Single Blog Title

This is a single blog caption

Cumhuriyet Savcısının Takdir Yetkisi

1. Giriş: Cumhuriyet Savcısının Takdir Yetkisi ve KYOK’un Ceza Muhakemesindeki Rolü

Ceza muhakemesinde soruşturma evresi, suç şüphesinin öğrenilmesiyle birlikte başlar ve kamu davasının açılması ya da kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesiyle sona erer. Bu aşamada sürecin merkezinde Cumhuriyet savcısı vardır. Savcı, hem lehde hem aleyhte delilleri toplamakla, maddi gerçeğe ulaşmak için gerekli işlemleri yapmakla ve nihayetinde kamu davası açıp açmamaya karar vermekle yükümlüdür.

Savcının bu seçim noktasındaki yetkisi “takdir yetkisi” olarak adlandırılır. Ancak bu yetki sınırsız değildir; CMK, Anayasa ve insan hakları standartları çerçevesinde ciddi sınırlamalara tabidir. Savcı keyfi davranamaz, her kararını somut delillere ve dosya kapsamına dayandırmak zorundadır.

Bu bağlamda:

  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK), savcının kamu davası açmama yönünde kullandığı takdirinin en tipik sonucudur.

  • Bu karara karşı CMK m. 173 uyarınca itiraz mümkündür.

  • Ayrıca karar ve soruşturma süreci, yargısal denetim, Anayasa Mahkemesi bireysel başvurusu ve AİHM içtihatları ışığında da değerlendirilir.

Özellikle “Cumhuriyet savcısının soruşturmada takdir yetkisi”, “kovuşturmaya yer olmadığı kararı itirazı”, “KYOK itiraz süresi” gibi anahtar kelimelerle arama yapan kişiler için, uygulamaya dönük bu çerçeve son derece önemlidir.


2. Ceza Soruşturmasında Cumhuriyet Savcısının Konumu ve Görevi

2.1. Soruşturmanın Amacı ve Savcının Rolü

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre soruşturmanın temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmak ve suç işlenip işlenmediğini, işlenmişse failin kim olduğunu ve yeterli şüphenin mevcut olup olmadığını tespit etmektir. Bu amaçla savcı:

  • İhbar ve şikâyetleri değerlendirir,

  • Kolluğa talimat verir,

  • Delil toplar ve koruma tedbirlerine başvurur,

  • Gerekirse şüphelinin ifadesini alır, tanıkları dinler,

  • Dosya sonunda ya iddianame düzenler ya da kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.

Burada savcının soruşturmada takdir yetkisi, hangi delilin ne zaman toplanacağı, hangi koruma tedbirine başvurulacağı, hangi yönlerden araştırma yapılacağı ve son aşamada kamu davası açılıp açılmayacağı noktasında belirgin hale gelir.

2.2. Kanunilik İlkesi ile Takdir Yetkisi Arasındaki Hassas Denge

Ceza hukukunda temel prensip kanunilik ilkesidir. Kural olarak savcı, suç şüphesini öğrendiği anda soruşturma yapmakla ve yeterli şüpheye ulaştığında kamu davası açmakla yükümlüdür. Bu noktada:

  • Savcının takdiri, “dava açsam mı açmasam mı canım isterse” türünden serbest bir değerlendirme değildir.

  • Tam aksine, somut olayın özelliklerine göre, delil durumu ve hukuki şartlar çerçevesinde kullanılan sınırlı bir takdirdir.

  • Savcı; suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı, hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı, zamanaşımı, şikâyet koşulu, etkin pişmanlık gibi kurumları değerlendirerek kamu davası açmama kararı verebilir.

Bu yapı, bir yandan ceza adalet sisteminin “gereksiz dava yükü” altında ezilmesini engellerken, diğer yandan mağdur ve toplum nezdinde “cezasızlık algısı” doğurmaması için dikkatle uygulanmalıdır.


3. Takdir Yetkisi Kavramı ve Hukuki Sınırları

3.1. Takdir Yetkisinin Hukuki Dayanakları

Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi, esasen CMK hükümlerinden, Anayasa’daki “hak arama özgürlüğü” ve “adil yargılanma hakkı”ndan ve ceza hukukunun genel ilkelerinden kaynaklanır. Savcı:

  • Şikâyet veya ihbarın ciddiyetini ve somutluğunu değerlendirir,

  • Dosyadaki delillerin yeterli şüphe oluşturup oluşturmadığını tartar,

  • Kamu davası açmanın hukuki şartlarının oluşup oluşmadığını inceler.

