Deprem, Savaş ve Kriz Dönemlerinde Göçmen Kaçakçılığı Faaliyetlerinin Artışı ve Ceza Politikaları
GİRİŞ
Göç, tarih boyunca insanlığın yaşadığı doğal felaketler, savaşlar, iç çatışmalar ve ekonomik krizler nedeniyle oluşan kitlesel hareketlerin temel bir sonucu olmuştur. Özellikle son yıllarda Suriye iç savaşı, Afganistan’daki siyasi rejim değişiklikleri, Ukrayna-Rusya savaşı ve Türkiye’nin deprem felaketleri gibi gelişmeler, ciddi göç dalgalarına neden olmuştur. Bu olağanüstü dönemler, bir yandan büyük insani dramlar yaratırken diğer yandan organize suç örgütlerinin göçmen kaçakçılığı gibi kar amaçlı faaliyetlerini artırdığı dönemler hâline gelmektedir.
Bu makalede, doğal afet, savaş ve ekonomik kriz gibi olağanüstü dönemlerde göçmen kaçakçılığı suçunun neden arttığı, Türk Ceza Hukuku’nun buna karşı geliştirdiği tepkiler, Yargıtay içtihatları, uluslararası yükümlülükler ve ceza politikalarının etkinliği detaylı olarak incelenecektir.
I. GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞININ TANIMI VE HUKUKİ ÇERÇEVESİ
A. Tanım
Göçmen kaçakçılığı, Birleşmiş Milletler Sınıraşan Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’ne ek “Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol” çerçevesinde şu şekilde tanımlanır:
“Bir kişinin, doğrudan veya dolaylı bir maddi menfaat karşılığında, vatandaşlık ya da oturma izni bulunmadığı bir ülkeye yasa dışı yollardan girişine yardımcı olunması.”
B. Türk Hukukundaki Yeri
Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesi göçmen kaçakçılığı suçunu düzenlemiştir:
TCK m.79/1: “Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan ya da Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
II. KRİZ DÖNEMLERİNDE GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI FAALİYETLERİNDE ARTIŞ
A. Savaş ve Silahlı Çatışmaların Etkisi
Silahlı çatışma ve iç savaşlar (örneğin Suriye, Afganistan, Sudan) nedeniyle milyonlarca kişi ülkelerini terk etmektedir. Bu ortamda:
-
Yasal sınır kapıları tahrip olmakta,
-
Devlet otoritesi zayıflamakta,
-
Göçmenler kayıt dışı yollara yönelmekte,
-
Suç örgütleri, sınır geçişlerini yöneten profesyonel şebekelere dönüşmektedir.
B. Deprem ve Doğal Afetlerin Rolü
Depremler gibi ani felaketler, göçün yanı sıra düzenin bozulması ve devlet kapasitesinin zayıflaması nedeniyle kaçakçılık faaliyetlerinin artmasına neden olur. Özellikle:
-
Devletin kolluk gücü başka alanlara yönlendirilir,
-
Sınır güvenliği zayıflar,
-
Göçmenler barınma ve geçim ihtiyacı nedeniyle illegal yollarla başka ülkelere geçmek ister.
Örnek: 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmen sayısında artış yaşanmıştır.
C. Ekonomik Kriz ve Yoksulluğun Etkisi
Göçmen kaçakçılığı yalnızca göçmenleri değil, geçim sıkıntısı yaşayan yerel halkı da etkiler. Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bu işten maddi kazanç elde eden taşıyıcı ve organizatörler ortaya çıkmaktadır. Kriz dönemlerinde:
-
Organizatör sayısı artar,
-
Kolluk ile çatışmalar yoğunlaşır,
-
Devletin sosyal denetim mekanizmaları zayıflar.
III. CEZA POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ
A. Cezaların Alt Sınırdan Verilmesi Sorunu
Birçok mahkeme, sanığın ilk defa suç işlemesini gerekçe göstererek cezayı alt sınırdan tayin etmektedir. Bu durum suçun caydırıcılığını azaltmaktadır.
B. Adli Kontrol ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Göçmen kaçakçılığı gibi organize bir suç tipi için HAGB ve adli kontrol uygulamaları yetersizdir. Özellikle örgütlü faillerin kolayca serbest kalmaları, suçun tekrarını teşvik etmektedir.
C. Kolluk Faaliyetlerinde Kapasite Sorunları
-
Savaş ve deprem sonrası bölgelerde güvenlik zafiyeti oluşmakta,
-
Kolluk birimleri insan kaçakçılığı yerine arama-kurtarma gibi görevlere yönlendirilmektedir.
IV. ULUSLARARASI HUKUK VE TÜRKİYE’NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
A. Palermo Protokolü
Türkiye, 2003 yılında taraf olduğu bu protokol çerçevesinde:
-
Göçmen kaçakçılığı ile mücadelede suç şebekelerinin çökertilmesini,
-
Göçmenlerin güvenliğini ve insan haklarını korumayı,
-
Suçtan elde edilen gelirlerin izlenmesini taahhüt etmiştir.
B. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)
AİHM içtihatlarına göre, devletler göçmenlerin yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ve özgürlük hakkı gibi temel haklarını ihlal etmeyecek şekilde sınır güvenliğini sağlamalıdır. (Örnek: Hirsi Jamaa v. Italy kararı)
V. POLİTİKA ÖNERİLERİ
-
Afet ve kriz planlarına insan kaçakçılığı tedbirleri entegre edilmelidir.
-
Yargı mensupları ve kolluk görevlileri kriz dönemlerine özgü eğitimden geçirilmelidir.
-
TCK 79’da cezanın alt ve üst sınırları yeniden belirlenmeli, suçun toplumsal etkisine göre ceza ölçütleri güncellenmelidir.
-
Tekil failler ile örgütlü failler arasında ceza farkı daha net çizilmelidir.
-
Yabancıların geçici korunması ile suç önleme mekanizmaları birlikte ele alınmalıdır.
SONUÇ
Deprem, savaş ve kriz dönemlerinde ortaya çıkan kaotik ortam, göçmen kaçakçılığı suçlarının yaygınlaşması için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Bu süreçte mağdur olan yalnızca sınırı geçmeye çalışan bireyler değil, aynı zamanda kamu düzeni, devlet egemenliği ve toplum güvenliğidir.
Türk hukuk sistemi, TCK 79 kapsamında bu suç tipine karşı etkin bir çerçeve sunsa da, kriz dönemlerinde artan suç yoğunluğu karşısında mevcut ceza politikalarının yeterli olduğu söylenemez. Bu nedenle kriz dönemlerine özgü yargı uygulamaları, cezai yaptırımlar ve uluslararası iş birlikleriyle desteklenmiş dinamik bir ceza politikası geliştirilmelidir.