Single Blog Title

This is a single blog caption

Adli Kontrol Ve Tutuklama Arasındaki Farklar

  Ceza muhakemesi süreci, suç isnadı altında bulunan kişinin hem haklarını korumayı hem de yargılamanın sağlıklı yürütülmesini sağlamayı amaçlar.
Bu süreçte en hassas dengelerden biri, kişi özgürlüğü ile kamu güvenliği arasındaki dengedir.

Kişi özgürlüğünü en fazla etkileyen tedbirlerin başında tutuklama gelir. Ancak tutuklama, istisnai bir koruma tedbiridir. Bu nedenle Türk Ceza Muhakemesi Hukuku, daha az kısıtlayıcı bir alternatif olarak adli kontrol kurumunu getirmiştir.

Bu makalede, adli kontrol ve tutuklama kurumlarının hukuki dayanakları, uygulama koşulları, yargısal denetim mekanizmaları ve aralarındaki farklar detaylı biçimde ele alınacaktır.


2. Tutuklama Nedir?

Tutuklama, şüpheli veya sanığın yargılama süreci boyunca kaçma, delilleri karartma veya tanıklara etki etme ihtimaline karşı, mahkeme kararıyla özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

Tutuklama, bir koruma tedbiri olup, ceza değildir.
Ancak uygulamada en ağır koruma tedbiri olduğu için, kişi özgürlüğüne ciddi müdahale oluşturur.

2.1. Tutuklamanın Hukuki Dayanağı

Tutuklamanın temel dayanağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 100. maddesidir.

CMK m.100/1’e göre:

“Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı ve bir tutuklama nedeninin bulunması hâlinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.”

Yani tutuklama kararı için iki temel koşul gerekir:

  1. Kuvvetli suç şüphesi

  2. Tutuklama nedeni

2.2. Tutuklama Nedenleri

Tutuklama nedenleri CMK m.100/2’de sayılmıştır:

  • Şüpheli veya sanığın kaçma ihtimali,

  • Delilleri yok etme, gizleme, değiştirme veya tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali.

Ayrıca bazı suçlar bakımından (örneğin örgütlü suçlar, ağır cezalar) tutuklama nedeni varsayılabilir.

2.3. Tutuklama Kararını Kim Verir?

Tutuklama kararı, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından verilir.
Cumhuriyet savcısı sadece talepte bulunabilir; kararı hâkim verir.


3. Adli Kontrol Nedir?

Adli kontrol, tutuklama yerine başvurulan, kişinin özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan, belirli yükümlülükler altında tutulmasını sağlayan bir koruma tedbiridir.

Bu kurumun amacı, tutuklamayı istisna hâline getirmek ve kişi özgürlüğünü asgari düzeyde sınırlamaktır.

3.1. Adli Kontrolün Hukuki Dayanağı

Adli kontrol, CMK m.109 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre:

“Tutuklama nedenleri bulunmakla birlikte, tutuklama yerine adli kontrol uygulanabilir.”

Yani, tutuklama şartları oluşmuş olsa dahi, hâkim adli kontrolün yeterli olacağı kanaatindeyse tutuklama kararı vermeyebilir.

3.2. Adli Kontrol Yükümlülükleri

Adli kontrol altındaki kişi, hâkim tarafından belirlenen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulabilir. Bunlardan bazıları:

  • Belirli bir yerleşim bölgesinden ayrılmamak,

  • Belirli yerlere gitmemek (örneğin mağdurun evi, işyeri),

  • Belirli kişileri aramamak ya da onlarla iletişim kurmamak,

  • Belirli sürelerde karakola giderek imza vermek,

  • Pasaportuna el konulması ve yurt dışına çıkış yasağı,

  • Tedavi veya rehabilitasyon tedbirine katılmak (özellikle bağımlılık suçlarında),

  • Güvence (teminat) yatırmak.

3.3. Adli Kontrolün Süresi

Adli kontrol süresi, soruşturma veya kovuşturma süresiyle sınırlıdır.
Gerekli görülmesi hâlinde uzatılabilir, ancak ölçülülük ilkesi gereği süresiz devam ettirilemez.


