Ceza Muhakemesinde İddia Makamı
Ceza Muhakemesi Hukukunda İddia Makamı: Cumhuriyet Savcısının Fonksiyonu ve Adli Kolluk İlişkisi
Hukuk devleti ilkesinin en temel görünümü olan ceza yargılaması faaliyeti, diyalektik bir süreç üzerine inşa edilmiştir. Bu süreç; iddia (tez), savunma (antitez) ve hüküm (sentez) makamlarından oluşan ve “kolektif yargılama makamı” olarak adlandırılan üçlü sacayağı üzerinde yürütülür. Bu mekanizmanın harekete geçmesini sağlayan, suç şüphesinin öğrenilmesinden hükmün kesinleşmesine kadar kamu adına aktif rol üstlenen merci, İddia Makamı yani Cumhuriyet Başsavcılığı‘dır.
Kamuoyunda savcılık makamı genellikle suçlayan ve cezalandırmayı hedefleyen taraf olarak algılanmaktadır. Oysa Türk Ceza Muhakemesi sisteminde savcı, yalnızca sanığın aleyhine çalışan bir taraf değil, “Maddi Gerçek”e ulaşılmasını ve adaletin tecellisini hedefleyen, kamusal yetkilerle donatılmış bağımsız bir adli süjedir.
Bu çalışmamızda, ceza muhakemesinin temel taşı olan İddia Makamını, Cumhuriyet Savcılarının görev ve yetki sınırlarını ve suç soruşturmalarının yürütülmesinde hayati öneme sahip olan Adli Kolluk ile ilişkilerini hukuki mevzuat ve pratik uygulamalar ışığında inceleyeceğiz.
I. İddia Makamının Hukuki Niteliği ve “Cumhuriyet” Vurgusu
Türk Hukuk Sisteminde savcıların unvanının başında yer alan “Cumhuriyet” ibaresi, sembolik bir isimlendirmeden ibaret değildir. Bu unvan, savcılık makamının, siyasi iktidarın veya şahısların değil, doğrudan devletin rejiminin, kamu düzeninin ve kanunların koruyucusu olduğunu simgeler.
İddia makamı, ceza muhakemesinde **”Kamu Davası”**nı açan ve yürüten makamdır. Özel hukuk davalarında (örneğin boşanma veya alacak davalarında) taraflar davayı kendi iradeleriyle açıp sonlandırabilirken, ceza hukukunda suç topluma karşı işlenmiş sayıldığı için takibi şahıslara bırakılamaz. Devlet, iddia makamı aracılığıyla suça el koyar.
Savcının Tarafsızlığı İlkesi
Hukukumuzda savcı, “taraf” olmakla birlikte, klasik anlamda husumet besleyen bir taraf değildir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 160/2 hükmü uyarınca; Cumhuriyet savcısı, şüphelinin sadece aleyhine olan değil, lehine olan delilleri de toplamakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Bu yönüyle savcı, “objektif ve tarafsız” bir iddia makamıdır.
II. Soruşturma Evresinin Yönetimi ve Savcının Görevleri
Ceza muhakemesi süreci, Soruşturma ve Kovuşturma olmak üzere iki ana evreye ayrılır. Suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlayan ve iddianamenin kabulüyle sona eren soruşturma evresinin mutlak hakimi ve yöneticisi Cumhuriyet Savcısıdır.
Savcılık makamının temel görevleri şunlardır:
1. Maddi Gerçeğin Araştırılması
Savcı, kendisine ulaşan bir ihbar, şikayet veya bizzat öğrendiği bir suç şüphesi üzerine derhal işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK m.160). Buradaki amaç, sadece birilerini suçlamak değil, olayın ne şekilde gerçekleştiğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmaktır.
Örnek Olay: Bir ölüm olayında savcı, olay yerindeki delilleri incelerken sadece cinayet şüphesi üzerinde durmaz. İntihar veya kaza ihtimallerini de değerlendirir. Olay yerinde bulunan ve ölen şahsın intihar mektubu olduğunu gösteren bir belgeyi, şüphelinin lehine olsa dahi dosyaya eklemek ve incelemek zorundadır.
2. Delillerin Toplanması ve Muhafazası
Suçun ispatına yarayacak her türlü emare, iz, eser ve biyolojik bulgu savcının talimatıyla toplanır. Parmak izleri, kamera kayıtları, HTS (iletişim) kayıtları, tanık beyanları savcılık makamının denetiminde delil havuzuna aktarılır. Savcı, bu delillerin kaybolmaması veya karartılmaması için gerekli tedbirleri (koruma tedbirleri) alır.
