Anonim Şirketlerde Temsil Yetkisi Kullanımı ve Sınırı
Temsil Yetkisinin Kullanımı
Anonim şirketlerin dış ilişkilerde temsili genellikle yönetim kuruluna aittir. Anonim şirketler tacirdir ve Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 39/1’e göre tacirler, ticari işletmeleriyle ilgili işlemleri ticari unvanları altında yapmalı ve imzalarını bu unvanın altına atmalıdır. Şirketin “imzası” temsilcilerinin imzası anlamına gelir ve temsil yetkisi, şirketin ticari unvanı altında, imzaya yetkili kişilerin imzalarını atması yoluyla kullanılır. Bu ilke, TTK m. 372/2’de de vurgulanmıştır.
Genellikle, şirket adına imza yetkisi olan temsilcilerden iki kişinin müşterek imzası gerekmektedir (çift imza). Ancak, TTK m. 370 bu kurala iki istisna getirir. Birincisi, şirket esas sözleşmesinin çift imza yerine farklı bir düzenleme öngörmesidir. İkincisi ise, yönetim kurulunun tek üyeden oluşmasıdır.
Genellikle, şirketin ünvanı altında atacakları imzalarla şirketi temsil etme yetkisi, yönetim kurulu tarafından atanır. Yönetim kurulu, imza yetkililerinin şirketi tek başlarına mı yoksa birlikte mi temsil edebileceklerini de belirler.
TTK m. 371/7’ye göre, yönetim kurulu, temsile yetkili olmayan diğer yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet sözleşmesi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir. Bu kişilerin görev ve yetkileri, TTK m. 367’ye uygun olarak hazırlanan iç yönergede açıkça belirtilmeli ve ticaret siciline tescil edilmelidir. TTK m. 371/7’de belirtilen iç yönerge ile ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları atanamaz; burada, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “ticari vekil” ve “diğer tacir yardımcıları” kastedilmektedir. Sınırlı yetkiye sahip ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları da ticaret siciline tescil edilmelidir ve bu kişilerin şirkete veya üçüncü kişilere verecekleri zararlar için yönetim kurulu müteselsilen sorumlu olur.
TTK m. 373, yönetim kurulunun, temsile yetkili kişileri ve temsil şeklini ticaret sicilinde tescil ve ilan ettirmesini gerektirir.
Temsil Yetkisinin Sınırları
Kanunda belirtilen istisnalar dışında, imza yetkililerinin temsil yetkisi kural olarak sınırlandırılamaz. Bu düzenleme, şirketle işlem yapan üçüncü kişileri korumayı amaçlar. Temsil yetkisinin sınırlandırılması, bu sınırlandırmanın ticaret sicilinde tescil edilse bile, şirketle işlem yapan iyi niyetli kişileri bağlamaz. Bu tür sınırlandırmalar yalnızca temsil yetkisine ilişkin sınırlamayı bilen kişiler için geçerlidir.
TTK, TTK m. 371/7 hariç, mülga kanunda olduğu gibi, temsil yetkisinin sınırlandırılmaması ilkesine iki istisna getirir. Buna göre, imza yetkililerinin temsil yetkisi yalnızca şirketin merkezi veya şubenin iş alanları ile veya çift imza kuralı ile sınırlandırılabilir. Örneğin, imza yetkilileri iki gruba ayrılabilir ve her grup için farklı iki imza yetkilisinin müşterek imzası aranabilir.
TTK m. 125/2, anonim şirketlerin amaç ve işletme konularının dışında kalan işlemlerin de şirketi bağlayacağını öngörür. Bu düzenlemeye göre, şirketle işlem yapan üçüncü kişilerin, işlemin şirketin işletme konusu dışında olduğunu bildiği veya bilebileceği ispat edilmedikçe, bu tür işlemler şirketi bağlar. Dolayısıyla, mülga TTK m. 137’de yer alan ve şirketin işletme konusu dışındaki işlemleri geçersiz kılmayı öngören ultra vi ilkesi, TTK’nın 14.02.2011 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla terkedilmiştir.
Esas sözleşme veya genel kurul kararlarına aykırı işlemler açısından da benzer bir durum geçerlidir. Bu durumda, iyi niyetli üçüncü kişiler, esas sözleşme veya genel kurul kararına aykırı bir işlem olsa dahi, bu işlemle ilgili olarak şirkete başvurabilirler.
Anonim şirketlerde temsil yetkisi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri tescil ve ilan eder, temsil şeklini belirler ve gerekirse temsil yetkisini devredebilir. Ancak, her durumda en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisine sahip olması zorunludur.
TTK, ultra vires ilkesini terk etmiştir; bu nedenle, artık şirketin işletme konusu dışında olsa bile, kural olarak imza yetkililerinin yaptığı tüm işlemler şirketi bağlar.
İmza yetkililerinin atanması ve görevden alınması, yönetim kurulunun vazgeçilemez ve devredilemez yetkilerindendir. Ancak, imza yetkililerinin tümünün kapsam dahilinde olup olmadığının değerlendirilmesi önemlidir. Üst düzey imza yetkilileri haricinde, belirli işler için imzaya yetkili kişilerin tümünün yönetim kurulunca atanmasının zorunlu olup olmadığı konusunda bir tartışma bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doktrin ve içtihat ile şekillenecek olup, pratik sebeplerden dolayı dar bir yorumlama yapılabilir.