Single Blog Title

This is a single blog caption

Kamu Davası Nedir

Giriş: Kamu Davasının Ceza Yargılamasındaki Yeri

Kamu davası, devletin cezalandırma yetkisini temsil eden Cumhuriyet savcısının düzenlediği iddianamenin mahkemece kabulü ile açılan ve sanığın cezai sorumluluğunun yargısal denetime tabi tutulduğu kovuşturma evresini ifade eder. Ceza muhakemesi iki ana evreden oluşur: soruşturma ve kovuşturma. Soruşturma, suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlar; savcı suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Mahkeme iddianameyi hukuka uygun bularak kabul ettiğinde artık kamu davası açılmış sayılır ve kovuşturma başlar. Bu nedenle kamu davası, yalnızca bir “dava” değil; delillerin duruşmada tartışıldığı, savunma hakkının kullanıldığı, hüküm verildiği süreçlerin tamamını kapsayan, kamusal nitelikli bir yargılama faaliyetidir.


1. Kamu Davasının Normatif Çerçevesi: Hangi Maddeler Önemli?

Kamu davasını anlamak için Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümlerini birlikte görmek gerekir. CMK’da özellikle ihbar ve şikâyet (m.158), savcının soruşturma görevi (m.160–161), arama (m.116 vd.), elkoyma (m.123 vd.), iletişimin tespiti ve denetlenmesi (m.135 vd.), gizli soruşturmacı–teknik takip (m.139–140), yakalama–gözaltı–tutuklama (m.90–101), adli kontrol (m.109), iddianame ve zorunlu unsurlar (m.170), iddianamenin iadesi (m.174), iddianamenin kabulü ve kamu davası (m.175), uzlaştırma (m.253), seri muhakeme (m.250), basit yargılama (m.251), HAGB (m.231) ve kanun yolları (m.272 vd.) kritik önemdedir. TCK yönünden ise dava zamanaşımı (m.66–67), şikâyete bağlı suçlar ve süre (m.73), önödeme (m.75), cezanın ertelenmesi (m.51), adli para cezası (m.52), tekerrür (m.58) gibi kurumlar kamu davasının kaderini doğrudan etkiler. Bu düzenlemeler; bir yandan soruşturma evresinde “yeterli şüphe” eşiğini somutlaştırırken, diğer yandan kovuşturmada delillerin serbestçe değerlendirilmesine, hüküm kurma tekniklerine ve kanun yolu denetimine yön verir.


2. Kamu Davası Nasıl Başlar? İhbar–Şikâyet, Resen Soruşturma ve Soruşturmanın Açılması

Kamu davası açılmadan önce mutlaka bir soruşturma evresi yürütülür. Soruşturma, suçun işlendiği şüphesinin öğrenilmesiyle başlar. Bu şüphe, ihbar, şikâyet ya da resen öğrenme yoluyla savcının önüne gelir. Herkes suç işlendiğini bildirebilir; mağdur ise şikâyete bağlı suçlarda ayrıca süreye bağlı bir şikâyet hakkı kullanır. İhbar ve şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına, kolluk birimlerine veya yurt dışındaysa Türk konsolosluklarına yapılabilir. Bu başvuru aşamasında olayın doğru aktarılması, zaman-mekân-unsurlarının net belirtilmesi, varsa belge–ses–görüntü gibi delillerin eklenmesi ileride iddianamenin sağlıklı kurulması açısından büyük önem taşır. Mağdur vekili açısından bu noktada “delil koruma” refleksi geliştirmek; kamera kayıtlarının silinmesini önlemek, elektronik delillerin hash değerlerini korumak, tanıkların beyanlarının gecikmeksizin alınması için talepte bulunmak gerekir. Şüpheli vekili açısından ise “erken müdafi” ilkesi doğrultusunda ifade öncesi dosyaya erişim taleplerinin yapılması, ifade stratejisinin belirlenmesi ve koruma tedbirlerinin ölçülülüğünün denetimi kritik aşamalardır.


