Single Blog Title

This is a single blog caption

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlarda Rıza Kavramının Sınırları

1. Giriş

Cinsel dokunulmazlık, bireyin vücut bütünlüğü ve cinsel özgürlüğü üzerinde sahip olduğu hukuki koruma alanıdır. Türk Ceza Kanunu, cinsel dokunulmazlığı ihlal eden fiilleri “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında (TCK m.102–105) düzenlemiş ve bu fiilleri ağır şekilde cezalandırmıştır.

Bu suçların en kritik unsurlarından biri “rıza” kavramıdır. Zira rızanın varlığı, fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırabilmekte veya suçun nitelendirilmesini değiştirebilmektedir. Ancak rıza kavramının sınırları uygulamada karmaşık tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle zorla elde edilen rızalar, rıza beyanı olmayan fiiller, çocuk ve zihinsel engellilerde rıza gibi konular Türk ceza hukukunun en hassas alanlarını oluşturmaktadır.


2. Cinsel Dokunulmazlık ve Rıza İlişkisi

Cinsel suçlarda rıza, genellikle hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirilmektedir. Yani, rızanın varlığı halinde suçun unsurlarından biri ortadan kalkar. Ancak bu durum, rıza kavramının özgür iradeye dayanıp dayanmadığı sorusunu gündeme getirir.

2.1. Rızanın Tanımı

Rıza, bireyin kendi cinsel özgürlüğü üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini kullanarak, belirli bir fiilin gerçekleştirilmesine “özgür iradesiyle” izin vermesidir. Rıza için:

  • Serbest irade gerekir.

  • Fiil hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.

  • Baskı, tehdit veya hile bulunmamalıdır.

2.2. Rızanın Hukuki Niteliği

Rıza, “suçun maddi unsurunu” ortadan kaldıran bir etki yaratır. Ancak bazı durumlarda kanun koyucu, rızayı dahi dikkate almaz. Örneğin, TCK m.103 uyarınca çocuğun rızası, hukuken geçerli değildir.


3. Rızanın Bulunmadığı Durumlar

3.1. Fiziksel veya Psikolojik Zor Kullanımı

TCK m.102/1’e göre, bir kimseye karşı “bedenî temasla gerçekleştirilen cinsel davranış”, rıza yoksa cinsel saldırı suçunu oluşturur. Rıza, şiddet, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan her türlü eylem nedeniyle geçersiz hale gelir.

Yargıtay Kararı:
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2020/1254 E., 2020/3852 K. sayılı kararında, mağdurun sanıktan korkarak susmasının rıza anlamına gelmediğini, bu nedenle fiilin cinsel saldırı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.


3.2. Baskı veya Hile ile Elde Edilen Rıza

Kişinin aldatılması, baskı görmesi veya kandırılması yoluyla alınan rıza, hukuken geçersizdir. Örneğin, evlenme vaadiyle kandırma veya ilaç vererek iradeyi sakatlama durumlarında rızadan söz edilemez.


3.3. Çocuklarda Rıza

TCK m.103’e göre, 15 yaşını doldurmamış çocukların rızası yok hükmündedir.

  • 15-18 yaş arası çocuklar için rıza, ancak irade özgürlüğüne dayalı ise geçerli olabilir.

  • Ancak aradaki yaş farkının büyüklüğü, rızanın geçerliliğini tartışmalı hale getirir.

Yargıtay Uygulaması:
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2019/2186 E., 2020/3584 K. sayılı kararında, 16 yaşındaki mağdurun 30 yaşındaki sanıkla ilişkisini rıza olarak kabul etmemiştir.


3.4. Zihinsel Engellilerde Rıza

Zihinsel engeli bulunan bireylerde rıza beyanı, ancak fiili anlama ve değerlendirme yeteneği mevcutsa geçerli olabilir. TCK m.102/5, zihinsel engelliye karşı işlenen cinsel saldırılarda cezayı ağırlaştırıcı neden olarak görür.


4. Rızanın Geri Alınması

Cinsel suçlarda rıza, dinamik bir süreçtir. Mağdur başlangıçta rıza göstermiş olsa bile, rıza geri alındığında fiil devam ederse suç oluşur.
Örnek: Başlangıçta rızaya dayalı cinsel temas, mağdurun “hayır” demesi veya irade beyanını değiştirmesi halinde rıza ortadan kalkar.


