Single Blog Title

This is a single blog caption

BİLİRKİŞİ RAPORLARINA ETKİLİ İTİRAZ

1. Giriş: Ceza Muhakemesinde Bilirkişi Raporunun Gerçek Etkisi

Ceza yargılamasında bilirkişi raporları çoğu zaman “dosyanın kaderini belirleyen belge” gibi algılanır. Uygulamada pek çok hâkimin, özellikle teknik konularda, bilirkişinin vardığı sonucu sorgulamadan hükme esas aldığı görülür. Oysa:

  • Bilirkişi raporu, hakimi bağlayan nihai bir karar değil,

  • Diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilen,

  • Gerekçesi ve bilimsel temeli ölçüsünde değer taşıyan takdiri delildir.

Bu durum, savunma bakımından çok önemli bir kapı açar: Bilirkişi raporuna etkili bir itiraz, dosyanın tüm seyrini değiştirebilir; sanığın kusur oranını, nedensellik bağını, hatta beraatini doğrudan etkileyebilir.

Bu makalede, CMK m. 63 vd. çerçevesinde bilirkişilik kurumunun hukuki altyapısını ortaya koyacak, ardından uygulamada bilirkişi raporlarına nasıl etkili itiraz edileceğini, hangi stratejik adımların izlenmesi gerektiğini ve dilekçenin nasıl kurgulanacağını ayrıntılı şekilde ele alacağız. Amaç; hem meslektaşlar hem de ceza muhakemesiyle ilgilenenler için pratik bir başvuru metni ortaya koymaktır.


2. CMK m. 63 vd. Kapsamında Bilirkişiye Başvuru Şartları

2.1. “Özel veya Teknik Bilgi” Kriteri

CMK m. 63’ün temel mantığı şudur:
Hâkimin genel hayat tecrübesi ve hukuk bilgisiyle çözebileceği konularda bilirkişiye gidilemez; sadece özel veya teknik bilgi gerektiren hususlarda bilirkişiye başvurulabilir.

Bu çerçevede:

  • Olayın hukukî nitelendirilmesi,

  • Hangi suç tipinin oluştuğu,

  • Kusurun hukuki anlamda değerlendirilmesi

bilirkişinin değil, hâkimin işidir. Bilirkişi; fizik, kimya, tıp, bilişim, trafik, iş güvenliği, muhasebe gibi alanlarda teknik veri ve değerlendirme sunar; suçun oluşup oluşmadığına, kusurun derecesine son sözü söyleyemez.

Savunma stratejisi açısından;

  • Hâkimin hukukî takdir alanına giren konularda bilirkişiye gidilmişse,

  • Bilirkişiden hukukî yorum istenmişse,

bu durum, hem bilirkişinin atanması aşamasında hem de rapora itirazda güçlü bir argüman olarak kullanılabilir.

2.2. Bilirkişinin Nitelikleri ve Tarafsızlık Sorunu

CMK m. 64 ve devamı maddeler, bilirkişinin kim olabileceğini, hangi hâllerde görevlendirilemeyeceğini, hangi durumlarda reddedilebileceğini düzenler. Pratikte şu sorular sorulmalıdır:

  • Bilirkişi gerçekten o alanda uzman mı?

  • Daha önce taraflardan biriyle ilişkisi, dosyayla bağlantısı veya menfaat çatışması var mı?

  • Sırf “liste bilirkişisi” olduğu için mi görevlendirildi, yoksa dosyanın özelliğine göre seçildi mi?

Ceza avukatı, dosyaya atanan bilirkişinin kimliğini ve uzmanlığını mutlaka incelemeli; gerekirse;

  • Bilirkişinin reddi,

  • Başka uzmanlık alanlarından bilirkişi görevlendirilmesi,

  • Tek bilirkişi yerine heyet bilirkişilik

talebinde bulunmalıdır. Aksi hâlde, yanlış uzmanlık alanından gelen rapora sonradan itiraz etmek çok daha zor hale gelir.


3. Bilirkişi Raporunun Hukukî Niteliği: Hakimi Bağlamayan Takdiri Delil

Ceza muhakemesi doktrini ve Yargıtay içtihatlarında ortak vurgulanan nokta şudur:
Bilirkişi raporu, hakimi bağlamaz.

Bu şu anlama gelir:

  • Hakim, bilirkişinin vardığı sonuçla bağlı değildir;

  • Raporu, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir;

  • Bilimsel gerekçeleri zayıf, eksik incelemeye dayanan bir raporu hükme esas almama serbestisine sahiptir.

