Single Blog Title

This is a single blog caption

Çocukların İşlediği Suçlarda Aile Ne Yapmalı?

1. Giriş: Çocuğunuz Suçla İlişkilendirildiyse İlk Önce Ne Yapmalısınız?

Birçok aile için “çocuğum suç işlemiş” cümlesi, hem hukuki hem de duygusal anlamda sarsıcı bir andır. Okuldan, polisten, savcılıktan veya bir mağdurdan gelen bir telefonla; çocuğun hırsızlık, yaralama, uyuşturucu, mala zarar verme, hakaret, tehdit gibi bir suçla ilişkilendirildiğini öğrenebilirsiniz. Bu noktada verilen ilk tepkiler, hem çocuğun psikolojisini hem de dosyanın hukuki seyrini doğrudan etkiler.

Ailelerin genellikle yaptığı en büyük hatalar; paniğe kapılmak, çocuğu suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadelerle yalnız bırakmak, “nasıl olsa çocuk, bir şey olmaz” şeklinde durumu hafife almak ya da tam tersi “artık hayatın bitti” diyerek çocuğun geleceğe dair umudunu kırmaktır. Oysa Türk Ceza Kanunu (TCK), Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) çocuğa özgü özel bir sistem öngörür; amaç cezalandırmadan önce koruma, eğitme ve topluma kazandırmadır.

Bu makalede; “Çocukların işlediği suçlarda aile ne yapmalı, hangi hakları var, hangi hatalardan kaçınmalı, hangi hukuki yolları izlemeli?” sorularına; mevzuata uygun, detaylı ve pratik bir dille yanıt verilecektir.


2. Çocuk Kimdir? Yaş ve Ceza Sorumluluğu Sınırlarını Anlamak

Öncelikle çocuğun hukuki statüsünü doğru tanımlamak gerekir. Türk hukukunda genel olarak:

  • 18 yaşını doldurmamış herkes “çocuk” olarak kabul edilir.

  • Ancak ceza sorumluluğu bakımından yaş grupları önemlidir:

  1. 0–12 yaş arası çocuklar (12 yaşını doldurmamış)

    • TCK’ya göre bu yaş grubunda ceza sorumluluğu yoktur.

    • Yani ceza mahkemesince cezaya hükmedilmez; ancak çocuk korunma ve destek tedbirlerine konu olabilir.

    • Bu durumda aile için asıl gündem, çocuğun korunması, rehabilitasyonu ve eğitim tedbirleri olmalıdır.

  2. 12–15 yaş arası çocuklar

    • Bu yaş grubunda, çocuğun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği, uzmanlarca (psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı, hekim, uzman bilirkişi vb.) değerlendirilir.

    • Bu değerlendirme sonucunda ceza sorumluluğu olup olmadığı belirlenir.

    • Sorumluluk kabul edilse bile, indirimli ceza sorumluluğu ve çocuğa özgü tedbirler söz konusudur.

  3. 15–18 yaş arası çocuklar

    • Ceza sorumlulukları vardır ancak yine de yetişkinlere göre daha hafif ceza rejimine tabidirler.

    • Bu yaş grubunda da çocuğun gelişim düzeyi, çevresel koşulları ve dosyanın özellikleri dikkate alınır.

Aile, çocuğunun yaş grubuna göre ceza sorumluluğunun niteliğini bilirse; savcı, hakim ve kolluk ile görüşmelerde daha bilinçli hareket eder, gereksiz korkuya kapılmaz ve doğru hukuki stratejiyi seçer.


3. Çocuk Soruşturma Sürecine Nasıl Dahil Olur? Ailenin İlk Hukuki Teması

Çocukların karıştığı suçlarda olay genellikle şu kanallardan birinde ortaya çıkar:

  • Okulda bir disiplin olayı sırasında,

  • Mağdur veya ailelerin şikayeti üzerine,

  • Polis veya jandarmanın olaya müdahalesiyle,

  • Sosyal medya, internet veya sokak olayları sırasında.