3. Soruşturmanın Yürütülmesi: Lehe ve Aleyhe Delillerin Toplanması, Koruma Tedbirleri ve “Yeterli Şüphe”

Savcı, soruşturmayı objektiflik ilkesiyle yürütür ve hem lehe hem aleyhe delilleri toplamakla yükümlüdür. Bu, ceza muhakemesinin adil yargılanma güvencesinin soruşturma ayağıdır. Delillerin toplanmasında arama, elkoyma, iletişimin tespiti/dinlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik takip gibi müdahaleci tedbirler devreye girebilir; hepsi ölçülülük, gereklilik ve kanuni dayanak koşullarına tabidir. Örneğin dijital materyallerde arama–kopyalama süreçlerinde bütünlük zincirinin korunması, elkoyma kararlarının süresinde yargısal denetime sunulması ve savunma tarafına inceleme imkânı verilmesi gerekir. Tutuklama ve adli kontrol gibi kişi hürriyetine müdahale eden tedbirlerde de somut delil, kuvvetli suç şüphesi ve kaçma–delilleri karartma tehlikesi gibi gerekçeler aranır; talep ve itiraz dilekçelerinde ölçülülük ve alternatif tedbir argümanlarının ayrıntılı şekilde ortaya konulması önemlidir.

Soruşturmanın omurgasını “yeterli şüphe” eşiği belirler. Bu eşik; Mahkemece mahkûmiyet olasılığının beraat olasılığını aştığı kanaatine denk düşecek yoğunlukta, ancak “kuşkunun sanık lehine yorumlanması” ilkesini de dışlamayacak seviyede bir kanaati ifade eder. Soruşturma tamamlandığında savcı, yeterli şüpheye ulaştığını değerlendiriyorsa iddianame düzenler; aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verir. KYOK’a karşı mağdurun itiraz yolu vardır ve bu aşama, mağdur vekilliği bakımından kritik bir kanun yolu stratejisinin planlanmasını gerektirir.


4. Kamu Davasını Açan Belge: İddianame, Zorunlu Unsurlar, İade ve Kabul

İddianame, kamu davasını başlatan çekirdek belgedir. Şüphelinin açık kimliği, müşteki/mağdur, suçun hukuki nitelendirmesi, sevk maddeleri, olayın tarih–yer–zaman unsurları, delillerin dökümü ve talep edilen yaptırımlar iddianamenin iskeletini oluşturur. İddianamenin olay anlatımı, sevk maddeleriyle uyumlu, kronolojik ve çelişkisiz olmalı; “varsayım” yerine somut olgulardan hareket etmeli; delil–olay–hukuki sonuç akışını görünür kılmalıdır. İddianame düzenlenirken uygulanması zorunlu bir kurum (örneğin uzlaştırma veya önödeme) atlanmışsa ya da zorunlu unsurlarda eksiklik varsa mahkeme iddianamenin iadesi kararı verebilir. İade üzerine savcı eksikleri giderir, gereğinde uzlaştırma–önödeme süreçlerini tamamlar ve yeniden iddianame düzenler. İddianame kabul edildiğinde, kamu davası açılmış olur; mahkeme tensip tutanağı düzenler, duruşma günü verir, tebligat işlemleri başlatılır ve kovuşturma evresi sahneye çıkar.


5. Kamu Davasının Açılmasını Etkileyen Alternatif Kurumlar: Uzlaştırma, Önödeme, K.D.A.E., Seri ve Basit Yargılama

Ceza adalet sistemi, her olayın mutlaka klasik yargılama yoluna taşınmasını zorunlu kılmayan, onarıcı ve hızlandırıcı kurumlar da sunar. Uzlaştırma, kapsamına giren katalog suçlarda mağdur ile şüphelinin bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşıp uyuşmazlığı yargı dışı çözmesine olanak tanır. Uzlaşma sağlanırsa kamu davasına gerek kalmaz; sağlanamazsa soruşturma normal akışında devam eder. Önödeme, kanunda öngörülen bazı suçlarda şüphelinin belirli bir miktarı ödeyerek dava açılmasını engelleyebilmesidir; bu yolun işletilmesi iddianame öncesi aşamada değerlendirilmelidir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi (K.D.A.E.), üst sınırı kanunda gösterilen belirli suçlarda, şüpheliye belirli yükümlülükler getirilerek ve genellikle mağdurun zararının giderilmesi şartıyla, kamu davasının belirli bir süre ertelenmesi ve bu sürede kasten yeni suç işlenmemesi halinde dosyanın kapanmasını sağlayabilir. Seri muhakeme ve basit yargılama usulleri ise yargılamayı hızlandıran, bazı güvenceleri farklı şekilde dengeleyen ve sonuçlarını ona göre şekillendiren özel usullerdir. Bu kurumların her biri, şüpheli/sanık lehine gerçekten “yararlı” olup olmadıkları titizlikle tartıldıktan sonra tercih edilmelidir; zira kısa vadeli hız, uzun vadede hak kaybı riski doğurabilir.


