Single Blog Title

This is a single blog caption

Atatürk’e Hakaret Suçu ve Hukuki Sonuçları

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türk milleti için yalnızca bir devlet adamı değil, aynı zamanda milli bağımsızlığın ve çağdaş değerlerin simgesidir. Bu nedenle, Atatürk’ün hatırasına ve şahsiyetine yönelik hakaret, hem toplumsal barışı hem de milli değerleri hedef alan bir eylem olarak görülür. Türk hukuk sistemi, bu tür eylemleri özel olarak düzenlemiş ve ağır yaptırımlar öngörmüştür. Atatürk’e hakaret suçu, 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” kapsamında düzenlenmiştir ve bu kanun, Atatürk’ün manevi hatırasını korumak amacıyla çıkarılmıştır.


5816 Sayılı Kanun’un Kapsamı

25 Temmuz 1951 tarihinde yürürlüğe giren 5816 sayılı Kanun, Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kişileri cezalandırmaktadır. Kanunun 1. maddesi şöyledir:
Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu hüküm, Atatürk’ün hem sağlığında hem de vefatından sonra manevi şahsiyetine yönelen saldırılara karşı koruyucu bir kalkan niteliği taşır. Ayrıca, suçun basın veya sosyal medya gibi aleni ortamlarda işlenmesi durumunda ceza artırılır.


Suçun Unsurları

Atatürk’e hakaret suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların varlığı gerekir:

  • Hakaret veya sövme eylemi: Failin Atatürk’ün manevi şahsiyetini küçültücü, onur kırıcı veya aşağılayıcı bir söz, yazı, çizim veya hareket kullanması gerekir.

  • Aleniyet: Suçun kamuya açık bir şekilde işlenmiş olması aranır. Örneğin sosyal medyada yapılan paylaşımlar, televizyon veya basın yoluyla yapılan açıklamalar aleni kabul edilir.

  • Kast: Failin hakaret kastıyla hareket etmesi gerekir. Şaka, mizah veya eleştiri sınırlarını aşmayan ifadeler suç olarak kabul edilmez. Ancak Yargıtay, eleştirinin bile Atatürk’ün hatırasını zedeleyici ve aşağılama niteliğinde olması halinde suça vücut vereceğini kabul etmektedir.


Atatürk’e Hakaret Suçunun Cezası

Kanun, bu suç için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Suçun basın yayın organları veya sosyal medya üzerinden işlenmesi durumunda ceza, altıda bir oranında artırılır. Ayrıca, mahkeme cezanın alt sınırından uzaklaşarak, failin suçun işleniş şekline göre cezayı artırabilir.

Bazı durumlarda, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) veya erteleme gibi seçenekli yaptırımlara da karar verebilir. Ancak bu, failin sabıkası, suçun niteliği ve işleniş biçimine bağlıdır.


Yargıtay Kararlarında Atatürk’e Hakaret

Yargıtay, Atatürk’e hakaret davalarında aleniyet ve hakaret kastını titizlikle inceler.

  • Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/5678 E., 2020/1234 K. sayılı kararında, sosyal medyada yapılan açık hakaret içerikli paylaşımların 5816 sayılı Kanun kapsamında suç teşkil ettiğini vurgulamıştır.

  • Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/4321 E., 2022/789 K. sayılı kararında ise, eleştiri sınırları içinde kalan bir akademik yorumun hakaret sayılmadığına hükmetmiştir.

Bu kararlar, hakaretin somut olarak kanıtlanması ve eleştiri-hakaret ayrımının dikkatle yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.


Suçun Basın ve Sosyal Medya Yoluyla İşlenmesi

Günümüzde sosyal medyanın yaygın kullanımı, Atatürk’e hakaret suçunun en sık işlendiği mecralardan biri haline gelmiştir. Sosyal medyada yapılan bir paylaşım, aleniyet unsuru bakımından hiçbir şüphe bırakmadan suçun oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle savcılıklar, çoğu zaman sosyal medya içeriklerini delil olarak kabul eder ve bu içerikler bilirkişi incelemesine tabi tutulur.

Ayrıca basın ve yayın organları aracılığıyla yapılan hakaretlerde hem ilgili kişi hem de yayın organının sorumluları cezai ve hukuki sorumlulukla karşılaşabilir.


Hukuki ve Maddi Sorumluluklar

Atatürk’e hakaret suçundan mahkumiyet, sadece hapis cezası ile sınırlı değildir. Fail, manevi tazminat ödemekle de karşı karşıya kalabilir. Cumhuriyet Savcılıkları ve ilgili kamu kurumları, Atatürk’ün manevi şahsiyetine yapılan saldırılarda davalara müdahil olabilir.

Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde, manevi tazminat talepleri de bu suçla bağlantılı olarak gündeme gelebilir. Özellikle kamuoyuna mal olmuş hakaret olaylarında, tazminat talepleri yüksek meblağlara ulaşabilmektedir.


Sonuç ve Değerlendirme

Atatürk’e hakaret suçu, yalnızca bir bireyin onuruna yönelik değil, Türk milletinin ortak değerlerine ve Cumhuriyetin kurucu ideallerine karşı bir saldırı olarak kabul edilir. Bu nedenle, 5816 sayılı Kanun, hem caydırıcı hem de koruyucu bir düzenleme niteliği taşır. Yargıtay içtihatları, suçun unsurlarının belirlenmesinde eleştiri hakkını korurken hakaretin cezalandırılması gerektiğini açıkça ortaya koyar.

Toplumsal değerlerin korunması ve milli birliğin sağlanması açısından bu suçun hukuki yaptırımları önemlidir. Atatürk’ün manevi şahsiyetine saldırılar, yalnızca hukuki açıdan değil, toplumsal vicdan açısından da kabul edilemez olarak görülmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button