Single Blog Title

This is a single blog caption

Dopingte Ceza Sorumluluğu ile Disiplin Sorumluluğunun Ayrımı

1. Giriş

Sporun en büyük etik krizlerinden biri, adil rekabeti bozan doping kullanımıdır.
Doping yalnızca sportif bir ihlal değil, aynı zamanda kamu sağlığı ve dürüst rekabet ilkesi bakımından hukuki bir ihlaldir.
Bu nedenle, hem disiplin soruşturması (TFF, federasyonlar, WADA) hem de ceza yargılaması (TCK ve 6222 sayılı Kanun kapsamında) gündeme gelir.

Ancak bu durum “çifte yaptırım yasağı (ne bis in idem)” ilkesini tartışmaya açar:
Aynı fiil nedeniyle bir sporcu hem ceza alabilir hem de disiplin cezası görebilir mi?

Bu makale, dopingin hukuki niteliğini, ceza ve disiplin sorumluluğunun sınırlarını ve Yargıtay–CAS çizgisini ayrıntılı biçimde inceler.


2. Hukuki Çerçeve: 6222 ve Türk Ceza Kanunu

2.1. 6222 Sayılı Kanun m.11/A – Doping Suçu

6222 sayılı Kanun’un 11/A maddesi, doping suçunu şu şekilde düzenler:

“Sporculara, yasaklı madde veya yöntemleri bilerek veren, kullandıran veya bunların kullanılmasını kolaylaştıran kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”

Maddenin ikinci fıkrasında ise, bu fiillerin doktor, eczacı, antrenör, yönetici veya spor kulübü görevlisi tarafından işlenmesi hâlinde cezanın artırılacağı belirtilir.

Bu düzenleme ile Türk hukukunda doping artık bağımsız bir suç tipi olarak yer almıştır.

2.2. TCK ile İlişkisi

Doping suçu, aynı zamanda şu suç tipleriyle de kesişebilir:

  • TCK m.187: Sağlık için tehlikeli madde temini,

  • TCK m.194: Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma,

  • TCK m.86: Kasten yaralama (beden bütünlüğüne zarar).

Bu nedenle uygulamada, mahkemeler suç vasfını belirlerken “fiilin doğrudan spor faaliyetiyle bağlantılı olup olmadığını” dikkate alır.


3. Disiplin Hukuku Boyutu: WADA Kodu ve TFF Talimatı

3.1. WADA Dünya Anti-Doping Kodu (2021)

WADA Kodu doping ihlallerini yalnızca madde kullanımıyla değil, ihmal, yardım, gizleme, bilgi vermeme gibi fiillerle de ilişkilendirir.
Koda göre, “sporcunun kusuru aranmaksızın” yalnızca vücutta yasaklı maddenin bulunması bile ihlaldir.

3.2. Türkiye Uygulaması

Türkiye, WADA Kodu’nu iç hukuka TÜRKADA (Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu) aracılığıyla aktarmıştır.
TFF Dopingle Mücadele Talimatı uyarınca:

  • Sporcunun örneğinde yasaklı madde bulunması,

  • Teste katılmaması veya sonuçların gizlenmesi,

  • Doping ekipmanının bulundurulması,
    disiplin suçu sayılır ve 2–4 yıl men cezası uygulanır.

Disiplin süreci “sorumluluk esasına” dayanırken, ceza süreci kast esasına dayanır.


4. Ceza Sorumluluğunun Unsurları

4.1. Fail

Fail yalnızca sporcu değildir;
doktor, fizyoterapist, menajer, antrenör veya kulüp yöneticisi de fail olabilir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2022/317 E., 2023/1049 K. sayılı kararında:

“Profesyonel sporcuya sistematik olarak yasaklı madde enjekte eden kulüp doktorunun, doping suçunu doğrudan işlediği kabul edilmiştir.”

4.2. Fiil

Suç, yasaklı maddeyi bilerek verme, kullandırma veya kullanılmasını kolaylaştırma ile tamamlanır.
Kullanım teşebbüs aşamasında kalırsa TCK m.35 hükümleri uygulanır.

4.3. Manevi Unsur

6222 m.11/A bakımından yalnızca doğrudan kast aranır.
Fail, maddenin doping olduğunu ve spor faaliyetinde kullanılacağını bilmelidir.
Taksirli fiiller cezalandırılmaz.

4.4. Mağdur ve Korunan Hukuki Değer

Korunan hukuki değer:

  • Sporun dürüstlüğü (fair play),

  • Kamu sağlığı,

  • Sporun ekonomik güvenliği.


5. Dopingte “Çifte Yaptırım” Sorunu

5.1. Ne Bis in Idem İlkesi

Anayasa m.38/5 ve AİHS 7 No’lu Protokol m.4 gereği:

“Hiç kimse aynı fiil nedeniyle iki kez yargılanamaz veya cezalandırılamaz.”