Savunma açısından bu husus mutlaka dilekçede vurgulanmalıdır. Örneğin:

“Bilirkişinin kusur oranı ve nedensellik değerlendirmesi, mahkemenizi bağlamayan teknik bir görüşten ibarettir. Kusur takdiri ve suçun unsurlarına ilişkin hukukî değerlendirme, CMK sistematiği gereği bizzat mahkemenize aittir. Aşağıda açıklayacağımız gerekçelerle raporun hükme esas alınmaya elverişli olmadığı kanaatindeyiz.”

Hakimi, bilirkişi görüşünden psikolojik olarak bağımsızlaştırmak, itirazın ilk adımıdır.


4. Bilirkişi Atanması Aşamasında Savunma Stratejisi

Etkili bir itiraz, rapor geldikten sonra değil, çoğu zaman bilirkişi atanırken başlar.

4.1. Bilirkişiye Gerçekten Gerek Var mı?

Bazı dosyalarda mahkemeler, neredeyse “refleks” biçimde bilirkişi tayin eder. Oysa:

  • Olay salt hukuki yorum gerektiriyorsa,

  • Teknik bir hesaplama veya özel bilgi gerekmiyorsa,

bilirkişiye gidilmesi CMK m. 63’le bağdaşmayabilir.

Savunma olarak:

  • “Bu husus hâkimlik mesleğinin gerekleri kapsamında değerlendirilebilir, bilirkişiye gitmeye gerek yoktur.”
    şeklinde bir beyanla, gereksiz bilirkişi incelemesinin önüne geçilebilir. Çünkü ne kadar çok teknik rapor üretilirse, o kadar çok “dosya kalabalığı” ve aleyhe argüman üretme ihtimali ortaya çıkar.

4.2. Doğru Branş ve Heyet Bilirkişilik Talebi

Özellikle:

  • İş kazaları,

  • Tıbbi malpraktis,

  • Trafik kazaları,

  • Karmaşık mali suçlar ve vergi incelemeleri,

  • Bilişim suçları

gibi dosyalarda, tek bir bilirkişinin tüm alanları kapsaması beklenemez. Bu tür dosyalarda savunma, baştan itibaren:

  • Birden fazla disiplinden oluşan bilirkişi heyeti talep etmeli,

  • Örneğin iş kazasında iş güvenliği uzmanı + inşaat mühendisi + işyeri hekimi gibi kombine bir yapı isteyebilmelidir.

Bu talepler, daha sonra “rapor eksiktir, şu disiplin hiç değerlendirilmemiştir” itirazının temelini güçlendirir.


5. Rapor Geldikten Sonra Usulî Çerçeve ve Süre Yönetimi

Ceza muhakemesinde, hukuk yargılamasındaki HMK m. 281’de öngörülen “iki haftalık süre” şeklinde açık bir itiraz süresi yoktur; ancak uygulamada:

  • Raporun duruşmada okunması veya taraflara tebliğinden sonra,

  • Hakim çoğunlukla beyan ve itirazlar için belirli bir süre verir.

Savunma açısından yapılması gerekenler:

  1. Rapor incelenir incelenmez, hemen kısa bir dilekçe ile “ayrıntılı itiraz için süre” talep etmek.

  2. Aynı dilekçede, rapora ilişkin ilk temel itirazları (eksik inceleme, yöntem hatası, taraflı değerlendirme vb.) kısaca işaret etmek.

  3. Verilen süre içinde, teknik ve hukuki açıdan ayrıntılı bir itiraz dilekçesi sunmak.

Önemli olan, dosyada “rapora itiraz edilmedi” görüntüsü bırakmamaktır. Duruşmanın ilerleyen aşamalarında yeni bir bilirkişi raporu gelmemişse bile, savunma her aşamada raporun tartışılmasını talep edebilir; ancak ilk aşamadaki suskunluk, sonradan telafisi zor bir algı yaratır.


6. Etkili Bir Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesinin İskeleti

Ceza avukatının elindeki en güçlü araç, iyi kurgulanmış bir itiraz dilekçesidir. Dilekçenin iskeleti kabaca şu şekilde olabilir:

  1. Usul Başlığı

    • Mahkeme, dosya numarası, sanık, suç isnadı.

    • Bilirkişi raporunun tarih ve sayısı, tarafınıza tebliğ/tefhim tarihi.

