Deniz Ticareti Hukukunda Çatmada Tazminat Davası ve Sorumluluğun Sınırlandırılması
Deniz Ticareti Hukukunda Çatmada Tazminat Davası ve Sorumluluğun Sınırlandırılması
Deniz ticareti hukuku, uluslararası deniz yollarında meydana gelen kazalar, çatmalar ve bunların doğurduğu hukuki sorumlulukları ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Bu düzenlemeler, hem deniz güvenliğini sağlamak hem de zarara uğrayan tarafların tazminat haklarını güvence altına almak açısından büyük önem taşır. Özellikle çatma (collision) durumlarında açılan tazminat davaları ve donatanların sorumluluğunun sınırlandırılması meselesi, deniz hukuku uygulamasında sıkça karşılaşılan uyuşmazlıkların başında gelir.
Çatma ve Hukuki Çerçeve
Çatma, Türk Ticaret Kanunu m. 1278 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Çatma, iki veya daha fazla geminin denizde veya seyrüsefere elverişli sularda çarpışarak birbirine veya üçüncü kişilere zarar vermesi hâlidir. Bu zarar;
- Gemi gövdesine,
- Gemideki yük ve eşyaya,
- Yolculara veya gemi adamlarına,
- Liman, rıhtım, mendirek gibi üçüncü kişilere ait yapılara
yönelik olabilir.
Zararın doğması halinde, kusurlu taraf aleyhine tazminat davası açılabilir. Ancak deniz hukukunda sorumluluk mutlak değildir; kanun koyucu ve uluslararası sözleşmeler, donatanların sorumluluğunu belirli sınırlarla sınırlamıştır.
Çatmada Tazminat Davası
1. Tazminat Davasının Şartları
Çatmadan doğan tazminat davasının açılabilmesi için:
- İki gemi arasında çatma olmalı (veya TTK m.1285 kapsamında kıyasen çatma),
- Çatma sonucu zarar meydana gelmeli,
- Kusur, ihmal veya kural ihlali bulunmalı,
- Kusur ile zarar arasında illiyet bağı kurulmalı.
2. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Çatma davaları genellikle Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nde görülür. Eğer bu mahkeme yoksa, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Yetki bakımından ise zararın meydana geldiği yer mahkemesi, davalının yerleşim yeri mahkemesi veya tarafların sözleşmeyle belirledikleri mahkeme yetkili olabilir.
3. Tazminatın Kapsamı
Çatmadan doğan tazminat, sadece doğrudan zararları değil, aynı zamanda:
- Gemi tamir masraflarını,
- Yük kayıplarını,
- Yolcu veya mürettebat zararlarını,
- Liman ve üçüncü kişi zararlarını,
- İşletme kayıplarını
da kapsar. Ancak, her zarar sınırsız şekilde tazmin edilmez; sorumluluk sınırlandırılması rejimi devreye girer.
Sorumluluğun Sınırlandırılması
Deniz ticareti hukukunda en dikkat çekici konulardan biri, donatanların sorumluluğunun sınırlandırılmasıdır. Bu düzenleme, deniz taşımacılığının uluslararası niteliği ve yüksek riskleri nedeniyle, donatanların sınırsız sorumluluk altına girmelerini engellemek amacıyla kabul edilmiştir.
1. Türk Ticaret Kanunu Düzenlemesi
TTK m. 1328 vd. hükümlerinde, donatanın sorumluluğunu sınırlandırabileceği düzenlenmiştir. Buna göre donatan, geminin büyüklüğüne (groston üzerinden) göre hesaplanan belirli limitler dahilinde sorumlu tutulur.
2. Uluslararası Düzenlemeler
Türk hukuku, büyük ölçüde 1976 Londra Sorumluluğun Sınırlandırılması Sözleşmesi’ni (LLMC 1976) ve 1996 Protokolü’nü esas alır. Bu sözleşmeye göre sorumluluk limitleri şu unsurlara göre belirlenir:
- Geminin grostonajı,
- Zararın türü (can kaybı, malvarlığı zararı vb.),
- Birden fazla zarar olması halinde toplam limitler.
3. Sorumluluk Sınırlandırmasının Amacı
- Donatanı Koruma: Deniz taşımacılığında tek bir kaza, milyonlarca dolarlık zarara yol açabilir. Sınırlandırma, donatanların bu yükü taşıyabilmesini sağlar.
- Sigorta Sisteminin İşleyişi: P&I kulüplerinin limitli risk üstlenmesini mümkün kılar.
- Uluslararası Uyum: Dünyanın farklı ülkelerinde aynı standartların uygulanmasını sağlar.
Sorumluluğun Sınırlandırılamadığı Haller
TTK ve uluslararası sözleşmelere göre bazı durumlarda donatan sorumluluğunu sınırlayamaz. Bunlar:
- Kasıt veya ağır kusur: Donatan veya onun yönetici kadrosu zarara bilerek sebebiyet vermişse, sınırlandırmadan yararlanamaz.
- Çevre kirliliği halleri: Bazı uluslararası sözleşmeler (örneğin CLC 1969 ve 1992 Protokolü – Petrol Kirliliği Sözleşmesi) özel rejimler öngörmüştür.
- Çekilme veya kurtarma sözleşmelerindeki özel düzenlemeler.
Yargıtay Kararları Işığında Uygulama
Yargıtay, çatmadan doğan davalarda sorumluluğun sınırlandırılması ilkesini istikrarlı şekilde uygulamaktadır.
- Bir kararında, çatmada meydana gelen mal zararlarının grostonaj üzerinden hesaplanan limite tabi olduğunu, ancak donatanın ağır kusuru bulunması halinde bu sınırın uygulanamayacağını vurgulamıştır.
- Başka bir kararında ise, liman tesislerine verilen zararlarda da tazminatın sınırlandırılabileceğini kabul etmiştir.
Bu kararlar, deniz ticareti hukukunda öngörülebilirliği artıran ve sigorta sistemini koruyan bir yaklaşımı göstermektedir.
Tazminat Davalarında Uygulama Sorunları
Çatma davaları karmaşık olup, birçok teknik ve hukuki sorunu barındırır. Özellikle:
- Kusur oranlarının tespiti,
- Kusur ile zarar arasındaki illiyet bağı,
- Sorumluluk sınırlarının hesaplanması,
- Uluslararası sigorta şirketleri ile yürütülen süreçler
uygulamada davaların uzun sürmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle denizcilik bilirkişileri, teknik raporlar ve uluslararası sözleşmelerin doğru yorumlanması davaların sonucunu doğrudan etkilemektedir.
Sonuç
Deniz ticareti hukukunda çatmada tazminat davası, zarara uğrayan tarafların haklarını korurken; sorumluluğun sınırlandırılması rejimi, denizcilik faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlar.
Türk Ticaret Kanunu, uluslararası sözleşmeler ve Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde, şu sonuçlara ulaşılır:
- Çatmadan doğan zararlar için tazminat davası açılabilir.
- Donatanlar, geminin tonajına göre belirlenen limitler çerçevesinde sorumluluk üstlenir.
- Kasıt ve ağır kusur hallerinde sorumluluk sınırlaması mümkün değildir.
- Sınırlandırma sistemi, uluslararası uyum ve sigorta mekanizmasının sağlıklı işlemesi için vazgeçilmezdir.
Bu nedenle, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren tüm aktörlerin, çatmada tazminat ve sorumluluk sınırlandırması rejimini iyi bilmeleri, hem hukuki risklerin azaltılması hem de ticari güvenliğin sağlanması açısından kritik önem taşır.