İmar Planı İptal Davası Nedir?
I. Giriş: Planlama Yetkisi, Kamu Yararı ve Hukuki Denetim
İmar planı, bir yerleşim alanında hangi bölgelerin konut, ticaret, sanayi, yeşil alan, yol, eğitim veya sağlık tesisine ayrılacağını belirleyen en temel planlama aracıdır. Devletin planlama yetkisi, Anayasa’nın 56. ve 57. maddelerinde güvence altına alınan “sağlıklı çevrede yaşama hakkı” ve “şehirleşme politikası” ile yakından ilgilidir.
Ancak bu yetki, mutlak ve sınırsız değildir. İdare tarafından hazırlanan imar planları; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve hukuk devleti prensipleri ile sınırlıdır. İdarenin bu sınırları aştığı, keyfi davrandığı veya plan kararlarını bilimsel gerekçelerden uzak biçimde aldığı durumlarda bireyler, meslek kuruluşları ve kamu yararına çalışan dernekler imar planı iptal davası açabilir.
İmar planı iptal davası, şehirleşme hukukunun en etkili yargısal denetim araçlarından biridir. Çünkü imar planları yalnızca tek bir taşınmazı değil, bir bölgenin sosyo-ekonomik ve çevresel geleceğini belirler. Dolayısıyla planların hukuka uygun olması, mülkiyet hakkının ve kent yaşamının güvence altına alınması bakımından kritik önemdedir.
II. İmar Planının Tanımı, Türleri ve Hukuki Niteliği
1. Tanım
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesi’ne göre imar planı:
“Belirli bir yerleşim alanında, arazi kullanım türlerini, yapı yoğunluklarını ve ulaşım sistemlerini belirleyen plandır.”
2. Plan Türleri
İmar planları kademeli bir sistem içinde hazırlanır:
Plan Türü | Ölçek | İçerik |
---|---|---|
Bölge Planı | 1/100 000 veya 1/50 000 | Ekonomik, sosyal gelişme politikalarını belirler. |
Çevre Düzeni Planı | 1/25 000 veya 1/50 000 | Bölgesel arazi kullanımı kararlarını içerir. |
Nazım İmar Planı | 1/5000 | Yerleşme alanlarının genel düzenini, ulaşım bağlantılarını ve arazi kullanım türlerini gösterir. |
Uygulama İmar Planı | 1/1000 | Parsel bazında yapılaşma koşullarını belirler. |
3. Hukuki Nitelik
İmar planları, düzenleyici idari işlem niteliğindedir. Genel, soyut ve sürekli sonuç doğururlar. Ancak uygulanmalarıyla bireylerin mülkiyet hakkı (Anayasa m. 35), konut hakkı (Anayasa m. 57) gibi temel hakları doğrudan etkilenir. Bu nedenle idari yargı denetimine tabidirler.
III. Planlama Süreci ve Usul Şartları
1. Plan Hazırlama Süreci
Planların hazırlanması süreci 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesinde düzenlenmiştir.
Belediyeler, valilikler veya bakanlıklar planlama yetkisine sahiptir. Plan, hazırlanıp belediye meclisince onaylandıktan sonra askıya çıkarılır.
2. Askı ve İtiraz Süreci
Plan, 30 gün süreyle ilan edilir. Bu süre içinde ilgililer yazılı itirazda bulunabilir. Belediye meclisi, itirazları 15 gün içinde karara bağlar.
İtirazın reddi veya zımnen reddi hâlinde artık yargı yolu açıktır.
IV. İmar Planı İptal Davasının Hukuki Dayanakları
-
Anayasa m. 35 – Mülkiyet hakkı
-
Anayasa m. 56 – Sağlıklı çevrede yaşama hakkı
-
Anayasa m. 57 – Konut hakkı ve şehirleşme politikası
-
3194 sayılı İmar Kanunu
-
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)
-
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
-
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu
Bu normlar, imar planlarının hazırlanması, ilanı, yürürlüğe girmesi ve denetlenmesi süreçlerini belirler.
V. Dava Açma Ehliyeti: Menfaat İhlali İlkesi
İmar planı iptal davasında herkesin dava hakkı yoktur.
İYUK m. 2 uyarınca, idari işlemler “menfaati ihlal edilen” kişilerce dava konusu yapılabilir.
1. Bireyler
Taşınmazı planla doğrudan etkilenen (örneğin yeşil alana ayrılan, emsal düşen, ulaşım aksına denk gelen) kişiler dava açabilir.
Danıştay 6. D., E. 2020/4552, K. 2022/1148:
“Taşınmazın yapılaşma hakkı plan değişikliğiyle azaltılan maliklerin menfaati ihlal edilmiş sayılır.”
