ALMANYA’DA ÇİFTE VATANDAŞLIK VE HUKUKİ SÜREÇLER
Almanya’da çifte vatandaşlık (Doppelte Staatsbürgerschaft) konusu 2024 yılında yapılan yasal düzenlemelerle önemli değişikliklere uğramış ve başvuru koşulları büyük ölçüde kolaylaştırılmıştır. Aşağıda 2024 sonrası yürürlükteki yeni düzenlemelere göre çifte vatandaşlık kazanma şartları özetlenmiştir:
✅ Almanya’da Çifte Vatandaşlık Kazanma Koşulları (2024 Sonrası)
1. Çifte Vatandaşlığa Genel Olarak İzin Verildi
-
27 Haziran 2024’te yürürlüğe giren yasa ile Almanya, artık genel olarak çifte vatandaşlığa izin vermektedir.
-
Önceki uygulamada yalnızca istisnai hallerde (örneğin AB vatandaşı olmak, Türkiye gibi özel anlaşmalı ülke vatandaşı olmak) ikinci vatandaşlığa müsaade edilirken, artık diğer ülke vatandaşları da Alman vatandaşlığını alırken kendi vatandaşlıklarını koruyabilir.
💡 Kimler Çifte Vatandaş Olabilir?
1. Almanya’da Doğan Çocuklar
-
Eğer çocuk Almanya’da doğmuşsa ve doğum sırasında ebeveynlerinden biri Alman vatandaşı değilse ama 8 yıldır Almanya’da yasal olarak yaşıyor ve süresiz oturumu varsa;
-
Bu çocuk hem Alman hem de ebeveynin vatandaşı olduğu ülkenin vatandaşlığını doğumla birlikte kazanabilir.
📌 Artık 18-23 yaş arasında vatandaşlık seçimi (Optionspflicht) zorunluluğu kaldırıldı. Çocuk iki vatandaşlığı ömür boyu koruyabilir.
2. Yetişkinler (Sonradan Alman Vatandaşı Olanlar)
Bir kişi sonradan Alman vatandaşlığına geçerken şu şartlar altında kendi vatandaşlığını koruyabilir:
-
Almanya’da en az 5 yıl yasal ikamet süresi (hızlandırılmış durumda 3 yıl),
-
B1 seviyesinde Almanca dil bilgisi (hızlandırılmışta C1),
-
Geçimini sosyal yardım almadan sağlayabiliyor olmak,
-
Sabıka kaydı olmamak,
-
Alman anayasal düzenine bağlılık beyanı.
🔁 Yeni düzenleme ile artık kişinin önceki vatandaşlığından çıkması zorunlu değildir.
3. Evlilik Yoluyla Alman Vatandaşlığı Alanlar
-
Bir Alman vatandaşıyla en az 2 yıldır evli olan ve Almanya’da en az 3 yıl ikamet eden kişiler başvuru yapabilir.
-
Bu kişiler de çifte vatandaşlık hakkını kullanabilir.
4. Yatırımcılar, Nitelikli Çalışanlar ve Bilim İnsanları
-
Hızlı entegrasyon gösteren kişiler (yüksek vasıflı çalışanlar, akademisyenler, girişimciler vs.), 3 yıl gibi kısa bir sürede vatandaşlığa kabul edilebilir.
-
2024 reformu ile bu gruplar da önceki vatandaşlıklarından çıkmaksızın Alman vatandaşlığı alabilir.
⚖️ Uygulamada Gerekli Belgeler (Çifte Vatandaşlık için):
-
Geçerli pasaport ve önceki vatandaşlığı gösteren belge,
-
Almanya oturum kartı ve ikamet belgesi (Meldebescheinigung),
-
Dil sertifikası (en az B1),
-
Gelir belgeleri, vergi beyanı,
-
Sabıka kaydı,
-
Vatandaşlık başvuru formu (Einbürgerungsantrag),
-
Çifte vatandaşlık korunma talebi (artık genellikle gerekmiyor ama bazı eyaletler formla teyit isteyebilir).
