Devlet ve Yatırımcı Arasındaki Tahkim (ISDS) Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme: Güncel Gelişmeler ve Tartışmalar
Giriş
Devlet ve yatırımcılar arasındaki uluslararası tahkim (Investor-State Dispute Settlement – ISDS), yatırımcıların uluslararası yatırımlarını korumak amacıyla devletlerle yaşadıkları uyuşmazlıkları çözmek için başvurdukları bir mekanizmadır. ISDS, özellikle devletlerin ulusal mahkemelerine güvenmeyen yabancı yatırımcılar için tarafsız bir çözüm yolu olarak tercih edilmektedir. Ancak, son yıllarda ISDS uygulamaları üzerine önemli eleştiriler ve tartışmalar gündeme gelmiştir. Bu makalede, 2021 sonrası ISDS süreçlerindeki gelişmeler ve bu süreçlerle ilgili tartışmalar ele alınacaktır.
ISDS’in Tarihsel Gelişimi ve Önemi
ISDS, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, uluslararası yatırımların korunması amacıyla yapılan ikili yatırım anlaşmalarının (Bilateral Investment Treaties – BITs) bir sonucu olarak doğmuştur. Bu anlaşmalar, yatırımcıların yatırımlarını koruma altına alırken, devletlerin keyfi müdahalelerine karşı yatırımcılara hukuki güvence sağlamayı hedeflemektedir. ISDS, yatırımcıların devletlerin düzenlemelerine karşı uluslararası tahkim yoluyla dava açabilmelerini sağlamaktadır.
2021 Sonrası ISDS’teki Gelişmeler
- İklim Değişikliği ve Çevre Dostu Düzenlemeler 2021 sonrası dönemde, devletler tarafından uygulanan çevre dostu düzenlemeler ve iklim değişikliği ile mücadele önlemleri, yatırımcılar ile devletler arasındaki tahkim davalarının artmasına neden olmuştur. Yatırımcılar, devletlerin karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik yasalar çıkarmasını ve çevresel düzenlemelerini yatırım ortamını bozucu nitelikte görerek ISDS mekanizmalarına başvurmuştur.
- Örnek Olaylar: Almanya’da enerji sektöründeki fosil yakıt santrallerine yapılan yatırımların devlet tarafından kapatılması, birçok yatırımcının tazminat talebiyle tahkime başvurmasına neden olmuştur. Yatırımcılar, bu tür düzenlemelerin kendi yatırımlarına zarar verdiğini ve devletin bu düzenlemeleri yatırım koruma anlaşmalarına aykırı olarak hayata geçirdiğini iddia etmektedir.
- Pandemi Sonrası Ekonomik Düzenlemeler Covid-19 pandemisi, devletlerin ekonomik yapılarında büyük değişiklikler yapmalarına neden olmuş ve bazı yatırımcılar bu düzenlemelerin kendi çıkarlarını zedelediği iddiasıyla tahkim süreçlerine başvurmuştur. Pandemi sonrası dönemde devletlerin aldığı ekonomik önlemler, uluslararası yatırımları koruma altına almak amacıyla yapılan anlaşmalara aykırı bulunmuş ve birçok ISDS davası açılmıştır.
- Örnek Olaylar: İspanya, pandemi sürecinde enerji sektöründeki düzenlemeleri nedeniyle birçok yatırımcı tarafından ISDS mekanizmasına başvurulmuştur. Yatırımcılar, devletin uyguladığı teşviklerin geri çekilmesi ve enerji fiyatlarında yapılan düzenlemeler nedeniyle zarar ettiklerini iddia etmişlerdir.
- Uluslararası Ticaret Anlaşmalarında ISDS’in Yeniden Ele Alınması 2021 sonrasında Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkeler, ISDS’in reform edilmesi gerektiğine dair görüşleri tartışmaya açmıştır. Özellikle AB, yatırımcıların devletler üzerinde haksız baskı kurduğu ve devletlerin kamu yararına aldığı kararların tahkim süreçleriyle engellenebileceği yönünde kaygılar taşımaktadır. Bu bağlamda AB, mevcut ISDS mekanizmasını reforme etmek ve yerine devletlerin de katıldığı daha şeffaf ve hesap verebilir bir yatırım mahkemesi sistemi (Multilateral Investment Court – MIC) oluşturmayı önermektedir.
Tartışmalar
- Devletlerin Egemenlik Hakları ve Düzenleme Yetkisi ISDS’in en çok eleştirilen yönlerinden biri, yatırımcıların devletlerin egemenlik haklarına müdahale edebilmesidir. Devletler, kendi vatandaşlarının çıkarlarını korumak için kamu yararına düzenlemeler yaparken, yatırımcılar bu düzenlemelerin yatırımlarını olumsuz etkilediği gerekçesiyle tahkim yoluna başvurarak tazminat talebinde bulunabilmektedir. Bu durum, devletlerin özellikle çevre koruma, sağlık ve güvenlik gibi kamu yararını gözeten düzenlemeleri uygularken karşılaştıkları engellerin başında gelmektedir.
