Deniz Ticareti Hukukunda Gemi Alacaklısı Hakkı ve Gemi İpoteği: Karşılaştırmalı İnceleme
GİRİŞ:
Deniz ticaretinde kullanılan gemiler, yüksek maliyetli varlıklar olmaları nedeniyle sadece taşıma aracı olmanın ötesinde, teminat niteliği de taşırlar. Gemi üzerinde hak iddia eden alacaklıların korunması, deniz ticaretinin sürekliliği ve denge unsurlarından biridir. Bu kapsamda, Türk Deniz Ticareti Hukuku’nda gemi üzerinde hak doğuran iki temel müessese mevcuttur: gemi alacaklısı hakkı ve gemi ipoteği. Her ikisi de alacaklının menfaatini güvence altına almayı amaçlasa da dayandıkları kaynak, kurulma şekli, etki alanı ve öncelik sırası bakımından önemli farklılıklar taşımaktadır.
Bu çalışmada, Türk Ticaret Kanunu’nda sistematik şekilde düzenlenen gemi alacaklısı hakkı ile gemi ipoteği kurumları, karşılaştırmalı olarak ele alınacak, hukuki nitelikleri ve uygulamaya etkileri detaylı olarak analiz edilecektir.
I. GEMİ ALACAKLISI HAKKININ HUKUKİ NİTELİĞİ
Gemi alacaklısı hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1320 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hak, belirli deniz alacaklarının doğrudan gemi üzerinde rehin benzeri bir öncelik hakkı doğurmasını ifade eder. Gemi alacaklısı hakkı, alacaklının gemi üzerindeki değer üzerinden alacağını tahsil etmesine imkân veren, kanundan doğan bir teminat aracıdır.
TTK ‘ye göre; aşağıdaki alacaklar gemi alacaklısı hakkına konu olabilir:
-
Deniz iş sözleşmesine dayalı ücret alacakları (mürettebat, kaptan),
-
Gemi işletmesine bağlı zararlar (kaza, yük hasarı),
-
Kurtarma hizmetleri nedeniyle doğan alacaklar,
-
Liman, rıhtım, fener, pilotaj ücretleri,
-
Gemiye ilişkin vergi ve harçlar.
Bu hak, gemi siciline tescile ihtiyaç olmaksızın, doğrudan kanunla tesis edilir ve geminin zilyetliğine bakılmaksızın hüküm ifade eder.
II. GEMİ İPOTEĞİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Gemi ipoteği ise TTK m.866 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hak, alacaklının rızasına dayalı olarak, gemi üzerinde sicile tescil suretiyle kurulan rehin hakkıdır. Gemi ipoteği, taşınmaz rehni hukukunun deniz ticaretine uyarlanmış hâli olarak değerlendirilir.
Gemi ipoteği, sadece Türk Gemi Siciline kayıtlı gemiler üzerinde tesis edilebilir ve alacağın muaccel hale gelmesi durumunda cebrî icra takibi ile paraya çevrilerek tahsilat sağlanabilir.
III. GEMİ ALACAKLISI HAKKI VE GEMİ İPOTEĞİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER
Her iki kurumun da nihai amacı, alacaklının alacağını teminat altına almasıdır. Gemi alacaklısı hakkı da, gemi ipoteği gibi geminin satışından elde edilecek bedele doğrudan etki eden ve cebrî icra yoluyla takip edilebilen haklardandır. Her iki hak da, belirli şartların gerçekleşmesiyle gemiye el koyma ve satış yetkisi sağlar. Bu yönüyle, uygulamada aynı icra dosyasında, sıra cetveli oluşturulması aşamasında yan yana değerlendirilebilirler.
IV. GEMİ ALACAKLISI HAKKI VE GEMİ İPOTEĞİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
1. Hukuki Kaynak
-
Gemi alacaklısı hakkı doğrudan kanundan doğar.
-
Gemi ipoteği ise sözleşmeye dayalı olarak ve sicile tescil suretiyle kurulabilir.
2. Sicil İlişkisi
-
Gemi ipoteği için sicil zorunluluğu vardır.
-
Gemi alacaklısı hakkı için tescil gerekmez, alacağın varlığı yeterlidir.
3. Öncelik Sırası
TTK m.1321’e göre, gemi alacaklısı hakları, ipotekli alacaklara göre önceliklidir. Hatta, ipotekten sonra doğmuş olsa dahi, bazı gemi alacaklısı hakları (örneğin mürettebat ücretleri) ipoteği bertaraf edebilir.
4. Süreye Bağlılık
-
Gemi alacaklısı hakkı, çoğu zaman 1 yıl içerisinde ileri sürülmek zorundadır.
-
Gemi ipoteği ise süresizdir, yalnızca alacak zamanaşımına tabidir.
5. Devredilebilirlik ve Temlik
-
Gemi ipoteği açıkça devredilebilir ve üçüncü kişilere temlik edilebilir.
-
Gemi alacaklısı hakkı ise kişiye sıkı sıkıya bağlıdır ve sınırlı şekilde temlike müsaittir.
SONUÇ
Gemi alacaklısı hakkı ve gemi ipoteği, deniz ticaretinde alacaklıların gemi üzerinde güvence elde etmesine yarayan iki önemli müessesedir. Her iki hak türü de cebri icraya konu edilebilir olmakla birlikte; doğuşları, süresi, tescil zorunluluğu ve öncelik bakımından farklılıklar taşımaktadır. Gemi alacaklısı hakkı daha çok sosyal hukuk ilkesine dayalı olarak işçilerin, liman hizmet sağlayıcılarının ve kurtarıcıların korunmasına yöneliktir; gemi ipoteği ise finansal teminat sistemine hizmet eder.
Uygulamada bu iki kurumun karşı karşıya geldiği hallerde, gemi alacaklısı hakkı genellikle öncelikli koruma kazanmakta; bu da kamu düzeniyle ilgili üstün menfaatlerin özel sözleşme hükümlerine göre daha güçlü şekilde korunduğunu göstermektedir.