Single Blog Title

This is a single blog caption

Ceza Muhakemesi İşlemlerinde Süreler

Zamanla Yarışan Adalet: Ceza Muhakemesinde Süreler ve Hayati Önemleri

 

Hukuk sistemimizde sıkça duyulan bir söz vardır: “Usul, esastan önce gelir.” Bunun meali şudur: Ne kadar haklı olursanız olun (esas), o hakkı ararken kurallara ve takvime (usul) uymazsanız, oyun dışı kalırsınız.

Ceza hukukunda süreler, sadece bir takvim yaprağı değildir. Onlar, özgürlüğünüzün, mağduriyetinizin giderilmesinin veya suçsuzluğunuzun ispatının anahtarlarıdır. Bir itiraz dilekçesini bir saat geç vermek, yıllarca hapis yatmanıza neden olabilir. Veya bir şikayeti zamanında yapmamak, size zarar veren kişinin elini kolunu sallayarak gezmesine yol açabilir.

Bu yazımızda, Ceza Muhakemesi Hukukundaki o karmaşık süreler labirentinde size rehberlik edecek, hangi sürenin ne anlama geldiğini ve kaçırıldığında başınıza neler gelebileceğini detaylıca inceleyeceğiz.


I. Sürelerin Mantığı: “Gün” Hesabı Nasıl Yapılır?

 

Hukukta “1 hafta” veya “3 gün” denildiğinde, bu sürenin ne zaman başlayıp ne zaman biteceği matematiksel bir kesinlikle bellidir. Ancak bu hesap, günlük hayattaki hesabımızdan biraz farklıdır.

1. Süre Ne Zaman Başlar?

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre süreler, genellikle tebligatın (resmi bildirimin) yapıldığı ertesi gün işlemeye başlar.

  • Kural: Gün olarak belirlenen sürelerde, tebligatın yapıldığı gün hesaba katılmaz.

  • Örnek: Size Salı günü mahkeme kararı tebliğ edildi ve itiraz süreniz “7 gün” dendi. Süre Çarşamba günü işlemeye başlar. Salı + 7 gün değil, Çarşamba + 7 gün sayarsınız.

2. Hafta ve Ay Hesabı

 

Eğer süre gün olarak değil de “hafta” veya “ay” olarak verilmişse, bittiği gün önemlidir.

  • Hafta: Salı günü tebliğ edilen 1 haftalık süre, haftaya Salı günü mesai bitiminde dolar.

  • Ay: 4 Şubat’ta başlayan 1 aylık süre, 4 Mart’ta biter. Eğer o ayın sonunda o gün yoksa (örneğin 31 Ocak’ta başlayan 1 aylık süre, Şubat 28 çekiyorsa), ayın son günü süre biter.

3. Tatil Gününe Denk Gelirse?

 

Bu, vatandaşın en çok yanıldığı noktadır. “Son gün Pazar’a geldi, ne yapacağım?”

  • Kural: Sürenin son günü resmi tatile (Cumartesi, Pazar, Bayram) denk gelirse, süre tatili takip eden ilk mesai gününün sonuna kadar uzar.

  • Dikkat: Ara günler tatile denk gelirse süre uzamaz, sadece son gün tatile gelirse uzar.

  • Örnek: İtiraz sürenizin son günü Pazar’a denk geliyorsa, Pazartesi akşamına kadar dilekçenizi verebilirsiniz.


II. En Kritik Süreler: Hak Düşürücü Süreler

 

Hukukta bazı süreler vardır ki, bunlara “Hak Düşürücü Süre” denir. Adından da anlaşılacağı gibi, bu süreyi kaçırırsanız hakkınız düşer, ölür ve bir daha dirilemez. Mahkeme hakimi istese de size yardımcı olamaz çünkü bu süreler kamu düzenindendir.