  2. Kısa Özet ve Amaç

    • “Dosyaya sunulan … tarihli bilirkişi raporu, hukuken hükme esas alınmaya elverişli değildir. Aşağıda belirtilen nedenlerle rapora itiraz ediyor, ek/beklenen incelemelerin yapılmasını talep ediyoruz.”

  3. Raporun Sistematik Analizi

    • Raporun bölümleri tek tek özetlenmeli, bilirkişinin hangi veriden hangi sonuca nasıl geçtiği ortaya konmalıdır.

    • Bu kısım, daha sonra getirilecek eleştirilerin “boşlukta” kalmaması için önemlidir.

  4. Teknik Eleştiriler

    • Kullanılan verilerin eksikliği veya yanlışlığı,

    • Ölçüm ve hesaplama hataları,

    • Bilimsel standartlara aykırı yöntem kullanımı,
      ayrıntılı olarak gösterilmelidir.

  5. Hukukî Eleştiriler

    • Bilirkişinin görev sınırını aşarak hukukî nitelendirme yapması,

    • Kusur takdiri ve suçun oluşup oluşmadığına dair yorumlarda bulunması,

    • Hâkime ait takdir alanının bilirkişiye devredilmesi gibi sorunlar vurgulanmalıdır.

  6. Alternatif Bilimsel Görüşler ve Uzman Mütalaası

    • Mümkünse başka bir uzmandan alınan mütalaa dilekçe ekinde sunulmalı; raporun yanlışlarını gösteren teknik argümanlar buna dayandırılmalıdır.

  7. Sonuç ve Talepler

    • Raporun hükme esas alınmaması,

    • Bilirkişinin duruşmada dinlenmesi, çapraz sorgulanması,

    • Ek rapor istenmesi,

    • Yeni/heyet bilirkişi görevlendirilmesi,
      açık ve sıra numaralı olarak talep edilmelidir.

Bu yapı, hem SEO açısından “bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi nasıl yazılır” sorusunu karşılar, hem de pratikte kullanılabilecek bir şablon sunar.


7. Teknik Açıdan Raporu Çürütme Yolları

7.1. Eksik ve Yanlış Veri Kullanımı

Bilirkişi raporlarına en sık yöneltilebilecek itirazlardan biri, dayandığı veri setinin eksik veya yanlış olmasıdır. Örneğin:

  • Yalnızca polis tutanağına dayanıp, kamera kayıtlarını hiç incelememiş olabilir.

  • Tanık beyanlarıyla çelişen bir varsayımı temel almış olabilir.

  • Tıbbi belgelerin bir kısmı dosyadayken, bunları dikkate almadan sonuca varmış olabilir.

Bu durumda dilekçede şu mantık kurulmalıdır:

  • Hangi delillerin raporda hiç değerlendirilmediği tek tek sayılmalı,

  • Bu deliller değerlendirilseydi sonucun nasıl değişebileceği somut olarak gösterilmeli,

  • “Eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas alınamayacağı” vurgulanmalıdır.

7.2. Yöntem Hataları ve Bilimsel Standartlara Aykırılık

Bazı raporlarda:

  • Kullanılan formül somut olaya uymayabilir,

  • Hesaplamalarda matematik hataları yapılabilir,

  • Ulusal/uluslararası standartlar yok sayılabilir (iş güvenliği, tıbbi uygulama, toksikoloji, balistik vb.).

Burada iki adımlı bir strateji işe yarar:

  1. Bilirkişinin kullandığı yöntemi sadeleştirerek anlatmak,

  2. Neden yanlış olduğunu yine sade bir dille göstermek.

Örneğin:

“Bilirkişi, fren mesafesini hesaplarken yol eğimini ve zeminin ıslak oluşunu tamamen göz ardı etmiştir. Oysa kabul edilen trafik güvenliği literatüründe bu unsurlar fren mesafesini ciddi biçimde değiştirmektedir. Bu nedenle raporda ulaşılan hız ve reaksiyon süresi hesapları gerçeği yansıtmamaktadır.”

Bu tür teknik eleştiriler, hâkimi “raporun tartışılması gerektiği” fikrine daha kolay ikna eder.


8. Hukukî Açıdan Raporu Çürütme: Görev Aşımı, Kusur ve Normatif Değerlendirme

Bilirkişiler zaman zaman;

  • “Sanık asli kusurludur”,

  • “Mağdur tamamen kusurludur”,

  • “Sanığın eylemi TCK m. … kapsamında suç teşkil etmektedir”

gibi ifadeler kullanarak, hukukî nitelendirme ve kusur takdiri yaparlar. Bu, CMK m. 63’teki “özel/teknik bilgi” mantığıyla bağdaşmaz.

