Single Blog Title

This is a single blog caption

Mahkemeler Arasındaki Görev İlişkileri

Giriş

Türk yargı sisteminde “görev” kavramı, bir davanın hangi tür mahkemede görüleceğini belirleyen en temel unsurlardan biridir.
Görev, hem yargı düzeninin sağlıklı işlemesi hem de usul ekonomisi açısından büyük önem taşır.
Zira görevsiz mahkemede açılan bir dava, baştan itibaren usul yönünden sakat olur ve yargılama sürecinin uzamasına yol açar.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile görev kuralları açık ve sistematik biçimde düzenlenmiş, mahkemeler arasındaki ilişki daha net hale getirilmiştir.
Bu makalede, görev kavramı, mahkemeler arası görev ilişkileri, görev uyuşmazlıkları ve merci tayini kurumu ayrıntılı biçimde incelenecektir.


Görev Kavramının Tanımı

Görev, bir davaya konu bakımından hangi tür mahkemenin bakacağını belirleyen kamu hukuku niteliğinde bir kuraldır.
Görev, yargılamanın düzenini ve mahkemelerin iş bölümünü sağlar.
Bu nedenle görev kurallarına taraflar tarafından müdahale edilemez, çünkü görev kamu düzenindendir.

HMK m. 114 ve m. 115’e göre görev, dava şartı niteliğindedir.
Yani, mahkeme görevsiz ise davayı esastan inceleyemez, usulden reddetmek zorundadır.


Görev Kurallarının Amacı

Görev kurallarının başlıca amaçları şunlardır:

  1. Yargı düzenini korumak: Her mahkemenin kendi alanında uzmanlaşmasını sağlamak.

  2. Usul ekonomisini temin etmek: Davaların gereksiz yere yanlış mahkemede açılmasını önlemek.

  3. Adil yargılamayı sağlamak: Uyuşmazlıkların doğru yargı organı tarafından çözülmesini garanti etmek.

  4. Kamu düzenini korumak: Tarafların iradesiyle değiştirilemeyecek bir yargı sistemi kurmak.


Görev Türleri

Görev kuralları, mahkemeler arasında farklı yönlerden ayrım yapılmasına neden olur. Bunlar genel olarak genel görev, özel görev ve karma görev olarak sınıflandırılır:

1. Genel Görev

Herhangi bir kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tüm özel hukuk uyuşmazlıklarına Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.
Bu durum HMK m. 2’de şu şekilde ifade edilmiştir:

“Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava konusunun değerine veya tutarına bakılmaksızın her türlü dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.”

2. Özel Görev

Belirli konularda uzmanlaşmış mahkemelere verilmiş görevlerdir.
Örneğin:

  • Aile hukukundan doğan uyuşmazlıklar → Aile Mahkemesi

  • Tüketici işlemlerinden doğan davalar → Tüketici Mahkemesi

  • İş sözleşmesinden doğan davalar → İş Mahkemesi

  • Ticari davalar → Asliye Ticaret Mahkemesi

Bu özel mahkemeler, belirli uyuşmazlık türlerinde uzmanlık bilgisi gerektirdiği için görevlendirilmiştir.

3. Karma Görev

Bazı davalarda hem genel hem özel görevli mahkemelerin yetkisi bir arada bulunabilir.
Örneğin, aile konutu şerhi kaldırma davası hem aile hukuku hem eşya hukuku unsurlarını barındırabilir; bu durumda görev konusu karma nitelik kazanabilir.


Mahkemeler Arasındaki Görev İlişkisi

Mahkemeler arası görev ilişkisi, bir davanın hangi mahkeme türüne ait olduğunun belirlenmesini ifade eder.
Türk hukuk sisteminde bu ilişki şu şekilde sınıflandırılır:

  1. Asliye Hukuk – Sulh Hukuk İlişkisi
    Sulh hukuk mahkemeleri, kanunla açıkça kendilerine verilen davalara bakar (örneğin kira, zilyetlik, ortaklığın giderilmesi).
    Bu davalar dışında kalan her uyuşmazlık Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girer.

  2. Asliye Hukuk – Asliye Ticaret Mahkemesi İlişkisi
    Dava konusu “ticari iş” niteliği taşıyorsa, görev Asliye Ticaret Mahkemesi’ndedir.
    Aksi halde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olur.
    Örneğin; bir çekin iptali davası ticari nitelik taşır, dolayısıyla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aittir.

