Single Blog Title

This is a single blog caption

BOŞANMA DAVASINDA HANGİ DELİLLER GEÇERLİ SAYILIR? BOŞANMA DAVASINDA DELİLLERİN DURUMU

Boşanma davaları, evlilik birliğinin sona ermesi sürecinde yalnızca duygusal bir ayrılık değil, aynı zamanda ciddi bir hukukî süreci de ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma kararının verilebilmesi için davacı tarafın, boşanma nedenini yeterli delillerle ispatlaması gerekir. Bu nedenle boşanma davasında kullanılacak delillerin nitelikleri, elde ediliş biçimi, mahkemede kabul görüp görmeyeceği, hatta hangi delilin hangi boşanma sebebine hizmet ettiği kritik öneme sahiptir.

Türk hukukunda boşanma davası, ya genel boşanma nedenine (şiddetli geçimsizlik – TMK m.166) ya da özel boşanma nedenlerine (zina, hayata kast, terk, akıl hastalığı gibi) dayanılarak açılır. Her iki durumda da iddia edilen boşanma sebebi, davacı tarafından ispat edilmelidir. İspat yükü bu noktada hayati bir rol oynar. Mahkemeye sunulacak her bir delil, hem usule hem de hukuka uygun olmalı, somut olayı doğrudan aydınlatmalıdır.

Boşanma davasında en çok başvurulan delillerin başında tanık beyanları gelir. Tanık, boşanma sebebine ilişkin olaylara doğrudan şahit olmuş kişidir. Komşular, akrabalar, iş arkadaşları veya ortak sosyal çevrede bulunan kişiler tanık olarak gösterilebilir. Tanığın beyanı, özellikle fiziksel şiddet, psikolojik baskı, hakaret, evden kovma gibi somut olaylarda oldukça etkili bir delildir. Ancak tanığın, duyuma değil, doğrudan şahit olduğu olaylara ilişkin konuşması beklenir. Ayrıca tarafların çocukları, anne-babaları ve kardeşleri de tanık olabilir ancak bu kişilerin menfaat ilişkisi nedeniyle beyanları dikkatle değerlendirilir.

Son yıllarda en çok tartışılan konuların başında dijital delillerin hukuki geçerliliği gelmektedir. Özellikle WhatsApp yazışmaları, kamera görüntüleri, telefon kayıtları, e-posta içerikleri gibi teknolojik veriler boşanma davasında delil olarak mahkemeye sunulmak istenmektedir. Bu delillerin geçerliliği, hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğine bağlıdır. Örneğin eşin telefonundan izinsiz alınan yazışmalar, hukuka aykırı delil niteliğindedir ve mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Ancak eşin rızasıyla yapılan bir konuşmanın ekran görüntüsü ya da tarafların birbirine attığı mesajların bir tarafça saklanmış olması, hukuka uygun kabul edilir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, eşin rızası dışında şifre kırılarak elde edilen dijital içerikler, özel hayatın gizliliğinin ihlali niteliğindedir ve bu tür deliller yargılamada kullanılamaz. Ancak, eşe gönderilen mesaj, birlikte çekilen fotoğraf ya da alenen yapılmış sosyal medya paylaşımları gibi üçüncü kişilerle de paylaşılan içerikler, hukuka uygun delil kapsamında değerlendirilmektedir. Aynı şekilde, davalının kendi rızasıyla karşı tarafa gönderdiği sesli mesajlar, WhatsApp konuşmaları ve arama geçmişleri gibi dijital izler, davayı ispat açısından önem taşır.

Boşanma davalarında özellikle sadakatsizlik (zina) iddiasında, dijital deliller büyük rol oynar. Mahkemeye sunulacak ekran görüntüleri, otel kayıtları, sosyal medya mesajları gibi veriler bu iddiayı destekleyici niteliktedir. Ancak yalnızca şüphe uyandıran bir ekran görüntüsü değil; üçüncü kişilerle kurulan mahrem ilişkileri açıkça ortaya koyan içerikler değerlidir. Bu nedenle mesajlar açık, anlaşılır ve içeriği doğrudan gösterir nitelikte olmalıdır. Ayrıca, bu delillerin sunulma zamanı da önemlidir. Delil, mümkünse dava dilekçesiyle birlikte sunulmalı, yargılama sırasında sunulacaksa da geciktirilmeksizin mahkemeye ibraz edilmelidir.

