Arabuluculuk Faaliyetinin Türk Hukuk Sistemine Faydaları
Giriş
Günümüz dünyasında uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemler geliştirilmiş ve hukuk sistemlerine entegre edilmiştir. Bu yöntemler, yargı mercilerinin üzerindeki yükü azaltmak ve taraflara daha etkin çözümler sunmak amacıyla ön plana çıkmıştır. Türkiye’de de arabuluculuk, bu kapsamda hızla yaygınlaşan ve hukuki zeminde sağlam temellerle düzenlenen bir sistemdir. Özellikle 2012 yılında yürürlüğe giren Arabuluculuk Kanunu ile arabuluculuk faaliyetleri hukuki bir statü kazanmış ve birçok uyuşmazlık türünde uygulanmaya başlanmıştır. Bu makalede, arabuluculuk faaliyetinin Türk hukuk sistemine sağladığı çok yönlü faydalar ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
Arabuluculuk Kavramı ve Temel Özellikleri
Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi aracılığıyla çözülmesini sağlayan gönüllü veya zorunlu bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabulucu, tarafların iletişimini kolaylaştıran, anlaşmazlığın kaynağını anlamaya ve tarafların çıkarlarına yönelik çözüm yolları bulmaya odaklanan bir uzmandır. Arabuluculuk sürecinde mahkemeye başvurmadan önce veya dava sürecinde başvurulabilir; bu süreç genellikle daha hızlı ve az maliyetlidir.
Arabuluculuğun temel özellikleri şunlardır:
-
Gönüllülük veya Zorunluluk: Bazı uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunlu hale getirilmiştir, bazı durumlarda ise taraflar kendi rızalarıyla başvurabilir.
-
Gizlilik: Arabuluculuk sürecinde tarafların paylaştığı bilgiler gizlidir ve kamuya açıklanmaz.
-
Tarafsızlık: Arabulucu, taraflardan bağımsızdır ve herhangi bir çıkar çatışması içinde olmamalıdır.
-
Esneklik: Sürecin yönetimi taraflara bırakılmış olup, uygun zaman ve yöntemler üzerinde anlaşma sağlanabilir.
-
Anlaşmaya Dayanma: Sonuç olarak ortaya çıkan anlaşma, tarafların iradesiyle şekillenir ve mahkeme kararından farklı olarak uzlaşmaya dayanır.
Arabuluculuğun Türk Hukuk Sistemindeki Tarihsel Gelişimi
Arabuluculuk, Türk hukukunda nispeten yeni sayılabilecek bir uygulamadır. Hukuk sistemimizde geleneksel olarak uyuşmazlıkların çözümü dava yoluyla sağlanmıştır. Ancak özellikle 2000’li yıllarda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine yönelik ilgi artmıştır. 2012 yılında 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile arabuluculuk resmi olarak tanımlanmış ve uygulanması teşvik edilmiştir.
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra özellikle iş hukuku, ticaret hukuku, tazminat davaları ve aile hukuku alanlarında arabuluculuk uygulamaları artmıştır. 2018 yılında iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale getirilmiş ve bu sayede hem yargıdaki dosya sayısında ciddi azalma sağlanmış hem de tarafların süreci daha etkin kullanması mümkün olmuştur.
Arabuluculuğun Türk Hukuk Sistemine Faydaları
1. Yargı Sisteminin İş Yükünün Azaltılması ve Etkinliğin Artması
Türkiye’de adalet sistemi, özellikle mahkemelerdeki yoğun dava yükü nedeniyle zorlanmaktadır. Mahkemelerde dosya sayısının fazlalığı, dava sürelerinin uzaması ve hakimlerin etkinliğinin düşmesine yol açmaktadır. Arabuluculuk, bu durumu önlemek adına, tarafların uyuşmazlıklarını mahkeme öncesinde ya da dava devam ederken çözmesine olanak tanır.
Bu sayede mahkemelerin iş yükü azalır, daha karmaşık ve önemli davalara odaklanması mümkün olur. Sonuç olarak yargı sisteminin genel etkinliği artar ve adaletin daha hızlı tecellisi sağlanır. Bu durum, vatandaşların adalet sistemine olan güvenini artırmak açısından da kritik öneme sahiptir.