  3. Aile – Sulh Hukuk – Asliye Hukuk İlişkisi
    Aile Mahkemeleri, kanunda açıkça düzenlenmiş aile hukuku uyuşmazlıklarına (boşanma, velayet, nafaka vb.) bakar.
    Bu konular dışındaki kişisel hak davaları Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girer.

  4. İş – Tüketici – Ticaret Mahkemeleri Arasındaki İlişki
    İş sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde,
    tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar tüketici mahkemelerinde,
    ticari işletmeye ilişkin davalar ise ticaret mahkemelerinde görülür.

Görev ayrımının yanlış yapılması durumunda dava, görevsizlik kararı ile başka bir mahkemeye gönderilir.


Görev Uyuşmazlıkları

Bazen mahkemeler arasında “Bu dava benim görevim değil” veya “Ben bakamam, diğer mahkeme baksın” şeklinde görüş farklılıkları doğabilir.
Bu durumda görev uyuşmazlığı ortaya çıkar.

Görev uyuşmazlığı iki şekilde olabilir:

1. Olumlu Görev Uyuşmazlığı

İki mahkeme de aynı davada kendini görevli sayar.
Örneğin, hem Sulh Hukuk hem Asliye Hukuk aynı davaya bakmak isterse.

2. Olumsuz Görev Uyuşmazlığı

Her iki mahkeme de davaya bakmak istemez, görevsiz olduğunu düşünür.
Bu durumda taraflar mağdur olabileceği için, devreye merci tayini mekanizması girer.


Merci Tayini Kurumu

Merci tayini, olumsuz görev uyuşmazlığında hangi mahkemenin davaya bakacağına karar verilmesini sağlayan bir kurumdur.
Bu görevi yerine getiren merci, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Adalet Bakanlığı aracılığıyla Yargıtay daireleri olabilir.

Amaç, yargılamada boşluk oluşmasını önlemek ve davanın sürüncemede kalmamasını sağlamaktır.

Örnek:
Asliye Hukuk Mahkemesi “bu dava ticaret mahkemesinin görevinde” deyip dosyayı gönderir,
Ticaret Mahkemesi ise “hayır, bu genel mahkemenin görevi” derse, merci tayini yoluna gidilir.


Görev Kurallarının Kamu Düzenine İlişkin Olması

Görev, kamu düzenine ilişkin olduğu için taraflar sözleşmeyle görevli mahkemeyi değiştiremez.
Bir dava yanlış mahkemede açıldığında, mahkeme re’sen görevsizlik kararı vermek zorundadır.
Bu kural, tarafların hak arama özgürlüğünü sınırlamaz; aksine, adaletin doğru merci tarafından sağlanmasına hizmet eder.


Görevsizlik Kararının Sonuçları

Görevsizlik kararı verilirse, mahkeme davayı esastan incelemez ve dosya görevli mahkemeye gönderilir.
Ancak, tarafın bu gönderme talebini iki hafta içinde yapması gerekir (HMK m.20).
Aksi halde dava açılmamış sayılır.

Bu süreye dikkat edilmemesi, hak kaybına yol açabilir.


Yargıtay Uygulamasından Örnek

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2019/1642 E., 2020/2313 K.
“Bir davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde mi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi’nde mi görüleceği, davanın ticari iş niteliği taşıyıp taşımadığına göre belirlenir. Ticari iş bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi görevli kabul edilmelidir.”

Bu karar, görev belirlemesinde uyuşmazlığın maddi niteliğinin esas alınması gerektiğini vurgular.


Sonuç

Mahkemeler arasındaki görev ilişkileri, Türk yargı sisteminde adaletin organizasyonel temelini oluşturur.
Görev, yalnızca bir usul meselesi değil; doğru yargılama makamına erişimin garantisidir.

Yanlış görev tespiti, hem zamana hem adalete zarar verir.
Bu nedenle hâkimler, görev konusunu her davada re’sen inceler; taraflar da dava açmadan önce doğru mahkemeyi seçmelidir.

Görev kuralları, adalete giden yolun ilk kapısıdır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button