Önemli Notlar:
-
Türk vatandaşları açısından çifte vatandaşlık zaten 1999’dan beri istisnai olarak mümkündü. 2024 sonrası artık bu ayrıcalık herkes için genelleştirilmiştir.
-
Türkiye’de doğup Almanya’da uzun süre yaşayan bireyler artık Türk vatandaşlığından çıkmaksızın Alman vatandaşlığı alabilir.
-
Vatandaşlık alındıktan sonra iki ülkenin pasaportları da kullanılabilir. Ancak çifte vatandaşlık bazı ülkelerde askerlik, vergi ve miras konularında ikili sonuçlar doğurabilir.
-
Almanya’da kazanılan çifte vatandaşlık sonrası gerçekleşen boşanma halinde ortaya çıkabilecek hukuki durumlar .
Çifte Vatandaşlık Kazanımı Sonrası Boşanma Halinin Hukuki Etkileri
I. Giriş
Almanya’da yabancı bir bireyin Alman vatandaşı ile evlenerek vatandaşlık başvurusu yapması, Staatsangehörigkeitsgesetz (StAG) çerçevesinde sık başvurulan bir yoldur. 2024 reformlarıyla birlikte bu kişiler, evlilik yoluyla Alman vatandaşlığına geçerken artık kendi vatandaşlıklarını muhafaza edebilmektedir. Ancak, vatandaşlık kazanımının ardından meydana gelen boşanma, hem kamu makamları nezdinde hem de özel hukuk alanında bazı hukuki sonuçlar doğurabilir.
Bu bağlamda, kazanılan vatandaşlık hakkının devam edip etmeyeceği, kazanımın dürüstlük kuralı ve sadakat yükümlülüğü ile uyumlu olup olmadığı gibi kriterler önem arz etmektedir. Aşağıda bu duruma ilişkin hukuki değerlendirme yapılmaktadır.
II. Evlilik Yoluyla Vatandaşlık Kazanımı ve Boşanmanın Etkisi
1. Vatandaşlığın Geri Alınması (Rücknahme der Einbürgerung)
Almanya’da kazanılmış bir vatandaşlık, ancak hilenin veya yanıltmanın tespiti halinde geri alınabilir. Bu durum, StAG madde 35 uyarınca değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bir kişinin evlilik yoluyla vatandaşlık kazandıktan yıllar sonra boşanması, kural olarak vatandaşlığın geri alınmasına sebep teşkil etmez.
🔸 Ancak istisnai hallerde:
-
Eğer evliliğin başından itibaren sahte (Scheinehe) olduğu, yani yalnızca vatandaşlık kazanımı amacıyla yapıldığı ispatlanırsa,
-
Evlilik hiç fiilen yaşamamışsa veya birlikte yaşama niyeti olmamışsa,
-
Yetkili makamlara gerçeğe aykırı beyanda bulunulmuşsa;
Bu takdirde, vatandaşlık işlemi “hileli” olarak değerlendirilerek geri alma (Rücknahme) süreci başlatılabilir.
2. Boşanmanın Vatandaşlığa Etkisi
-
Evliliğin gerçekliği baştan itibaren sabitse ve eşler belli bir süre birlikte yaşamışlarsa, boşanma vatandaşlığı etkilemez.
-
Almanya’da bu süre genellikle 2 yıl evlilik + 3 yıl Almanya’da ikamet olarak aranmaktadır. Bu koşulları sağlamış bir kişi, boşansa dahi vatandaşlığını korur.
🔍 Uygulamada örnek:
5 yıl boyunca evli kalmış, birlikte yaşamış ve vatandaşlık aldıktan sonra 1 yıl daha Almanya’da yaşamış bir kişi boşanırsa, vatandaşlığı hukuken etkilenmez.