Olay ortaya çıktığı anda şu süreçler başlayabilir:

  1. Kolluk (polis/jandarma) tarafından bilgi alma veya ifade alma

  2. Savcılık soruşturması (Cumhuriyet savcısıyla irtibat)

  3. Çocuk büroları ve çocuk şubelere sevk

  4. Gözaltı, adli kontrol, tutuklama ihtimalleri (özellikle ağır suçlarda)

  5. Çocuk mahkemesi veya çocuk ağır ceza mahkemesine sevk

Aile için en kritik aşama, ilk aşamadır. Çünkü burada yapılan her yanlış beyan, imzalanan her tutanak, sonradan düzeltilmesi güç sonuçlar doğurabilir.


4. Çocuğun Gözaltına Alınması Halinde Ailenin Hak ve Yükümlülükleri

Çocukların gözaltına alınması durumunda, mevzuat gereği yetişkinlere göre daha sıkı koruyucu hükümler uygulanır. Aile olarak bilmeniz gereken temel noktalar şunlardır:

  • Aileye Haber Verilmesi Zorunluluğu:
    Çocuk gözaltına alındığında, kural olarak en kısa sürede velisine veya vasisine haber verilmelidir. Ailenin bilgilendirilmemesi ciddi bir usul hatasıdır.

  • Çocuğun Yanında Avukat Bulunma Hakkı:
    Çocuk, ifadesini avukat eşliğinde vermelidir. Maddi imkânı olmayan ailelerde baro tarafından zorunlu müdafi atanabilir. Aile, mutlaka avukat talep etmeli ve avukat gelmeden çocuğun ifade vermemesi gerektiğini çocuğa anlatmalıdır.

  • Susma Hakkı ve Beyanların Önemi:
    Çocuk da tıpkı yetişkinler gibi susma hakkına sahiptir. Kolluk baskısıyla, “itiraf edersen çabuk kurtulursun” gibi sözlere itibar edilmemeli; çocuk, tam olarak neyle suçlandığını ve ifadesinin sonuçlarını anlamadan beyanda bulunmamalıdır.

  • Çocuğun Gözaltında Tutulma Süresi:
    Çocukla ilgili gözaltı süresi, işlenen suçun niteliğine göre değişebilir; ancak bu süreçte çocuğun yüksek yararı ve korunma ihtiyacı gözetilmelidir. Aile, avukatı aracılığıyla bu süreleri ve hakları takip etmelidir.

  • İfade Sırasında Ailenin Rolü:
    Her zaman ifade odasında velinin bulunması gerekmeyebilir; bu konuda mevzuat ve dosya özellikleri belirleyici olur. Ancak aile, avukatla koordineli şekilde çocuğu süreç öncesinde bilgilendirmeli, “doğruyu söyle, ama anlamadığın hiçbir belgeyi imzalama” yönünde net ve sakin bir tutum sergilemelidir.


5. Ailenin Yapması Gerekenler: Panik Yerine Plan, Öfke Yerine Destek

Çocukların işlediği suçlarda ailenin tutumu, çoğu zaman çocuğun ileride benzer davranışları tekrar edip etmeyeceğini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Atılması gereken adımları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

5.1. Önce Sakin Kalmak ve Durumu Anlamak

  • Olayın nerede, ne zaman, kimlerle gerçekleştiğini öğrenmeye çalışın.

  • Çocuğu suçlayıp aşağılamak yerine, anlatmasına fırsat verin.

  • “Sen zaten hep böylesin, seni karakolluk yapacağım belliydi” gibi cümleler, çocuğun savunma mekanizmasını kapatır ve gerçekleri saklamasına yol açar.

  • Olayı öğrenirken, çocuğun ifadelerini not edin; ileride avukatla ve yargı merciiyle paylaşırken tutarlı bir anlatım sağlamak önemlidir.

5.2. Profesyonel Hukuki Yardım Almak

  • Çocuk, hukuken korunması gereken en hassas gruptur. Bu nedenle ceza hukuku ve çocuk hukuku alanında tecrübeli bir avukattan mutlaka destek alın.

  • Soruşturma dosyası, deliller, mağdurun anlatımı, kamera kayıtları, tanık ifadeleri gibi unsurlar avukat tarafından incelenmeli; aile tek başına “dilekçe yazarız, hallederiz” düşüncesiyle hareket etmemelidir.

  • Avukat, hem çocuğun savunma stratejisini belirleyecek hem de çocuğa uygulanabilecek koruyucu/iyileştirici tedbirleri planlayacaktır.