Ceza yargılamasında en sık karşılaşılan hak düşürücü süreler şunlardır:

1. Kanun Yollarına Başvuru Süreleri (İtiraz, İstinaf, Temyiz)

 

Mahkeme yüzünüze karşı bir karar okudu veya evinize bir karar tebliğ edildi. “Ben bunu kabul etmiyorum” deme hakkınız var. Ama ne kadar sürede?

Yakın zamanda yapılan yargı paketleri ile bu sürelerde bir sadeleştirmeye gidildi (Eskiden 7 gün, 15 gün gibi karışık süreler vardı).

  • Güncel Kural: Ceza mahkemelerinde İstinaf ve Temyiz kanun yollarına başvuru süresi genellikle 2 haftadır.

  • Başlangıç: Karar yüzünüze okunduysa o tarihten, yüzünüze okunmadıysa tebliğ tarihinden başlar.

Örnek Olay: Ahmet Bey, Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada beraat beklerken hapis cezası aldı. Hâkim kararı 1 Mart Cuma günü yüzüne okudu. Ahmet Bey şoktaydı ve avukatına gitmeyi ihmal etti. Ahmet Bey’in 2 haftalık süresi işliyor. Eğer 15 Mart Cuma günü mesai bitimine kadar “Süre Tutum Dilekçesi” veya “İstinaf Dilekçesi” vermezse, karar kesinleşir. 16 Mart’ta getireceği en güçlü delil bile artık dosyayı açamaz. Ahmet Bey hapse girer.

2. Şikayet Süresi

 

Takibi şikayete bağlı suçlarda (hakaret, basit yaralama, mala zarar verme vb.) mağdurun şikayet hakkı sonsuz değildir.

  • Süre: Fiili ve faili öğrenmekten itibaren 6 aydır.

  • Bu süre de hak düşürücüdür. 6 ay 1 gün sonra savcıya giderseniz, savcı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verir.


III. Özgürlüğün Kısıtlanması: Gözaltı ve Tutukluluk Süreleri

 

Devlet, suç şüphesi altındaki kişiyi sonsuza kadar elinde tutamaz. Anayasa ve CMK, kişinin özgürlüğünün kısıtlanabileceği süreleri katı bir şekilde belirlemiştir.

1. Gözaltı Süresi

 

Polis sizi yakaladığında, savcı karşısına çıkarana kadar geçen süredir.

  • Normal Süre: Yakalama anından itibaren en fazla 24 saattir. (Yol süresi hariç, o da en fazla 12 saat olabilir).

  • Toplu Suçlar: Eğer işlenen suç toplu bir suçsa (3 veya daha fazla kişi), savcı bu süreyi her defasında 1 gün olmak üzere en fazla 3 gün daha uzatabilir. Yani toplu suçlarda toplam gözaltı süresi 4 güne kadar çıkabilir.

  • OHAL/Terör: Bazı özel durumlarda bu süreler farklı kanunlarla uzatılabilir ancak temel kural budur.

2. Tutukluluk Süreleri

 

Tutuklama bir ceza değil, tedbirdir. Ancak bu tedbir cezaya dönüşmesin diye azami süreler konulmuştur. Eğer dava açılmış ve yargılama devam ediyorken kişi tutukluysa, belirli süreler dolunca tahliye edilmek zorundadır.

  • Ağır Ceza Mahkemesi Görevine Girmeyen İşlerde: En çok 1 yıl. (Zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilir. Toplam 1,5 yıl).

  • Ağır Ceza Mahkemesi Görevine Giren İşlerde: En çok 2 yıl. (Zorunlu hallerde uzatılabilir, toplam süre 5 yıla, bazı terör suçlarında 7 yıla kadar çıkabilir).

Neden Önemli? Bir kişi cinayet şüphesiyle tutuklandı (Ağır Ceza’lık iş). Yargılama o kadar yavaş ilerledi ki, 5 yıl geçti ve hâlâ karar verilmedi. Hâkim, bu kişinin suçlu olduğuna inansa bile, azami tutukluluk süresi dolduğu için onu tahliye etmek zorundadır. Bu, “beraat” demek değildir; yargılama tutuksuz devam eder.