- Örnek Olaylar: Philip Morris, Uruguay hükümetine karşı tütün düzenlemeleri nedeniyle ISDS başvurusunda bulunmuş ve hükümetin kamu sağlığı adına aldığı önlemleri yatırım ortamına zarar verdiği gerekçesiyle tahkim yoluna taşımıştır. Bu olay, devletlerin halk sağlığı gibi kamu yararını ilgilendiren düzenlemelerde bile yatırımcılarla karşı karşıya kalabileceğini göstermektedir.
- Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik ISDS’in gizli tahkim oturumları ve kararlarının halka açıklanmaması gibi gizlilik politikaları eleştirilmektedir. Özellikle devletlerle yapılan ISDS tahkimlerinde kararların şeffaf olmaması, demokratik denetim mekanizmalarının devre dışı bırakıldığı yönünde endişelere yol açmaktadır. Devletlerin aldığı kararların ve savunmalarının halk tarafından bilinmemesi, bu süreçlerin hesap verebilirliğini azaltmaktadır.
- Tartışmalar: AB’nin önerdiği Çok Taraflı Yatırım Mahkemesi (MIC) önerisi, ISDS süreçlerinin daha şeffaf ve hesap verebilir olmasını hedeflemektedir. Mahkeme yapısının ISDS’e kıyasla daha şeffaf işlemesi ve devletlerin savunma haklarını güçlendirmesi beklenmektedir. Ancak bu öneri, yatırımcıların hızlı ve esnek bir çözüm aracı olan tahkime kıyasla daha karmaşık ve uzun sürecek bir yargılama mekanizmasına itiraz etmesiyle karşılanmıştır.
- Yatırımcıların Korunması ve Haksız Zenginleşme Yatırımcıların ISDS yoluyla devletlerden aldığı tazminat talepleri, haksız zenginleşmeye yol açabileceği eleştirileriyle karşı karşıyadır. Bazı durumlarda, yatırımcılar devletlerin doğal afetler veya ekonomik krizler nedeniyle aldığı zorunlu önlemlerden doğan zararlarını tahkim yoluyla tazmin etmeye çalışmakta, bu da devletlerin mali olarak zor durumda kalmasına neden olabilmektedir.
- Örnek Olaylar: Arjantin’in 2001 ekonomik krizinde aldığı bazı önlemler nedeniyle yatırımcılar tarafından açılan davalar, devletin bu zorunlu politikalarının tahkim yoluyla tazmin edilmesi gerektiği kararlarına neden olmuş ve devletin ağır bir mali yük altına girmesine yol açmıştır.
- Çevresel Düzenlemeler ve Sürdürülebilir Yatırımlar ISDS’in sürdürülebilir yatırım ve çevre koruma düzenlemeleriyle uyumlu olup olmadığı da bir diğer tartışma konusudur. Yatırımcıların çevresel düzenlemeleri ve sürdürülebilirlik politikalarını “dolaylı kamulaştırma” olarak görüp, bu düzenlemelere karşı tahkime başvurması eleştirilere yol açmaktadır.
- Öneriler: Devletler, çevre dostu düzenlemeler ve iklim değişikliği ile ilgili politikaların ISDS kapsamı dışında bırakılmasını önermektedir. Bu öneriler, yatırımcıların çevreyi koruyan devlet politikalarına müdahale edememesi ve sürdürülebilir yatırımların teşvik edilmesi için önem arz etmektedir.
Sonuç
2021 sonrası ISDS tartışmaları, devletlerin egemenlik hakları, çevre koruma düzenlemeleri, şeffaflık ve yatırımcıların korunması arasındaki dengeyi yeniden değerlendirme ihtiyacını doğurmuştur. ISDS’in reforme edilmesi gerektiği konusunda artan talepler, devletler ve yatırımcılar arasındaki ilişkileri daha dengeli ve adil bir temele oturtmayı amaçlamaktadır. Avrupa Birliği’nin önerdiği Çok Taraflı Yatırım Mahkemesi gibi yeni modeller, tahkim süreçlerinde daha fazla şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu yararına uygun çözümler sağlamayı hedeflemektedir. Ancak bu tür reformlar, tahkimin esneklik ve hız avantajlarını koruyarak yapılmalıdır. ISDS’in geleceği, yatırımcı hakları ile devletlerin kamu yararına düzenlemeleri arasında sağlanacak dengeye bağlı olarak şekillenecektir.
Hikmet Eren Yılmaz