5.3. Çocuğa Süreci Anlatmak ve Güven Vermek

  • Çocuk genellikle “hapishaneye mi gireceğim, okuldan mı atılacağım, herkes öğrenecek mi?” gibi sorularla korkar.

  • Aile, “biz senin yanındayız, yanlış da yaptıysan bunu birlikte düzelteceğiz, ama doğruyu bilmemiz gerekiyor” mesajını vermelidir.

  • Çocuğu korkutmak için “seni çocuk ıslahevine yollarlar, hayatın bitti” gibi ifadeler kullanmak hem psikolojik travma yaratır hem de çocuğun gerçeği gizlemesine neden olur.

5.4. Okul ve Sosyal Çevre ile Dengeyi Kurmak

  • Olay okulda gerçekleşmişse, okul idaresiyle iletişim kurmak önemlidir; ancak bunu yaparken çocuğu toplum önünde damgalayacak bir dil kullanılmamalıdır.

  • Gerekirse rehber öğretmen, psikolog veya sosyal hizmet uzmanıyla ortak bir destek programı oluşturulabilir.


6. Çocukların İşlediği Suçlarda Uzlaştırma, HAGB ve Diğer Alternatif Çözümler

Çocuğun işlediği iddia edilen suç, uzlaştırmaya tabi bir suç ise (örneğin pek çok mala karşı suç, basit yaralama, hakaret vb.), aile için önemli bir seçenek uzlaştırma sürecidir.

6.1. Uzlaştırma Süreci

  • Uzlaştırma, mağdur ile şüpheli (burada çocuk) arasında, bir uzlaştırmacı aracılığıyla gerçekleştirilen taraflar arası anlaşma mekanizmasıdır.

  • Çocuk açısından uzlaştırma, dosyanın kapanması ve ceza almaksızın sürecin sonlanması anlamına gelebilir.

  • Uzlaştırma sürecinde, aile; çocuğun hatasını kabul ettiği, bundan ders çıkardığı ve mağdurun zararını telafi etmek istediği yönünde samimi ve yapıcı bir tutum sergilemelidir.

  • Maddi zarar varsa giderilmesi, manevi anlamda özür dilenmesi, toplumsal fayda içeren belirli edimlerin kabul edilmesi gibi çözümler gündeme gelebilir.

6.2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

  • Çocuk hakkında mahkumiyet kararı verildiği, ancak belirli şartlar gerçekleştiği takdirde bu hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı durumlarda HAGB gündeme gelebilir.

  • Belirli bir denetim süresi içerisinde yeni bir kasıtlı suç işlenmez ve yükümlülüklere uyulursa, hüküm hiçbir zaman açıklanmaz ve sanki hiç mahkumiyet yokmuş gibi sonuç doğurabilir.

  • Aile, HAGB kararı verilmesi halinde çocuğun yükümlülüklerine uymasını sağlamak ve denetim sürecini dikkatle takip etmekle sorumludur.

6.3. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

  • Özellikle daha hafif nitelikteki suçlarda, savcı; kamu davası açılmasını belirli şartlarla erteleyebilir.

  • Bu süre zarfında çocuk yeni bir suç işlemez ve koşullara uyarsa, dava hiç açılmamış sayılabilir.

Bu tür mekanizmalar, çocuğun bir hata nedeniyle tüm hayatının kararmaması, ceza adalet sistemiyle ağırlıklı olarak değil, onarım ve rehabilitasyon eksenli ilişki kurması amacıyla uygulanır. Ailenin görevi bu süreçlerde aktif, bilinçli ve sorumlu davranmaktır.


7. Çocuk Koruma Kanunu Kapsamında Aileyi ve Çocuğu İlgilendiren Tedbirler

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, suça sürüklenen çocuklar açısından da “çocuğun yüksek yararını” esas alan bir dizi tedbir öngörür. Mahkemeler; çocuğun dosya ve kişilik özelliklerine göre aşağıdaki tedbirleri uygulayabilir:

  • Danışmanlık tedbiri:
    Çocuğa ve aileye sosyal çalışmacı, psikolog, pedagog vb. profesyoneller eşliğinde danışmanlık hizmeti verilmesi.

  • Eğitim tedbiri:
    Çocuğun eğitim hayatının düzenlenmesi, okula devamının sağlanması, mesleki eğitime yönlendirilmesi.

