Evlilik Sözleşmesi Nedir: Sakınca ve Faydaları
Evlilik Sözleşmesi Nedir: Sakınca ve Faydaları
Türk hukukunda halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen düzenleme, teknik olarak mal rejimi sözleşmesidir. Eşlerin evlenmeden önce ya da evlendikten sonra, evlilik süresince sahip oldukları ve olacakları malvarlığının hangi rejime tabi olacağını belirlemeleri anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu’na göre eşler; edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilmektedir.
Günlük hayatta evlilik sözleşmesi çoğu zaman yanlış anlaşılır; kimi zaman “boşanmayı çağıran bir adım” ya da “güvensizlik göstergesi” olarak görülür. Oysa doğru kurgulanmış ve adil bir sözleşme, tarafların hem birbirine hem de kendilerine karşı daha net, daha öngörülebilir ve daha dürüst bir mali ilişki kurmalarına hizmet eder.
Aşağıda evlilik sözleşmesinin hukuki niteliğini, nasıl ve ne zaman yapılacağını, sağladığı faydaları ve doğurabileceği sakıncaları ayrıntılı biçimde ele alacağız.
1. Evlilik Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
1.1. Yasal Mal Rejimi Nedir?
Türk Medeni Kanunu’nda, taraflar özel bir tercih yapmazsa geçerli olan yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir. Yani:
-
Taraflar evlenirken hiçbir sözleşme yapmazsa, otomatik olarak bu rejime tabi olurlar.
-
Bu rejimde, evlilik süresince çalışarak, emek karşılığı elde edilen değerler “edinilmiş mal” sayılır ve boşanma ya da ölüm hâlinde paylaşılır.
-
Kanunda sayılan bazı malvarlığı unsurları ise (örneğin miras yoluyla geçenler, kişisel kullanım eşyaları gibi) kişisel mal kabul edilir ve paylaşımın dışında kalır.
Evlilik sözleşmesi, işte bu yasal düzenin değiştirilmesi; yani eşlerin farklı bir mal rejimi seçmeleri ya da yasal rejimin sınırlarını kendi aralarında anlaşarak belirlemeleri anlamına gelir.
1.2. Evlilik Sözleşmesiyle Seçilebilecek Mal Rejimleri
Eşler, evlilik sözleşmesiyle özetle şu rejimlerden birini tercih edebilir:
-
Mal Ayrılığı Rejimi:
Her eşin malvarlığı kendisine aittir; borç ve alacaklar kural olarak karışmaz. Boşanma hâlinde “paylaşım” değil, sadece varsa katkı payı talepleri gündeme gelir. -
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi:
Esas olarak mal ayrılığına benzer; ancak evlilik süresince edinilen malların belirli kısmı boşanmada veya ölümde paylaşılır. Daha karmaşık ve teknik bir yapıya sahiptir. -
Mal Ortaklığı Rejimi:
Evlilik süresince edinilen mallar kural olarak ortak havuzdadır. Eşler “ortaklık malları” üzerinde birlikte hak sahibidir ve tasfiye aşamasında bu havuz üzerinden paylaşım yapılır.
Taraflar, evlilik sözleşmesinde bu rejimlerden birini seçebileceği gibi, kanunda izin verilen çerçevede rejimi ayrıntılandırabilir, belirli mal gruplarının statüsünü (kişisel/ortak) açıkça belirleyebilir.
2. Evlilik Sözleşmesi Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?
2.1. Evlilik Öncesinde Yapılan Sözleşme
Evlilik sözleşmesi, evlilikten önce yapılabilir. Uygulamada:
-
Taraflar, evlenme başvurusundan önce notere giderek mal rejimi sözleşmesi imzalayabilir,
-
Bu sözleşmeyi evlenme dosyalarına da koydurabilirler.
Bu durumda, evlilik birliği başladığı anda seçilen mal rejimi de yürürlüğe girer. Özellikle yüksek malvarlığına sahip kişilerin, aile şirketi ortaklarının, girişimcilerin ya da yurtdışında yoğun ticari faaliyeti olanların evlilik öncesinde evlilik sözleşmesi yapması yaygındır.
2.2. Evlilik Sırasında veya Sonrasında Yapılan Sözleşme
Evlilik sözleşmesi yalnızca evlilikten önce değil, evlilik devam ederken de yapılabilir. Eşler:
-
Her zaman notere başvurarak mal rejimini değiştirebilir,
-
Yasal rejimden başka bir rejime geçebilir ya da kendi aralarında malvarlığını düzenleyen yeni hükümler belirleyebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, mal rejiminin değiştirildiği tarihten önceki dönem ile sonraki dönemin ayrı ayrı değerlendirilmesidir. Yani evlilik sözleşmesi, geçmişi otomatik olarak geriye dönük biçimde temizlemiyor; tasfiyede her dönem kendi kurallarıyla ele alınıyor.
2.3. Şekil Şartı: Neden Noter?