IV. Devletin Unutma Hakkı: Zamanaşımı Süreleri

 

Hukuk sistemleri, olayların üzerinden çok uzun zaman geçtiğinde, artık yargılama yapmanın toplumsal bir yararı kalmadığını, delillerin karardığını kabul eder. Buna zamanaşımı denir. Ceza hukukunda iki tür zamanaşımı vardır.

1. Dava Zamanaşımı (Devletin Dava Açma Süresi)

 

Suç işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmazsa veya açılan dava bitirilemezse, dosya düşer.

  • Süreler: Suçun cezasının üst sınırına göre değişir.

    • Ağırlaştırılmış müebbet gerektiren suçlarda: 30 yıl.

    • Müebbet hapis gerektirenlerde: 25 yıl.

    • 20 yıldan az hapis gerektirenlerde: 20 yıl.

    • 5 yıldan az hapis gerektiren suçlarda: 8 yıl.

Pratik Örnek: 2015 yılında bir dükkandan hırsızlık yapıldı. Polis faili bulamadı. Dosya “Faili Meçhul” olarak rafa kalktı. 2024 yılında (9 yıl sonra) parmak izi teknolojisindeki gelişmeyle fail tespit edildi. Ancak bu suç için dava zamanaşımı 8 yıl olabilmektedir (nitelikli haller hariç basit hırsızlık/diğer suçlar örneği üzerinden). Savcı, faili bulmasına rağmen “Süre doldu” diyerek dava açamayabilir.

2. Ceza Zamanaşımı (Devletin Cezayı İnfaz Etme Süresi)

 

Kişi yargılandı, ceza aldı ve karar kesinleşti. Ancak kaçtı ve hapse girmedi. Devlet bu kişiyi sonsuza kadar kovalar mı? Hayır. Cezanın miktarına göre belirli bir süre (örneğin 10 yıl, 20 yıl) yakalanamazsa, artık o ceza infaz edilmez.


V. Adli Tatil: Yargının Yıllık İzni

 

Adliyeler de nefes alır. Her yıl 20 Temmuz’da başlar, 31 Ağustos’ta sona erer. 1 Eylül’de yeni adli yıl açılır. Peki bu dönemde süreler ne olur?

  • Sürelerin Durması: Eğer size verilen bir sürenin son günü adli tatile denk geliyorsa, bu süre adli tatilin bitiminden itibaren 3 gün uzamış sayılır. Yani 31 Ağustos’tan sonraki 3 gün (1-2-3 Eylül) içinde işleminizi yapabilirsiniz.

  • İstisnalar (Dikkat!): Adli tatilde her şey durmaz.

    • Tutuklu işler durmaz (Adli tatilde de duruşma yapılır).

    • İvedilikle görülmesi gereken işler durmaz.

    • Savcılık soruşturmaları durmaz (Savcı ifadenizi tatilde de alır). Bu nedenle, adli tatile güvenip işinizi ertelemeden önce mutlaka bir avukata danışmalısınız. Yanlış hesap, Bağdat’tan değil, İstinaf Mahkemesi’nden döner.


VI. Eski Hale Getirme: “Elimde Olmayan Sebeplerle Kaçırdım”

 

Kanun koyucu zalim değildir. Eğer süreyi kaçırmanızın sebebi sizin kusurunuz değilse, size bir can simidi atar. Buna “Eski Hale Getirme” (Eski Halin İadesi) denir.

Hangi durumlarda geçerlidir?

  • Ağır hastalık (koma, yoğun bakım vb.).

  • Doğal afetler (deprem, sel nedeniyle adliyeye gidememe).

  • Tebligatın usulsüz yapılması (Tebligat muhtara bırakılmış ama kapınıza haber kağıdı yapıştırılmamışsa).