Bu süreçte savcının takdiri, hukukla sınırlandırılmış bir değerlendirme yetkisidir.

3.2. Keyfilik Yasağı, Ölçülülük ve Eşitlik İlkesi

Savcının soruşturma aşamasındaki bütün kararları gibi, kovuşturmaya yer olmadığı kararı da:

  • Keyfilik yasağına tabidir: Savcı kişisel kanaatine, siyasi görüşüne, toplumsal baskılara göre hareket edemez.

  • Ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır: Soruşturmanın derinliği, alınan tedbirler ve nihai karar, olayın ağırlığı ve delil durumu ile orantılı olmalıdır.

  • Eşitlik ilkesini gözetmelidir: Benzer olaylarda tamamen zıt yönde KYOK kararları verilmesi, öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmaz.

Savcının takdir yetkisi, tam da bu ilkeler çerçevesinde yargısal denetime açık bir idari/ yargısal faaliyet olarak kabul edilmektedir.


4. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

4.1. KYOK’un Hukuki Niteliği ve Soruşturmaya Etkisi

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, savcının yürüttüğü soruşturma neticesinde kamu davası açmak için yeterli şüphe bulunmadığına veya hukuki engel bulunduğuna kanaat getirerek verdiği karardır. Bu karar:

  • Soruşturma evresini bitiren bir karardır.

  • Kural olarak “kesin hüküm” niteliğinde değildir; bazı koşullar altında yeni delillerle soruşturmanın yeniden açılması mümkündür.

  • Mağdur veya suçtan zarar gören açısından, “dava açılmaması” anlamına geldiğinden, ciddi hak kaybı algısı doğurabilir.

Bu nedenle hem KYOK kararı itiraz yolu hem de sonrasında yargısal denetim mekanizmaları büyük önem taşır.

4.2. KYOK Verilmesini Gerektiren Başlıca Haller

Savcı, soruşturma sonunda şu durumların varlığında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir:

  1. Suçun unsurlarının oluşmaması

    • Fiilin kanunda suç olarak düzenlenmemesi,

    • Suçun maddi veya manevi unsurunun gerçekleşmemesi,

    • İsnat kabiliyetinin olmaması vb.

  2. Hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı

    • Meşru savunma,

    • Hakkın kullanılması,

    • İlgilinin rızası,

    • Kanun hükmünün yerine getirilmesi gibi.

  3. Ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenler

    • Yaş küçüklüğü,

    • Akıl hastalığı,

    • Geçici nedenler (geçici bilinç kaybı vb.),

    • Kusurluluğu kaldıran veya azaltan durumlar.

  4. Şikâyet yokluğu veya şikâyetten vazgeçme

    • Takibi şikâyete bağlı suçlarda şikâyetin süresinde yapılmaması,

    • Geçerli şikâyet yokluğu,

    • Şikâyetten usulüne uygun vazgeçme.

  5. Zamanaşımı veya genel ceza kovuşturma engelleri

    • Dava zamanaşımının dolmuş olması,

    • Sanık hakkında genel af,

    • Aynı fiilin daha önce kesin hükme bağlanmış olması (non bis in idem),

    • Diplomatik dokunulmazlık gibi.

  6. Yeterli şüphe oluşmaması

    • Delillerin suç işlendiğine ve şüphelinin suçu işlediğine dair “yeterli” düzeye ulaşmaması,

    • Mevcut delillerin soyut ve genel kalması,

    • Delillerin çelişkili ve belirsiz olması.

Özellikle son madde, savcının takdir yetkisinin en yoğun kullanıldığı alandır. “Yeterli şüphe” ile “kuvvetli şüphe” arasındaki çizgi, KYOK ile iddianame arasında ince bir hattı oluşturur.

4.3. Delil Yetersizliği Nedeniyle KYOK ve Takdir Yetkisi

Pratikte KYOK kararlarının önemli bir kısmı, “delil yetersizliği” gerekçesine dayanır. Savcı:

  • Soruşturma süresince gerekli araştırmaları yapmış,

  • Tüm makul delil kaynaklarını tüketmiş,

  • Buna rağmen kamu davası açmak için yeterli şüpheye ulaşamamış olabilir.

Bu durumda savcı, kamu davası açmamanın hem sanık hakları hem de adil yargılanma hakkı bakımından bir gereklilik olduğunu düşünebilir. Zira yetersiz delille açılan bir dava:

  • Sanığı gereksiz yere uzun süre yargılama baskısı altında bırakır,

  • Mahkemelerin iş yükünü artırır,

  • Beraatle sonuçlanan, ancak toplumda “suçlu imajının devam ettiği” dosyalara yol açabilir.