III. Çifte Vatandaşlık Sahiplerinin Aile Hukuku ve İkamet Hakları Açısından Durumu
1. Aile Hukuku Uyuşmazlıklarında Uygulanacak Hukuk
-
Çifte vatandaşlık sahibi bir kişinin boşanmasında, Avrupa Birliği düzenlemeleri (Roma III Tüzüğü) ve Türk-Alman İkili Anlaşmaları devreye girer.
-
Tarafların ikamet ettiği ülke hukuku (örneğin Almanya) esas alınabilir. Ancak eşlerden biri Türkiye’de yaşıyorsa, Türk Medeni Kanunu hükümleri de uygulanabilir.
📌 Bu tür durumlarda uluslararası özel hukuk kuralları önemlidir ve boşanma davasının açıldığı mahkemenin yargı yetkisine dikkat edilmelidir.
2. İkamet ve Oturum Hakları
-
Boşanma sonrasında eşin Alman vatandaşı olan partnerinden doğan oturum hakkı kişisel hakka dönüşmüşse, oturum iptal edilmez.
-
Ancak boşanma sürecinde vatandaş olmayan eşin Almanya’da kalabilmesi için:
-
Evlilik en az 3 yıl sürmüş olmalı,
-
Entegrasyon gösterilmeli (dil, istihdam, sosyal uyum).
-
IV. Yargı Kararları Işığında Değerlendirme
VG Berlin – 2021/1133
“Vatandaşlık kazanan kişinin evlilik sürecinde fiilen birlikte yaşadığı ve evliliğin samimi olduğu ispatlandığında, boşanma vatandaşlığın geri alınması için yeterli gerekçe değildir.”
VG Düsseldorf – 2018/2765
“Vatandaşlık sonrası kısa sürede boşanma, tek başına sahte evliliğin kanıtı değildir. Ancak evliliğin baştan itibaren ‘hayat ortaklığı kurma’ niyeti taşımadığı açıkça anlaşılırsa, geri alma işlemi mümkündür.”
V. Sonuç ve Öneriler
-
Vatandaşlık kazanıldıktan sonra gerçekleşen boşanma, kazanılmış hak ilkesi gereği vatandaşlığı otomatik olarak sona erdirmez.
-
Sadece hileli vatandaşlık başvurusu ispat edilirse Alman makamları, geri alma süreci başlatabilir.
-
Boşanma sonrası ikamet, oturum ve çocuklarla ilgili haklar açısından hukuki danışmanlık alınması gerekir.
-
Türk-Alman çifte vatandaşlar açısından boşanma davalarında uluslararası yetki ve uygulanacak hukuk önemlidir.
Boşanma Sonrası Evlilik Birliğinde Doğan Çifte Vatandaş Çocuğun Hukuki Durumu
I. Giriş
Evlilik birliği içinde dünyaya gelen ve hem Alman hem Türk vatandaşlığına sahip olan çocukların, ebeveynlerin boşanması halinde karşılaşacağı hukuki durumlar, özellikle vatandaşlık, velayet, kişisel ilişki ve oturum hakları bakımından dikkatle analiz edilmelidir. Bu tür durumlarda hem Alman Medeni Hukuku (BGB) hem de Türk Medeni Kanunu (TMK) ile uluslararası özel hukuk kuralları birlikte değerlendirilmektedir.
Aşağıda bu kapsamda; çocuğun vatandaşlık durumu, velayet hakkı, oturum hakları ve kişisel ilişki tesisine dair hukuki esaslar sistematik biçimde incelenmiştir.
II. Vatandaşlık Açısından Durum
1. Çifte Vatandaşlık Kazanımı
-
Çocuk, StAG madde 4 ve Türk Vatandaşlık Kanunu m. 1 gereği; ebeveynlerden biri Türk, biri Alman olduğunda ya da ebeveynler Türk olsa bile Almanya’da doğmuş ve şartlar sağlanmışsa, doğumla çifte vatandaş olur.
