Ceza Muhakemesi Hukukunda Yetki
1) Giriş: “Yetki” Neyi Belirler?
Ceza muhakemesinde yetki, görevli yargı merciinin coğrafi olarak hangisi olduğunu belirleyen yer bakımından ayrımdır. Hangi mahkeme türünün bakacağı (görev) ile karıştırılmamalıdır: görev yargı düzenini (sulh ceza hâkimliği, asliye ceza, ağır ceza gibi) belirlerken, yetki o görevli mahkemeler arasında “hangi yer mahkemesi”nin yargılama yapacağını tayin eder. Bu ayrım usul hukuku açısından kritik; zira görev kamu düzenindendir ve her aşamada re’sen gözetilir, yetki ise kural olarak itiraz edilmediği takdirde kesinleşebilir (özel istisnalar saklı).
Uygulamada yetki; delile ulaşma kolaylığı, mağdurun korunması, sanığın savunma hakkının etkinliği, usul ekonomisi ve adil yargılanma hakkı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle ceza muhakemesinin ilk anından (soruşturma evresi) hükmün kesinleşmesine dek yetki, dosyanın kaderini etkileyen stratejik bir konu olarak karşımıza çıkar.
2) Genel Kural: “Suçun İşlendiği Yer Mahkemesi Yetkilidir”
Türk ceza usulünde temel ilke, suçun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olmasıdır. “Suçun işlendiği yer” denildiğinde yalnızca icra hareketlerinin gerçekleştiği yer değil, neticenin gerçekleştiği yer de dikkate alınır. Özellikle neticenin başka bir yerde doğduğu suçlarda (örn. mektup, kargo, telekomünikasyon veya bilişim yoluyla işlenen suçlar) netice yeri mahkemesi de yetkili sayılır.
Bu çerçevede:
-
İcra yeri: Failin suç fiilini gerçekleştirdiği yer,
-
Netice yeri: Suç tipinin aradığı sonuç unsurunun ortaya çıktığı yer (örneğin hakaretin mağdurun bulunduğu yerde öğrenilmesi; dolandırıcılıkta mağdurun zarara uğradığı ve aldatmanın başarıya ulaştığı yer).
Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, netice unsurunu arayan suçlarda netice yerini yetki bakımından önemser; böylece mağdurun fiili olarak zarara uğradığı ya da hak ihlalinin somutlaştığı yerde yargılama yapılabilmesi mümkün olur. Bu yaklaşım, özellikle uzaktan icra edilen fiillerde (internet, telefon, posta) hem ispat kolaylığı hem de mağduriyetin giderilmesi yönünden pratik bir denge kurar.
3) Özel ve İstisnai Yetki Halleri
3.1. Birden Fazla Yer İhtimali
Bir suç birden çok yerde işlenmiş yahut fiil ve netice farklı yerlerde gerçekleşmiş olabilir. Bu durumda yetkili mahkemelerden herhangi birinde dava açılabilir; savcılık, delil toplama imkânlarını ve tarafların yararını gözeterek isabetli bir tercih yapmalıdır. Birden çok yetkili yerin bulunduğu hallerde ilk hüküm veren mahkemenin yetkisi de koruma görür.
3.2. Zincirleme, Kesintisiz ve Toplu Suçlar
Bir failin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla fiil işlemesi (zincirleme suç) veya suçun kesintisiz şekilde devam etmesi halinde, yargılama fiillerin tamamının ağırlık merkezinin bulunduğu yerde yapılmalıdır. Bu “ağırlık merkezi” belirlemesi; delil yoğunluğu, mağduriyeti doğuran sonucun en açık biçimde hangi yerde somutlaştığı ve uygulama kolaylığı kriterlerine göre yapılır.
3.3. Bağlantılı Suçlarda Yetki
Birden fazla suç veya sanık arasında bağlantı varsa (örneğin aynı fiil, aynı olay, aynı deliller veya birbirinin içinde eriyen suçlar), bağlantı ilkesi gereği birlikte yargılama usul ekonomisi ve çelişkili kararların önlenmesi amacıyla tercih edilir. Uygulamada daha ağır yaptırımı gerektiren suçun işlendiği yer mahkemesinde dosyaların birleştirilmesi ve birlikte görülmesi yaygındır. Bağlantı, doğrudan yetkili mahkemenin değiştirilmesi için değil, davaların birleştirilmesi kurumuna zemin hazırlayan bir usul aracıdır.
