Single Blog Title

This is a single blog caption

TRAFİK KAZALARINDA TAZMİNAT DAVALARI :1

Haksız Fiil Sorumluluğu ve Tazminat Davaları

Trafik kazaları hukuki sorumluluk şartları yönünden incelenmelidir. Öncelikle haksız fiil bakımından konuyu ele alırız. Trafik kazalarından doğan tazminat davalarının temelinde, haksız fiil sorumluluğu yatmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunun gerçekleşmesi için ; hukuka aykırı bir fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı gerekir. Tazminat davaları için öncelikle sigortaya başvuru şartı getirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesi konuya ilişkin hüküm koyar:

Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı:
Madde 97 – (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.)
51 Anayasa Mahkemesinin 23/1/2024 Tarihli ve E: 2023/130, K: 2024/17 Sayılı Kararı ile bu fıkra iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (5/12/2024) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
52 Anayasa Mahkemesinin 23/1/2024 Tarihli ve E: 2023/130, K: 2024/17 Sayılı Kararı ile bu fıkra iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (5/12/2024) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava
yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta
kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak
cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde,
zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.

Tazminat Türleri

Trafik kazalarında açılan tazminat davalarında, mağdurların talep edebileceği iki ana tazminat türü bulunmaktadır:

  • Maddi Tazminat: Mağdurun kazadan dolayı uğradığı maddi zararların karşılanması amacıyla talep edilen tazminattır. Maddi tazminat talepleri, hastane masrafları, araç onarım masrafları, iş gücü kaybı gibi kalemleri kapsar.
  • Manevi Tazminat: Mağdurun kazadan dolayı yaşadığı acı, keder, üzüntü gibi duygusal zararların karşılanması amacıyla talep edilen tazminattır. Manevi tazminatın belirlenmesinde, mağdurun kişisel durumları, olayın etkileri gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

Türk Borçlar Kanunu’muzun 51-56 arası maddeleri maddi ve manevi tazminatı inceler:

Tazminat
1. Belirlenmesi
MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
2. İndirilmesi
MADDE 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.

IV. Özel durumlar
1. Ölüm ve bedensel zarar
a. Ölüm

MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.

b. Bedensel zarar

MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.

c. Belirlenmesi

MADDE 55- Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.

Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.

d. Manevi tazminat

MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Tazminat Davalarının Süreci

Trafik kazalarından doğan tazminat davalarının açılması ve yürütülmesi belirli bir süreç izler:

  • Kaza Tespit Tutanağı: Kazanın ardından, polis veya jandarma tarafından kaza tespit tutanağı düzenlenir. Bu tutanak, davanın temel delillerinden biri olarak kullanılır.
  • Sağlık Raporları: Kazada yaralanan kişiler, sağlık kuruluşlarından aldıkları raporlarla zararlarını belgelemelidir.
  • Sigorta Şirketine Başvuru: Zarar gören taraf, öncelikle karşı tarafın trafik sigorta şirketine başvurmalıdır. Sigorta şirketi, zararların bir kısmını karşılayabilir.
  • Dava Açma: Sigorta şirketinin ödediği tazminat yeterli değilse veya sigorta şirketi tazminat ödemeyi reddederse, mağdur mahkemeye başvurarak tazminat davası açabilir.
  • Mahkeme Süreci: Dava sürecinde, taraflar delillerini sunar, tanıklarını dinletir ve bilirkişi raporları alınır. Mahkeme, tüm delilleri değerlendirerek bir karar verir.

 

Dava Şartları ve Trafik Kazalarında Görevli Mahkeme

Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin dava esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Dava şartları, mahkeme tarafından re’sen incelenir.

1.Dava Yığılması

Aynı taraflar arasındaki birden fazla davaya konu olabilecek taleplerin tek dava ile ileri sürülmesine imkan tanınmasıdır.

2.Davaların Birleştirilmesi ve Tefriki

Davaların birleşmesi halinde; her dava için ayrı ayrı harç, yargılama gideri ve ücreti vekalet hakkında verilir. Her dava birbirinden bağımsızdır.

HMK m.110:

Davaların yığılması
MADDE 110- (1) Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla
asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin
tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir
mahkemenin bulunması şarttır.

HMK m.166:

Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması
Davaların birleştirilmesi
MADDE 166- (1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk
mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her
aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir.
Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi
bağlar.

(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk
mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı
mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların
birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.

(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.

(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında
verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.

(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde
hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen
davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye
mahkemesi dairesinde yapılır.

3.Atiye Bırakma

Davanın atiye terki deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir.

HMK m.123:

Davanın geri alınması
MADDE 123- (1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile
davasını geri alabilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/10 md.) Bu takdirde davanın açılmamış
sayılmasına karar verilir.

4.Kesin Hüküm

Uyuşmazlık, daha önceden bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olmalıdır. Birinci dava ile ikinci davanın konusunun, dava sebeplerinin ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.

Derdestlik

Derdestlik, hukuk dilinde, bir davanın veya hukuki bir işlemin halen devam etmekte olduğunu ifade eder. Bir dava veya hukuki işlem henüz sonuçlanmamış ve yargılama süreci devam ediyorsa, bu durum derdestlik olarak adlandırılır. Derdestlik, genellikle aynı konuyla ilgili olarak ikinci bir dava açılmasını engellemek amacıyla önemlidir.

Örneğin, bir mahkemede bir tazminat davası derdest ise, aynı konuyla ilgili başka bir mahkemede ikinci bir dava açılamaz. Bu ilke, yargılamada istikrarı ve hukuki güvenliği sağlamak amacıyla uygulanır. Derdestlik itirazı, davalı tarafın savunma araçlarından biridir ve dava sürecinde önemli bir rol oynar.

 

Hukuk Öğrenci Stajyeri

Behiye Zeynep Öztürk

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button