Almanya’da koruma türleri nelerdir? Subsidiar koruma ve geçici koruma hangi statülerdir?
GİRİŞ
Almanya, sığınma başvurularını yalnızca 1951 Cenevre Sözleşmesi kapsamındaki mülteci tanımına göre değerlendirmez. Buna ek olarak, bireyin kişisel zulüm tehlikesi olmasa da ülkesine dönüşünde ciddi zarar görme riski taşıdığı durumlarda farklı koruma statüleri tanır. Bu statülerden en yaygın olanları subsidiar (ikincil) koruma ve **geçici koruma (ulusal düzeyde sınır dışı yasağı)**dır.
Bu makalede, Almanya’da subsidiar koruma ve geçici koruma statüsünün hukuki dayanakları, başvuru süreçleri, başvuru sahibine sağladığı haklar, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve bu statülerin diğer oturum türlerinden farkları ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
- HUKUKİ DAYANAKLAR
1.1. Uluslararası ve AB Hukuku
- AB Nitelikli Koruma Direktifi (2011/95/EU): Üye devletlerin sığınma hakkı dışında, ciddi zarar riski altındaki bireylere koruma sağlamasını zorunlu kılar.
- Cenevre Sözleşmesi (1951) sadece kişisel zulme dayalı mülteci statüsünü kapsar. Subsidiar koruma bu boşluğu tamamlamak için oluşturulmuştur.
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 3: İşkence veya insanlık dışı muameleye karşı korunma yükümlülüğü.
1.2. Alman Ulusal Hukuku
- Almanya Sığınma Yasası (Asylgesetz) §4: Subsidiar korumayı tanımlar.
- Almanya Yabancılar Yasası (Aufenthaltsgesetz) §60: Geçici koruma kapsamındaki sınır dışı yasağını düzenler.
Bu iki koruma türü, mülteci statüsünün dışında kalan ancak ciddi insan hakları ihlali riski taşıyan bireyler için alternatif birer hukuki güvence oluşturur.
- SUBSIDIAR (İKİNCİL) KORUMA STATÜSÜ
2.1. Tanım ve Uygulama Koşulları
Subsidiar koruma, kişisel bir zulüm gerekçesi olmamakla birlikte, başvuranın ülkesine dönmesi halinde şu risklerden biriyle karşılaşacağı durumlarda verilir:
- Ölüm cezası uygulanması veya infaz edilmesi riski
- İşkence veya insanlık dışı, aşağılayıcı muamele veya ceza riski
- Uluslararası veya iç silahlı çatışmalar nedeniyle ciddi bireysel tehdit
Almanya’da bu statü, özellikle Suriye, Afganistan, Irak gibi savaş veya iç çatışma halindeki ülkelerden gelen başvurular sonucunda yaygın şekilde verilmektedir.
2.2. Başvuru Süreci
Subsidiar koruma başvurusu, genel iltica başvurusu kapsamında değerlendirilir. Yani başvuru sahibi:
- Öncelikle mülteci statüsüne uygunluk açısından değerlendirilir
- Bu mümkün değilse, BAMF (Federal Göç ve Mülteciler Dairesi) subsidiar koruma şartlarını inceler
- Uygun görülürse, kişiye subsidiar koruma statüsü verilir
2.3. Statü Sahiplerine Sağlanan Haklar
- 1 yıl geçerli oturum izni, gerekli görülürse 2 yıl daha uzatılabilir
- Almanya’da çalışma hakkı
- Entegrasyon kurslarına katılım
- Sosyal yardım ve sağlık hizmetlerine erişim
- Eğitim ve mesleki eğitim olanakları
2.4. Aile Birleşimi Hakkı
Subsidiar koruma sahiplerinin aile birleşimi hakkı, mültecilere göre daha kısıtlıdır. Bu kişilerin:
- Eş ve reşit olmayan çocuklarını Almanya’ya getirebilmesi için ilave şartlar aranmaktadır
- Genellikle ancak oturum izni 2 yıldan fazla uzatılırsa veya insani gerekçeler varsa kabul edilmektedir
- Ayrıca başvuru 3 ay içinde yapılmazsa bu hak tamamen kaybedilebilir
- GEÇİCİ KORUMA (ULUSAL SINIR DIŞI YASAĞI)
3.1. Tanım ve Kapsam
Geçici koruma, sığınma başvurusu reddedilen ancak bireyin ülkesine geri gönderilmesi halinde ciddi zarar görme ihtimali bulunan durumlarda uygulanan bir ikamet statüsüdür.