Buna karşılık mağdur açısından “dosyanın kapatıldığı” algısı oluşur. İşte bu noktada KYOK itirazı ve yargısal denetim, savcının takdir yetkisine bir güvenlik supabı işlevi görür.

4.4. KYOK Kararının Şekli, Gerekçesi ve Tebliği

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar;

  • Dosya numarası,

  • Şüphelinin kimliği,

  • Suçlama konusu fiil ve hukuki nitelendirme,

  • Delillerin özet değerlendirmesi,

  • Karar gerekçesi,

  • İtiraz yolu, süresi ve mercii

unsurlarını içermelidir.

Ayrıca karar; suçtan zarar görene, şikâyetçiye ve varsa vekiline tebliğ edilir. Bu tebliğ, KYOK itiraz süresinin başlangıcı bakımından kritik öneme sahiptir. Eksik veya hiç gösterilmeyen kanun yolu bildirimi, uygulamada sıklıkla tartışma konusu olmaktadır.


5. Savcının Takdir Yetkisinin Sınırları ve Kötüye Kullanımı Sorunu

5.1. Mağdur Hakları Açısından Savcı Takdiri

Savcının “dava açmama” yönünde kullandığı takdir yetkisi, özellikle mağdur ve suçtan zarar gören bakımından hassas bir konudur. Mağdur:

  • Adaletin gerçekleşmediği,

  • Failin cezasız kaldığı,

  • Devletin kendisini korumadığı

duygusuna kapılabilir. Bu nedenle savcının KYOK kararı:

  • Açık, ayrıntılı ve ikna edici bir gerekçe içermeli,

  • Dosyada hangi delillerin toplandığı ve nasıl değerlendirildiği,

  • Neden kamu davası açmaya yeterli şüphe görülmediği net şekilde açıklanmalıdır.

5.2. Fail Lehine ve Aleyhine Takdir: Denge Gereği

Savcı, soruşturma sürecinde yalnızca mağdurun değil, şüphelinin de haklarını korumak zorundadır. Bu kapsamda:

  • Şüphelinin lekelenmeme hakkı,

  • Masumiyet karinesi,

  • Adil yargılanma hakkı

göz önünde bulundurulmalıdır. Yetersiz delille dava açmak, şüpheli açısından zulme dönüşebilir. Buna karşılık açık ve güçlü deliller varken KYOK kararı vermek de mağdur ve toplum açısından cezasızlık algısını pekiştirir.

Dolayısıyla savcı takdiri, iki ucunda da ağır hak ihlalleri barındıran bir terazinin tam ortasında kullanılmalıdır.

5.3. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Pratikte savcı takdiri ve KYOK kararları konusunda şu sorunlar öne çıkar:

  • Rutin ve şablon KYOK gerekçeleri: “Yeterli delil elde edilemediği” şeklindeki tek cümlelik gerekçeler, yargısal denetimi zorlaştırır.

  • Eksik soruşturma: Bazı dosyalarda, delil toplama imkanları tam tüketilmeden KYOK kararı verildiği görülür.

  • Siyasi, toplumsal veya medya baskısı: Bazı hassas dosyalarda, savcıların ya aşırı çekingen ya da aşırı agresif davranabildiği iddia edilir.

  • Mağdura bilgi verilmemesi: Kararın usulüne uygun tebliğ edilmemesi, mağdurun KYOK itiraz hakkını fiilen kullanamamasına yol açabilir.

İşte bu nedenle, KYOK kararının hem CMK m. 173 çerçevesinde hem de üst normlar ışığında yargısal denetime tabi olması, hukuki güvenlik açısından hayati önemdedir.


6. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına Karşı İtiraz Yolu

6.1. KYOK Kararına Kimler İtiraz Edebilir?

CMK m. 173 çerçevesinde KYOK kararına itiraz edebilecek kişiler genel olarak:

  • Suçtan zarar gören,

  • Şikâyetçi,

  • Bu kişilerin yasal temsilcileri,

  • Vekilleri (avukatları)

olarak sayılabilir. Burada önemli olan, itiraz eden kişinin dosya kapsamı bakımından hukuken korunmaya değer bir menfaatinin bulunmasıdır. Uygulamada “suçtan zarar gören” kavramı geniş yorumlanır.