4. Adli Kontrol ve Tutuklama Arasındaki Farklar

Adli kontrol ve tutuklama arasındaki farklar, hem kişi özgürlüğü hem de yargılama sistematiği bakımından önem taşır.
Aşağıda bu farklar ana başlıklarla özetlenmiştir:

Kriter Tutuklama Adli Kontrol
Hukuki Niteliği Kişi özgürlüğünü tamamen kısıtlayan koruma tedbiri Kişi özgürlüğünü sınırlayan, ama kısıtlamayan koruma tedbiri
Uygulama Koşulları Kuvvetli suç şüphesi + tutuklama nedeni Tutuklama nedenleri mevcut olsa bile yeterli görülmezse uygulanır
Karar Merci Sulh ceza hâkimi veya mahkeme Sulh ceza hâkimi veya mahkeme
Süre Belirli suçlarda azami tutukluluk süreleri vardır (örneğin 2 yıl, 5 yıl) Süre sınırı yoktur, ancak makul olmalıdır
Sonuç Kişi ceza infaz kurumuna gönderilir Kişi serbesttir ancak belirli yükümlülüklere tabidir
Amaç Kaçmayı, delil karartmayı engellemek Aynı amaçla, özgürlüğü daha az kısıtlayarak kontrol sağlamak
İhlal Sonucu Tutukluluk devam eder Yükümlülük ihlal edilirse tutuklama kararı verilebilir
Özgürlük Kısıtlaması Tam Kısmi

5. Ölçülülük İlkesi ve Alternatif Tedbir Mantığı

Ceza muhakemesinde temel ilkelerden biri ölçülülük ilkesidir.
Bu ilke, “müdahale, amaca ulaşmak için en hafif araçla yapılmalıdır” anlayışını getirir.

Dolayısıyla, adli kontrol tedbiri mümkünse tutuklama kararı verilmemelidir.
Tutuklama son çare (ultima ratio) olmalıdır.

Anayasa Mahkemesi, birçok bireysel başvuru kararında bu ilkeye dikkat çekmiştir:

“Tutuklama, son çare olarak başvurulması gereken istisnai bir tedbirdir. Daha hafif tedbirler yeterliyse uygulanmalıdır.”
(AYM, Mustafa Avcı Kararı, 2019)


6. Adli Kontrol Kararına İtiraz

Adli kontrol kararı veya yükümlülüklerine karşı kişi veya müdafii itiraz edebilir.
İtiraz süresi 7 gündür ve CMK m.111’e göre kararı veren mahkemeye sunulur; itirazı üst merci değerlendirir.

Ayrıca, kişi adli kontrol altındayken durum değiştiğinde (örneğin delil toplama tamamlandıysa), hâkimden yükümlülüğün kaldırılmasını veya hafifletilmesini isteyebilir.


7. Tutuklama Yerine Adli Kontrolün Uygulanması (Uygulama Örnekleri)

Yargıtay ve yerel mahkemeler, birçok olayda tutuklama yerine adli kontrolün yeterli olacağına hükmetmiştir.
Örneğin:

  • Yargıtay 16. Ceza Dairesi (2019/1543 E., 2020/3211 K.) kararında;

    “Şüphelinin sabit ikametgâh sahibi olması, kaçma ihtimalinin düşük bulunması nedeniyle tutuklama yerine adli kontrol yeterlidir.”

  • AYM, Ahmet Can Kararı (2021):

    “Tutuklamanın devamı kararında somut gerekçe bulunmaması, ölçülülük ilkesine aykırıdır. Adli kontrol alternatifinin değerlendirilmemesi, kişi özgürlüğü ihlalidir.”

Bu kararlar, hâkimlerin tutuklama kararı vermeden önce mutlaka adli kontrol seçeneklerini değerlendirmesi gerektiğini vurgular.


8. Uygulamada Sık Karşılaşılan Sorunlar

Adli kontrol sisteminin uygulanmasında bazı pratik sorunlar da görülmektedir:

  • Yükümlülüklerin ölçüsüz belirlenmesi (örneğin günde iki kez imza zorunluluğu),

  • Süre sınırının olmaması,

  • Kolluk denetiminin yetersizliği,

  • Yurt dışına çıkış yasağının otomatik uygulanması gibi durumlar, kişi özgürlüğü üzerinde gereksiz yük yaratabilir.

Bu nedenle her somut olayda, adli kontrolün kapsamı kişiye özel ve orantılı biçimde belirlenmelidir.

HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ YAĞMUR YORULMAZ

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button