2. Kurum ve Kuruluşlar
-
Meslek odaları (ör. TMMOB)
-
Çevre dernekleri
-
Belediye meclis üyeleri
-
Bakanlıklar (denetim yetkisi kapsamında)
Danıştay 8. D., E. 2017/3456, K. 2020/2022:
“TMMOB’un şehircilik ilkelerine aykırı planlara karşı dava açma ehliyeti vardır; zira kamu yararı doğrultusunda menfaati ihlal edilmiştir.”
VI. Dava Açma Süresi ve Sürelerin Hesaplanması
1. Sürenin Başlangıcı
Planın askı ilan süresi sona erdiğinde, 60 günlük dava süresi başlar. (İYUK m. 7)
2. İtiraz Edilmişse
İtiraz reddedilmişse süre, itirazın reddi kararının tebliğinden itibaren başlar.
3. Uygulama İşlemine Karşı Dolaylı Dava
Eğer kişi planın varlığından ancak ruhsat başvurusu reddedildiğinde haberdar olmuşsa, dolaylı iptal davası açabilir. (Danıştay 6. D., E. 2015/4523)
VII. Yetkili ve Görevli Mahkeme
-
Görevli Mahkeme: İdare Mahkemesi
-
Yetkili Mahkeme: Planı onaylayan idarenin bulunduğu yer mahkemesi
Örnek: Ankara Büyükşehir Belediyesi planına karşı açılacak dava için yetkili mahkeme Ankara İdare Mahkemesi’dir.
VIII. Dava Konusu ve İptal Sebepleri
İmar planının iptalini gerektiren sebepler üç ana başlıkta toplanır:
1. Yetki Unsuru Yönünden
Plan; yetkili olmayan kurumca yapılmışsa veya belediye meclisince onaylanmamışsa iptal edilir.
(Danıştay 6. D., E. 2016/4238)
2. Şekil ve Usul Yönünden
Askı-ilan yapılmadan, halk katılımı sağlanmadan ya da itirazlar değerlendirilmeden plan onaylanmışsa usul yönünden sakattır.
3. Esas Yönünden
-
Kamu yararına aykırılık
-
Şehircilik ilkelerine aykırılık
-
Üst ölçekli planlara aykırılık
-
Bilimsel ve teknik gerekçeden yoksunluk
Danıştay İDDK E. 2017/1234, K. 2019/258:
“Yatırımcı talebiyle yapılan plan değişikliklerinde kamu yararı aranmalıdır; yalnızca özel çıkar gözeten planlar iptal edilir.”
IX. Yürütmenin Durdurulması Talepleri
İmar planı uygulanmaya başlandığında telafisi güç zararlar doğurabileceğinden mahkemeden yürütmenin durdurulması istenebilir.
2577 sayılı İYUK m. 27 uyarınca koşullar:
-
İşlemin açıkça hukuka aykırı olması,
-
Telafisi güç zarar tehlikesi bulunması.
Örnek:
Orman alanı ticari alana dönüştürülmüşse veya sit alanında yapılaşma başlatılmışsa mahkeme planın yürütmesini durdurur.
X. Bilirkişi İncelemesi ve Teknik Denetim
Mahkemeler genellikle 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturur: şehir plancısı, inşaat mühendisi, harita mühendisi.
Bilirkişi raporu; planın teknik, mekânsal, çevresel etkilerini değerlendirir.
Raporun yetersiz bulunması hâlinde ek rapor alınabilir.
Uygulamada, bilirkişi raporları davanın sonucunu doğrudan etkileyen en önemli delildir.
XI. İmar Planı İptalinin Sonuçları
1. Planın Hükümsüz Hale Gelmesi
İptal kararıyla plan hukuken ortadan kalkar. Buna dayanılarak verilmiş yapı ruhsatları, parselasyon planları, tevhit-ifraz işlemleri de geçersiz olur.
2. Eski Planın Yürürlüğe Dönmesi
Danıştay içtihatlarına göre (6. D., E. 2019/624), yeni plan iptal edilince önceki plan geçerliliğini yeniden kazanır.
3. İdarenin Yeni Plan Yapma Yükümlülüğü
İdare, iptal kararını aldıktan sonra makul süre içinde yeni, hukuka uygun bir plan yapmak zorundadır.
Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, hizmet kusuru oluşturabilir.