  • Sağlık tedbiri:
    Çocuğun madde bağımlılığı, psikiyatrik sorunlar veya fiziksel sağlık problemleri varsa gerekli tedavilere yönlendirilmesi.

  • Barınma tedbiri:
    Çocuğun aile çevresinde kalmasının sakıncalı olduğu durumlarda uygun kurumlarda barınmasının sağlanması.

Aileler, bu tedbirleri yalnızca “ceza” olarak görmemeli; aksine çocuğun yeniden güçlenmesi için devlet tarafından sunulan birer destek mekanizması olarak değerlendirmelidir. Mahkeme, bu tedbirleri aileyi cezalandırmak için değil, çocuğu korumak için uygulamaktadır.


8. Ailenin Sorumluluğu: Gözetim Borcu, İhmal ve İstismar Riski

Türk hukukunda aile, çocuğun bakım, gözetim, eğitim ve korunmasından sorumlu kişidir. Çocuğun suç işlemesi bazen:

  • Ailenin gözetim ve denetim görevini ihmal etmesi,

  • Çocuğun suça sürüklenmesine sebep olan şiddet, ihmal veya istismara maruz kalması,

  • Ailenin çocuğu “para kazanması için çalıştırması” veya suç işlemeye adeta teşvik etmesi,

  • Aile içi çatışma, boşanma, ekonomik zorluklar, bağımlılık sorunları gibi faktörlerle bağlantılı olabilir.

Bu durumda;

  • Aileyi de sorumlu kılabilecek hukuki süreçler gündeme gelebilir (örneğin, çocuğu suça teşvik, kötü muamele, ihmal vb.).

  • Sosyal hizmetler birimleri, çocuğun aile içinde kalmasının uygun olup olmadığını değerlendirebilir.

  • Ailenin çocuğu suça zorlaması, suç ortamına bilerek sokması ciddi ceza sonuçları doğurabilir.

Bu nedenle aileler, suç işleyen çocuğu yalnızca “problemli bir birey” olarak görmek yerine, kendi tutum ve davranışlarını da cesurca gözden geçirmelidir. Gerekirse psikolojik, hukuki ve sosyal destek almalıdır.


9. Çocuğun Geleceği, Adli Sicil ve “Kayıtlar Silinir mi?” Sorusu

Ailelerin en büyük kaygılarından biri de “Bu olay çocuğun siciline işler mi, ileride okul, iş, memuriyet, vize gibi süreçleri etkiler mi?” sorusudur.

  • Çocuklar için tutulan kayıtlar, yetişkinlere göre daha hassas bir rejime tabidir.

  • HAGB, uzlaştırma, kamu davasının açılmasının ertelenmesi gibi kurumlar, çocuğun sicilinin kalıcı şekilde zarar görmesini önlemeyi hedefler.

  • Belli şartlar altında adli sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi mümkündür.

  • Bu süreçte avukatınız, hangi kayıtların hangi sürelerle saklanacağını, hangi şartlarda silineceğini ve çocuğun geleceğine etkilerini ayrıntılı biçimde anlatmalıdır.

Aile, “bir kere sabıka aldı, artık her şey bitti” anlayışına kapılmamalı; tam tersine, hukuken mümkün olan tüm arınma ve temizlenme yollarını araştırmalıdır.


10. Psikolojik Destek ve Rehabilitasyon: Sadece Ceza Değil, İyileşme Süreci

Çocuğun suç işlemiş olması, genellikle daha derin psikolojik, sosyal veya çevresel sorunların dışa vurumudur. Aile, yalnızca hukuki çözümü değil, psikolojik ve sosyal çözümü de planlamalıdır:

  • Çocuk ve aile için psikolojik danışmanlık (özel psikolog, psikiyatrist, devlet hastaneleri, rehberlik ve araştırma merkezleri vb.)

  • Okul rehber öğretmeni ile iş birliği,

  • Sosyal hizmetler ve belediyelerin gençlik destek programları,

  • Çocuğun olumlu aktivitelerle desteklenmesi (spor, sanat, kurslar, sosyal projeler vb.).

Suç işleyen çocuğa yalnızca “cezayı hak eden” kişi gibi bakmak, onu sisteme daha çok iter. Amaç; sorumluluk almasını sağlamak, zarar vermemeyi öğretmek ve topluma kazandırmaktır.


