Finansal Fair Play Benzeri Düzenlemeler
1. Giriş
Avrupa futbolunun 2010’lu yıllardan itibaren yaşadığı mali krizler, özellikle bazı kulüplerin gelirlerinden katbekat fazla harcama yapması ve yüksek borçlanma oranları, futbolun rekabetçi dengesini tehdit eder hâle gelmiştir. Bu durumun sonucunda UEFA tarafından geliştirilen “Finansal Fair Play” (FFP) düzenlemeleri, hem mali disiplinin sağlanması hem de kulüpler arasında adil rekabetin korunması amacıyla yürürlüğe konulmuştur.
Ne var ki, bu düzenlemeler yalnızca sportif dengeyi değil, aynı zamanda ekonomik rekabetin doğasını da etkiler.
Türk hukuku bakımından bu sistemin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile ilişkisi, “orantılılık” ve “muafiyet” ilkeleri açısından tartışmalıdır.
2. Finansal Fair Play Nedir?
UEFA Finansal Fair Play Kuralları (UEFA Club Licensing and Financial Fair Play Regulations), kulüplerin gelirlerinden fazla harcama yapmasını yasaklayan ve borçlanmayı sınırlayan bir mali denetim sistemidir.
Bu düzenlemeye göre kulüpler:
-
Belirli bir dönemde gelir-gider dengesini korumak zorundadır.
-
Aşırı zarar bildiren kulüpler, UEFA müsabakalarından men edilebilir.
-
Üç yıl üst üste zarar sınırını aşan kulüpler hakkında yaptırım uygulanır.
Sistemin temel hedefi, “kısa vadeli sportif başarı için uzun vadeli mali sürdürülebilirliği tehlikeye atmamak”tır.
3. Türk Hukukunda Finansal Fair Play ve TFF Uygulamaları
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), UEFA talimatlarını esas alarak Kulüp Lisans ve Finansal Sürdürülebilirlik Talimatı yayımlamıştır.
Bu talimat, kulüplerin:
-
Gelir–gider dengesi,
-
Transfer harcamaları,
-
Maaş oranları,
-
Borç ödeme planları
gibi hususlarda denetlenmesini öngörmektedir.
TFF’nin bu düzenlemeleri, her ne kadar UEFA normlarından alınmış olsa da, Türk hukuku bakımından kamu kurumu niteliğinde bir özel teşebbüs birliği kararı olduğundan, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında “rekabeti kısıtlayıcı” etki doğurup doğurmadığı incelenmelidir.
4. 4054 Sayılı Kanun Kapsamında Değerlendirme
4.1. 4. Madde: Rekabetin Kısıtlanması
4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi, teşebbüs birlikleri tarafından alınan her türlü kararın, rekabeti engelleyici veya bozucu etki doğurmasını yasaklar.
Finansal Fair Play düzenlemeleri, kulüplerin harcama miktarlarını, transfer faaliyetlerini ve finansal stratejilerini sınırlandırdığı için görünüşte “rekabeti kısıtlayan” bir düzenleme niteliği taşır.
Ancak burada temel ayrım şudur:
Bu sınırlamalar rekabeti azaltmak için değil, rekabetin adil biçimde sürdürülebilmesi için getirilmiştir.
Bu nedenle amaç itibarıyla rekabetin korunması kapsamındadır.
4.2. 5. Madde: Muafiyet Uygulaması
4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi, rekabeti kısıtlayıcı nitelikteki anlaşmalara, ekonomik gelişmeyi teşvik ettikleri sürece muafiyet tanır.
Finansal Fair Play düzenlemeleri, açıkça ekonomik gelişmeye katkı sağlar:
-
Kulüplerin batmasını engeller,
-
Ligin kalitesini korur,
-
Taraftarlara daha sürdürülebilir bir ürün (müsabaka) sunar.
Bu nedenle, FFP uygulamaları rekabeti kısıtlayıcı değil, rekabeti düzenleyici ve sürdürücü bir etkiye sahiptir.
5. Rekabet Hukukunda “Orantılılık Testi”
Her sınırlama, “orantılılık ilkesi” bakımından değerlendirilmelidir.
Bu test üç aşamada yapılır:
-
Amaç Meşru mu?
(Finansal disiplin ve kulüplerin sürdürülebilirliği) -
Araç Uygun mu?
(Harcamaları sınırlamak bu amaca hizmet ediyor mu?) -
Kısıtlama Gerekli ve Orantılı mı?
(Daha hafif bir önlemle aynı sonuç elde edilebilir mi?)
UEFA’nın FFP sisteminde bu üç unsurun büyük ölçüde sağlandığı görülmektedir.
Ancak uygulamadaki orantısız yaptırımlar (örneğin, men cezaları) bazı durumlarda eleştiri konusu olmuştur.
6. Avrupa Birliği Rekabet Hukuku Perspektifi
6.1. UEFA FFP Kararı (2015)
Avrupa Komisyonu 2015 yılında UEFA FFP sistemini rekabet hukuku bakımından inceledi.