-
Ebeveynlerin boşanması, çocuğun mevcut vatandaşlık statüsünü etkilemez.
-
Çocuğun hem Türk hem Alman vatandaşlığı devam eder. Her iki devlet de çocuğu “kendi vatandaşı” olarak kabul eder.
2. Çocuğun Vatandaşlık Statüsünün Korunması
-
Alman makamları, boşanma nedeniyle vatandaşlıktan çıkarma işlemi yapmaz.
-
Türk hukukunda da çocuğun vatandaşlık durumu, velayet hakkının kime verildiğinden bağımsız olarak sürer.
III. Velayet Hakkı (Sorgulanan Ana Başlık)
1. Alman Hukuku (BGB m.1626 ve devamı)
-
Boşanma sonrası çocuğun velayeti, kural olarak ebeveynlerden birine bırakılır.
-
Mahkeme, çocuğun yüksek yararını (Kindeswohl) gözeterek velayet konusunda karar verir.
-
Ortak velayet (gemeinsames Sorgerecht) ancak her iki tarafın uyumlu olması hâlinde devam eder.
-
Eğer ortak velayet uygun değilse, velayet anneye veya babaya tek başına verilir.
2. Türk Hukuku (TMK m.336-337)
-
Türk hukukuna göre de boşanma hâlinde velayet, kural olarak mahkeme kararıyla eşlerden birine verilir.
-
Ebeveynlerden birine verilen velayet, hem Türkiye’de hem Almanya’da tanınır.
-
Türk vatandaşı ebeveyn, Türkiye’de velayet için ayrı dava açabilir ancak öncelik çocuğun ikamet ettiği ülke mahkemesindedir.
3. Uluslararası Uygulama
-
Lahey Çocuk Koruma Sözleşmesi ve 1961 Lahey Tanıma ve Tenfiz Sözleşmesi uyarınca, velayet kararları karşılıklı olarak tanınır ve tenfizi mümkündür.
-
Ancak her ülke çocuğun yüksek yararını esas alır; bu nedenle velayet kararı alınırken sosyal inceleme raporları, pedagog görüşleri dikkate alınır.
IV. Kişisel Görüşme (Şahsi Münasebet) ve Ebeveynlik Hakkı
-
Velayet kendisine verilmeyen tarafın çocuğu görme ve onunla ilişki kurma hakkı vardır (BGB §1684, TMK m. 182).
-
Bu hak kesin bir haktır, ancak istisnai hallerde çocuğun psikolojik ve fiziksel sağlığı tehlikeye girdiğinde sınırlandırılabilir.
-
Görüşme süresi, yeri ve sıklığı mahkeme tarafından belirlenebilir; velayet sahibi ebeveynin bu süreci engellemesi halinde icra yoluyla uygulama mümkündür.
V. İkamet ve Oturum Hakları
-
Çocuk, Alman vatandaşı olarak Almanya’da süresiz oturma hakkına sahiptir.
-
Velayet kendisine verilmeyen Türk ebeveyn, çocukla kişisel ilişki kurabilmek için oturum izni başvurusu yapabilir.
-
Almanya’da aile hukuku kaynaklı oturum hakkı (Familiennachzug) kapsamında, görüşme hakkı için ülkeye giriş-çıkış yapılmasına izin verilebilir.
VI. Pasaport ve Seyahat
-
Çocuk iki vatandaşlığa sahip olduğu için, hem Alman hem Türk pasaportu taşıyabilir.
-
Velayet sahibi olmayan ebeveynin, çocuğu yurtdışına çıkarması genellikle mümkün değildir. Çocuğun yurt dışı seyahati için her iki ebeveynin rıza beyanı aranır (Almanya’da noter tasdikli Einverständniserklärung).
