Dolandırıcılık Suçu Dilekçe Örneği
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
İLGİLİ DAİRESİNE
Sunulmak Üzere
İSTANBUL 834. AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
MÜDAFİİ : Av. Yağmur YUMLU
TALEBİN KONUSU : İstanbul 834. Ağır Ceza Mahkemesinin …….. Esas- ……. Karar nolu, …….. tarihli kararı.
TEBLİĞ TARİHİ :
KARARIN ÖZETİ : Sayın mahkeme sanık hakkında bilişim sistemleri ve bankayı vasıta kullanarak dolandırıcılık suçundan cezaya hükmetmiştir.
BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ:
- Tipiklik ve “hileli davranış” unsuru oluşmamıştır.
Yerel mahkeme, bilişim sistemleri ile banka/kredi kurumu araç kılınarak dolandırıcılık (TCK m.158/1-f) suçunu kabul etmiş; ancak mağduru aldatmaya elverişli somut hileli hareketleri faille ilişkilendiren, illiyeti ve failin yarar sağlama amacını gösteren delilleri ortaya koyamamıştır. Oysa m.158/1-f’nin uygulanabilmesi için hem dolandırıcılık tipik fiilinin (hile-aldatma-zarar/yarar) hem de bilişim/banka aracılığının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Kanun metni ve doktrin, nitelikli halin araç unsur olduğunu ve tipikliğin esas iskeletinden ayrı düşünülemeyeceğini açıkça vurgular. - Salt banka hesabı/IBAN kullandırma, tek başına nitelikli dolandırıcılık kastını ispat etmez.
Yargıtay’ın güncel içtihadına göre, yalnızca banka hesabını başkalarına kullandırma olgusu—sanığın menfaat temin ettiğine veya dolandırıcılık planına bilerek katıldığına dair başkaca somut veri yoksa—mahkûmiyet için yeterli değildir. Bu yaklaşım, kastın somut delillerle ispatını arar ve “hesap sahibi”nin konumunu otomatik olarak fail/azmettirene eşitlemez. - Kast yönünden şüphe giderilmemiştir (in dubio pro reo).
Sanığın hileli kurgudan haberdar olduğu, eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği; sahte profil/organizasyonla önceden irtibat, komisyon pazarlığı, yönlendirici iletişim trafiği, IP/HTS/CIK kayıtları, kamera ve loglar gibi teknik delillerle ortaya konmamıştır. CMK m.217 uyarınca hükmün yalnız duruşmada tartışılan hukuka uygun delile dayanması, şüphe hâlinde CMK m.223/2-e gereği beraat esası gözetilmelidir. - Nitelikli halin unsurları bakımından eksik araştırma/hatalı nitelendirme.
Dosyada “bilişim sistemi”nin aldatma aracı olarak kullanıldığı ve bankacılığın güven kurumu niteliğinden yararlanılarak mağdurun yanıltıldığı hususları, teknik inceleme (dijital imaj, IP eşleştirme, log korelasyonu, OSINT) ile somutlaştırılmadan hükme varılmıştır. TCK m.158/1-f’nin ceza çerçevesi ve gerekçesi bu yönüyle açık olup, araç unsurunun dolandırıcılık tipik fiiline bağlanması zorunludur. - Teşebbüs – netice gerçekleşmemesi/bedelin iadesi.
Suça konu meblağ bloke-iade edilmiş veya mağdur zararı tamamen giderilmişse, tamamlanmış suç yerine teşebbüs (TCK m.35) veya etkin pişmanlık (TCK m.168) hükümleri tartışılmalı; bu hususlar gözetilmeden hüküm kurulması bozma nedenidir. Yargıtay uygulaması, zararın giderilme zamanının ve kapsamının belirlenmesini ve TCK m.168’in uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasını zorunlu görmektedir. - Etkin pişmanlık (TCK m.168) uygulanabilirliğinin göz ardı edilmesi.
Nitelikli dolandırıcılıkta (m.158) da etkin pişmanlık hükümleri geçerlidir. Zarar kovuşturma başlamadan tam giderilmişse cezanın 2/3’üne, hüküm verilmeden önce giderilmişse 1/2’sine kadar indirim yapılmalıdır. Yerel mahkeme bu değerlendirmeyi yapmamış yahut yetersiz gerekçelendirmiştir. - Lehe hükümler ve ceza belirlemesinde gerekçe eksikliği.
Her hâlükârda, temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşma gerekçesi, artırma-indirim oranlarının somutluk ve orantılılık denetimi ile açıklanmalıdır (CMK m.230). Nitelikli halin ceza aralığı (en az 4 yıl; adlî para cezası menfaatin iki katından az olamaz) hatırlatılarak, bu ağır çerçeveden keyfî uzaklaşma yasağı gözetilmelidir. - Yardım etme/ihmali davranış ayrımı tartışılmadan mahkûmiyet.
Eylemin kapsamı en fazla yardım etme (TCK m.39) seviyesinde ise, iştirak hükümleri yönünden tipiklik daralması ve cezada orantılı indirim zorunludur. Sanığın planlayıcı/organizatör rolüne dair somut veri yokken doğrudan fail (veya nitelikli fail) kabulü hukuka aykırıdır. - Gerekçesizlik/çelişkili gerekçe.
Hüküm; delillerin tek tek ve birlikte tartışılması, savunma tezlerine cevap verilmesi ve dosya kapsamı ile mantık-deneyim kurallarına uygun düşen bir sonuca bağlanması gerekirken (CMK m.230), genellemelere dayalı, içtihatla bağdaşmayan bir kabul üzerine kurulmuştur. Bu durum, hem hükmün denetlenebilirliğini zayıflatır hem de adil yargılanma hakkını ihlâl eder.
SONUÇ ve İSTEM:
Açıklanan nedenlerle;
- İstinaf başvurumuzun KABULÜNE, yerel mahkeme hükmünün CMK m.280/1-a uyarınca KALDIRILMASINA ve CMK m.223/2-e gereği sanık hakkında BERAAT kararı verilmesine,
- Aksi kanaatte olunursa; eksik araştırmanın giderilmesi için IP/HTS/kamera/log ve para hareketlerinin tam iz sürümü (swift/iban zinciri) ile dijital delil incelemelerinin yapılmasına karar verilerek bozma sonrası beraat veya en azından teşebbüs (TCK m.35) ve/veya etkin pişmanlık (TCK m.168) hükümlerinin lehe uygulanmasına,
- İştirak yönünden fail-yardım eden ayrımı yapılarak TCK m.39 kapsamında değerlendirme ve cezada orantılı indirim yapılmasına; temel cezadan haksız uzaklaşmanın kaldırılmasına, TCK m.62 takdiri indirim nedenlerinin açık gerekçe ile uygulanmasına,
- Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin Hazine üzerinde bırakılmasına,
karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN
SANIK MÜDAAFİ
Av. YAĞMUR YUMLU