6. Şikâyete Bağlı Suçlar ve Şikâyet Süresi: Hak Düşürücü Zamanlama

Bazı suçlarda kamu davasının açılabilmesi için mağdurun şikâyeti zorunludur. Bu suçlarda şikâyet, mağdurun fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayan altı aylık hak düşürücü süreye tabidir. Şikâyet süresinin kaçırılması, kural olarak kamu davasının açılamaması sonucunu doğurur; istisnaen dava zamanaşımı sınırları içinde ve özel düzenlemeler çerçevesinde farklı sonuçlar gündeme gelebilir. Uygulamada hakaret, basit yaralama, mala zarar verme gibi suçlarda şikâyet sürelerinin kaçırılması sık rastlanan bir hata olduğu için, mağdur vekilliğinde ilk görüşmede mutlaka “öğrenme tarihi” ile “fail tespiti”nin netleştirilmesi, tutanakla kayıt altına alınması ve şahsi hak talebi stratejisinin uyumlu yazılması önemlidir.


7. Dava Zamanaşımı: Dosyanın Görünmeyen Takvimi

Dava zamanaşımı, yaptırımın üst sınırına göre değişen sürelerin dolmasıyla kamu davasının düşmesini sağlayan kamu düzeni kurumudur. Savunma tarafında zamanaşımı kontrolü, yalnızca başlangıç tarihinin değil, kesilme ve durma hallerinin tek tek işaretlendiği ayrıntılı bir zaman akış planı ile yapılmalıdır. İddianamenin kabulü, sorgu, ara kararlar, yakalama–tutuklama–salıverilme gibi süreçlerin zamanaşımı etkileri gözden kaçırılmamalıdır. Mağdur vekilliğinde ise zamanaşımını kesen işlemler konusunda kalem ve müzekkere takibi titizlikle sürdürülmeli; özellikle tebligat adresleri, MERNİS kayıtları ve yurt dışı istinabe süreçleri aksatılmamalıdır.


8. Yetki–Görev, Birleştirme–Ayrılma ve Usuli Mimari

Kamu davası, kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesinde görülür. Görev bakımından Asliye Ceza veya Ağır Ceza ayrımı, suçun yaptırım üst sınırına ve kanuni düzenlemeye göre belirlenir. Görevsizlik veya yetkisizlik hâlinde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu geçişlerde delillerin muhafazası ve sürelerin korunması önemini korur. Birden fazla sanık veya birbirine bağlı fiiller söz konusuysa birleştirme; yargılamanın ekonomisi, adil yargılanma ve çelişkisiz karar ilkeleri gözetilerek gündeme gelir. Aksi yönde yığılmayı ve gecikmeyi önlemek için ayrılma kararı da verilebilir. Bu kararların doğru yönetimi, özellikle tutuklu dosyalarda makul sürede yargılama güvenceleri açısından hayati sonuçlar doğurur.


9. Kovuşturma Evresi: Duruşma, Delillerin Tartışılması ve Hukuka Aykırı Delil Sorunu

İddianamenin kabulüyle kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma evresine geçilir. Bu evrede delillerin duruşmada tartışılması esastır. Tanıklar dinlenir, sanık savunma yapar, bilirkişi raporları alınır, keşif icra edilebilir. Hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağı kuralı, uygulamanın kırmızı çizgisidir. Arama–elkoyma süreçlerindeki şekli eksiklikler, iletişimin denetlenmesinde kanuni şartların oluşmaması, elde etme biçimi hukuka aykırı olan ses–görüntü kayıtları gibi durumlarda savunma, “delil yasakları” çerçevesinde etkin itiraz inşa etmelidir. Mağdur vekilliği yönünden de delil yasakları gözetilerek meşru delil kaynaklarına ağırlık vermek, “zehirli ağacın meyvesi” tartışmalarında dosyayı savrulmaktan korur.


10. Hüküm: Beraat, Mahkûmiyet, HAGB ve Cezanın Bireyselleştirilmesi

Kovuşturma sonunda mahkeme hüküm kurar. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, düşme, mahkûmiyet gibi sonuçlar söz konusu olabilir. Mahkûmiyet kararı verildiğinde cezanın bireyselleştirilmesi aşamasında takdiri indirim, zincirleme suç, içtima, erteleme, seçenek yaptırımlar, adli para cezası ve tekerrür gibi kurumlar uygulanır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ise şarta bağlı bir lehe kurum olup belirli şartların sağlanması ve sanığın kabulü ile hükmün açıklanmasının belirli süre geri bırakılmasını, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlenmemesi hâlinde düşmeyi sağlayabilir. Bu noktada savunma tarafında nihai hedefin yalnızca “düşük ceza” değil, temiz sabıka ve uzun vadeli hak kayıplarının önlenmesi olduğuna dikkat edilmeli; mağdur vekilliğinde ise tazminat talepleriyle ceza yargılamasının bulguları uyumlu bir özel hukuk stratejisine bağlanmalıdır.