VII. Uygulama Örneği
Örnek:
Almanya’da doğmuş, hem Türk hem Alman vatandaşı olan bir çocuk, boşanma sonrası annesinin velayetine verilmiş olsun. Baba, Türkiye’de yaşıyor ve çocuğu görmek istiyor. Alman mahkemesi kararıyla ayda bir kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş. Bu durumda baba:-
Almanya’ya vize başvurusu yapabilir,
-
Görüşme tarihlerini belgeleyerek oturum izni veya geçici giriş izni talep edebilir,
-
Görüşme hakkı ihlal edilirse icra takibi yoluyla uygulanmasını talep edebilir.
VIII. Sonuç
Boşanma sonrası evlilik birliğinde doğmuş çifte vatandaş çocuğun:
-
Vatandaşlık durumu etkilenmez ve her iki ülkenin vatandaşı olarak kalır,
-
Velayet kararı, ilgili ülkenin mahkemesi tarafından çocuğun yüksek yararı esas alınarak verilir,
-
Kişisel ilişki hakkı anayasal düzeyde korunan bir haktır, ihlali hâlinde hukuk yoluna başvurulabilir,
-
Pasaport, seyahat ve oturum konularında her iki devletin uygulamaları geçerlidir.
Çifte Vatandaşlıkta Velayet Sahibi ve Velayet Hakkı Bulunmayan Ebeveynin Çocuğu Kendi Ülkesine Götürme Yetkisi: Hukuki Durum ve Muhtemel Sonuçlar
I. Giriş
Uluslararası evliliklerin ve çifte vatandaşlığın yaygınlaştığı günümüzde, velayet sahibi olan ya da olmayan ebeveynin çocuğu yurt dışına götürmesi, özellikle boşanma sonrası ihtilafların doğmasına sebep olmaktadır. Bu durum, velayet hakkı, kişisel ilişki hakkı, seyahat özgürlüğü ve çocuğun üstün yararı ilkeleriyle çatışabilir niteliktedir. Alman ve Türk hukuk sistemlerinde bu konular, ulusal düzenlemelerin yanında Lahey Çocuk Kaçırmanın Hukuki ve Uluslararası Sonuçlarına Dair 1980 Sözleşme kapsamında da ele alınır.
Bu makalede, hem velayet sahibi hem de velayet hakkı bulunmayan ebeveynin çocuğu kendi ülkesine götürmesinin hukuki sonuçları, karşılaşılabilecek riskler ve yargı uygulamaları üzerinden kapsamlı biçimde değerlendirilecektir.
II. Hukuki Kavramlar ve Mevzuat Çerçevesi
1. Velayet (Sorgerecht / Custody)
Velayet, çocuğun bakım, eğitim, sağlık, mal varlığı yönetimi gibi yönlerini kapsayan temsil ve karar verme yetkisidir.
Almanya’da BGB §1626 vd., Türkiye’de TMK m. 336 vd. hükümleri uygulanır.2. Kişisel İlişki (Umgangsrecht / Şahsi Münasebet)
Velayet hakkına sahip olmayan ebeveynin çocuğu görme, iletişim kurma, zaman geçirme ve belirli günlerde yanında bulundurma hakkıdır. Bu hak çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça sınırlandırılamaz.
3. Uluslararası Kaçırma (Kindesentziehung)
Ebeveynlerden birinin, diğer ebeveynin rızası veya mahkeme kararı olmaksızın çocuğu yurt dışına çıkarması çocuk kaçırma (international child abduction) olarak değerlendirilebilir.
III. Velayet Sahibinin Çocuğu Kendi Ülkesine Götürme Yetkisi
1. Ebeveynin Tam Velayet Sahibi Olduğu Durum
Eğer ebeveyn tek başına velayet hakkına sahipse:
-
Çocuğun yurtdışına taşınmasına hukuken izin verilebilir.