6.2. KYOK İtiraz Süresi, Mercii ve Usul

KYOK kararına itiraz süresi kural olarak 15 gündür. Bu süre, kararın suçtan zarar görene veya şikâyetçiye tebliğinden itibaren işler. Süre içinde:

  • Yetkili merciye hitaben bir itiraz dilekçesi hazırlanır,

  • Bu dilekçe Cumhuriyet Başsavcılığına verilir; savcı itiraz sebeplerine karşı görüşünü yazabilir,

  • Dosya, itiraz merciine gönderilir.

İtiraz mercii, suçun niteliğine göre soruşturma evresinde kovuşturma yapmaya yetkili ağır ceza mahkemesi veya asliye ceza mahkemesidir (uygulamada bulundukları yer ağır ceza mahkemesi genellikle mercidir).

6.3. İtiraz Merciinin İnceleme Yetkisi

İtiraz mercii mahkeme:

  • Dosyayı evrak üzerinden inceler,

  • Gerek görürse ek araştırma yapılmasını isteyebilir,

  • Savcının KYOK kararını hukuka uygunluk yönünden değerlendirir.

Mahkeme:

  1. KYOK kararını yerinde bulursa:

    • İtirazı reddeder.

    • Bu red kararı, kural olarak kesin niteliktedir.

  2. KYOK kararını yerinde bulmazsa:

    • Kararı kaldırır ve Cumhuriyet savcısına iddianame düzenlemesi için talimat verir veya

    • Eksik soruşturmanın tamamlanmasını isteyebilir.

Savcının, mahkemenin iddianame düzenlenmesine dair talimatına uymak zorunda olduğu genel kabul görmektedir. Bu, savcının takdir yetkisinin yargısal denetim karşısında sınırlandığı en net noktalardan biridir.

6.4. İtirazın Kabulü ve Reddi Halinde Sonuçlar

  • İtiraz kabul edilirse:

    • Dosyaya bakan mahkeme, KYOK kararını kaldırır.

    • Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler ve kamu davası açılır.

    • Bundan sonra süreç klasik kovuşturma evresi kurallarına göre devam eder.

  • İtiraz reddedilirse:

    • KYOK kararı, o aşamada hukuka uygun kabul edilmiş olur.

    • Ancak bu durum, sonsuza kadar aynı fiil nedeniyle soruşturma açılamayacağı anlamına gelmez.

6.5. İkinci KYOK, Yeni Delil ve Yeniden Soruşturma İhtimali

KYOK kararının ardından:

  • Yeni deliller ortaya çıkarsa,

  • Önceden bilinmeyen veya değerlendirilemeyen, suçu ve failini ortaya koyabilecek nitelikte ciddi emareler elde edilirse,

savcının yeniden soruşturma başlatması mümkündür. Bu durumda:

  • Daha önce verilmiş KYOK kararına rağmen, dosya tekrar açılabilir,

  • Gerekirse yeni bir iddianame ile kamu davası açılabilir.

Ancak uygulamada aynı olayla ilgili sürekli KYOK – yeniden soruşturma döngüsü, hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz. Bu nedenle savcı, yeni delilin gerçekten “önemli ve belirleyici” olup olmadığını dikkatle tartmak zorundadır.


7. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararının Yargısal Denetimi

7.1. CMK m. 173 Çerçevesinde İç Denetim Mekanizması

KYOK kararının ilk ve temel denetim mekanizması, yukarıda ayrıntılı incelenen CMK m. 173’teki itiraz yoludur. Bu yol, aslında ceza yargılaması sistemi içerisinde hiyerarşik olmayan bir yargısal denetim mekanizmasıdır:

  • Savcılık makamı tarafından verilen “dava açmama” kararı,

  • Bağımsız ve tarafsız bir ceza mahkemesi tarafından gözden geçirilir,

  • Savcının takdir yetkisinin hukuka uygun kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilir.

Bu yönüyle KYOK itirazı, etkin soruşturma yapılması yükümlülüğünün yerine getirilmesinde önemli bir güvencedir.

7.2. Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvurusu Boyutu

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında:

  • Özellikle yaşam hakkı, işkence yasağı, kötü muamele yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği gibi temel hakların ihlali iddialarında,

  • Devletin “etkin soruşturma yapma yükümlülüğünü” sıkı bir şekilde denetlemektedir.

Bu çerçevede:

  • Savcının soruşturma yürütmemesi,

  • Yetersiz araştırmayla KYOK kararı vermesi,

  • KYOK itirazının formalite icabı reddedilmesi,

Anayasa Mahkemesi tarafından hak ihlali olarak değerlendirilebilmekte; kararlarında, soruşturmanın eksikliklerini ve etkinliğini somut kriterlerle incelemektedir.