3.4. Sanığın Yakalandığı Yer, Yerleşim Yeri ve Diğer Yedek Yetkiler
Suç yeri belirlenemiyorsa veya belirlenmesi imkânsız/çok güç ise; sanığın yakalandığı yer ya da yerleşim yeri gibi yedek yetki kuralları devreye girer. Amaç, dosyanın “askıda kalmasını” önlemek ve yargılamaya etkin şekilde devam edebilmektir. Yargıtay uygulaması, özellikle suç yerinin tespitinin teknik olarak mümkün olmadığı bilişim dosyalarında mağdurun bulunduğu/neticenin gerçekleştiği yere ağırlık verir; ancak somut olayın delil yapısı ve erişim imkânları belirleyicidir.
3.5. Mağdurun Korunması Gereği
Aile içi şiddet, çocukların cinsel istismarı gibi korunmaya muhtaç mağdur içeren suçlarda, mağdurun bulunduğu yer ve delillere ulaşma kolaylığı hassasiyetle değerlendirilir. Uygulamada bu dosyalarda tanık-mağdur beyanlarının güvenli ve hızlı biçimde alınabilmesi için yetki tercihi mağdur lehine yorumlanır.
4) Bilişim ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlarda Yetki
İnternet üzerinden işlenen hakaret, tehdit, dolandırıcılık, kişisel verilerin hukuka aykırı ifşası, bilişim sistemine girme gibi fiillerde, fiilin icrası çoğu kez failin bulunduğu yerden yapılır; netice ise mağdurun bulunduğu yerde doğar (itibarın zedelenmesi, malvarlığı zararının gerçekleşmesi, verinin ele geçirilmesi gibi). Bu nedenle netice yeri mahkemesi de yetkili kabul edilir.
-
Sosyal medya suçlamalarında (ör. hakaret) mağdurun “içeriği öğrendiği yer” önem kazanır.
-
Bilişim dolandırıcılığında (ör. sahte site/ödeme yönlendirmesi) paranın çıktığı banka şubesi/mağdurun işlem yaptığı yer ve zararın somutlaştığı yer yetki bakımından dikkate alınır.
-
IP adresi tespiti, log kayıtlarının temini, içerik/erişim sağlayıcı yazışmaları yönünden soruşturma savcılığının teknik kapasitesi ve işbirliği (BTK, Siber Şube) pratikte yetki tercihinde rol oynar.
5) Yetkisizlik Kararı, Yargı Yerinin Belirlenmesi (Merci Tayini) ve Usul
Mahkeme kendisini yer bakımından yetkisiz gördüğünde yetkisizlik kararı verir ve dosyayı yetkili olduğunu değerlendirdiği mahkemeye gönderir. Uygulamada şu hususlara dikkat edilmelidir:
-
Gerekçe şartı: Yetkisizlik kararında, suçun işlendiği yerin neden farklı değerlendirildiği, delil durumuna göre somut gerekçe oluşturulmalıdır.
-
Dosyanın gönderilmesi: Yetkisiz mahkeme, dosyayı doğrudan yetkili gördüğü mahkemeye yollar; o mahkeme de yetkisizlik verirse bir olumsuz yetki uyuşmazlığı doğar.
-
Merci tayini: İki mahkemenin de yetkisizlik vermesi halinde üst merci (uygulamada Yargıtay ilgili ceza dairesi) merci tayini yapar ve kesin bir şekilde yetkili mahkemeyi gösterir.
-
Süre ve itiraz: Yetki itirazı ilk itiraz niteliğindedir; kural olarak esasa girilmeden önce ileri sürülmelidir. Savunma makamı, yetki def’ini zamanında ve delil dayanaklarıyla ortaya koymazsa, yetki kesinleşebilir.
Strateji notu: Sanığın savunma hakkını zayıflatacak, mağdurun adalete erişimini güçleştirecek veya delile erişimi geciktirecek coğrafi tercihler, adil yargılanma ilkesine aykırılık tartışmalarını tetikler. Bu nedenle hem iddia hem savunma, somut delil akışına en uygun yerde yargılamanın yapılması gerektiğini hukuki gerekçelerle temellendirmelidir.
6) Uygulama Senaryoları (Pratik Örneklerle)
Senaryo A – İnternet Üzerinden Hakaret
Sanık X, farklı şehirdeki Y’ye sosyal medyada hakaret eder. İçerik Y tarafından İstanbul’da okunur.
-
Yetki: İcra yeri (sanığın bulunduğu yer) ve netice yeri (İstanbul) yetkilidir. Mağdurun korunması ve delile erişim dikkate alınarak netice yeri tercih edilebilir.
-
İspat/Delil: Ekran görüntüleri, URL, zaman damgaları, platform yanıtları; log kayıtları.
Senaryo B – Bilişim Yoluyla Dolandırıcılık
Mağdur, sahte e-ticaret sitesine Ankara’da ödeme yapar; failin işlemi İzmir’den yönettiği düşünülür. Zarar Ankara’da doğar.