-
Ancak bu taşınma çocuğun hayatında esaslı bir değişiklik yaratıyorsa (örneğin okul değiştirme, çevre değişikliği), kararın diğer ebeveyne danışılmadan alınması hâlinde itiraz edilebilir.
Almanya Federal Mahkemesi (BGH) şu kriterleri aramaktadır:
-
Seyahatin süresi geçici mi kalıcı mı?
-
Taşınmanın nedeni nedir? (örneğin iş, sağlık, evlilik)
-
Çocuğun sosyal çevresi, okul ve arkadaş ilişkileri nasıl etkilenecek?
-
Taşınan ülkede ebeveyn çocuğa uygun yaşam koşulları sağlayabilecek mi?
2. Çocuğun Daimi İkametgâhını Değiştirme
Almanya’da tek başına velayet sahibi olsa bile ebeveynin çocuğun daimi ikametgâhını başka bir ülkeye taşıması için ya:
-
Diğer ebeveynin rızası gerekir, veya
-
Aile mahkemesinden açık izin alınmalıdır (BGB §1671/2).
📌 Bu husus Türkiye’de de aynıdır. TMK m. 336-337 uyarınca velayet sahibi, çocuğu yurt dışına götürmek isterse, diğer ebeveynin rızası aranmaktadır. Aksi durumda “çocuğun yurtdışına çıkarılmasının engellenmesi” davası açılabilir.
IV. Velayet Hakkı Bulunmayan Ebeveynin Çocuğu Kendi Ülkesine Götürmesi
1. Hukuka Aykırılık
Velayet hakkı bulunmayan ebeveynin:
-
Mahkeme izni ya da velayet sahibi ebeveynin rıza ve yazılı muvafakati olmaksızın
-
Çocuğu geçici de olsa yurtdışına götürmesi,
hukuka aykırıdır ve çocuk kaçırma suçu teşkil edebilir.
2. Lahey Sözleşmesi Kapsamında Kaçırma
Almanya ve Türkiye, 1980 tarihli Lahey Çocuk Kaçırma Sözleşmesi’ne taraftır. Bu sözleşme uyarınca:
-
Hukuka aykırı olarak bir ülkeden başka bir ülkeye götürülen çocuğun,
-
En kısa sürede geri iadesi sağlanır.
📌 Çocuğun 16 yaşından küçük olması ve kaçırılma tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde başvuru yapılması şarttır.
3. Ceza Hukuku Yönünden
Almanya Ceza Kanunu (StGB §235) ve Türk Ceza Kanunu (TCK m. 234) kapsamında da, velayet hakkı ihlal edilerek yapılan yurt dışına çıkarma eylemleri çocuk kaçırma suçu kapsamında değerlendirilir.
V. Uygulamada Olası Durumlar ve Yargı Yaklaşımları
🔹 Olası Durum 1: Velayet sahibi anne, Türk vatandaşı, çocuğu Türkiye’ye kalıcı olarak taşımak istiyor.
-
Eğer baba (Alman vatandaşı) rıza gösterirse sorun yaşanmaz.
-
Rıza yoksa, mahkeme çocuğun üstün yararını değerlendirerek taşınma izni verir ya da reddeder.
-
Alman mahkemesi taşınmaya izin vermezse, Türkiye’ye götürme hukuka aykırı sayılır.
🔹 Olası Durum 2: Velayet hakkı babada, anne Almanya’ya gelip çocuğu kendi ülkesine götürüyor.
-
Bu durum açık şekilde çocuğun kaçırılmasıdır.
-
Lahey prosedürü başlatılır, iade davası açılır, icra marifetiyle çocuk geri alınabilir.
-
Ayrıca annenin yurtdışı çıkış yasağı ve ceza soruşturması gündeme gelebilir.
VI. Sonuç
-
Velayet sahibi ebeveynin çocuğu kendi ülkesine götürmesi mümkündür ancak:
-
Kalıcı taşınma halinde diğer ebeveynin izni veya mahkeme kararı gerekir.