Kararda, FFP’nin kulüplerin ekonomik faaliyetlerini sınırlandırdığı, ancak meşru bir sportif amaçla ve orantılı şekilde yapıldığı sonucuna varıldı.
Komisyon, sistemin “pazar kapatma” etkisi taşımadığını; çünkü tüm kulüpler için aynı şartları öngördüğünü belirtti.
6.2. ABAD’ın Meca-Medina Kararı (C-519/04 P)
Bu kararda ABAD, sporla ilgili düzenlemelerin rekabet hukukundan muaf olmadığını, ancak “sportif doğası gereği zorunlu ve orantılıysa” hukuka uygun sayılabileceğini hükme bağlamıştır.
Finansal Fair Play sistemi de bu kriterle meşrulaştırılmaktadır.
6.3. Avrupa Kulüpler Birliği (ECA) Görüşü
ECA, FFP’nin büyük kulüpleri koruduğunu iddia ederek 2020’de sistemin yeniden değerlendirilmesini talep etmiştir.
AB Komisyonu, bu eleştiriyi dikkate alarak FFP yerine “Financial Sustainability Regulation (FSR)” sistemine geçişi desteklemiştir.
7. Türk Rekabet Kurumu’nun Yaklaşımı
Rekabet Kurumu, spor sektöründe özellikle yayın hakları, sponsorluk ve federasyon kararlarını 4054 sayılı Kanun kapsamında denetlemektedir.
2022/10-124 sayılı kararda, sporun özüne ilişkin düzenlemelerin rekabet hukuku açısından istisnai değerlendirilebileceğini belirtmiştir.
Bu yaklaşıma göre, Finansal Fair Play uygulamaları, kulüplerin ekonomik dengesini koruma amacına hizmet ettiği sürece muafiyet kapsamındadır.
Ancak uygulamada keyfi veya ayrımcı biçimde kullanılırsa, 4054 m.6 anlamında hâkim durumun kötüye kullanılması gündeme gelir.
8. CAS (Court of Arbitration for Sport) İçtihatları
8.1. Galatasaray v. UEFA (CAS 2016/A/4492)
Bu davada CAS, UEFA’nın Galatasaray’a uyguladığı FFP yaptırımını hukuka uygun bulmuştur.
Gerekçe olarak, sistemin “adil rekabeti koruma” amacı taşıdığı, yaptırımın orantılı olduğu belirtilmiştir.
8.2. PSG ve Manchester City Vakaları
Paris Saint-Germain ve Manchester City kulüpleri, UEFA’nın harcama sınırı yaptırımlarını CAS’a taşımış; CAS, delil yetersizliği nedeniyle bazı yaptırımları kaldırmış, ancak sistemin genel çerçevesini hukuka uygun bulmuştur.
Bu kararlar, CAS’ın finansal dengeyi rekabetin öz unsuru olarak gördüğünü göstermektedir.
9. Finansal Fair Play’in Eleştirilen Yönleri
Her ne kadar FFP düzenlemeleri rekabeti koruma amacını taşısa da, uygulamada bazı eleştiriler gündeme gelmiştir:
-
Büyük kulüpler lehine asimetrik etki:
Geliri zaten yüksek olan kulüpler daha kolay denge sağlar, küçük kulüpler zorlanır. -
Yeni yatırımcıların giriş engeli:
FFP, büyük yatırımla piyasaya girmek isteyen kulüpleri caydırabilir. -
Hesap verebilirlik ve şeffaflık eksikliği:
UEFA denetim mekanizmalarının bağımsızlığı tartışmalıdır.
Bu eleştiriler, rekabet hukukunun “piyasa erişimi” ilkesine aykırılık tartışmalarını doğurur.
10. Geleceğe Yönelik Değerlendirme
UEFA’nın yeni düzenlemesi olan Financial Sustainability Regulations (2023), FFP sisteminin daha esnek hâli olarak tasarlanmıştır.
Artık kulüplerin gelirlerinin belirli yüzdesini (örneğin %70) maaş ve transfer harcamalarına ayırma şartı getirilmektedir.
Bu sistem, klasik “maaş tavanı” yerine “gelir oranı sınırı” getirerek daha orantılı bir denge kurmayı hedefler.
Türk futbolu bakımından, TFF’nin bu sisteme uyum sağlaması ve Rekabet Kurumu’nun süreci proaktif şekilde izlemesi, lig ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından kritik önemdedir.
11. Sonuç
Finansal Fair Play, salt ekonomik bir tedbir değil, rekabetin etik ve sürdürülebilir biçimde korunmasını amaçlayan bir hukukî mekanizmadır.
4054 sayılı Kanun çerçevesinde görünüşte kısıtlayıcı olsa da, amaç–araç dengesi içinde değerlendirildiğinde orantılı ve meşru bir müdahaledir.
Ancak bu sistemin adil işlemesi, yalnızca kurallara değil, uygulayıcı kurumların tarafsızlığına ve kulüplerin mali şeffaflığına bağlıdır.
Dolayısıyla gelecekte, hem UEFA hem TFF düzeyinde, FFP benzeri düzenlemelerin rekabeti değil, adaleti teşvik eden yönde geliştirilmesi gerekmektedir.