3. Kamu Davasının Açılması (İddianame Tanzimi)
Soruşturma neticesinde toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda “yeterli şüphe” oluşturuyorsa, savcı bir İddianame düzenler. İddianame, soruşturmayı sonlandıran ve yargılamayı (kovuşturmayı) başlatan belgedir.
-
Eğer yeterli delil yoksa veya eylem suç oluşturmuyorsa, savcı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” (KYOK / Takipsizlik) verir ve süreç mahkemeye intikal etmeden sona erer.
III. Cumhuriyet Savcısının Temel Yetkileri
Savcılık makamı, görevini ifa ederken kişi özgürlüklerini ve temel hakları kısıtlayıcı nitelikte, kanundan kaynaklanan geniş yetkilerle donatılmıştır. Ancak bu yetkiler sınırsız olmayıp, hukuk devleti ilkeleri ve hâkim güvencesi ile çerçevelenmiştir.
1. Gözaltı Kararı Verme Yetkisi
Suçüstü halleri veya tutuklamayı gerektiren durumlarda, şüphelinin kaçmasını veya delilleri karartmasını önlemek amacıyla savcı tarafından gözaltı kararı verilebilir.
-
Bu süre kural olarak yakalama anından itibaren 24 saattir.
-
Toplu olarak işlenen suçlarda bu süre, savcının yazılı emriyle her defasında bir günü geçmemek üzere üç gün daha uzatılabilir (Toplam 4 gün).
2. İfade Alma ve Sorguya Sevk
Şüphelinin ifadesinin alınması kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Kolluk kuvvetlerinin (Polis/Jandarma) aldığı ifadeler de geçerlidir; ancak hukuki nitelik açısından savcı ifadesi belirleyicidir. Savcı, ifadesini aldığı şüphelinin tutuklanması veya adli kontrol altına alınması gerektiği kanaatine varırsa, şüpheliyi Sulh Ceza Hâkimliğine sevk eder.
-
Önemli Not: Türk hukukunda savcının doğrudan “tutuklama” yetkisi yoktur; tutuklama kararı yalnızca bağımsız hâkim tarafından verilebilir.
3. Arama ve El Koyma Emri
Kural olarak konut, iş yeri araması ve eşyaya el koyma işlemi hâkim kararı ile yapılır. Ancak “Gecikmesinde Sakınca Bulunan Haller”in varlığı halinde (yani hâkim kararı beklenirse delilin kaybolma ihtimali varsa), Cumhuriyet savcısı yazılı emir ile arama ve el koyma işlemi yaptırabilir. Bu işlem daha sonra 24 saat içinde hâkim onayına sunulur.
4. Alternatif Çözüm Yollarını Uygulama
Modern ceza hukukunda “onarıcı adalet” anlayışının bir gereği olarak savcılara, dosyayı mahkemeye taşımadan çözme yetkisi verilmiştir:
-
Uzlaştırma: Şikâyete tabi suçlar ve kanunda sayılan bazı suçlarda dosya uzlaştırmacıya tevdi edilir.
-
Önödeme: Yalnızca adli para cezasını gerektiren suçlarda ödeme emri çıkarılır.
-
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE): Belirli şartlarda, 5 yıl süreyle suç işlememek kaydıyla dava açılması ertelenebilir.
IV. Savcılık ve Adli Kolluk İlişkisi
Ceza muhakemesinin sahadaki en önemli unsuru, savcının talimatlarını yerine getiren ve “Adli Kolluk” olarak adlandırılan birimlerdir. Bu ilişki, idari bir hiyerarşiden ziyade, adli bir hiyerarşiye dayanır.
1. Adli Kolluk Kimdir?
Türkiye’de müstakil bir “Adli Kolluk Teşkilatı” bulunmamaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü (Polis), Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik ve Gümrük Muhafaza personeli; suç işlenmeden önce “İdari Kolluk”, suç işlendikten sonra ise “Adli Kolluk” sıfatını taşırlar.
CMK m. 164 uyarınca adli kolluk; soruşturma işlemlerini Cumhuriyet savcısının emir ve talimatlarına göre yürüten görevlilerdir.
2. Adli Amir Olarak Savcının Konumu
Soruşturma evresinde adli kolluk görevlilerinin amiri Cumhuriyet savcısıdır.