-
Rıza yoksa taşınma işlemi çocuk kaçırma olarak yorumlanabilir.
-
-
Velayet sahibi olmayan ebeveynin çocuğu kendi ülkesine götürmesi, açıkça hukuka aykırıdır. Bu durum:
-
Lahey iade sürecine,
-
Ceza soruşturmasına ve
-
Gelecekteki görüşme hakkının sınırlandırılmasına yol açabilir.
-
-
Çocuğun üstün yararı, tüm yargılamalarda birincil kriterdir. Çocuğun sosyal çevresi, eğitimi, duygusal bağları ve güvenliği değerlendirilmeden taşınma kararları alınmamalıdır.
özellikle velayet, kişisel ilişki, ikamet ve iade davaları bakımından farklı şekilde düzenlenmiştir.
Aşağıda çocuğun yaş gruplarına göre beyanlarının etkisi, hem iç hukuk hem de Lahey Sözleşmesi çerçevesinde sistematik olarak açıklanmıştır:
Çocuğun Yaşı ve Beyanlarının Hukuki Niteliği
I. 0-6 Yaş Arası (Erken Çocukluk Dönemi)
➤ Beyan esas alınmaz.
Bu yaş grubunda çocuğun görüşünün alınması, kural olarak mümkün değildir çünkü:
-
Kendi iradesini sağlıklı biçimde ortaya koyamaz,
-
Pedagojik gelişimi yeterli değildir,
-
Yüksek yarar doğrudan ebeveynin durumu üzerinden değerlendirilir.
Alman ve Türk yargılamasında, bu yaş grubunda çocuğun üstün yararı doğrudan velayet sahibinin sosyal ve ekonomik yeterliliği, yaşam koşulları ve çocuğun gelişim ortamı üzerinden analiz edilir.
II. 7-11 Yaş Arası (İlköğretim Çağı)
➤ Beyan destekleyici niteliktedir ama belirleyici değildir.
-
Çocuğun pedagojik açıdan görüş bildirebileceği kabul edilir.
-
Ancak bu beyan mutlak belirleyici değildir.
-
Hakim çocuğu dinleyebilir (özellikle Alman mahkemelerinde uzman eşliğinde), fakat çocuğun ifadesi üstün yarar ilkesine karşıysa dikkate alınmaz.
Örneğin: 9 yaşındaki çocuk “annemle yaşamak istemiyorum” dese bile, annenin bakım şartları daha uygunsa mahkeme bu beyana bağlı kalmaz.
III. 12-15 Yaş Arası (Ortaöğretim ve Ergenliğe Geçiş)
➤ Beyan ağırlıklı olarak dikkate alınır.
-
Bu yaş grubundaki çocukların gelişim düzeyi mahkemece önemli görülür.
-
Velayet, iade ve kişisel ilişki davalarında çocuğun hangi ebeveyni tercih ettiği, çocuğun üstün yararı ile çelişmiyorsa dikkate alınır.
-
Lahey Sözleşmesi uygulamalarında da 12 yaş üstü çocukların ciddi ve olgun bir şekilde ifade ettiği görüşler iade kararlarını etkileyebilir.
📌 Alman Aile Mahkemeleri (Familiengericht), çocuğun dinlenmesini zorunlu hale getirir.
IV. 16-18 Yaş Arası
➤ Beyanlar hâkim niteliktedir.
-
Bu yaş grubundaki çocuklar neredeyse bir “hukuki özne” gibi değerlendirilir.
-
Çocuğun hangi ebeveynle yaşamak istediği veya hangi ülkede kalmak istediği, yalnızca üstün yararla açıkça çelişmiyorsa mahkeme tarafından doğrudan kabul edilir.
Lahey Çocuk Kaçırma Sözleşmesi gereği:
16 yaşından büyük çocuklar için iade kararı verilmez.
STAJYER HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ YAĞMUR YORULMAZ
-
-
-
-