2. Uyuşmazlıkların Daha Hızlı Çözülmesi
Mahkeme süreçleri yıllar sürebilir ve bu süre zarfında taraflar maddi ve manevi açıdan büyük kayıplar yaşayabilirler. Arabuluculuk ise uyuşmazlıkların çözümünü haftalar hatta günler içinde mümkün kılar. Taraflar arasında doğrudan iletişim kurulduğundan süreç hızlı ilerler ve bürokratik engeller ortadan kalkar.
Bu hız, özellikle ticari uyuşmazlıklarda iş hayatının devamlılığı ve ekonomik etkinliğin korunması açısından önemlidir. İşçi-işveren uyuşmazlıklarında ise tarafların kısa sürede çözüme ulaşması, iş barışını ve üretkenliği artırır.
3. Maliyetlerin Azalması ve Ekonomik Yükün Hafifletilmesi
Mahkeme süreçleri, dava harçları, avukatlık ücretleri ve ek masraflar nedeniyle taraflar için yüksek maliyet oluşturur. Bu durum, özellikle ekonomik gücü sınırlı olan bireyler için adalete erişimde engel teşkil edebilir. Arabuluculuk süreci ise hem devlet hem de taraflar açısından daha ekonomik bir alternatiftir.
Arabuluculuk sürecindeki ücretler, mahkeme masraflarına kıyasla oldukça düşüktür. Bu da adalete erişimin kolaylaşmasına ve toplumsal eşitliğin sağlanmasına katkı sağlar. Ayrıca devletin yargı harcamalarında tasarruf sağlaması, kaynakların diğer alanlarda kullanılması imkânını doğurur.
4. Tarafların Aktif Katılımı ve Uzlaşmanın Kalıcılığı
Mahkeme kararları genellikle bir tarafın lehine veya aleyhine verilir ve bu durum taraflarda memnuniyetsizlik yaratabilir. Arabuluculukta ise taraflar, sürecin her aşamasında aktif rol oynar, kendi çıkarları doğrultusunda çözüm önerileri geliştirirler.
Bu durum, tarafların anlaşmayı benimsemesini ve çözüme bağlı kalmasını sağlar. Uzlaşmanın kalıcılığı, uzun vadede taraflar arasında yeni uyuşmazlıkların çıkmasını önler. Arabuluculuk, bu yönüyle toplumsal barışa ve huzura da katkı sağlar.
5. Gizlilik ve Mahremiyetin Korunması
Mahkemeler, kamuya açık işlemler olarak tarafların özel bilgilerini de görünür kılar. Bu durum, özellikle kişisel veya ticari sırların korunması gereken durumlarda ciddi sakıncalar doğurabilir. Arabuluculuk süreci ise tamamen gizlidir ve tarafların mahremiyeti korunur.
Bu gizlilik, tarafların sorunlarını açıkça ve dürüstçe paylaşmalarını sağlar, bu da daha gerçekçi ve kalıcı çözümlerin bulunmasına olanak tanır. Özellikle iş dünyasında rekabet avantajının korunması, aile hukuku alanında ise kişisel mahremiyetin sağlanması için arabuluculuk büyük önem taşır.
6. Sürecin Esnekliği ve Tarafların İnisiyatif Kullanabilmesi
Mahkemelerde dava süreçleri katı usul kurallarına tabidir ve tarafların süreci hızlandırma veya şekillendirme imkânı sınırlıdır. Arabuluculuk ise sürecin taraflar tarafından şekillendirildiği esnek bir yöntemdir.
Taraflar, toplantı tarihlerini, görüşme yerlerini ve sürecin yöntemini birlikte belirleyebilirler. Bu da çözüm sürecinin taraflar için daha kabul edilebilir ve yönetilebilir olmasını sağlar. Ayrıca arabuluculukta çözüme yönelik alternatif yolların araştırılması daha kolaydır.