Ne Yapmalı? Engel kalktıktan sonra 7 gün içinde mahkemeye başvurup, “Benim kusurum yoktu, şu sebepten kaçırdım, işte raporum/belgem” diyerek hem mazeretinizi sunmalı hem de kaçırdığınız işlemi (örneğin itiraz dilekçesini) yapmalısınız. Mahkeme mazeretinizi haklı bulursa, süreyi kaçırmamışsınız gibi işlem yapar.


VII. Düzenleyici Süreler: Mahkemenin Kendi İç Disiplini

 

Buraya kadar anlattıklarımız “Hak Düşürücü” sürelerdi. Bir de vatandaşın değil, mahkemenin veya savcılığın uyması gereken süreler vardır. Bunlara “Düzenleyici Süreler” denir.

Örneğin, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününün ne zaman verileceği veya gerekçeli kararın ne kadar sürede yazılacağı (normalde 15 gündür) gibi.

  • Farkı Nedir? Hâkim gerekçeli kararı 15 günde değil de 1 ayda yazarsa ne olur? Karar geçersiz mi olur? Hayır. Karar geçerliliğini korur. Hâkim hakkında idari soruşturma yapılabilir ama vatandaşın davası düşmez. Yani bu süreler “yumuşak” sürelerdir.


VIII. Vatandaş İçin Kontrol Listesi (Check-List)

 

Bir tebligat aldığınızda veya bir hukuki sorun yaşadığınızda, panik yapmadan önce şu takvimi gözden geçirin:

  1. Zarfın Üzerindeki Tarih: Tebligatı aldığınız tarihi mutlaka zarfın üzerine yazın ve saklayın. Süre o tarihten başlar.

  2. Karardaki Süreyi Okuyun: Mahkeme kararlarının en son paragrafında “Bu karara karşı … gün içinde … mahkemesine itiraz edebilirsiniz” yazar. Orayı dikkatle okuyun.

  3. Avukata Gitmek İçin Beklemeyin: Süreniz 7 gün ise, 6. gün avukata gitmeyin. Avukatın dosyayı incelemesi ve dilekçe yazması için zamana ihtiyacı vardır.

  4. Hafta Sonu Hesabı: Son gün hafta sonuna geliyorsa pazartesiye uzar ama riske atmayın, Cuma’dan verin.

  5. Adli Tatil Hesabı: İşiniz tutuklu bir işse adli tatil sizi kurtarmaz, süreler işlemeye devam eder.


Sonuç: Süreler Adaletin Kalp Atışlarıdır

 

Hukukta süreler, keyfi bir bürokrasi değil, adaletin düzenli işlemesi için zorunlu bir mekanizmadır. Düşünün ki itiraz süresi olmasaydı, 10 yıl önceki bir dava bugün tekrar açılabilir, kimse hayatına güvenle devam edemezdi (Hukuki Güvenlik İlkesi).

Ancak bu mekanizma, dikkatsiz davrananlar için acımasız olabilir. Hukuk davalarında (boşanma, alacak) süreyi kaçırırsanız paranızı kaybedersiniz; ama ceza davalarında süreyi kaçırırsanız özgürlüğünüzü kaybedebilirsiniz.

Bu nedenle, elinize sarı bir tebligat zarfı geçtiğinde, onu açıp bir kenara atmayın. O zarfın içindeki kağıt, üzerinde görünmez bir saatli bomba taşır. O bombayı etkisiz hale getirmenin yolu, kanunun tanıdığı süreler içinde doğru hamleyi yapmaktır.

Unutmayın; “Geç gelen adalet, adalet değildir.” Ama “Geç yapılan başvuru” hiç adalet getirmez.

Yasal Uyarı: Bu yazı genel bilgilendirme amaçlıdır. Her somut olayda sürelerin hesaplanması farklılık gösterebilir. Hak kaybı yaşamamak için mutlaka bir avukattan profesyonel destek alınız.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button