-
CMK m. 161/2: “Adlî kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.”
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, kolluk kuvvetleri bir suçla karşılaştığında inisiyatif alarak soruşturmayı tek başına yürütemez. Derhal nöbetçi savcıya bilgi vermek ve alacağı talimata göre hareket etmek zorundadır.
3. İlişkinin İşleyişi ve Hiyerarşi
Adli kolluk ile savcı arasındaki ilişki “Emir-Komuta” zinciri içerisindedir:
-
Savcı, delillerin nasıl toplanacağını, hangi incelemelerin yapılacağını yazılı (veya acil hallerde sözlü) olarak bildirir.
-
Kolluk, fezleke (soruşturma evrakı) düzenleyerek tüm işlemleri savcıya sunar.
-
Savcı, kolluğun yaptığı işlemleri denetler; eksik veya hatalı gördüğü işlemleri bozar veya tamamlatır.
Hukuki Senaryo: Bir uyuşturucu ticareti operasyonunda Narkotik Polisi, şüpheli şahsı takip etmektedir. Polisin şüphelinin evine baskın yapabilmesi için savcıdan talimat alması şarttır. Savcı, durumu değerlendirir ve gerekirse Sulh Ceza Hakimliğinden arama kararı talep eder. Kolluk, savcının bilgisi dışında eve girerse, elde edilen uyuşturucu maddeler “Hukuka Aykırı Delil” niteliğinde olur ve yargılamada kullanılamaz. Ayrıca ilgili polis memurları hakkında soruşturma açılır.
4. Adli Kolluğun Savcıya Karşı Sorumluluğu
Adli kolluk görevlileri, adli görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan veya savcının emirlerini yerine getirmemelerinden dolayı doğrudan Cumhuriyet savcıları tarafından soruşturulurlar. Bu durum, yargı yetkisinin yürütme (idare) üzerindeki denetimini ve üstünlüğünü gösterir.
V. Kovuşturma (Duruşma) Evresinde İddia Makamı
İddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle birlikte yetki mahkemeye geçer, ancak iddia makamının görevi sona ermez. Savcı, yargılama boyunca kamu adına davayı takip eder.
-
Duruşmaya Katılım: Savcı, duruşmalarda hazır bulunur, tanıklara ve sanığa doğrudan soru sorma (Cross-examination) hakkını kullanır.
-
Mütalaa Sunumu: Yargılamanın sonunda savcı, toplanan tüm delilleri değerlendirerek **”Esas Hakkında Mütalaa”**sını sunar. Bu, savcının sanık hakkındaki nihai görüşüdür (Mahkûmiyet veya Beraat talebi). Mahkeme bu görüşle bağlı olmamakla birlikte, mütalaa hükmün oluşumunda önemli bir yere sahiptir.
-
Kanun Yollarına Başvuru: Savcı, mahkemenin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu düşünürse, sanığın aleyhine olabileceği gibi sanığın lehine de itiraz, istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurabilir. Bu yetki, savcının sadece cezalandırmayı değil, “hukuka uygunluğu” aradığının en net kanıtıdır.
VI. Sonuç
Ceza muhakemesi hukukunda İddia Makamı, devletin cezalandırma yetkisinin keyfi kullanımını engelleyen, suç soruşturmalarının hukuki zeminde yürütülmesini sağlayan ve kamu düzeni ile birey hakları arasındaki dengeyi gözeten hayati bir organdır.
Cumhuriyet Savcısı; polisin operasyonel gücünü hukuk kuralları ile çerçeveleyen bir yönetici, suçlunun cezalandırılmasını talep eden bir davacı ve aynı zamanda masumun lekelenmemesini sağlayan bir hukuk güvencesidir. Adli kolluk birimleri ise, savcının “eli ve kolu” niteliğinde olup, iddia makamının talimatları doğrultusunda maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında kritik bir icra organıdır.
Vatandaşların, karşılaştıkları adli süreçlerde savcılık makamını sadece “ceza isteyen bir otorite” olarak değil; haklarını, delillerini ve mağduriyetlerini emanet ettikleri, devletin adalet arayan yüzü olarak görmeleri, hukuk kültürünün gelişimi açısından elzemdir.
Yasal Uyarı: Bu makale, mevzuat hükümleri ve hukuki doktrin çerçevesinde genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Somut hukuki olaylarda hak kaybı yaşamamak adına profesyonel hukuki destek alınması tavsiye olunur.