Bu noktada savunma açısından:

  • “Bilirkişinin hukuki değerlendirme yapamayacağı”,

  • Kusurun hukuken takdirinin hâkimin işi olduğu,

  • Suçun unsurlarına dair yorumların mahkemenin yetkisinde olduğu,

özellikle vurgulanmalıdır.

Dilekçede şu yapı kurulabilir:

“Bilirkişi, raporunun … numaralı paragrafında sanığın ‘asli kusurlu’ olduğunu ve eyleminin TCK m. … kapsamında suç oluşturduğunu ifade ederek görev sınırlarını aşmıştır. Bilirkişinin kusur takdiri ve suçun oluşup oluşmadığına ilişkin değerlendirmeleri, mahkemenizi bağlamayan sübjektif yorumlardan ibarettir. Suçun unsurlarına ve kusurun derecesine ilişkin takdir, CMK sistematiği gereği hâkimin yetkisindedir.”

Bu çerçevede, raporun “hukuki kısmı” adeta kabuk gibi soyularak, sadece teknik çekirdek bırakılmalı; hüküm kurarken hâkimin bu teknik kısmı da eleştirel gözle değerlendirmesi istenmelidir.


9. Bilirkişiyi Duruşmada Dinletmek ve Çapraz Sorgu Stratejisi

Raporun yazılı olarak eleştirilmesi kadar önemli bir diğer adım, bilirkişinin duruşmada dinlenmesini talep etmek ve çapraz sorgu imkânını kullanmaktır.

9.1. Neden Duruşmada Dinlenme Talep Edilmeli?

  • Bilirkişinin yazılı raporda gizlediği veya yuvarlak bıraktığı noktalar, sözlü anlatımda daha kolay açığa çıkar.

  • Hâkim, bilirkişinin konuya ne kadar hâkim olduğunu bizzat gözlemleme imkânı bulur.

  • Çelişkili cevaplar, tereddütler, “bilmiyorum” demeler, raporun inandırıcılığını ciddi ölçüde zedeler.

9.2. Çapraz Sorgu İçin Hazırlık

Bilirkişinin duruşmada etkili şekilde sorgulanabilmesi için:

  1. Rapor satır satır okunmalı,

  2. Çelişkili, eksik veya muğlak her ifade not edilmeli,

  3. Mümkünse teknik bir danışmandan, sorulabilecek sorular için kısa bir çalışma istenmelidir.

Çapraz sorguda:

  • Önce basit, evet/hayır ile cevaplanabilecek sorularla rapordaki mantık iskeleti ortaya çıkarılmalı,

  • Ardından bu iskeletteki çelişkiler noktaya nokta gösterilmelidir.

Örneğin:

“Şu sayfada hızın en az 90 km/s olduğunu söylüyorsunuz, doğru mu?
Aynı dosyada mevcut olan kamera kaydında ise araçların hız sınırına uyduğu gözüküyor, bu videoyu hiç izlediniz mi?
İzlemeden bu sonuca nasıl vardınız?”

Bu tarz sorular, hâkimin zihninde “bilirkişi bu dosyayı gerçekten ne kadar ciddiyetle incelemiş?” sorusunu tetikler.


10. Uzman Mütalaası ile Raporu Dengeleme

CMK m. 67 çerçevesinde, taraflar kendi seçecekleri uzmanlardan mütalaa alabilirler. Uygulamada savunmanın çoğu zaman ihmal ettiği bu imkân, özellikle ağır dosyalarda son derece etkilidir.

10.1. Uzman Mütalaasının Avantajları

  • Bilirkişi raporunun teknik hatalarını, bilimsel dayanaklarla gösterebilir.

  • Alternatif hesaplamalar, farklı senaryolar, başka bilimsel kaynaklar sunabilir.

  • Hâkimin önüne, “tek bilimsel görüş” yerine “farklı bilimsel açıklamalar” koyar; bu da şüphenin sanık lehine değerlendirilmesini kolaylaştırır.

10.2. Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar

  • Mütalaa verecek uzmanın da gerçekten o alanda yetkin, tercihen akademik veya mesleki itibarı olan biri olmasına özen gösterilmelidir.

  • Mütalaa, sadece “bilirkişi yanlış” demekle yetinmemeli; hangi hesaplamanın niçin yanlış olduğunu somut olarak göstermeli, mümkünse alternatif formül ve verileri açıkça ortaya koymalıdır.