11. Ailenin Kaçınması Gereken Yanlış Tutum ve Davranışlar

Bu süreçte sık yapılan hatalar şunlardır:

  1. “Aman duyulmasın” diye dosyayı baştan savmak:

    • Utanma duygusuyla hiçbir adım atılmaması, ileride daha büyük hukuki ve sosyal sorunlara yol açabilir.

  2. Çocuğu ağır biçimde aşağılamak ve dışlamak:

    • “Sen artık bizim yüz karamızsın”, “senden adam olmaz” gibi cümleler, çocuğun suça daha da yönelmesine neden olur.

  3. Suçu tamamen normalleştirmek ve hafife almak:

    • “Gençtir yapar, bir şey olmaz” anlayışı, çocuğun davranışı bir alışkanlığa dönüştürmesine zemin hazırlar.

  4. Avukatsız, bilinçsiz beyanlarda bulunmak:

    • Kollukta veya savcılıkta, hukuki sonuçları düşünülmeden verilen ifadeler, uzun yıllar sürecek sorunların başlangıcı olabilir.

  5. Mağdur tarafı tamamen yok saymak:

    • Özellikle uzlaştırma ve onarıcı adalet süreçlerinde, mağdurun zararını yok saymak; çocuğun empati kurma becerisini engeller, dosyanın olumlu seyretmesini zorlaştırır.


12. Çocuk Suç İşlediğinde Aile İçin Pratik Yol Haritası

Aileler için süreci basitleştirmek adına, adım adım bir yol haritası çizelim:

  1. Olayı öğrenir öğrenmez sakin kalın, çocuğun anlatmasını sağlayın.

  2. Derhal bir ceza/çocuk hukuku avukatıyla iletişime geçin.

  3. Çocuğa, avukat gelmeden ifade vermemesi, hiçbir belgeyi imzalamaması gerektiğini açıklayın.

  4. Kolluktan veya savcılıktan gelen çağrıları ciddiye alın; zamanında ve avukat eşliğinde gidin.

  5. Uzlaştırma, HAGB, dava açılmasının ertelenmesi gibi alternatif çözümleri avukatınızla değerlendirin.

  6. Çocuğun eğitim, sağlık, psikolojik durumunu gözden geçirin; gerekiyorsa uzman desteği alın.

  7. Aile içi ilişkileri güçlendirin; suçun nedenlerini dürüstçe tartışın, ama aşağılayıcı değil, çözüm odaklı bir dil kullanın.

  8. Mahkeme veya çocuk koruma birimlerince verilen tedbirlere uyun, bu süreci çocuğun gelişimi için bir fırsata çevirin.

  9. Dosya kapandıktan sonra dahi, çocuğun arkadaş çevresi, okul durumu ve ruh hâlini takip etmeyi sürdürün.

  10. Mümkünse çocuğu, toplumsal faydaya dönük faaliyetlere (gönüllü projeler, spor, sanat, kurslar, meslek edinme programları) yönlendirin.


13. Sonuç: Bir Hata, Bir Çocuğun Tüm Hayatını Belirlememeli

Çocukların işlediği suçlar, çoğu aile için “dünyanın sonu” gibi algılansa da, Türk hukuk sistemi çocuklara ikinci bir şans vermeyi, hatta çoğu durumda “ilk hatanın bedelini hayat boyu taşımamalarını” esas alır. Önemli olan; ailenin bu süreci bilinçli, sakin ve kararlı bir şekilde yönetmesidir.

Çocuğunuz herhangi bir suçla ilişkilendirildiyse:

  • Bunun yalnızca hukuki bir mesele olmadığını, aynı zamanda psikolojik ve sosyal boyutu olan bir süreç olduğunu unutmayın.

  • Profesyonel hukuki destek almaktan çekinmeyin.

  • Çocuğunuzu aşağılamak veya dışlamak yerine, ona doğruyu gösteren, sorumluluk almasını sağlayan ama yanında duran bir rehber olun.

  • Mevzuatın sunduğu koruyucu ve onarıcı mekanizmaları (uzlaştırma, HAGB, çocuk koruma tedbirleri vb.) etkin kullanarak, onun geleceğini yeniden inşa etmesine yardımcı olun.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button