Ancak doping olaylarında genellikle iki ayrı süreç yürür:

  1. Disiplin süreci (spor federasyonu veya TÜRKADA),

  2. Ceza davası (adli yargı).

5.2. Farklı Korunan Değerler

Bu iki yaptırım türü farklı hukuk alanlarına aittir:

Süreç Amaç Sonuç
Disiplin süreci Spor etiğini, müsabaka dürüstlüğünü korur Men veya lisans iptali
Ceza yargısı Kamu sağlığı ve düzenini korur Hapis ve adlî para cezası

Bu nedenle, ne bis in idem ihlali oluşmaz.
Yargıtay 19. CD 2020/315 E., 2021/1685 K.:

“Doping nedeniyle federasyonca verilen men cezası, adli cezayı engellemez; farklı hukuk düzenlerinde değerlendirilir.”


6. Delil Standartları: Ceza vs. Disiplin

6.1. Disiplin Hukukunda “Sorumluluk” İlkesi

WADA sisteminde, “katı sorumluluk (strict liability)” geçerlidir.
Yani sporcu, kasıtsız dahi olsa vücudunda yasaklı madde bulunmasından sorumludur.
Bu ilke, kusurdan bağımsız sorumluluk anlayışını yansıtır.

6.2. Ceza Hukukunda “İspat” İlkesi

Ceza yargısında ise “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi geçerlidir.
Dolayısıyla doping maddesinin hangi yolla alındığı, failin bilgisi ve kastı somut olarak ispat edilmelidir.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/1047 E., 2021/2948 K.:

“Sporcunun kullandığı takviye ürünün içeriğindeki maddenin doping niteliği konusunda bilgilendirilmediği anlaşıldığından kast unsuru yoktur.”

Bu fark, iki sürecin neden ayrı değerlendirildiğini açıkça ortaya koyar.


7. CAS ve Uluslararası İçtihatlar

7.1. CAS 2006/A/1025 (Puerta Kararı)

CAS, sporcunun kullandığı ilacın içeriğinde yasaklı madde olduğunu bilmemesini dikkate alarak cezayı 8 yıldan 2 yıla indirmiştir.
Kararda, “sporcunun kusuru azsa ceza orantılı olmalıdır” ilkesi vurgulanmıştır.

7.2. CAS 2011/A/2384 (Contador Kararı)

Bisikletçi Alberto Contador’un savunmasında “et yeme yoluyla clenbuterol alındığı” iddiası reddedilmiş; CAS, objektif sorumluluk esasına dayanarak 2 yıl men cezası vermiştir.

7.3. CAS 2019/A/6321 (Sun Yang Kararı)

Laboratuvar numunelerini tahrip eden sporcunun fiili “disiplin ihlali” olarak değerlendirilmiş; aynı eylem için ceza yargılaması da yürütülmüştür. CAS, çifte süreçte “korunan menfaat farklılığı” gerekçesiyle ihlal görmemiştir.


8. Türk Uygulamasında Güncel Sorunlar

8.1. Tıbbi Tedavi ve Doping Ayrımı

Bazı sporcular, tıbbi tedavi kapsamında kullanılan ilaçların doping içerdiğini bilmeden kullanmaktadır.
TÜRKADA uygulamasında bu durum TUE (Therapeutic Use Exemption) ile çözümlenir.
Ancak ceza yargılamasında TUE belgesi bulunmadığında kast varsayımı doğar.

8.2. Numune Zinciri Sorunları

Numune alma prosedüründeki ihlaller, delil geçerliliğini ortadan kaldırır.
CMK m.217 uyarınca, “hukuka aykırı şekilde alınan delil hükme esas alınamaz.”
CAS da aynı prensibi benimser.

8.3. Basın ve İtibar Suçları

Doping şüphesi yayımlandığında henüz kesinleşmiş bir karar yoksa, sporcu kişilik haklarının ihlali gerekçesiyle tazminat davası açabilir (TBK m.58, TMK m.24).


9. Ceza – Disiplin İlişkisine Dair Öneriler

  1. Sürelerin Uyumlaştırılması:
    Disiplin süreci sonuçlanmadan ceza davası açılmamalı; aksi hâlde çelişen kararlar doğar.

  2. Delil Paylaşımı Mekanizması:
    TÜRKADA, savcılık ve TFF arasında resmi veri paylaşım protokolü oluşturulmalı.

  3. Yargılamada Uzman Bilirkişi Zorunluluğu:
    Mahkemeler doping kimyası konusunda uzman bilirkişiden rapor almalı.

  4. Etkin Pişmanlık Uygulaması:
    Suçu ortaya çıkaran veya diğer failleri ifşa eden kişiye cezada indirim tanınmalı (örnek: 6222 m.11/7 uyarlaması).


10. Sonuç

Doping fiilleri, sporun etik temelini sarsan en ciddi ihlallerdendir.
Ancak hukuk düzeni bu fiilleri iki ayrı perspektiften değerlendirir:

  • Disiplin hukuku sporu korur,

  • Ceza hukuku toplumu korur.

Bu nedenle, aynı fiil için hem men cezası hem hapis cezası uygulanabilir; bu durum çifte yaptırım yasağını ihlal etmez.

Yargıtay ve CAS’ın çizgisi, “korunan menfaat farklılığı” esasına dayanır.
Böylece sporun dürüstlüğü korunurken, ceza adaleti de sağlanır.

Sonuç olarak, dopingle mücadelede hukukî güvenlik, adil yargılanma ve orantılılık ilkeleri birlikte gözetilmelidir.
Ceza ve disiplin yargılamasının dengeli yürütülmesi, hem sporun hem hukukun itibarını koruyacaktır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button