Single Blog Title

This is a single blog caption

Ceza Muhakemesinde Teknik Araçlarla İzleme Tedbirinin Özel Araçta İcrası

1. Giriş

Ceza yargılamasında teknolojik gelişmeler, suçun tespitinde ve delil elde etmede yeni olanaklar yaratmıştır.
Ancak bu imkânlar, temel haklar ve özellikle özel yaşamın gizliliği ile doğrudan ilişkilidir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140. maddesi ile düzenlenen teknik araçlarla izleme tedbiri, kişinin fiziksel olarak takip edilmesini, görsel veya işitsel verilerinin kayda alınmasını mümkün kılar.
Ancak uygulamada, bu tedbirin özel araçlarda icrası mahremiyet ve ölçülülük ilkeleri bakımından ciddi tartışmalar yaratmaktadır.


2. Hukuki Dayanak ve Yasal Çerçeve

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 140/1 şöyle der:

“Kamu düzeni ve güvenliği bakımından önemli suçların işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi halinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri teknik araçlarla izlenebilir.”

Aynı maddenin 3. fıkrası şunu belirtir:

“Tedbir, yargıcın kararı üzerine ve azami dört hafta süreyle uygulanabilir; gerektiğinde birer haftalık sürelerle uzatılabilir.”

Bu madde, izlemenin yalnızca kamuya açık alanlarda yapılabileceğini açıkça belirtmektedir. Dolayısıyla özel araçlarda yapılan izleme uygulaması, kanunun lafzı ve amacı açısından sınırlıdır.


3. Özel Araçta İzleme Ne Anlama Gelir?

Özel araç, kişinin mülkiyetinde olan ve çoğunlukla mahrem faaliyetlerini gerçekleştirdiği yerdir.
Anayasa Mahkemesi, 2020/138 K. sayılı kararında “araç içinin kişinin mahremiyet alanı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini” vurgulamıştır.

Dolayısıyla teknik izleme tedbirinin araç içinde uygulanması, kişinin özel yaşam alanına müdahale niteliği taşır ve Anayasa m. 20 ile güvence altına alınan mahremiyet hakkına dokunur.


4. Tedbirin Koşulları

CMK m. 140 gereğince teknik izleme kararı verilebilmesi için şu şartlar bulunmalıdır:

  1. Katalog suçlardan birinin varlığı (ör. TCK m. 188 uyuşturucu, TCK m. 250 rüşvet vb.),

  2. Kuvvetli şüphe bulunması,

  3. Başka suretle delil elde edilememesi,

  4. Hakim kararı,

  5. Belirli ve sınırlı süre.

Bu şartlar yoksa elde edilen deliller hukuka aykırı sayılır ve CMK m. 206/2-a gereği reddedilir.


5. Özel Araçta İzlemenin Yasallık Sorunu

Kanun “kamuya açık yer” ifadesini kullandığı için, özel araç içinde kamera veya ses cihazı ile izleme yapılması açıkça kanun dışı bir müdahaledir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2022/150 E., 2023/48 K. kararında şöyle denmiştir:

“Özel araç, kişinin mahremiyet alanı niteliğinde olduğundan, bu alan içerisinde gizli izleme yapılması, CMK 140’ın kapsamını aşar ve Anayasa m. 20’ye aykırıdır.”

Dolayısıyla özel araç içinde yapılan kamera kaydı, delil niteliği taşımayacaktır.


6. Anayasal Açıdan Değerlendirme

Anayasa m. 20/1:

“Herkes, özel ve aile hayatına saygı gösterilmesini istemek hakkına sahiptir.”

Bu hüküm, teknik izleme gibi tedbirlerin sadece kanunla ve ölçülü şekilde uygulanabileceğini ortaya koyar.

Anayasa Mahkemesi, 2019/2421 B. No’lu kararında, “kişinin özel alanı içerisinde izlenmesi, delil elde etme amacı taşısa dahi meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine uymalıdır” demiştir.


7. Orantılılık ve Gereklilik İlkesi

Ceza muhakemesinde her müdahale, orantılılık ilkesine uygun olmalıdır.
Bu ilke, “amaç ve araç arasında makul denge” aranmasını gerektirir.

Teknik izleme, ancak başka hiçbir yolla delil elde edilemeyecekse uygulanabilir.
Örneğin şüpheli araç içinde yasadışı madde taşırken takip ediliyorsa ve başka delil elde imkânı yoksa, araç dışına yerleştirilen GPS ile izleme meşru sayılabilir;
ancak araç içine gizli kamera yerleştirilmesi, ölçülülük ilkesini ihlal eder.


8. Delil Niteliği ve Yargıtay Uygulaması

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2021/3176 K. kararında şöyle demiştir:

“Hakim kararı olmaksızın özel araç içinde yapılan ses ve görüntü kaydı, hukuka aykırı delildir ve mahkûmiyet hükmüne esas alınamaz.”