Böyle bir ihlal kararı:

  • Başvurucuya manevi tazminat ödenmesine,

  • Soruşturmanın yeniden açılmasına veya eksikliklerinin giderilmesine karar verilmesine yol açabilir.

7.3. AİHM İçtihadı ve Etkin Soruşturma Yükümlülüğü

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), özellikle:

  • Yaşam hakkına (AİHS m. 2),

  • İşkence ve kötü muamele yasağına (AİHS m. 3),

  • Özel hayatın ve aile hayatının korunmasına (AİHS m. 8)

ilişkin başvurularda, devletin etkin soruşturma yapma yükümlülüğünü vurgulamaktadır. Soruşturmanın:

  • Bağımsız,

  • Tarafsız,

  • Makul bir hızla yürütülmüş,

  • Sonuç almaya elverişli olması gerektiği belirtilmektedir.

Savcının erken ve yetersiz gerekçeyle KYOK kararı vermesi, bu yükümlülükle bağdaşmadığı ölçüde uluslararası sorumluluk doğurabilir. Dolayısıyla “Cumhuriyet savcısının soruşturmada takdir yetkisi”, yalnızca iç hukukla değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları standartlarıyla da sınırlandırılmıştır.


8. Savcı Takdiri, KYOK ve Alternatif Kurumların İlişkisi

8.1. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Savcı, bazı durumlarda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumunu da değerlendirebilir. Özellikle:

  • Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,

  • Suçun üst sınırının belirli bir seviyeyi geçmemesi,

  • Şikâyetçinin zararının giderilmiş olması

gibi şartlar sağlandığında, savcı kamu davası açmak yerine ertelenmesi yoluna gidebilir. Bu durumda:

  • KYOK kararı verilmez,

  • Ancak derhal iddianame de düzenlenmez; şüpheli belirli denetim süresi içinde yeni suç işlemezse, dosya düşme ile sonuçlanabilir.

8.2. Uzlaştırma, Önödeme, Seri Muhakeme ve Basit Yargılama ile İlişki

Savcının soruşturmada takdir yetkisi, şu kurumlarla da yakından bağlantılıdır:

  • Uzlaştırma: Uzlaştırmaya tabi suçlarda savcının uzlaştırma bürosuna gönderme, süreci takip etme ve uzlaşma sağlanamazsa kamu davası açma ya da KYOK verilmesini değerlendirme yetkisi vardır.

  • Önödeme: Önödemeye tabi suçlarda, şüphelinin ön ödeme teklifini kabul edip etmemesi, savcının dosya sonucunu belirler; ödeme yapılırsa KYOK benzeri sonuçlar doğar.

  • Seri muhakeme ve basit yargılama usulü: Savcı, şartları oluşmuşsa bu usullere başvurmayı teklif eder; sanığın kabulü halinde yargılama önemli ölçüde basitleşir ve hızlanır.

Bu kurumların tamamında, savcının hukuka uygun ve dengeli takdir yetkisi kullanımı, hem mağdur hem şüpheli hem de yargı sistemi açısından kritik önem taşır.


9. Sonuç ve Değerlendirme: Avukat ve Mağdur Açısından Pratik Öneriler

Cumhuriyet savcısının soruşturmada takdir yetkisi, ceza muhakemesinin kalbinde yer alan, hem sanık lehine hem mağdur lehine sonuçlar doğurabilen, aynı zamanda yargı sistemi üzerindeki yükü doğrudan etkileyen bir mekanizmadır. Bu çerçevede:

  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK), savcının kamu davası açmama yönündeki takdirinin somutlaşmış halidir.

  • KYOK kararı, açık, anlaşılır ve ayrıntılı bir gerekçe içermek zorundadır; aksi hâlde hem iç hukuk hem de insan hakları hukuku bakımından sorunlu hale gelir.

  • Mağdur ve suçtan zarar görenler için KYOK itirazı, savcı takdirinin yargısal denetimi açısından temel güvencedir. İtiraz süresi, mercii ve usul doğru işletilmelidir.

  • İtiraz merciinin kararı, savcının takdir yetkisinin sınırlarını çizer; gerekirse savcıya iddianame düzenleme talimatı vererek zorunlu kovuşturma yolunu açar.

  • Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları, özellikle ağır hak ihlali iddialarında etkin soruşturma yükümlülüğünü öne çıkarmakta; yetersiz soruşturma ve acele KYOK kararlarını hak ihlali olarak değerlendirebilmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button