Kamera kayıtları, fiziksel şiddet, evden kovulma, eşin evi terk etmesi ya da başka biriyle yaşadığına dair olayların ispatında etkili olabilir. Ancak burada da temel ilke, görüntünün elde ediliş şeklidir. Ortak yaşam alanlarına yerleştirilen kamera kayıtları genellikle hukuka uygun kabul edilir. Ancak gizli şekilde yerleştirilmiş cihazlarla elde edilen görüntüler, özel hayatın gizliliğine aykırı olabilir ve delil niteliğini kaybeder. Bu bağlamda, apartman güvenlik kameraları ya da otel giriş çıkış kayıtları gibi üçüncü kişi tarafından yasal olarak tutulan görüntüler daha çok kabul görmektedir.

Ses kayıtları da boşanma davalarında sıklıkla başvurulan delillerden biridir. Özellikle eşler arasında geçen tartışmaların ses kayıtları, şiddetli geçimsizlik, hakaret, tehdit gibi olayları ispatlamada kullanılır. Türk hukukunda Yargıtay, taraflardan birinin açık rızası ya da rıza var sayılabilecek olağan iletişim hali dışında yapılan kayıtları, hukuka aykırı delil olarak değerlendirmektedir. Ancak kişinin kendi güvenliği veya hak arama amacıyla yaptığı kayıtlar, bazı kararlarda istisna olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla, ses kaydı delili mahkemenin takdirine göre farklı şekilde değerlendirilebilir.

Boşanma davalarında, bilirkişi raporları da delil niteliğindedir. Örneğin, şiddet uygulandığı iddiasıyla açılan bir boşanma davasında, adli tıp raporları, hastane kayıtları ya da psikolojik değerlendirme raporları ispat aracı olabilir. Mahkeme, fiziksel şiddet iddiasını yalnızca tanık beyanlarıyla değil, bu tür objektif delillerle de desteklenmesini isteyebilir. Benzer şekilde, taraflardan birinin akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılmışsa, bunun resmi sağlık raporuyla belgelenmesi gerekir.

Bazı davalarda, özel dedektif aracılığıyla elde edilen deliller de gündeme gelir. Ancak Türk hukuk sisteminde özel dedektif hizmeti yasal bir zemine oturmuş değildir. Bu nedenle özel dedektif tarafından elde edilen görüntülerin, izinsiz şekilde elde edilmesi durumunda mahkeme tarafından dikkate alınmama ihtimali yüksektir. Buna karşın, aleniyete açık alanlarda elde edilen bilgiler ve görüntüler mahkemece değerlendirmeye alınabilir.

Boşanma davasında ileri sürülen delillerin, mutlaka boşanma nedenine uygun olması gerekir. Zina için sadakat yükümlülüğünün ihlali, terk için eşin ortak konutu terk etmesi ve geri dönmemesi, şiddetli geçimsizlik için evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi özel şartlar aranır. Dolayısıyla sunulan her delilin, bu nedenlerden hangisini ispatladığı net olarak gösterilmelidir. Aksi halde deliller kararda etkili olmayabilir.

Sonuç olarak, boşanma davasında mahkemeye sunulan delillerin geçerliliği, hem içeriğiyle hem de elde ediliş yöntemiyle doğrudan ilişkilidir. Hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller, yargılamada kullanılamaz ve bu durum davacının aleyhine sonuç doğurabilir. Bu nedenle boşanma sürecinde profesyonel bir hukukçu desteğiyle, geçerli, etkili ve hukuka uygun delillerin toplanması son derece önemlidir. Bu yalnızca davanın kazanılmasını değil, aynı zamanda nafaka, tazminat ve velayet gibi bağlı taleplerin de doğru biçimde karara bağlanmasını sağlar.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button