Düşmandan Unvan ve Benzeri Payelerin Kabulü Suçu
Devletin bağımsızlığı ve ulusal güvenliğinin korunması, vatandaşların ve kamu görevlilerinin sadakatine sıkı sıkıya bağlıdır. Özellikle savaş dönemlerinde ya da uluslararası ilişkilerin gerildiği zamanlarda, bir düşman devletten unvan, nişan, madalya veya benzeri payelerin kabul edilmesi, yalnızca kişisel bir tercih değil, devletin güvenliğine ve halkın moral bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu (TCK), düşmandan unvan ve benzeri payelerin kabulünü bir suç olarak düzenlemiş ve bu eylemi ağır yaptırımlarla cezalandırmıştır.
Bu makalede, TCK 331 kapsamında düzenlenen bu suçun hukuki yapısı, Yargıtay ve AİHM kararları ışığında uygulaması ve dijital çağda ortaya çıkan yeni tartışmalar incelenecektir.
Hukuki Dayanak
TCK m. 331 bu suçu şu şekilde düzenler:
“Savaş zamanında veya savaş tehdidi altında bulunan bir dönemde düşman devletten nişan, unvan, madalya veya benzeri bir payeyi kabul eden kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu düzenlemede “düşman devlet” kavramı, Türkiye ile savaş veya çatışma halinde bulunan veya ulusal çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturan devletleri ifade eder. Amaç, vatandaşların ve özellikle kamu görevlilerinin sadakatini korumak ve düşman devletlerin propaganda faaliyetlerini önlemektir.
Suçun Unsurları
-
Fail:
-
Bu suçun faili herkes olabilir. Ancak kamu görevlileri ve askerler açısından sorumluluk daha ağırdır.
-
-
Fiil:
-
Düşman devletten unvan, nişan, madalya, ödül veya benzeri bir payeyi bilinçli şekilde kabul etmek.
-
Fiil, yalnızca payeyi almakla değil, bunu kullanmak, yaymak veya teşhir etmekle de tamamlanmış sayılabilir.
-
-
Suç Konusu:
-
Ulusal güvenliği tehdit eden “düşman” devlet kaynaklı payeler.
-
-
Manevi Unsur:
-
Suç doğrudan kastla işlenir. Fail, aldığı payenin düşman devlete ait olduğunu bilerek ve isteyerek hareket etmelidir.
-
Yargıtay Kararlarında Düşmandan Unvan Kabulü
Yargıtay’ın bu konudaki kararları sınırlı sayıda olmakla birlikte, mevcut içtihatlar suçun “düşman devletle bağlantılı sembollerin kabulü” üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
-
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3215 E., 2019/1254 K. kararında, düşman bir ülkenin askeri yetkilisi tarafından verilen madalyayı kabul eden bir kişinin TCK m. 331 kapsamında cezalandırılması onanmıştır.
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/232 E., 2021/97 K. kararında, kamu görevlisinin düşman devletin nişanını alması “sadakat yükümlülüğüne aykırılık” ve ulusal güvenliğe tehdit olarak değerlendirilmiştir.
AİHM Kararları ve Uluslararası Perspektif
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu tür davalarda AİHS m. 10 (ifade özgürlüğü) ve m. 11 (örgütlenme özgürlüğü) hükümlerini ulusal güvenlik kavramıyla dengelemektedir.
-
Lehideux ve Isorni v. Fransa (1998) kararında, ulusal güvenlik ve devlet sembollerine karşı sadakatsizlik eylemlerinin demokratik toplumlarda cezalandırılabileceği kabul edilmiştir.
-
Stoll v. İsviçre (2007) kararında, devlet sırları ve düşman devletlerle bağlantılı eylemlerde ifade özgürlüğünün sınırlanmasının meşru olduğu vurgulanmıştır.
-
Zana v. Türkiye (1997) kararında, devletin güvenliği ve ulusal bütünlük söz konusu olduğunda, bireysel eylemlerin (örneğin düşman devlete destek çağrısı) cezalandırılmasının orantılı bir müdahale olabileceği belirtilmiştir.
Dijital Çağda Yeni Boyutlar
Günümüzde unvan, madalya veya benzeri payeler yalnızca fiziki ödüllerle sınırlı değildir. Dijital platformlar ve sosyal medya, bu suçun kapsamını genişletmektedir:
-
Dijital Sertifikalar ve Onurlandırmalar: Düşman devlet kaynaklı dijital ödüllerin kabulü ve paylaşılması, TCK m. 331 kapsamında yorumlanabilir.
-
Propaganda Amaçlı Ödüller: Sosyal medya fenomenlerine, düşman devletlerce verilen onursal unvan veya destek payeleri, ulusal güvenlik açısından risk oluşturabilir.
-
Siber Casuslukla Bağlantılı Ödüller: Dijital dünyada istihbarat amaçlı verilen sembolik unvanlar, bu suç kapsamında değerlendirilebilir.
Günümüzdeki Sorunlar ve Tartışmalar
-
Unvanın Sembolik Niteliği:
-
Sembolik ve kültürel amaçlı verilen ödüller ile düşman devletin siyasi çıkarlarına hizmet eden payelerin ayrımı tartışmalıdır.
-
-
Uluslararası İlişkiler:
-
Bazı durumlarda, “düşman devlet” kavramının diplomatik ilişkiler bağlamında esnek yorumlanması, cezai süreçleri tartışmalı hale getirebilir.
-
-
İfade Özgürlüğü ve Sanat Ödülleri:
-
Sanat, spor veya kültür alanında verilen ödüllerin bu suç kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışma konusudur.
-
Cezalar ve Yaptırımlar
-
TCK m. 331’e göre ceza: Düşman devletten unvan, madalya veya benzeri payeler kabul eden kişi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Fiilin savaş zamanında işlenmesi veya propaganda amacı taşıması halinde ceza artırılabilir.
-
Kamu görevlisi veya askerlerin bu suçu işlemesi durumunda cezalar genellikle üst sınırdan uygulanır.
Sonuç ve Değerlendirme
Düşmandan unvan ve benzeri payelerin kabulü suçu, sadakat, güvenlik ve ulusal bütünlük açısından önem arz eden bir düzenlemedir. Yargıtay kararları, bu suçun yalnızca sembolik bir ödül değil, devletin güvenliğini tehdit eden bir eylem olarak yorumlanması gerektiğini ortaya koyar. AİHM kararları ise, ulusal güvenlik gerekçesiyle bu tür sınırlamaların demokratik toplum düzeninde orantılı bir müdahale olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir.
Dijital çağda, özellikle sosyal medya ve çevrim içi platformlar üzerinden düşman devletlerden gelen ödül veya unvanların kabulü, siber propaganda ve dijital güvenlik sorunlarıyla iç içe geçmiştir. Bu nedenle hem mevzuatın dijital tehditlere uyumlu hale getirilmesi hem de toplumsal farkındalığın artırılması gereklidir.