XII. Örnek Danıştay İçtihatlarından Seçmeler
-
Danıştay 6. D., E. 2015/4218, K. 2018/2554:
“Konut alanının ticaret alanına dönüştürülmesi plan bütünlüğünü bozuyorsa iptal gerekir.” -
Danıştay 14. D., E. 2018/349, K. 2020/1176:
“Sit alanında koruma kurulunun görüşü alınmadan yapılan plan değişiklikleri hukuka aykırıdır.” -
Danıştay İDDK, E. 2019/723, K. 2021/1459:
“İmar planı, kamu yararını gözetmek zorundadır; yatırımcının menfaati kamu yararı olarak gösterilemez.”
XIII. İmar Planı İptal Davalarında Uygulamadaki Sorunlar
1. Rant Amaçlı Plan Değişiklikleri
Bazı bölgelerde “emsal artırımı” veya “yeşil alanı ticaret alanına çevirme” gibi düzenlemeler kamu yararı değil, özel menfaat gözetmektedir.
Bu tür işlemler yargıdan dönmektedir.
2. Halk Katılımının Yetersizliği
3194 sayılı Kanun, halkın katılımını öngörse de uygulamada genellikle yalnızca askı ilanıyla yetinilir. Oysa şehircilik biliminin özünde katılımcılık vardır.
3. Mahkeme Kararlarının Uygulanmaması
Bazı belediyeler iptal kararlarına rağmen aynı planı küçük değişiklikle yeniden onaylamaktadır. Bu durum, hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Danıştay 6. D., E. 2021/1428, K. 2023/536:
“Mahkemece iptal edilen planın küçük rötuşlarla yeniden yürürlüğe konulması, yargı kararını etkisizleştirmektir.”
XIV. Vaka İncelemesi (Somut Uygulama)
Olay:
İzmir’in Karşıyaka ilçesinde belediye, nazım plan değişikliğiyle deniz kenarındaki rekreasyon alanını “turizm + ticaret alanı”na dönüştürmüştür. Bölge halkı ve TMMOB dava açmıştır.
Bilirkişi Raporu:
-
Plan değişikliğinin üst ölçekli 1/25 000 planla çeliştiği,
-
Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu,
-
Ulaşım sisteminde kapasite aşımına neden olacağı belirtilmiştir.
Mahkeme Kararı:
Kamu yararı bulunmadığı, plan bütünlüğünün bozulduğu gerekçesiyle plan iptal edilmiştir.
Karar, Danıştay 6. D. tarafından da onanmıştır.
XV. İmar Planı İptal Davasında Deliller ve Stratejik Yaklaşım
-
İmar planı onay kararı ve belediye meclis kararı
-
Askı ilan tutanakları ve itiraz dilekçeleri
-
Tapu kayıtları, mülkiyet haritaları, hava fotoğrafları
-
Uzman görüşleri veya özel teknik raporlar
-
Plan değişikliği gerekçesi (kamu yararı analizi)
Avukat, bu belgeleri doğru kurgulayarak planın hangi unsurlar yönünden sakat olduğunu göstermelidir.
Stratejik olarak “kamu yararı – bireysel menfaat dengesi” argümanı çok etkili olur.
XVI. Yargılama Sonrası Süreç ve İdarenin Sorumluluğu
İptal kararı kesinleştikten sonra idare, planı derhal uygulamadan kaldırmalıdır.
Uygulamada bazı belediyeler bu kararlara rağmen işlem yapmaya devam etmektedir; bu durumda tam yargı davası veya görevi kötüye kullanma (TCK m. 257) gündeme gelebilir.
XVII. Değerlendirme: İmar Planı Davalarının Hukuki ve Sosyal Önemi
İmar planı iptal davaları sadece bir idari işlem iptali değildir; aynı zamanda kentsel yaşam kalitesinin, çevrenin, kamusal alanın ve mülkiyet hakkının korunmasıdır.
Bu davalar sayesinde;
-
Rant amaçlı planlar engellenmekte,
-
Yeşil alanlar ve kamusal alanlar korunmakta,
-
Bilimsel planlama ilkeleri güçlenmektedir.
Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında açıkça görüldüğü üzere, planlama serbestisi sınırsız değildir; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve çevre hakkı bu yetkinin anayasal sınırlarını oluşturur.
XVIII. Sonuç
İmar planı iptal davası, hukuk devleti ilkesinin kentleşme alanındaki en etkili güvencesidir.
İdarenin planlama yetkisi keyfilikten uzak, bilimsel, katılımcı ve kamu yararı temelli olmak zorundadır.
Hukuka aykırı planlara karşı açılacak davalar yalnızca bireysel menfaatleri değil, toplumun ortak yaşam alanlarını da korur.
Bu nedenle her avukatın, imar planı iptal davası sürecinde hem idari usul hem de şehircilik ilkeleri bakımından derin bilgiye sahip olması gerekir.