7. Uyuşmazlıkların Sosyal ve Psikolojik Boyutlarının Gözetilmesi
Arabuluculuk, sadece hukuki değil aynı zamanda sosyal ve psikolojik faktörleri de dikkate alan bütüncül bir yaklaşım sunar. Tarafların karşılıklı anlayış geliştirmesine ve empati kurmasına olanak tanır.
Bu durum, özellikle aile içi uyuşmazlıklar ve işyeri çatışmalarında önemli olup, tarafların ilişkilerinin gelecekte de sürdürülebilmesini sağlar. Uzlaşma sürecinde taraflar arası iletişim güçlendirilir ve uzun vadeli barış sağlanır.
8. Uluslararası Uyuşmazlıklarda Etkin Bir Alternatif
Türkiye’nin uluslararası ticaretteki rolü arttıkça, sınır ötesi uyuşmazlıkların çözümünde alternatif yöntemlerin kullanımı önem kazanmıştır. Arabuluculuk, uluslararası ticaret uyuşmazlıklarında hızlı, esnek ve maliyeti düşük bir çözüm sunar.
Yabancı yatırımcılar için arabuluculuğun tercih edilmesi, Türkiye’nin uluslararası hukuk sistemindeki prestijini artırır. Ayrıca bu yöntem, yabancı ve yerli taraflar arasında güven tesis edilmesine katkı sağlar.
Arabuluculuğun Yaygınlaşmasının Önündeki Engeller ve Çözüm Önerileri
Hukuki Bilinç ve Kültür Eksikliği
Arabuluculuğun etkinliği, tarafların ve hukuk profesyonellerinin bu yönteme olan farkındalığına bağlıdır. Türkiye’de henüz geniş kesimlerde arabuluculuk bilinci tam olarak yerleşmemiştir. Bu nedenle eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması gerekmektedir.
Güvensizlik Sorunu
Taraflar arabulucunun tarafsızlığına ve sürecin adilliğine şüphe ile yaklaşabilmektedir. Bu güvensizliğin aşılması için arabulucuların mesleki yeterliliğinin artırılması, etik standartların sıkılaştırılması ve sürecin şeffaflaştırılması gereklidir.
Mevzuat ve Uygulama Sorunları
Arabuluculukla ilgili mevzuat güncel ihtiyaçlara tam cevap vermeyebilir. Ayrıca uygulamada standart farklılıkları ve kurumlar arası koordinasyon eksiklikleri vardır. Kanunlarda yapılacak iyileştirmeler ve uygulamaların standartlaştırılması faydalı olacaktır.
Mahkeme Hakimlerinin Rolü
Hakimlerin arabuluculuğu teşvik etmesi ve tarafları bu yönteme yönlendirmesi, sürecin yaygınlaşması için kritik önemdedir. Hakimlerin arabuluculuk eğitimleri alması ve bu yönteme olan bakış açılarını değiştirmeleri gerekmektedir.
Sonuç
Arabuluculuk, Türk hukuk sisteminde taraflara etkin, ekonomik ve hızlı çözümler sunan önemli bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Yargı sisteminin yükünü hafifleterek, adaletin daha erişilebilir ve hızlı tecelli etmesine olanak sağlar. Tarafların kendi iradeleriyle çözüme ulaşmaları, uyuşmazlıkların kalıcı ve barışçıl biçimde sona erdirilmesini sağlar. Ayrıca gizlilik ve esneklik gibi özellikleri, arabuluculuğu farklı uyuşmazlık türlerinde tercih edilen bir yöntem haline getirmektedir.
Ancak arabuluculuğun tam anlamıyla etkinleşebilmesi için hukuki bilinç artırılmalı, mevzuat geliştirilmelidir. Ayrıca uygulamadaki sorunların giderilmesi ve mahkeme hakimlerinin arabuluculuğu desteklemesi önem taşır. Bu sayede Türkiye’de arabuluculuk, hem hukuk sisteminin modernleşmesine hem de toplumda adaletin yaygın ve etkili biçimde sağlanmasına katkı sunacaktır.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Feride Sıla HELVACI