasılığı yoktur,

  • Oyuncu sözleşmeleri doğrudan bu yapıya bağlıdır.

Dolayısıyla, oyun sahibinin lig kurallarını belirlemesi, dikey anlaşma kapsamında hâkim durumun kötüye kullanılması (4054 m.6) niteliği taşıyabilir.
Özellikle aşağıdaki davranışlar bu kapsamda risklidir:

  1. Bağlama (Tying):
    Takımların yalnızca organizatörün belirlediği yayın platformunu kullanmaya zorlanması.

  2. Ayrımcılık:
    Bazı takımlara özel davet, ayrıcalıklı sponsorluk veya gelir dağıtımı.

  3. Aşırı koşullar:
    Katılım bedelinin orantısız biçimde yüksek tutulması.


5. Rekabet Kurulu’nun 2021/07-106 Sayılı E-Spor Kararı

Rekabet Kurulu, 2021 yılında e-spor organizasyonlarında rekabet kısıtlamaları iddiasıyla yaptığı incelemede, aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır:

  • Katılım sınırlamaları, sportif dengenin korunması amacıyla getirildiği sürece orantılıdır.

  • Oyuncu transfer yasakları, sezonsal süreyle sınırlı olursa kabul edilebilir.

  • Münhasırlık sözleşmeleri, alternatif lig oluşumlarını engelliyorsa hukuka aykırıdır.

  • Gelir paylaşımı mekanizmaları, şeffaflık ve orantılılık ilkelerine tabi olmalıdır.

Bu karar, e-sporun rekabet hukukunda “sportif istisna”ya kısmen tabi olduğunu, ancak mutlak bağışıklık taşımadığını göstermektedir.


6. AB Rekabet Hukuku ve ABAD İçtihatları

6.1. ISU (International Skating Union) Kararı (C-124/21 P)

Avrupa Adalet Divanı, ISU’nun sporculara başka organizasyonlarda yarışmayı yasaklayan kuralını rekabeti kısıtlayıcı bulmuştur.
Bu karar, e-spor için doğrudan emsal teşkil eder:
Oyuncuların başka liglere katılımını engelleyen hükümler, orantısız sınırlama sayılır.

6.2. Meca-Medina Kararı (C-519/04 P)

ABAD, spor düzenlemelerinin rekabet hukukuna tabi olduğunu; ancak “sportif bütünlüğü koruma” amacı taşıyorsa orantılılık testinden geçerek hukuka uygun sayılabileceğini belirtmiştir.
E-spor ligleri açısından da bu test geçerlidir.

6.3. ESL ve Riot Games İncelemeleri

Avrupa Komisyonu, 2020’de ESL ve Riot Games işbirliğini rekabet hukuku kapsamında değerlendirmiş, oyuncu transfer kısıtlarının sektörel denge amacıyla meşru olduğunu; ancak pazar kapatma (foreclosure) riskine karşı sürekli denetim gerektiğini vurgulamıştır.


7. CAS (Court of Arbitration for Sport) Perspektifi

E-spor henüz CAS sistemine tam olarak entegre olmamıştır; ancak Lex Sportiva ilkeleri ışığında benzer içtihatlar uygulanabilir.
CAS 2015/A/4206 (Trabzonspor v. UEFA) kararında, rekabetin adil biçimde yürütülmesi için “sportif eşitlik” ilkesini vurgulamıştır.

Bu ilke, e-spor liglerinde de geçerlidir:
Katılım sözleşmeleri, belirli takımları kayıran, yeni takımların girişini engelleyen veya “franchise sistemine kapalı” modeller oluşturuyorsa, adil rekabet ilkesine aykırıdır.


8. Muafiyet (4054 m.5) ve Orantılılık Testi

E-spor sözleşmeleri, görünüşte rekabeti sınırlasa da; eğer sistemin genel amacı sportif istikrar, kalite standardı ve güvenlik sağlamaksa, 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi kapsamında muafiyet kazanabilir.
Bu durumda şu dört koşulun birlikte sağlanması gerekir:

  1. Ekonomik veya teknik gelişme sağlaması:
    Lig organizasyonunun profesyonelleşmesi, teknik altyapının güçlenmesi.

  2. Tüketici (izleyici) yararına sonuç doğurması:
    Yayın kalitesi ve izleyici deneyiminin artması.

  3. Rekabetin zorunlu olandan fazla kısıtlanmaması:
    Oyuncu serbestisinin korunması.

  4. Rekabetin önemli kısmının ortadan kalkmaması:
    Alternatif liglerin varlığı.

Bu koşulların ihlali, sözleşmelerin muafiyet kapsamından çıkmasına ve doğrudan rekabet ihlali teşkil etmesine yol açar.


9. Türk E-Spor Sektöründe Düzenleme Önerileri

E-sporun Türk hukuk sistemine tam entegrasyonu için aşağıdaki düzenlemeler önerilebilir:

  1. TESFED Rekabet Rehberi:
    Federasyonun, kulüp–organizatör ilişkilerini denetleyen bağlayıcı rekabet rehberi yayımlaması.

  2. Standart Katılım Sözleşmesi:
    Tüm liglerde ortak minimum kuralların belirlendiği şeffaf sözleşme modeli.

  3. Oyuncu Hakları Bildirgesi:
    Oyuncuların serbest çalışma, ücret ve transfer haklarının korunması.

  4. Veri Şeffaflığı:
    Turnuva gelirlerinin, ödül havuzlarının ve sponsorluk gelirlerinin açık raporlanması.

  5. Bağımsız Uyuşmazlık Çözümü:
    TESFED bünyesinde CAS benzeri “E-Spor Tahkim Kurulu” kurulması.

Bu adımlar, hem Türk e-spor sektörünü profesyonelleştirecek hem de uluslararası yatırımcı güvenini artıracaktır.


10. Sonuç

E-spor ligleri, dijital ekonominin en dinamik alanlarından biri olarak hızla büyürken, rekabet hukukunun temel ilkeleri bu alanda da geçerliliğini korumaktadır.
Katılım sözleşmeleri, “oyunun düzeni” gerekçesiyle orantısız sınırlamalara yol açtığında, 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddeleri kapsamında hukuka aykırı hâle gelir.

E-sporun geleceği, yeniliği teşvik eden ama haksız sınırlamaları engelleyen bir denge hukukuna dayanmalıdır.
Bu bağlamda, Rekabet Kurumu, TESFED ve oyun şirketleri arasındaki işbirliği, adil rekabetin sürdürülebilirliği açısından stratejik önem taşımaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button