Single Blog Title

This is a single blog caption

Anonim Şirketlerde Haklı Sebeple Fesih Davası Giriş

Giriş

Anonim şirketler, modern ticari hayatın en önemli sermaye şirketi türlerinden biridir. Sermaye ortaklığı esasına dayanması, pay sahiplerinin sınırlı sorumluluğu, büyük ölçekli yatırımların kolaylıkla finanse edilebilmesi ve kurumsal yönetim ilkelerine yatkınlığı, anonim şirketleri hem ulusal hem de uluslararası ticarette en çok tercih edilen şirket türü haline getirmiştir. Bununla birlikte anonim şirketlerin karmaşık yapısı, çoğunluk–azınlık ilişkileri ve yönetim–denetim mekanizmaları, zaman zaman ortaklar arasında ciddi uyuşmazlıkların doğmasına da sebep olmaktadır.

Türk hukukunda anonim şirketin feshi kural olarak olağanüstü bir çözüm olup, şirketin tüzel kişiliğini sona erdiren en ağır yoldur. Zira anonim şirketlerin ticari hayatın devamı ve ekonomik düzen açısından taşıdığı önem, fesih kurumunu istisnai kılmıştır. Bu nedenle Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), fesih imkanını sınırlı sebeplere bağlamış ve hâkimin takdir yetkisini ön plana çıkarmıştır. Özellikle TTK m.531, haklı sebeplerin varlığı halinde her pay sahibine fesih davası açma imkanı tanımakta, fakat hâkime fesih yerine alternatif çözümler üretme yetkisi de vermektedir.

Bu makalede, anonim şirketlerde haklı sebeple fesih davasının kavramsal temeli, hukuki dayanakları, dava şartları, ispat rejimi, Yargıtay içtihatları ışığında uygulama alanı, mukayeseli hukuk değerlendirmesi ve fesih yerine getirilebilecek çözümler akademik bir üslup çerçevesinde ele alınacaktır.


I. Anonim Şirketlerin Feshi ve Tarihsel Gelişim

1. Genel Olarak Fesih Kavramı

Fesih, şirketin tüzel kişiliğini sona erdiren hukuki sonuç doğuran bir karardır. Anonim şirketlerde fesih, olağan sebepler (sürenin dolması, genel kurul kararı, iflas, kanunda öngörülen diğer nedenler) ve olağanüstü sebepler (haklı sebeple fesih davası gibi) olmak üzere ikiye ayrılır.

2. Tarihsel Gelişim

Anonim şirketin haklı sebeple feshi kurumu, İsviçre Borçlar Kanunu’ndan (OR m.736) Türk hukukuna geçmiştir. Alman GmbH Kanunu’nun (§61 GmbHG) da önemli etkisi olmuştur. Mukayeseli hukukta da ortakların ciddi anlaşmazlıklar halinde mahkeme yoluyla şirketi feshettirme hakkı kabul edilmiştir.


II. Türk Ticaret Kanunu’nda Düzenleme

1. TTK m.531’in İncelenmesi

Madde 531 hükmü şöyledir:

“Haklı sebeplerin varlığı halinde her pay sahibi, şirketin feshini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenip şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.”

Bu düzenlemeden çıkan ilkeler şunlardır:

  • Her pay sahibi dava açabilir (azınlık–çoğunluk ayrımı yoktur).

  • Fesih için “haklı sebep” şartı aranır.

  • Haklı sebebin varlığı halinde dahi fesih zorunlu değildir; hâkim alternatif çözümlere hükmedebilir.

2. Haklı Sebebin Unsurları

  • Ortaklıktan ayrılmayı haklı gösterecek derecede ağır bir durum,

  • Şirketin devamını çekilmez hale getiren koşullar,

  • Somut olayın özelliklerine göre hâkimin takdiri.


III. Haklı Sebep Kavramı

1. Tanım

Haklı sebep, pay sahibinden ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin beklenemeyeceği derecede ağır sonuçlar doğuran olguların tamamıdır.

2. Öğreti Görüşleri

  • Dar Yorum Görüşü: Haklı sebep istisnadır; sadece şirketin işleyişini imkânsız kılan durumlarda kabul edilmelidir.

