Doktor Uygulama Hatası (Malpraktis)
Giriş
Tıp bilimi, insan hayatı üzerinde doğrudan etkisi olan ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Bu nedenle, hekimlerden beklenen özen yüksektir. Ancak her tıbbi müdahale beklenen sonucu vermeyebilir; bazen hatalı tanı, tedavi ya da cerrahi işlemler sonucunda hastanın sağlığı daha da kötüleşebilir. Böyle durumlarda gündeme gelen kavram ise “malpraktis”, yani doktorun mesleki sorumluluk ihlali nedeniyle hastaya zarar vermesidir.
Malpraktis, hem ceza hukuku hem de özel hukuk bakımından sorumluluk doğurabilir. Bu yazıda, malpraktis nedeniyle açılan tazminat davalarının hukuki dayanakları, şartları ve yargılama süreci detaylı olarak ele alınacaktır.
🔹 Malpraktis Nedir?
Malpraktis (malpractice), hekimlerin mesleki standartlara aykırı davranarak hastaya zarar vermesi anlamına gelir. Türk Tabipler Birliği’ne göre malpraktis, “bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi” olarak tanımlanır.
Malpraktis üç şekilde ortaya çıkabilir:
-
Tanı Hatası: Hastalığın yanlış teşhis edilmesi veya hiç fark edilmemesi
-
Tedavi Hatası: Yanlış ilaç kullanımı, hatalı cerrahi işlem vb.
-
Bilgilendirme Eksikliği: Hastanın yeterince aydınlatılmadan işlem yapılması
🔹 Hekimin Hukuki Sorumluluğu
Malpraktis durumunda hekimin hukuki sorumluluğu doğabilir. Bu sorumluluk hem özel hukuk (tazminat) hem de ceza hukuku kapsamında değerlendirilebilir.
Tazminat Hukuku Açısından:
-
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, haksız fiil nedeniyle zarar gören hastanın, zarar veren doktora karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır.
-
Zararın tazmin edilebilmesi için aşağıdaki dört unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir:
-
Hekimin kusurlu davranışı
-
Zarar
-
Nedensellik bağı
-
Hukuka aykırılık
-
Ceza Hukuku Açısından:
-
Tıbbi hata ölüm veya ağır yaralanma ile sonuçlanmışsa, hekim Türk Ceza Kanunu kapsamında “taksirle yaralama” veya “taksirle öldürme” suçlarından sorumlu tutulabilir.
🔹 Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Malpraktis nedeniyle açılan tazminat davaları genellikle Tüketici Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülür. Davanın açılabilmesi için şu adımlar izlenir:
-
Hastaneye veya doktora ihtarname gönderilmesi (zorunlu değil, ama delil niteliğinde)
-
Uzman bilirkişi raporu alınması: Hekimin kusurlu davranışının tespit edilmesi gerekir.
-
Zararın belgelenmesi: Sağlık raporları, fatura, tedavi giderleri, iş gücü kaybı vb.
-
Zamanaşımı süresine dikkat edilmesi: Genelde 5 yıllık süre uygulanır (TBK m.72). Ancak kamu hastaneleri için idari yargı yoluna başvurulması ve sürelerin daha kısa olması gerekebilir.
🔹 Kamu Hastanesi ile Özel Hastane Arasındaki Fark
-
Kamu hastanelerinde malpraktis durumunda genellikle idare aleyhine idari yargıda tam yargı davası açılır. Sonrasında idare, sorumlu hekime rücu edebilir.
-
Özel hastanelerde ise doğrudan hekim ve/veya hastane aleyhine adli yargıda tazminat davası açılır.
🔹 Sonuç
Doktor uygulama hataları, yalnızca bireysel sağlık hakkını değil, aynı zamanda toplumun sağlık sistemine duyduğu güveni de etkiler. Malpraktis davaları bu nedenle yalnızca zararın telafisi amacıyla değil, mesleki özenin korunması ve caydırıcılığın sağlanması açısından da önemlidir.
Ancak her başarısız tedavi bir malpraktis değildir. Hekimin özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, olayın somut koşullarına göre değerlendirilir. Bu nedenle hem hastaların hem de sağlık profesyonellerinin hukuki hak ve yükümlülüklerini iyi bilmesi, hem tıbbi hizmetin kalitesini hem de yargı süreçlerinin adilliğini artıracaktır.