Single Blog Title

This is a single blog caption

Adli Kontrol Ne Kadar Sürer? (CMK 110/A)

Ceza muhakemesi hukukunda adli kontrol tedbiri, tutuklamanın alternatifi olarak getirilen önemli bir koruma tedbiridir. Ancak bu tedbir de sonuç itibarıyla kişinin özgürlüğünü kısıtladığından, süresiz uygulanması mümkün değildir. Türk hukukunda adli kontrolün süresi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 110/A maddesinde düzenlenmiş olup, bu hüküm kişi özgürlüğünün korunması bakımından kritik bir güvence sağlamaktadır.


Adli Kontrolün Süresiz Olmaması

Tutuklama gibi adli kontrol de, şüpheli veya sanığın kaçma ihtimalini önlemek, delilleri karartmasını engellemek ve yargılamanın güvenliğini sağlamak için başvurulan geçici bir tedbirdir. Tedbirin amacı, yargılamanın sağlıklı yürütülmesini sağlamak olup, cezalandırma değildir. Bu nedenle adli kontrol, yalnızca gerekli olduğu süre boyunca devam edebilir; yargılama sürecini aşan, belirsiz veya süresiz uygulamalar kişi özgürlüğüne aykırıdır.


CMK m.110/A’nın Düzenlemesi

CMK m.110/A hükmü, adli kontrol tedbirinin ne kadar süreceğini açıkça sınırlandırmıştır. Buna göre:

  • Adli kontrol tedbiri, tutuklama süresine ilişkin hükümler kıyasen uygulanarak belirlenir.

  • Yani, soruşturma ve kovuşturma evresinde tutuklama için öngörülen azami süreler adli kontrol bakımından da bağlayıcıdır.

  • Böylece şüpheli veya sanık, belirsiz sürelerle adli kontrol altında tutulamaz.

Bu düzenleme, uygulamada adli kontrolün “uzatılmış bir tutuklama” haline dönüşmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.


Adli Kontrolün Kaldırılması ve Uzatılması

Adli kontrol tedbiri, hâkim veya mahkeme tarafından re’sen veya şüpheli/sanığın talebi üzerine kaldırılabilir. Ayrıca CMK m.111/2 uyarınca yükümlülükler değiştirilebilir veya hafifletilebilir.

Adli kontrolün devam edip etmeyeceği belirli aralıklarla gözden geçirilmelidir. Eğer dosyanın geldiği aşamada artık kaçma veya delil karartma riski kalmamışsa, tedbirin devam etmesi hukuka aykırı olur. Buna rağmen adli kontrolün keyfî şekilde uzatılması, hem Anayasa’nın 19. maddesine hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesine aykırıdır.


Anayasa Mahkemesi ve AİHM Perspektifi

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kararlarında sıkça “ölçülülük” ve “gerekçelilik” vurgusu yapmıştır. Özellikle uzun süre devam eden yurtdışı çıkış yasakları ve sıkı imza yükümlülükleri, gerekçesiz uzatıldığında kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali olarak değerlendirilmiştir.

AİHM de benzer şekilde, adli kontrol tedbirlerinin gereksiz yere uzun sürmesi durumunda ihlal tespiti yapmaktadır. Mahkemeye göre, her kısıtlama meşru bir amaca dayanmalı, gerekli olmalı ve orantılı şekilde uygulanmalıdır.


Sonuç

CMK m.110/A, adli kontrolün süresini sınırlayarak kişi özgürlüğünü koruyan önemli bir hükümdür. Buna göre:

  • Adli kontrol, soruşturma ve kovuşturma evresindeki azami tutukluluk süreleriyle sınırlıdır.

  • Tedbir, ölçüsüz şekilde uzatılamaz ve gerekliliğini yitirdiğinde kaldırılmalıdır.

  • Yargı mercileri, adli kontrolü her seferinde somut gerekçelerle sürdürmeli, aksi hâlde kişi özgürlüğü ihlali gündeme gelecektir.

Sonuç olarak, adli kontrol tedbiri süresiz bir kısıtlama değil, yalnızca geçici ve ölçülü bir önlemdir. Hukuka uygun uygulandığında hem kamu güvenliğini sağlar hem de bireyin temel haklarını korur.

                                                                                                                                             Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ada Ceren KENDİGELEN

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button