Bu içtihat, Anayasa Mahkemesi’nin benzer kararlarıyla uyumludur.
Hukuka aykırı delilin kullanılması, adil yargılanma hakkını (Anayasa m. 36) da ihlal eder.


9. Yargısal Denetim ve Uygulama Sorunları

9.1. Denetim Eksikliği

Uygulamada çoğu teknik izleme kararı, önceden hazırlanmış şablonlar üzerinden verilmektedir.
Bu durum, yargısal denetimin şekli hale gelmesine yol açar.

9.2. Süre Sorunu

CMK m. 140/3 gereğince azami dört haftalık süre aşılmamalıdır.
Ancak bazı dosyalarda izleme altı aya yakın sürmekte, bu da hak ihlali oluşturmaktadır.

9.3. Veri Güvenliği

Teknik izleme kayıtlarının KVKK m. 12 gereğince imha edilmesi zorunludur; uygulamada kayıtların süresiz saklanması hukuka aykırıdır.


10. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İçtihatları

AİHM, Khan / Birleşik Krallık (2000) ve Bykov / Rusya (2009) kararlarında gizli izleme tedbirlerinin ancak açık kanun dayanağı, meşru amaç ve orantılılık kriterlerine uyması halinde meşru olduğunu belirtmiştir.

AİHM uygulamasına göre:

  • Tedbir belirli suç türleriyle sınırlı olmalı,

  • Yargı denetimi etkin olmalı,

  • Kayıtlar kullanıldıktan sonra imha edilmelidir.

Bu kriterler, Türk hukuku bakımından da Anayasa m. 90/son uyarınca bağlayıcıdır.


11. Özel Araçta GPS ve Takip Cihazı Kullanımı

GPS takibi, görsel veya işitsel izleme olmaksızın konum bilgisi elde etmeye yarar.
Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2020/4551 E., 2021/1123 K. kararında şöyle demiştir:

“GPS ile araç takibi, CMK 140 kapsamında olmayıp iletişimin denetlenmesi veya fiziksel takip tedbirleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.”

Dolayısıyla GPS takibi ancak hakim kararı ve meşru amaç varsa hukuka uygundur.


12. Hukuka Aykırı Delillerin Sonucu

CMK m. 217/2 ve 206/2-a gereğince hukuka aykırı deliller mahkûmiyet kararına esas alınamaz.
Bu delillerin dosyada bulunması halinde, mahkeme tarafından ayrılıp yok edilmesi gerekmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/221 K. kararı bunu açıkça belirtmiştir:

“Kişinin özel alanında yapılan teknik izleme delil niteliğinde olamaz; mahkemece reddedilmelidir.”


13. Uygulamada Hakkaniyet ve Savunma Hakkı

Savunma hakkının etkin kullanımı için teknik izleme delilleri açıkça denetlenebilmelidir.
Ancak çoğu dosyada savunma tarafı kayıtlara erişememektedir.
Bu durum, adil yargılanma hakkını (Anayasa m. 36, AİHS m. 6) ihlal eder.

Hakkaniyet ilkesi, devletin suçla mücadele yetkisini korurken, bireyin mahremiyetini de aynı ölçüde korumasını gerektirir.


14. Reform ve Uygulama Önerileri

  1. CMK m. 140’ın kapsamı açıkça yeniden tanımlanmalı, “özel araç” ifadesi yasak alan olarak belirtilmelidir.

  2. Teknik izleme kararları için gerekçeli hakim kararı zorunlu hale getirilmelidir.

  3. GPS ve kamera verilerinin imha süreleri KVKK ile uyumlu olmalıdır.

  4. Savunma tarafına delil inceleme yetkisi genişletilmelidir.

  5. Hukuka aykırı delil kullanan kamu görevlilerine disiplin ve cezai sorumluluk getirilmelidir.


15. Sonuç ve Değerlendirme

Teknik araçlarla izleme, suçla mücadelede önemli bir araçtır; ancak hukukun üstünlüğü ilkesini zedelemeden uygulanmalıdır.
Özel araç içinde yapılan izleme, kişisel mahremiyete ağır müdahale niteliğindedir ve ancak açık kanun dayanağı olması halinde hukuka uygun sayılabilir.

Sonuç olarak:

  • Özel araç içinde teknik izleme CMK 140’ın kapsamı dışındadır.

  • Bu tür deliller mahkemece reddedilmelidir.

  • Yargı denetimi etkin hale getirilmelidir.

  • Hukuka aykırı delil kullanımı adil yargılanma hakkını ihlal eder.

  • Mahremiyet ve gizlilik hakları, suçla mücadele kadar önemlidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button