Evlilik sözleşmesi mutlaka:
-
Yazılı şekilde,
-
Noter huzurunda,
-
Her iki tarafın bir arada, serbest iradeyle imzasıyla yapılmalıdır.
Bu hem tarafları korumak hem de ileride “ben imzalamadım, baskı altında kaldım” şeklindeki iddiaların önüne geçmek için getirilen bir güvencedir. Basit bir el yazısı kağıdı veya imzasız bir evrak, mal rejimi sözleşmesi için yeterli değildir.
3. Evlilik Sözleşmesinin Faydaları
3.1. Mali Şeffaflık ve Öngörülebilirlik Sağlar
Evlilik sözleşmesinin en temel faydası, taraflar arasında mali şeffaflık yaratmasıdır. Eşler:
-
Hangi malın kime ait olduğunu,
-
Boşanma hâlinde hangi malların nasıl paylaşılacağını,
-
Hangi borcun kime ait olacağını
en baştan bilerek evlilik birliğine başlar. Bu sayede, olası bir ayrılık durumunda “sürpriz taleplerin” ve yıpratıcı çekişmelerin önüne geçilebilir.
3.2. Borçlardan ve Ticari Risklerden Koruma
Özellikle bir eşin:
-
Tacir olması,
-
Şirket ortağı olması,
-
Yüksek ticari risk taşıyan bir sektörde faaliyet göstermesi
durumunda evlilik sözleşmesi, diğer eşin malvarlığını ticari borçlara karşı koruma amacı taşıyabilir. Örneğin, riskli yatırım ve alacak-borç ilişkileri içerisinde bulunan bir eş, mal ayrılığı rejimiyle eşinin kişisel malvarlığını ve bazı durumlarda aile konutunun geleceğini daha güvenli hâle getirebilir.
3.3. Aile Şirketi ve Nesiller Arası Planlama
Aile şirketlerinin yoğun olduğu yapılarda evlilik sözleşmesi, şirket hisselerinin:
-
Kontrolsüz şekilde el değiştirmesini,
-
Yabancı ortaklara ya da aile dışına çıkmasını,
-
Nesiller arası paylaşımda ihtilaf yaratmasını
önleyici bir rol oynayabilir. Eşlerden birinin aile şirketinde pay sahibi olması hâlinde, bu payın kişisel mal mı, edinilmiş mal mı olacağı evlilik sözleşmesiyle netleştirilebilir.
3.4. İkinci Evlilikler ve Önceki Çocukların Miras Hakları
İkinci veya üçüncü evliliklerde, önceki evlilikten çocuklar varsa, ebeveynin hem mevcut eşi hem de çocukları açısından adil bir denge kurma ihtiyacı doğar. Evlilik sözleşmesi:
-
Yeni evlilikte edinilecek malların rejimini,
-
Önceki çocukların miras haklarının korunmasını,
-
Yeni eşin mağdur olmamasını
daha öngörülebilir bir çerçeveye oturtabilir. Böylece “hem eşe hem çocuğa karşı adil olma” amacı hukuki bir zemine kavuşur.
3.5. Uluslararası Boyut: Yabancı Eş ve Yurtdışı Mallar
Taraflardan birinin yabancı uyruklu olması veya malvarlığının önemli bir kısmının yurtdışında bulunması hâlinde, evlilik sözleşmesi aynı zamanda bir uluslararası özel hukuk planlama aracına dönüşür. Taraflar, hangi ülke hukukunun hangi mallara uygulanacağını tartışıp, kendi menfaat dengesine uygun çözümler geliştirebilir. Bu sayede farklı hukuk sistemleri arasında yaşanabilecek karmaşalar kısmen önlenebilir.
4. Evlilik Sözleşmesinin Sakıncaları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Evlilik sözleşmesi her zaman “mükemmel çözüm” değildir. Bazı hallerde sakıncalar doğurabilir veya yanlış beklentiler yaratabilir.
4.1. Duygusal Baskı ve Adaletsiz Düzenlemeler
Uygulamada bazen bir taraf kendini:
-
Evliliğin gerçekleşmesi için “mecburen imza atmak zorunda” hissedebilir,
-
Aile baskısı veya ekonomik baskı altında sözleşmeyi kabul edebilir.
Bu durumda sözleşme, teoride “serbest irade” ile yapılmış görünse de, gerçekte adaletsiz ve dengesiz hükümler içerebilir. Hukuken, gabin (aşırı yararlanma) veya irade sakatlığı iddiaları gündeme gelse de, bunları ispat etmek çoğu zaman kolay değildir. Bu nedenle evlilik sözleşmesi hazırlanırken tarafların gerçekten serbest iradeyle karar verdiğinden emin olunmalıdır.
