Single Blog Title

This is a single blog caption

AİHM Başvurularında Usule İlişkin Dört Aylık Süre Kuralına Riayet Etme

Giriş: AİHM Başvurularında Dört Aylık Süre Kuralı

AİHM başvurularında dört aylık süre kuralı, bireysel başvuruların kabul edilebilirliği bakımından en kritik kriterlerden biridir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe giren 15 No’lu Ek Protokol ile birlikte başvuru süresini altı aydan dört aya indirmiştir. Bu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 35. maddesine dayanmakta olup, hem başvurucular hem de devletler açısından hukuki güvenliği güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

1. Usule İlişkin Dört Aylık Süre Kuralının Hukuki Dayanağı ve Amacı

Başvuru süresinin kısaltılması, Sözleşme’nin ikincil nitelik taşıyan yapısının korunmasıyla doğrudan ilişkilidir. Dört aylık süre;

  • yargılamaların makul sürede tamamlanması,

  • delillerin kaybolmasını önlemek,

  • hukuki belirsizliğin ortadan kaldırılması
    amacıyla getirilmiştir.

AİHM, Sabri Güneş/Türkiye [BD] kararında sürenin, adil yargılanma hakkı bakımından hem bireylere hem de devletlere öngörülebilirlik sağladığını vurgulamıştır. Bu kural, yalnızca bireysel başvuruların disiplinini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda devletlerin sürekli belirsizlik altında kalmasını engeller.

2. Sürenin Başlangıcı

  • Nihai Karar

Dört aylık süre, iç hukuk yollarının tüketilmesi sonucunda verilen nihai kararın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin, Yargıtay veya Anayasa Mahkemesi’nin verdiği son karar, süre bakımından başlangıç noktasıdır.

  • Karardan Haberdar Olma

Başvurucunun veya temsilcisinin nihai karardan tebliğ yoluyla haberdar olması, sürenin başlangıcı için esas alınır. Koç ve Tosun/Türkiye (k.k.) kararında belirtildiği üzere, kararı öğrenme tarihi konusunda ispat yükü devlete aittir.

  • İç Hukuk Yolu Bulunmaması

Eğer etkili bir iç hukuk yolu mevcut değilse, dört aylık süre ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu durum özellikle yaşam hakkı veya kötü muamele yasağı gibi mutlak hakların ihlali iddialarında önem taşır.

  • Devam Eden Durumlar

Sürekli nitelikteki ihlallerde (örneğin kaybolan bir kişinin akıbetinin araştırılmaması gibi) süre, ihlalin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Varnava ve Diğerleri/Türkiye [BD] kararında Mahkeme, bu tür durumlarda başvurucuların makul bir süre içinde AİHM’e başvurmaları gerektiğini vurgulamıştır.

3. Sürenin Sona Ermesi

Süre, nihai karardan haberdar olunduğu günü takip eden günden itibaren başlar ve tam dört takvim ayı sonunda biter. Bu süre, hafta sonu veya resmî tatile denk gelse dahi uzamaz.

AİHM, süreyi değerlendirirken ulusal mevzuata değil, Sözleşme’ye özgü kriterlere dayanır. Bu yaklaşım, farklı hukuk sistemlerindeki süre hesaplama farklılıklarını ortadan kaldırır ve yeknesak uygulama sağlar.

4. Başvurunun Yapıldığı Tarih

  • Başvurunun yapılmış sayılabilmesi için, usulüne uygun doldurulmuş başvuru formunun Mahkeme’ye gönderilmiş olması gerekir. İçtüzüğün 47. maddesi uyarınca eksik bilgi veya belge ile yapılan başvurular süreyi kesmez.

    • Posta yoluyla gönderim: Başvuru tarihi, postaya verildiği tarihtir.

    • Faks ile gönderim: Faksla gönderilen dilekçeler süreyi durdurmaz. Başvurunun imzalı aslının dört ay içinde Mahkeme’ye ulaşması gerekir.

    • Yetki belgesi: Başvurunun avukat aracılığıyla yapılması halinde, geçerli bir vekaletnamenin eklenmesi zorunludur. Aksi takdirde başvuru reddedilebilir.

5. Özel Durumlar

  • Yaşam Hakkı ve Devam Eden İhlaller

Yaşam hakkına ilişkin kayıp vakaları, işkence yasağı ihlalleri veya uzun süreli mülkiyet ihtilaflarında, Mahkeme başvuruculardan makul sürede harekete geçmelerini beklemektedir. Gereksiz gecikme yaşanması, başvurunun süre yönünden reddedilmesine yol açabilir.

  • Tutukluluk Halleri

Peş peşe yaşanan tutukluluk dönemlerinde dört aylık süre, son tutukluluk tarihinden itibaren başlar. Farklı yargılamalara ait tutukluluk dönemleri ise ayrı ayrı değerlendirilir.

Türkiye Açısından Uygulama

Türkiye bakımından dört aylık süre kuralı, Anayasa Mahkemesi bireysel başvurusu yolunun tüketilmesinden sonra işlemeye başlamaktadır. Yani bireyler öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalı, buradan alınan kararın kesinleşmesinden itibaren dört ay içinde AİHM’e başvuru yapmalıdır.

Sonuç

AİHM başvurularında dört aylık süre kuralı, bireysel başvuruların zamanında yapılmasını sağlamak, hukuki güvenliği pekiştirmek ve adaletin gecikmesini önlemek için getirilmiştir. 1 Şubat 2022’de yürürlüğe giren bu düzenleme, başvurucuların hak kaybına uğramamaları için dikkatle takip edilmelidir. Süre, nihai kararın öğrenilmesiyle başlamakta, devam eden ihlallerde ise ihlalin sona ermesiyle işlemektedir.

Bu nedenle, AİHM’e başvurmayı düşünen herkesin, dört aylık süreyi asla göz ardı etmemesi ve başvurusunu eksiksiz şekilde yapması gerekir.

Hukuk Fakültesi Öğrencisi Sevgi Demirtaş

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button