Bilişim Suçları
Bilişim suçlarının en genel tanımı 1983 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu Uzmanlar Komisyonu’nun Paris Toplantısı’nda şu şekilde belirlenmiştir: “Otomatik işleme bağlı olarak bilgileri işleyen yahut veri aktarımı sağlayan bir sistemde yasal olmayan, ahlaka aykırı veya yetki dışında gerçekleştirilen her türlü davranış bilimsel suç oluşturmaktadır.”[1] Bu tanımdan da yola çıkıldığında gerek teknolojinin hızla gelişmesi, gerek bu durumun hayatlarımızın adeta vazgeçilmez bir parçasını oluşturması belirli bir suç tanımının yapılamasını oldukça zorlaştırmaktadır. Öyle ki her ne kadar kanun koyucu Türk Ceza Kanunu’nda “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında suç tiplerine yer vermiş olsa da yetersiz kalmaktadır. Bununla birlikte pek çok kanun hükmünde gerek nitelikli hâl olarak gerek bilişim sistemi aracılığıyla işlenen suçlar şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Aslında diğer pek çok suç tipinin bilişim sistemlerinin kullanılması yoluyla da işlenmesi pek tabii mümkün hâle gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında bilişim suçlarının işlendiği ortamı “internet” olarak düşündüğümüzde söz konusu hukuka aykırı davranışın özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, insanın şeref ve haysiyeti, cinsel dokunulmazlık, malvarlığı hakları gibi pek çok temel noktaya dokunduğunu görebilmekteyiz.[2]
- TCK’da Düzenlenen Suçların İncelenmesi
- TCK m.243 – Bilişim Sistemine Girme: Söz konusu bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek yahut hukuka aykırı bir şekilde orada kalmayı sürdürmek şeklinde düzenleneme oldukça geniş bir kapsama sahiptir. Maddenin ilerleyen fıkralarında ayrıca hukuka aykırı veri akışının hukuka aykırı olarak teknik birtakım araçlarla gerçekleştirilmesini de ayrı bir suç tipi şeklinde düzenlenmiştir.
- TCK m.244 – Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme: Madde başlığında suç tipinin içerdiği seçimlik hareketlere yer verilerek yine genel bir hükme yer verilmiştir. Söz konusu fiillerin banka/kredi kurumuna ya da kamu kurum/kuruluşuna karşı işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında arttırılacağı farkı konmuştur.
Kanun koyucu genel düzenlemelere yer verdiğinden aslında her bir maddenin alanının geniş bir yelpazesi olduğu unutulmamalıdır. Gündelik yaşamda iç içe olduğumuz böylesi önemli bir alanda bu şekilde bir düzenlemeye gidilmesi ceza hukukunun temel ilkelerinden “kanunilik” ilkesine ve “kıyas yasağına” aykırılık teşkil eden durumları beraberinde getirecektir. TCK m.244/4 şu ifadeye yer vermektedir: “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde (…)”. TCK 244/4 bilişim sistemi marifetiyle haksız çıkar sağlanması suçunu düzenlemiş olsa da karşısında (nitelikli hırsızlık) TCK 142/2-e ve (nitelikli dolandırıcılık) TCK 158/1-f’nin değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede de verinin taşınabilir bir mal olarak kabul edilip edilmemesi önem kazanır. Kanunda “verinin” taşınabilir bir mal olduğuna dair bir hükme yer verilmediğinden – 5651 s. K. m.2/1-k: “Veri: Bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değer”- hırsızlık suçunun işlendiğine ilişkin bir sonuca ulaşılamaz.[3] Dolandırıcılık suçu bakımındansa maddenin lafzı gereğince mağdurun failin hileli davranışlarıyla aldatılan bir kişi olması arandığından bilişim sistemine karşı işlenen fiil de dolandırıcılık kapsamında değerlendirilemez.[4]
- TCK m. 245 – Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması: 245/1’de başkasına ait kredi/banka kartını onun rızası hilafına kullanan kendisine ya da başkasına bundan yarar sağlama düzenlenmiştir. 245/2 ise sahte banka/kredi kartlarının üretilmesi, satışı, devri, satın alınması veya kabul edilmesi hallerinde oluşan suça ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Sahte oluşturulan ya da üzerinde sahtecilik yapılan banka/kredi kartının kullanılmasıyla kendisine ya da başkasına yarar sağlamaya ilişkin hüküm de üçüncü fıkrada ele alınmıştır. Maddenin dördüncü fıkrası ise ilgili fiillerin eşe, üstsoy/altsoy ya da bu derecedeki kayın hısımlarına veya evlat edinene, evlatlığa yahut aynı konutu paylaşan kardeşlere karşı onların zararına olacak şekilde işlenmesi halinde cezalandırılmayacağını belirtmiştir.
- TCK m. 245/A – Yasak Cihaz veya Programlar: Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanıldığı suçların ya da bu bölümde yer alan suçların işlenmesi amacıyla teknik cihaz, bilgisayar programı, şifre, güvenlik kodu üretilmesi halinde bunların imal edilmesi, ithalatı, sevki, nakli, kabulü, satışı, satın alımı, satışa arz edilmesi de bu maddeye göre suç oluşturacaktır.
- TCK m. 246 – Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanması: Bu bölümde düzenlenen suçların işlenmesiyle haksız menfaat elde eden tüzel kişiler bakımından kendilerine özgü güvenlik tedbirleri söz konusu olur.
Sonuç olarak, kanun koyucunun güncel gelişmeler karşısında kanuni düzenlemelerde oldukça yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bilişim suçlarına ilişkin daha da genel bir ifadeyle “Bilişim Hukukuna” ilişkin özel düzenlemeler gelmediği takdirde ceza hukukunun temel ilkelerinin ihlal edilmesi ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Kaldı ki gelişen teknolojiyle birlikte TCK’da düzenlenen bilişim suçlarının da ötesinde pek çok suçun bilişim sistemleri ve internet ağı kullanılarak işlenmesi düşünüldüğünde konunun önemle üzerine düşülmesi gerekmektedir. Çocuklar da dikkate alındığında denetlenmesi oldukça zor ve bir o kadar tartışmalı olan internet ortamında çocuğa karşı işlenen pek çok suçun önlenmesi gerekliliği ile karşı karşıya kalmaktayız. Bu nedenle de bilişim suçlarının listelenmesi zorlaşmakta, var olan kanuni düzenlemeler de tekrarlayacak olursak yetersiz kalmaktadır.
[1] Altunok, E. & Vural, A. F. (2016), “Bilişim Suçları, Denetişim”, (8), s. 75, https://dergipark.org.tr/tr/pub/denetisim/issue/22473/240402
[2] A.g.e., s.77-78.
[3] Yılmaz Yazıcıoğlu, “Bilişim Sistemi Marifetiyle Haksız Çıkar Sağlanması Suçu” Suç ve Ceza Dergisi 2009
Sayı: 4, https://www.sucvecezadergisi.com/2009_4/ s.6.
[4] A.g.e., s.7.