4.2. Aşırı Tek Taraflı Hükümler: İptal ve Geçersizlik İhtimali
Evlilik sözleşmesi, borçlar hukuku kurallarına da tabidir. Sözleşme:
-
Emredici hükümlere aykırıysa,
-
Kişilik haklarını ağır şekilde ihlal ediyorsa,
-
Aşırı dengesiz ve tek tarafı korur nitelikteyse
ileride kısmen veya tamamen geçersiz sayılma riski taşıyabilir. Örneğin, bir tarafı neredeyse tamamen “malvarlığı haklarından mahrum bırakan” hükümler, hakime başvurulduğunda gözden geçirilebilir. Bu da başlangıçta planlanan mali mimarinin bozulmasına neden olur.
4.3. Hayatın Dinamizmini Öngörememek
Evlilik sözleşmesi yapılırken taraflar:
-
Kariyerlerinin nasıl gelişeceğini,
-
Sağlık durumlarını,
-
Çocukların sayısını ve ihtiyaçlarını,
-
Ekonominin gelecekteki durumunu
tam olarak öngöremez. Bugün makul görünen bir mal rejimi tercihi, 10–15 yıl sonra taraflardan birini ciddi biçimde dezavantajlı konuma sokabilir. Bu nedenle evlilik sözleşmesi “bir kez yapılıp bir daha hiç bakılmayacak” bir belge olarak değil, gerekirse yeniden gözden geçirilebilecek bir hukuki planlama aracı olarak düşünülmelidir.
4.4. Hazır Matbu Sözleşmelerin Yetersizliği
İnternetten veya rastgele yerlerden alınan hazır metinler, tarafların:
-
Mesleğini,
-
Borç yükünü,
-
Aile yapısını,
-
Yurt içi ve yurt dışı malvarlığını
dikkate almadan yazılmıştır. Bu tür matbu evlilik sözleşmeleri, gerçek hayattaki ihtiyaçlara uymadığı gibi, bazı maddeleri hukuken geçersiz veya tartışmalı da olabilir. Günlük ve yüzeysel kalıplar yerine, tarafların somut durumuna göre hazırlanan profesyonel bir metin tercih edilmelidir.
5. Kimler İçin Evlilik Sözleşmesi Özellikle Anlamlı Olabilir?
Her evlilik için “evlilik sözleşmesi zorunlu olmalıdır” demek mümkün değildir; ancak bazı gruplar açısından özellikle faydalı olabilir:
-
Yüksek ticari risk taşıyan iş insanları ve girişimciler,
-
Aile şirketi ortağı olanlar,
-
İkinci veya üçüncü evliliğini yapan ve önceki evlilikten çocuğu bulunan kişiler,
-
Yurtdışında önemli malvarlığı veya vatandaşlık bağlantısı bulunan eşler,
-
Çok farklı gelir seviyelerine sahip veya eşlerden birinin önemli ölçüde borçlu olduğu durumlar.
Bu gruplarda evlilik sözleşmesi, hem tarafları hem de aile bireylerini ileride doğabilecek ağır mali ihtilaflardan koruyabilir.
6. Evlilik Sözleşmesi Hazırlarken Pratik Öneriler
-
Her iki tarafın da ayrı avukatla sürece dahil olması adalet hissini güçlendirir. Taraflar böylece kendileri açısından olası riskleri daha net görebilir.
-
Sözleşme öncesinde taraflar malvarlığı envanteri çıkarmalı; taşınmazlar, araçlar, şirket payları, yatırım hesapları ve borçlar net olarak ortaya konulmalıdır.
-
Sözleşmede yalnızca “hangi rejimi seçiyoruz?” sorusuna değil, aile konutu, ortak hesaplar, kredi borçları, miras planlaması gibi konulara da yer verilmelidir.
-
Mümkünse evlilik sözleşmesi, tarafların yaşayacağı ülkeler, çalışma biçimleri ve gelecekteki olası planları da dikkate alınarak, uzun vadeli bir perspektifle kurgulanmalıdır.
-
Taraflar, yıllar içinde ekonomik durumu köklü biçimde değiştiğinde, mal rejimini yeniden gözden geçirme ve gerekirse yeni bir evlilik sözleşmesi yapma seçeneğini akılda tutmalıdır.
Sonuç: Evlilik Sözleşmesi Güvensizlik Değil, Bilinçli Planlamadır
Evlilik sözleşmesi, doğru anlaşıldığında ve profesyonelce hazırlandığında:
-
Eşler arasında güven kaybı yaratan değil, aksine tarafların birbirine karşı daha şeffaf ve dürüst olmalarını sağlayan,
-
Boşanma veya ölüm gibi zor süreçlerde tarafların hem ekonomik hem psikolojik yükünü azaltan,
-
Aile şirketleri, çocuklar, önceki evlilikler ve uluslararası malvarlığı bakımından ihtilaf riskini azaltan
bir hukuki planlama aracıdır.
Diğer yandan; duygusal baskıyla, tek tarafı koruyan, hazır şablonlarla ve aceleyle yapılan evlilik sözleşmeleri, ileride daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle evlilik sözleşmesi düşünen herkesin, kendi somut koşullarını değerlendirmesi ve aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki danışmanlık alması yerinde olacaktır.