Ceza Muhakemesinde Delil Konusu
Ceza Muhakemesinde Delil, Hukuka Uygun Delil ve Hukuka Aykırı Delil: Güncel Sorunlar ve Uygulama
Ceza muhakemesinde “delil”, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için kullanılan en temel araçtır. Ceza yargılamasının amacı, suçun işlenip işlenmediğini, failin kim olduğunu ve suçun unsurlarını hukuka uygun şekilde ortaya koymaktır. Ancak her delil, yargılamada kullanılamaz. Özellikle hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin kullanımı, hem Anayasa hem de Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) açısından ciddi kısıtlamalara tabidir.
1. Delil Kavramı ve Önemi
Delil, suçun işlendiğini veya işlenmediğini gösteren, hâkimi ikna edici her türlü bilgi, belge veya izlenimdir. CMK’da delillerin sınırlı bir sayımı yapılmamış, “delil serbestisi” ilkesi benimsenmiştir.
1.1. Delilin Özellikleri
-
İkna edici olmalıdır: Hâkimi suçun varlığı veya yokluğu konusunda aydınlatmalıdır.
-
Hukuka uygun olmalıdır: Kanuna aykırı yollarla elde edilmişse yargılamada kullanılamaz.
-
Maddi gerçeğe katkı sağlamalıdır: Gerçeğin ortaya çıkarılması için elverişli olmalıdır.
2. Ceza Muhakemesinde Hukuka Uygun Deliller
Hukuka uygun delil, Anayasa, CMK ve diğer yasal düzenlemeler çerçevesinde hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerdir.
2.1. Örnekler:
-
Hâkim kararıyla yapılan iletişimin tespiti,
-
CMK m. 90’a uygun şekilde yapılan arama ve elkoyma,
-
Suçun işlendiğini gösteren kamera kayıtlarının hukuka uygun şekilde alınması,
-
Bilirkişi raporları, keşif tutanakları ve resmi kayıtlar.
2.2. Delil Serbestisi İlkesi
CMK m. 217/2: “Hâkim, kararını ancak duruşmada ortaya konulan ve tartışılan delillere dayandırır.”
Bu ilke, hâkimin herhangi bir sınırlama olmaksızın delilleri değerlendirebilmesini sağlar. Ancak bu serbesti, hukuka aykırı delillerin kullanılmaması kuralıyla sınırlıdır.
3. Hukuka Aykırı Deliller
CMK m. 206/2-a ve CMK m. 217/2 hükümlerine göre, hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller, ceza yargılamasında kullanılamaz.
3.1. Hukuka Aykırı Delil Tanımı
Bir delilin kanuna aykırı yöntemlerle, kişinin temel hak ve özgürlüklerini ihlal ederek elde edilmesi durumunda bu delil hukuka aykırıdır.
3.2. Örnekler:
-
Hâkim kararı olmadan yapılan telefon dinlemeleri,
-
İşkence veya baskı altında alınan ifadeler,
-
Özel hayatın gizliliğini ihlal eden gizli kamera kayıtları,
-
Hukuka aykırı arama ve elkoymalar.
4. Zehirli Ağacın Meyvesi İlkesi
Bu ilkeye göre, hukuka aykırı yoldan elde edilen bir delil, doğrudan veya dolaylı olarak başka delillere yol açsa bile o deliller de geçersizdir.
Örneğin, hukuka aykırı telefon dinlemesi sonucu ulaşılan diğer kanıtlar da kullanılamaz. Bu ilke, özellikle Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay kararlarında açıkça benimsenmektedir.
5. Günümüzde Delillerle İlgili Sorunlar
5.1. Dijital Delillerin Toplanması
Bilgisayar, cep telefonu ve sosyal medya hesaplarından elde edilen verilerde, hukuka uygunluk denetimi ciddi bir tartışma konusudur.
-
Hâkim kararı olmadan yapılan dijital aramalar,
-
Hukuka aykırı elde edilmiş log kayıtları, delil değeri taşımayabilir.
5.2. Gizli Kamera ve Ses Kaydı
-
Taraflardan birinin bilgisi dışında yapılan ses ve görüntü kayıtları çoğunlukla hukuka aykırı sayılır.
-
Ancak hak arama hürriyetinin bir gereği olarak ve son çare (ultima ratio) ilkesine uygun şekilde yapılan kayıtlar, Yargıtay’ın bazı kararlarında istisna olarak kabul edilebilmektedir.
5.3. Sosyal Medya Delilleri
-
Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi platformlardan alınan ekran görüntülerinin delil niteliği tartışmalı olabilir.
-
Bu delillerin orijinalliği ve doğruluğu bilirkişi incelemesi ile ispat edilmelidir.
6. Yargıtay Kararları Işığında Deliller
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2017/16-957 K. 2019/328:
“Hukuka aykırı şekilde elde edilen ses kayıtları, tek başına veya başka delillerle desteklenmiş olsa dahi hükme esas alınamaz.”
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2019/5423 K. 2020/1251:
“Özel kişilerin hukuka aykırı şekilde elde ettiği görüntüler delil olarak kullanılamaz, ancak kamu düzenini ilgilendiren istisnai durumlarda mahkeme değerlendirme yapabilir.”
7. AİHM İçtihatları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), adil yargılanma hakkı (AİHS m. 6) çerçevesinde delillerin elde ediliş yöntemini sıkı şekilde denetler.
-
Schenk v. İsviçre (1988): Hukuka aykırı delilin kullanılması adil yargılanma hakkının ihlali olabilir, ancak davanın geneli incelenerek karar verilmelidir.
-
Khan v. Birleşik Krallık (2000): Gizli dinlemelerle elde edilen deliller, yasaya aykırı ise adil yargılanma hakkının ihlalidir.
-
Bykov v. Rusya (2009): Polis provokasyonu sonucu elde edilen delillerin kullanılması, hakkaniyete aykırı bulunmuştur.
8. Delil Hukukunda Tartışmalı Alanlar
-
Dijital verilerin güvenliği ve manipülasyonu: Delillerin sahteciliğe açık olması.
-
Gizli soruşturma teknikleri: Gizli kamera ve dinlemelerin sınırları.
-
Uluslararası delil paylaşımı: Yabancı ülkelerden gelen delillerin hukuka uygunluk denetimi.
-
Sosyal medya paylaşımlarının delil değeri: İfade özgürlüğü ile delil kullanımı arasındaki denge.
9. Çözüm Önerileri
-
Dijital delillerin toplanmasında net hukuki standartlar oluşturulmalı.
-
Hukuka aykırı delil yasağı, adil yargılanma hakkı temelinde daha titiz uygulanmalı.
-
Yargıtay ve AİHM içtihatları, uygulayıcılar için düzenli olarak güncellenmeli.
-
Kolluk kuvvetleri ve savcılık birimlerine, delil toplama eğitimi verilerek hukuka aykırı uygulamaların önüne geçilmeli.
10. Sonuç
Ceza muhakemesinde deliller, maddi gerçeğe ulaşmak için en önemli araçtır. Ancak hukuka aykırı delillerin yasaklanması, sadece birey haklarını değil, adil yargılanma ilkesini de güvence altına alır. Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde, delil toplama süreçlerinde teknolojinin kullanımı, hukuka uygunluk denetiminin daha da zorlaşmasına yol açmıştır. Bu nedenle hem ulusal hem de uluslararası içtihatlar ışığında, delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi, modern ceza yargısının en hassas noktalarından biri olmaya devam etmektedir.
Gözdenur Turna