11. Kanun Yolları: İstinaf ve Temyiz Stratejisi

Kamu davasında verilen kararlar kural olarak istinaf, koşulları varsa temyiz denetimine tabidir. İstinafta maddi vakıa ve hukuka uygunluk birlikte incelenir; duruşmalı inceleme talep edilebilecek dosyalarda tanık–sanık yeniden dinlenmesi mümkün olabilir. Temyizde ise hukuka uygunluk denetimi ön plandadır. Kanun yolu dilekçeleri, hükmün gerekçesini hedef alan, somut delil tartışmalarını içeren, Yargıtay/istinaf yaklaşımıyla uyumlu ve “bozma ihtimali”ni artıracak şekilde kurgulanmalıdır. Sürelerin kaçırılması, harç–gider eksiklikleri ve yanlış merciye başvuru gibi usuli hatalar, maddi doğruluğu güçlü dosyaların dahi kaybına yol açabilir; bu yüzden kalem–UETS–tebligat takibi sistematik yapılmalıdır.


12. Uygulamada Sık Karşılaşılan Dosya Tipleri Üzerinden Pratik Notlar

Hakaret–Basit Yaralama–Mala Zarar Verme: Bu grupta genellikle şikâyete bağlılık, şikâyet süresinin doğru hesaplanması, uzlaştırma daveti ve delil standardı öne çıkar. Kamera kayıtlarının süresinde talebi ve korunması, sosyal medya içeriklerinin tespiti, telefon yazışmalarının usulüne uygun sunumu delil stratejisinin omurgasıdır. Savunmada tahrik, karşılıklı hakaret, somut fiil isnadı–değer yargısı ayrımı ve hukuka uygunluk nedenleri dikkatle işlenmelidir.

Dolandırıcılık–Güveni Kötüye Kullanma–Nitelikli Hırsızlık: Bu dosyalarda teknik delil, para ve malvarlığı akışının belgelenmesi, hesap hareketleri ve dijital izlerin bütünlük zinciri ile dosyaya kazandırılması kritik önemdedir. Mağdur vekilliğinde maddi gerçeğin finansal izlerle desteklenmesi; savunmada kast–hile–araç hareket–illiyet bağının ayrıştırılması ve ihtilafın “hukuki ilişki”ye kayıp kaymadığına dair güçlü argüman kurulması gerekir.

Trafik Kazaları ve Taksirli Suçlar: Kusur raporları, bilirkişi incelemeleri, araç telemetri verileri, kamera–EDS kayıtları ve olay yeri krokisi birlikte değerlendirilmelidir. HAGB ve cezanın ertelenmesi, sanık lehine bireyselleştirme araçları iken; mağdur yönünden ceza davası bulguları tazminat davasında güçlü dayanak oluşturur.

Bilişim Suçları–Dijital Delil: IP kayıtları, log tutanakları, e-posta–sosyal medya içerikleri ve cihaz imajları söz konusu olduğunda, hukuka uygun elde etme ve inceleme prosedürleri eleştiriye en açık alandır. Savunma, delilin elde edilişindeki usul hatalarına odaklanmalı; mağdur vekilliği, teknik bilirkişilik ve zaman damgası–hash değerleri gibi araçlarla delilin güvenilirliğini sağlamlaştırmalıdır.

Sonuç: Kamu Davası, Doğru Kurgu ve Zaman Yönetimi ile Yürütülür

Kamu davası, ihbar/şikâyetle başlayan, savcının lehe–aleyhe delilleri topladığı, yeterli şüphe oluştuğunda iddianameye dönüşen ve mahkemenin kabulüyle kovuşturmaya evrilen bir süreçtir. Bu süreçte şikâyet süresi, zamanaşımı, uzlaştırma–önödeme–K.D.A.E. gibi alternatif kurumlar ve koruma tedbirlerinin ölçülülüğü, dosyanın seyrini belirleyen başlıca parametrelerdir. Kovuşturma evresinde delillerin duruşmada tartışılması, hukuka aykırı delillerin ayıklanması, hükmün bireyselleştirilmesi ve kanun yolları stratejisinin hata kaldırmaz bir titizlikle yönetilmesi gerekir. Mağdur yönünden etkin delil koruma ve tazminat stratejisi, sanık yönünden erken savunma mimarisi ve lehe kurumların doğru kullanımı esastır. Bütün bu başlıklar, kamu davasının yalnızca “açılma”sını değil, doğru yönetilmesini de ceza adaletinin merkezine yerleştirir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button