Single Blog Title

This is a single blog caption

HEKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Giriş

Hekimlerin hukuki sorumluluğu, sağlık hukukunun önemli bir parçasını oluşturur ve sağlık hizmetlerinin kalitesini, etik standartları ve hasta haklarını korumayı amaçlar. Türkiye’de hekimlerin hukuki sorumluluğu, çeşitli yasal düzenlemelerle belirlenmiş olup, tıbbi malpraktis ve etik ihlaller gibi iki ana kategori altında incelenir. Makalede, hekimlerin hukuki sorumluluğunun kapsamı, yasal çerçevesi ve karşılaşılan uygulama sorunları düzenli bir şekilde ele alınacaktır.

I. Hekimin Hukuki Sorumluluğunun Kapsamı

Hekimlerin hukuki sorumluluğu, iki ana alan altında değerlendirilir: tıbbi malpraktis ve etik ihlaller. Bu sorumlulukların yasal temeli, Türkiye’de Borçlar Kanunu (BK), Türk Ceza Kanunu (TCK) ve çeşitli Sağlık Bakanlığı yönetmelikleriyle belirlenmiştir.

I.I. Tıbbi Malpraktis

Tıbbi malpraktis, hekimin mesleki standartlara uymadan hareket etmesi sonucu hastaya zarar vermesidir. Türkiye’de tıbbi malpraktis davaları, genellikle Borçlar Kanunu’nun sorumluluk hükümleri ve Türk Ceza Kanunu’nun cezai düzenlemeleri çerçevesinde ele alınır.

 Borçlar Kanunu Çerçevesinde

Borçlar Kanunu’nun 41. maddesi, “Bir sözleşmenin ifası sırasında taraflar, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun davranmak zorundadır” şeklinde düzenlenmiştir. Hekimler, hasta ile yaptıkları sözleşmeye uygun hareket etmediklerinde ve bu durum hasta zararına yol açtığında, BK’nın 41. maddesi gereğince sorumlu tutulur. Burada, hekimin gerekli özeni göstermesi ve profesyonel standartlara uyması beklenir.

 Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde

Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi, “Kasten veya ihmalkarlıkla bir kişinin ölümüne veya ağır yaralanmasına neden olma” suçunu düzenler. Bu madde, tıbbi uygulamalarda hekimlerin kusur göstermeleri durumunda cezai sorumluluklarını belirler. Hekimlerin kasten veya ihmal sonucu hastaya zarar vermesi durumunda karşılaşacakları cezai yaptırımlar bu madde çerçevesinde ele alınır.

I.II. Etik İhlaller

Hekimlerin etik sorumlulukları, profesyonel etik kuralları ve sağlık mevzuatlarıyla belirlenmiştir. Türk Tabipleri Birliği tarafından yayımlanan etik kurallar, hekimlerin hasta haklarına saygı göstermelerini ve profesyonel standartlara uymalarını sağlar.

 Hasta Bilgilendirme Yükümlülüğü

Hasta bilgilendirme yükümlülüğü, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen genel kurallara dayanır. Türk Tabipleri Birliği’nin etik kurallarına göre, hekimler hastalarını tedavi seçenekleri, riskler ve olası sonuçlar hakkında bilgilendirmek zorundadır. Bu yükümlülük, hasta onamının alınması sürecinde temel bir ilkedir ve hastanın tedavi sürecinde tam bilgiye sahip olmasını sağlar.

 Mahremiyetin Korunması

Hekimlerin hasta mahremiyetine saygı göstermesi, etik bir zorunluluktur. Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 8. maddesi, hasta bilgilerinin gizliliğinin korunmasını öngörür: “Hastaların sağlık bilgileri, ancak hasta tarafından açıkça izin verilmişse veya yasal zorunluluk gerektiriyorsa paylaşılabilir.” Bu düzenleme, hekimin hastanın kişisel verilerini koruma yükümlülüğünü açıkça belirler.

II. Hekimin Hukuki Sorumluluğunun Yasal Çerçevesi

Hekimlerin hukuki sorumluluğu, çeşitli yasal düzenlemelerle belirlenmiştir. Türkiye’de, bu düzenlemeler hem tıbbi malpraktis hem de etik ihlallerle ilgili sorumlulukları kapsamlı bir şekilde ele alır.