- 60 (5) ve (7) AufenthG hükümlerine göre:
- Kişi AİHS Madde 3 kapsamında geri gönderilirse işkence, kötü muamele, ölüm riskiyle karşı karşıyaysa
- Kişisel sağlık durumu, savaş veya diğer ağır insani nedenlerle dönüşü mümkün değilse
- O zaman Almanya bu kişiyi sınır dışı etmez ve geçici koruma verir
Bu statü, “mülteci” veya “subsidiar koruma” statüsünden daha zayıf ve daha geçici bir korumadır.
3.2. Sağladığı Haklar
- 1 yıllık oturum izni, gerekli hallerde uzatılır
- Sınırlı çalışma izni (genellikle Federal İş Kurumu onaylı)
- Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı
- Asgari düzeyde sosyal yardım
3.3. Aile Birleşimi Yok
Geçici koruma sahiplerinin aile birleşimi hakkı bulunmaz. Bu, statünün en sınırlayıcı özelliğidir.
3.4. Duldung ile Farkı
Geçici koruma, iltica sisteminin bir parçasıdır ve resmi bir oturum iznidir. Oysa “Duldung” (hoşgörü statüsü), oturum hakkı vermeyen, sadece geçici sınır dışı etmeme durumudur. Duldung statüsü genellikle:
- Belgeleri eksik olan
- Kimliği belirlenemeyen
- Sınır dışı edilemeyen ama ilticası reddedilen kişiler için uygulanır
- KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE HUKUKİ TARTIŞMALAR
4.1. Subsidiar Statü Sahiplerinin Ayrımcılığa Uğraması
Mülteciler ile subsidiar koruma sahipleri arasında haklar açısından ciddi farklar bulunur. Özellikle aile birleşimi hakkının sınırlanması, AİHM kararlarıyla çelişebilir niteliktedir. Bu durum, insan hakları örgütleri tarafından sıkça eleştirilmektedir.
4.2. Geçici Korumanın Belirsizliği
Geçici koruma statüsünün uzatılıp uzatılmayacağı her yıl ayrı değerlendirildiği için, kişiler uzun süreli bir gelecek planı yapamamaktadır. Bu da:
- Psikolojik sorunlara
- İstihdam ve entegrasyon engellerine
- Toplumsal dışlanmaya yol açmaktadır
4.3. BAMF Kararlarının Tutarsızlığı
Bazen aynı ülke vatandaşı olan başvuru sahiplerine farklı kararlar verildiği görülmektedir. Özellikle BAMF’ın siyasi durumları değerlendirme biçimi değişebildiğinden, hukuki belirlilik ilkesi zarar görmektedir.
4.4. Aile Birleşimi Engelleri
Subsidiar koruma sahiplerinin 3 ay içinde aile birleşimi başvurusu yapma şartı, fiilen erişilemez bir koşul olarak eleştirilmektedir. Çünkü bu kısa sürede gerekli belgelerin temini çoğu zaman mümkün olmamaktadır.
- KALICILIK VE GELECEK PERSPEKTİFİ
5.1. Süresiz Oturum Hakkı
Subsidiar koruma sahipleri:
- 5 yıl boyunca kesintisiz ikamet,
- Geçimini sağlamış olmak,
- B1 düzeyinde Almanca bilgisi,
- Entegrasyon kursunu tamamlamış olmak şartlarını sağladıklarında süresiz oturum iznine başvurabilirler.
Geçici koruma sahipleri ise genellikle bu hakka doğrudan ulaşamaz.
5.2. Vatandaşlık Hakkı
Almanya’da 8 yıl (bazı durumlarda 6 yıl) yasal ikamet sonrası, subsidiar statü sahipleri Alman vatandaşlığına başvurabilir. Ancak geçici koruma statüsünde bu hak çok sınırlıdır.
SONUÇ
Almanya’da subsidiar ve geçici koruma statüsü, klasik mültecilik tanımı dışında kalan ancak yine de uluslararası korumaya muhtaç bireyler için hayati öneme sahiptir. Subsidiar koruma, daha güçlü ve uzun vadeli haklar sunarken; geçici koruma, daha sınırlı ve belirsiz bir oturum hakkı tanır.
Her iki statü de Almanya’nın insan haklarına dayalı hukuk düzeninin bir yansımasıdır. Ancak uygulamada karşılaşılan hukuki boşluklar, aile birleşimi sınırlamaları ve belirsizlik gibi sorunlar, bu koruma biçimlerinin insan onuruna uygun şekilde geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Gelecekte, özellikle geçici koruma sahiplerine yönelik hakların genişletilmesi ve BAMF kararlarının daha tutarlı hale gelmesi, Almanya’nın mülteci hukukunun kalitesini artıracaktır.