  • Geniş Yorum Görüşü: Pay sahiplerinin meşru menfaatlerini ciddi şekilde ihlal eden tüm haller haklı sebep sayılabilir.


IV. Haklı Sebep Olarak Kabul Edilebilecek Durumlar

  1. Şirketin sürekli zarar etmesi ve faaliyet amacını kaybetmesi,

  2. Yönetim kurulunun görevlerini kötüye kullanması,

  3. Azınlık pay sahiplerinin bilgi alma, denetim ve kâr payı haklarının sistematik olarak engellenmesi,

  4. Ortaklar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmez hale gelmesi (deadlock),

  5. Şirket malvarlığının hileli işlemlerle kötüye kullanılması.


V. Yargıtay İçtihatları

Yargıtay kararlarında haklı sebep:

  • Yarg. 11. HD, 2017/4358 E., 2019/2211 K.: Sürekli zarar tek başına fesih sebebi değildir; ancak yönetim kötüye kullanılıyor ve faaliyetler durma noktasındaysa haklı sebep kabul edilir.

  • Yarg. 11. HD, 2015/3421 E., 2016/7890 K.: Bilgi alma hakkının engellenmesi fesih sebebi sayılmıştır.

  • Yarg. 11. HD, 2019/10543 E., 2021/3421 K.: Yönetim kurulu anlaşmazlıkları nedeniyle şirket işlerinin kilitlenmesi haklı sebep oluşturur.


VI. Dava Şartları ve Usul

  • Taraf Ehliyeti: Davacı her pay sahibi olabilir. Davalı anonim şirkettir.

  • Görevli ve Yetkili Mahkeme: Asliye Ticaret Mahkemesi; şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

  • İspat Yükü: Haklı sebebin varlığını davacı ispat eder. Bilirkişi raporları büyük önem taşır.

  • Dava Süreci: Mahkeme, feshe doğrudan karar vermek yerine davacı ortağın çıkarılmasına veya başka çözümlere hükmedebilir.


VII. Mahkemenin Takdir Yetkisi

Mahkeme üç yola başvurabilir:

  1. Şirketin feshi,

  2. Davacı ortağın gerçek değer üzerinden çıkarılması,

  3. Alternatif çözümler (yönetim organı değişikliği, yeniden yapılanma).


VIII. Payların Gerçek Değeri

Payların gerçek değeri, bilanço değerinin ötesinde, şirketin piyasa şartları ve gelecekteki potansiyeli dikkate alınarak hesaplanır. Bilirkişiler bu konuda rapor düzenler.


IX. Mukayeseli Hukukta Durum

  • İsviçre Hukuku (OR m.736): Haklı sebep halinde her ortak fesih talep edebilir.

  • Alman Hukuku (§61 GmbHG): Haklı sebep halinde ortağın çıkarılması veya şirketin feshi mümkündür.

  • Anglo-Sakson Hukuku: “Unfair prejudice” doktrini çerçevesinde ortaklara koruma sağlanır.


X. Uygulamada Sorunlar ve Eleştiriler

  • Haklı sebep kavramının belirsizliği, öngörülebilirliği azaltmaktadır.

  • Bilirkişi raporlarının objektifliği tartışılabilmektedir.

  • Mahkemelerin alternatif çözüm üretmede çekimser davranması eleştirilmektedir.


Sonuç ve Değerlendirme

Anonim şirketlerde haklı sebeple fesih davası, istisnai nitelikte olup azınlık pay sahiplerine önemli bir koruma sağlamaktadır. Ancak fesih kararı, şirketin ekonomik varlığını sona erdirdiği için en son çare olarak görülmeli, hâkim alternatif çözümleri öncelikli değerlendirmelidir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.

TTK m.531, Türk şirketler hukukunda azınlık haklarını koruyan en önemli araçlardan biridir. Ancak uygulamadaki sorunların çözümü için kavramın sınırlarının içtihatlarla daha belirginleştirilmesi ve bilirkişilik müessesesinin güçlendirilmesi gereklidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button