II.I. Türk Ceza Kanunu (TCK)

Taksirle öldürme
Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile
birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

İnsan üzerinde deney
Madde 90- (1) İnsan üzerinde bilimsel bir deney yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır

II.III. Sağlık Bakanlığı Yönetmelikleri

Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan yönetmelikler, hekimlerin uygulamalarında uymaları gereken standartları belirler. Örneğin, Hasta Hakları Yönetmeliği, hastaların haklarını ve hekimlerin bu haklara saygı gösterme yükümlülüğünü belirler. Ayrıca, “Tıbbi Deontoloji ve Etik Kuralları” yönetmeliği, hekimlerin etik sorumluluklarını ve profesyonel standartlarını detaylandırır.

III. Hekimin Hukuki Sorumluluğunda Uygulama Sorunları

Hekimlerin hukuki sorumluluğunda karşılaşılan uygulama sorunları, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu sorunlar, yasal belirsizlikler, eğitim eksiklikleri ve uygulama zorluklarını içerir.

III.I. Yasal Belirsizlikler

Hekimlerin hukuki sorumluluğunu etkileyen yasal belirsizlikler, uygulama zorluklarına neden olabilir. Özellikle tıbbi malpraktis davalarında, standartların belirlenmesi ve uzman görüşlerinin rolü gibi konularda belirsizlikler yaşanabilir. Bu belirsizlikler, hekimin sorumluluğunu belirlemede güçlükler yaratabilir ve hukuki süreçlerin karmaşıklığını artırabilir.

III.II. Eğitim Eksiklikleri

Hekimlerin hukuki ve etik sorumlulukları hakkında yeterli eğitim almamış olmaları, uygulama sorunlarına yol açabilir. Hekimlerin, hukuki sorumlulukları hakkında sürekli eğitim alması, bu sorumlulukları daha iyi yerine getirmelerini sağlar. Ayrıca, etik ve profesyonel standartlara uygunluk için eğitim programlarının artırılması gerekebilir.

III.III. Uygulama Zorlukları

Hekimlerin, sağlık hizmetleri sırasında karşılaştıkları uygulama zorlukları, hukuki sorumluluklarını etkileyebilir. Örneğin, sınırlı kaynaklar, yoğun iş yükü ve sistematik eksiklikler, hekimin hatalı uygulamalara neden olabilir. Bu zorlukların aşılması, hem sağlık sisteminin genel işleyişini hem de hekimlerin profesyonel sorumluluklarını etkiler.

 