  • İtiraz dilekçesinde, mütalaadan uzun alıntılar yapmak yerine, mütalaaya atıfla özet sunulmalı; asıl belge ek yapılmalıdır.


11. Farklı Dosya Türlerinde Bilirkişi Raporuna İtiraz Örnekleri

11.1. Trafik Kazası ve Taksirle Öldürme/Olası Kast Davaları

Trafik dosyalarında bilirkişiler çoğunlukla:

  • Kusur oranı (asli/tali kusur),

  • Hız, reaksiyon süresi, fren mesafesi,

  • Kırmızı ışık, takip mesafesi gibi unsurları değerlendirir.

İtiraz stratejisi:

  • Ölçümlerin hangi verilere dayandığını sorgulamak,

  • Yol ve hava durumu, araç teknik durumu, sürücü refleksleri gibi unsurların raporda dikkate alınıp alınmadığını tartışmak,

  • Kusur değerlendirmesinde mağdurun davranışının göz ardı edilip edilmediğini göstermek.

11.2. İş Kazaları ve Taksirle Yaralama/Öldürme

İş kazalarında çoğu zaman:

  • İş güvenliği önlemleri,

  • İşverenin gözetim borcu,

  • İşçinin kendi kusuru,

  • Eğitim ve denetim eksiklikleri,

bilirkişiye bırakılır. Oysa burada da ciddi hukukî yorumlar söz konusudur.

İtiraz stratejisi:

  • İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ile rapor arasındaki çelişkileri ortaya koymak,

  • Sahadaki fiilî çalışma düzeninin raporda doğru yansıtılmadığını göstermek,

  • İşverenin organizasyon yükümlülüğü ve tehlike sorumluluğunun göz ardı edildiğini vurgulamak.

11.3. Bilişim Suçları ve Dijital Delil İncelemesi

Bilişim suçlarında bilirkişinin:

  • IP log kayıtlarını,

  • Cihaz üzerinde bulunan verileri,

  • Kullanıcı hesaplarını,

yanlış yorumlaması, ya da sadece bir kısım log kayıtlarını dikkate alması sıkça rastlanan bir durumdur.

İtiraz stratejisi:

  • Log kayıtlarının bütüncül incelenip incelenmediğini sorgulamak,

  • Cihaza başkalarının erişim ihtimalinin değerlendirilip değerlendirilmediğini göstermek,

  • Teknik verilerin suçun manevi unsuru (kast) bakımından tek başına yeterli olmayacağını vurgulamak.


12. Sonuç: Bilirkişi Raporu “Kader Değildir” – Etkili İtirazla Dosyanın Seyrini Değiştirmek

Ceza muhakemesinde bilirkişi raporları, özellikle ağır ve teknik dosyalarda, çoğu zaman hükmün belkemiğini oluşturur. Ancak:

  • Bilirkişiye başvurulması istisnadır;

  • Raporda kullanılan veri ve yöntemler denetime açıktır;

  • Rapor hakimi bağlamaz;

  • Savunmanın etkili ve planlı itirazlarıyla, raporun hükme esas alınması engellenebilir, ek rapor veya yeni bilirkişi incelemesi sağlanabilir.

Bu nedenle ceza avukatı, bilirkişi raporlarını pasif bir biçimde “beklenen belge” olarak değil, aktif olarak şekillendirilebilecek bir süreç olarak görmelidir:

  1. Bilirkişiye başvuru aşamasında; doğru branş, doğru sayıda bilirkişi ve gerekli hâllerde heyet bilirkişilik talep edilmeli, hukukî alanın bilirkişiye devredilmesine izin verilmemelidir.

  2. Rapor geldikten sonra; sistematik ve planlı bir inceleme ile teknik ve hukukî eleştiriler hazırlanmalı, süre yönetimi doğru yapılmalıdır.

  3. Duruşmada bilirkişinin dinlenmesi ve çapraz sorgu etkin kullanılmalı; raporun zayıf noktaları yüz yüze sorgulanmalıdır.

  4. Uzman mütalaası imkânı değerlendirilerek, mahkemenin önüne alternatif bilimsel görüşler konulmalıdır.

Son tahlilde, bilirkişi raporu ne kadar kapsamlı olursa olsun, maddi gerçeğe ulaşma görevi hâkime, hak arama görevi ise avukata aittir. Bilirkişi raporuna etkili itiraz, bu görevin yerine getirilmesinde en kritik araçlardan biridir. Bu aracı doğru kullanan bir savunma, çoğu dosyada sonucu değiştirebilecek güce sahiptir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button