5. Rıza ve Evli Kadın/Erkek İlişkileri

Evlilik içi tecavüz, Türk hukukunda 2005 yılından beri suç sayılmaktadır. TCK m.102 uyarınca eşler arasında da rıza zorunludur. Eşin rızası olmadan gerçekleşen cinsel fiiller cinsel saldırı suçunu oluşturur.

Yargıtay Kararı:
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/2153 E., 2016/2532 K. sayılı kararında, evlilik içinde eşin rızası olmaksızın gerçekleştirilen fiili “cinsel saldırı” olarak kabul etmiştir.


6. Uluslararası Hukukta Rıza Kavramı

6.1. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)

AİHM, cinsel suçlarda rızanın “özgür, bilinçli ve gerçek iradeye dayalı” olması gerektiğini vurgulamaktadır.

  • M.C./Bulgaristan (2003) kararında AİHM, mağdurun pasif kalmasının rıza anlamına gelmeyeceğini, devletin rızanın gerçekten var olup olmadığını titizlikle incelemesi gerektiğini belirtmiştir.

6.2. İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi, rızanın “özgür iradeye dayalı ve açık” olmasını zorunlu kılar. Baskı, alkol, uyuşturucu veya korku altındaki bir kişinin rızası geçerli kabul edilmez.


7. Doktrinde Rıza Tartışmaları

Türk doktrininde rıza, çoğu yazar tarafından “ceza sorumluluğunu kaldıran şahsi neden” olarak değil, “suçun unsurlarından birinin yokluğu” olarak değerlendirilir.

  • Prof. Dr. Artuk ve Gökcen, rızanın özgür iradeye dayanmasının zorunluluğunu vurgular.

  • Prof. Dr. Centel, cinsel suçlarda rızanın özellikle “çocuk ve zihinsel engelliler” söz konusu olduğunda sınırlı bir şekilde yorumlanması gerektiğini belirtir.


8. Yargıtay İçtihatlarında Rıza Sınırları

Yargıtay, rızanın geçerliliği konusunda olay bazlı değerlendirmeler yapmaktadır.

  • 14. CD, 2018/2318 E., 2019/3452 K.: “Korku altında susma, rıza değildir.”

  • CGK, 2016/123 E., 2017/342 K.: “Evlilik içi tecavüzde rıza zorunludur.”

  • 14. CD, 2020/2521 E., 2021/4125 K.: “Alkol ve uyuşturucu etkisi altındaki rıza geçersizdir.”


9. Değerlendirme: Rıza Kavramının Sınırları

  1. Rıza, özgür irade ve bilinçli karar unsurlarını taşımalıdır.

  2. Korku, baskı, hile ve aldatma ile alınan rıza geçersizdir.

  3. Çocukların ve zihinsel engellilerin rızası hukuken dikkate alınmaz.

  4. Evlilik içinde bile rıza aranır; “eş hakkı” anlayışı geçerliliğini yitirmiştir.

  5. Rıza, süreklilik taşımaz; her an geri alınabilir.


10. Sonuç

Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda rıza kavramı, hem ceza hukukunun temel ilkeleri hem de toplumsal değerler açısından en hassas konulardan biridir. Rızanın sınırlarının belirlenmesi, mağdurun korunması ve failin cezalandırılması açısından hayati öneme sahiptir.

Türk Ceza Kanunu’ndaki mevcut düzenlemeler, uluslararası standartlarla büyük oranda uyumludur. Ancak uygulamada, özellikle delil değerlendirmesi, mağdur beyanının güçlendirilmesi ve rıza kavramının yanlış yorumlanmaması yönünde daha bilinçli bir yaklaşım gerekmektedir.

Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları, rızanın “özgür iradeye dayalı ve açık” olması gerektiğini defalarca vurgulamış ve bu alandaki hukuki çerçeveyi netleştirmiştir. Gelecekte, bu içtihatların daha da yerleşmesi, mağdurların haklarının korunması açısından kritik rol oynayacaktır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button