-
Yetki: Ankara (netice), İzmir (icra).
-
Pratik: Banka yazışmaları, para transferi akışı, IP tespitleri; netice yerinde delile erişim kolaylığı.
Senaryo C – Zincirleme Hakaret
Failin aynı mağdura farklı tarihlerde değişik platformlardan hakaret ettiği iddia edilir; mağdur tümünü Bursa’da öğrenir.
-
Yetki: Zincirleme suçta ağırlık merkezi ve netice yeri ilkeleri birlikte değerlendirilir; Bursa’da tek dosyada görülmesi usul ekonomisine uygundur.
Senaryo D – Suç Yeri Belirlenemeyen Dosya
Şantaj içerikli e-postaların kaynağı teknik olarak tespit edilemiyorsa, sanık yakalanmışsa yakalanma yeri, yakalanmamışsa mağdurun bulunduğu/neticenin doğduğu yer yedek yetki olarak devreye girer.
7) Yargıtay Uygulamasından Temel İlkeler (Özet)
-
Suç yeri = icra + netice: Netice unsuru arayan suçlarda netice yeri yetkiyi kurar.
-
Uzak iletişim araçları: Telefon, internet, posta gibi araçlar kullanıldığında mağdurun neticeyi öğrendiği veya zararın somutlaştığı yer önemli ölçüt.
-
Bağlantı ve birlikte yargılama: Çelişkili kararları önleme ve usul ekonomisi açısından birleştirme esastır; yetki çözümü bağlantı üzerinden yapılır.
-
Yetkisizlikte gerekçe: Soyut değil, delil akışına dayalı somut gerekçe aranır.
-
Merci tayini: Olumsuz yetki uyuşmazlığında üst merci kararı kesindir ve yargılamayı süratlendirir.
8) Savunma ve Katılan Vekilleri İçin “Yetki Kontrol Listesi”
-
Suç tipini ve netice unsurunu netleştirin (netice yeri yetki yaratır mı?).
-
Fiil–netice ayrışmasını haritaya yerleştirin (icra yeri / netice yeri).
-
Bağlantı olasılığını inceleyin (birleştirme stratejisi).
-
Delil yoğunluğu ve erişim kolaylığını kıyaslayın (mağdur/sanık lehine).
-
Bilişim veya uzaktan icra varsa, log–IP–banka hareketleri nerede toplanabilir?
-
Yetki itiraz süresini kaçırmayın; gerekçeli ve delilli ilk itiraz yapın.
-
Yetkisizlik halinde gönderme merciini doğru gösterin; ikinci yetkisizlikte merci tayini mekanizmasını hızlandırın.
-
Adil yargılanma ve usul ekonomisi argümanlarını somutlaştırın; mağdurun korunmasına ilişkin özel hassasiyetleri gözetin.
9) Soruşturma Evresinde Yetki ve Savcılığın Rolü
Soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı, suç yerini ve delil akışını dikkate alarak yetkili savcılık tespitini yapar; gerektiğinde iş bölümü kapsamında delillerin hızlı toplanabileceği birimlerle koordinasyon kurar (siber suçlar, çocuk birimi, Aile İçi Şiddet Bürosu vb.). Yetkisizlik düşüncesi oluşursa, gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapıp dosyayı gecikmeksizin yetkili merciye gönderir. Böylece hem delil kaybı önlenir hem de yetki tartışmaları soruşturmanın süratini kesmez.
10) Sonuç: Yetki, Adil Yargılanmanın “Coğrafi Mimarisidir”
Ceza muhakemesinde yetki, delile erişim kolaylığı, mağdurun korunması, sanığın savunma hakkı ve yargılamanın makul sürede tamamlanması için işleyen bir denge mekanizmasıdır. Genel kural “suçun işlendiği yer”, bilişim ve uzaktan icra hallerinde netice yeri ile tamamlanır; çok yer ihtimalinde usul ekonomisi ve bağlantı ilkeleri devreye girer. Uyuşmazlıkta yetkisizlik ve merci tayini kurumları, yargılamayı doğru coğrafi zemine taşır.
Uygulamada Yargıtay’ın yerleşik ilkeleri, neticeye kıymet veren, mağduru ve savunmayı koruyan, delile erişimi hızlandıran pragmatik bir çizgi ortaya koymaktadır. Avukatlar için en isabetli yaklaşım, daha ilk işlem ve ilk itiraz aşamasında yetkiyi somut vaka haritası üzerinden kurmak; delilleri, mağdur–sanık dengesi ve usul ekonomisi ışığında en verimli coğrafyada yargılamayı tesis etmektir.