3. Hukuk Dairesi         2011/19821 E.  ,  2012/4726 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava dilekçesinde; diş ve diş etlerindeki ağrı ve hassasiyet nedeniyle davalı hekime giden davacıya dişetleri tedavi edilmeksizin 18 adet protez diş takıldığı, ancak ağrı ve şikayetlerinin dayanılmaz boyuta ulaştığı, başka hekime giden davacıya diş etleri tedavi edildikten sonra protezlerin değiştirilmesi gerektiğinin söylendiği, tekrar davalı diş hekimine başvurmasına rağmen tedavi isteğinin geri çevrildiği, bunun üzerine başka bir hekime giden davacının aylarca tedavi gördüğü, yeni doktora 5.000 TL para ödendiği ileri sürülerek, 5.000 TL maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.Mahkemece davalının kusurunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; protez yapımından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yanlar arasında gerçekleştiği ileri sürülen temel hukuksal ilişki, BK.nun 355.maddesinde tanımlandığı üzere bir “eser” sözleşmesidir. Davacı yüklenici; davalı ise iş-eser sahibidir. Eser sözleşmesinde yüklenici, iş-eser sahibi ile akdî ilişkiye girerken bir sonuç yani “eser” meydana getirmeyi yüklenmektedir. Bu anlamda eser bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur.Bu niteliği itibarıyla eser sözleşmesi, hizmet sözleşmesinden farklıdır. Diğer yandan eser sözleşmesinde, vekâlet sözleşmesindeki unsurların aksine çalışma sonunda; istenilen belli bir sonucun mutlaka elde edilmesi amacı güdüldüğünden ve yüklenici eseri meydana getirmekle ve onu teslim etmekle yükümlü olduğundan, protez yapımı sözleşmesi de vekâlet akdi değil, bir “eser” sözleşmesidir.Eser sözleşmesi ile üstlenilen eseri, yüklenici, sadakat ve özenle yapmak zorundadır. İş-eser sahibi tarafından kendisine duyulan güvene uygun olarak ve onun yararına olacak şekilde yapması ve ona zarar verecek her türlü hareketten kaçınması, yüklenicinin “sadakat” borcu gereğidir (BK.md. 357). Yüklenicinin yüklendiği ediminin ifasında göstermek zorunda kaldığı özenin derecesi, Borçlar Kanunu’nun 356/I. maddesi gereğince, hizmet akdinde işçinin işini yaparken göstermek zorunda olduğu özen borcu gibidir (BK. m. 321). Ancak, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere, yüklenici, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması ve işin de uzmanı olması gözönünde bulundurularak sorumluluğunun hizmet akdine dayalı olarak çalışan işçiye nazaran daha ağır olduğu kabul edilmektedir. Özen borcu, Borçlar Kanunu’nun 96. maddesinde düzenlenen sorumluluğun özel bir şeklidir. Yasa koyucu, eser sözleşmesinde sorumluluğu, akdin sonucuna bırakmamış ve özel hüküm koymuş olmakla özen borcuna ne denli önem verildiğini göstermiştir. Bu itibarla, aksine davranış halinde iş-eser sahibi, sadece zararın varlığını ve miktarını kanıtlamakla yükümlüdür. Yüklenici ise, her türlü önlemi aldığını, özen gösterdiğini ve edimini sadakatla ifa ettiğini ve kusurunun bulunmadığını ispatlamakla ödevlidir. Yüklenicinin özen borcu, iş-eser’in teslimine kadar devam eder ve iş-eser sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan yüklenicinin kaçınmasını gerektirir.Özetle açıklanan ve somut olayda uygulanması gereken hukuk kurallarına göre uyuşmazlık çözümlenmelidir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 09.02.2007- 06.03.2007 tarihleri arasında davalı hekimde tedavi gördüğü ve 14 adet diş protezi takıldığı, 27.04.2007 tarihinde tekrar davalıya başvurduğu ve panoramik film çekildiği, bu filmlerin kesin teşhise yardımcı görüntülemeler olduğu, 23.05.2007 ile 20.09.2007 tarihleri arasında ise dava dışı ikinci hekimde tedavi gördüğü, yapılan tedavilerde aciliyet sıralamasına uyulmadığı, ancak davacının iddia ettiği kusurun davalıdan kaynaklandığının kesin bir şekilde tespit edilemediği belirtilmiştir. Mahkemece bu rapora göre karar verilmiş ise de, davacının 27.04.2007 tarihinde davalı hekime başvurduğu ve panoramik film çekildiği sabittir. Bu film dosya arasında mevcuttur…Ağız Ve Diş Sağlığı Başhekimliğinin 14.12.2007 tarihli raporunda bu panoramik filme göre; protetik tedaviye başlamadan önce yapılması gereken periodontal ve endodontik tedavilerin gerekli olduğu ölçüde yapılmadığı belirtilmiştir.O halde, davacının ikinci bir doktora gitmeden önce davalı hekimde panoramik film çektirdiği, ikinci hekim tarafından yapılan tedavi sırasındaki görüntülemelerin de dosyaya ibraz edildiği gözetilerek, bu panoramik film ve görüntülemeler esas alınmak suretiyle yapılan tedavinin tıbbi yönden uygun olup olmadığı, istenilen sonucu sağlayıp sağlamadığı ve davalının bir kusurunun bulunup bulunmadığı, hususunda Adli Tıp Kurumundan da rapor alınmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sonuç

Hekimlerin hukuki sorumluluğu, sağlık sisteminin güvenilirliği ve etkinliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Türkiye’deki yasal çerçeve, hekimlerin sorumluluklarını belirlerken hem tıbbi malpraktis hem de etik ihlallerle ilgili düzenlemeleri içerir. Ancak, uygulama sorunları ve yasal belirsizlikler, bu sorumlulukların yerine getirilmesini karmaşıklaştırabilir. Hekimlerin hukuki ve etik standartlara uygun hareket etmeleri ve sürekli eğitim almaları, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak ve hasta haklarını korumak için gereklidir. Sağlık hukukundaki bu düzenlemeler ve uygulama sorunları, hekimlerin profesyonel gelişimini ve hasta güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynar.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button