Single Blog Title

This is a single blog caption

Tribünlerde Nefret ve Irkçılık

Giriş

Spor stadyumları, toplumsal dinamiklerin yoğun bir şekilde dışavurum bulduğu modern agoralardır. Ne yazık ki bu kolektif enerji, zaman zaman ırkçı, ayrımcı ve nefret dolu söylemlerin de megafonu haline gelebilmektedir. Tribünlerde yankılanan bu tür tezahüratlar, sadece sportif etiğin değil, aynı zamanda evrensel insan hakları normlarının ve ulusal ceza hukukunun da açık bir ihlalidir. Bu makale, tribünlerdeki ırkçı ve ayrımcı söylemlerin, “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusundan hareketle, bu eylemlerin FIFA Disiplin Kodu (FIFA Disciplinary Code) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 122 perspektifinden kapsamlı bir hukuki analizini sunmayı amaçlamaktadır.

Sporun birleştirici gücü, ırkçılıkla mücadelenin de en önemli sembollerinden biridir.

1. İfade Özgürlüğünün Sınırı: Nefret Söylemi Kırmızı Çizgisidir

Anayasa’nın 26. maddesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, sınırsız bir hak değildir. Aynı madde, bu hakkın kullanımının; milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve başkalarının şöhret ve haklarının korunması gibi sebeplerle sınırlanabileceğini belirtir. İşte ırkçı ve ayrımcı söylemler, tam da bu sınırlama sebepleri kapsamına girer.

Uluslararası insan hakları hukuku ve Anayasa Mahkemesi içtihatları, “nefret söylemi”ni ifade özgürlüğünün koruması dışında tutar. Nefret söylemi, bir kişi veya grubu, ırk, din, cinsiyet, etnik köken gibi belirli özelliklerinden dolayı aşağılayan, dışlayan veya onlara karşı şiddeti teşvik eden her türlü ifade biçimidir. Tribünlerde atılan ırkçı sloganlar, bu tanımın tipik bir örneğidir. Bu söylemler, hedef alınan sporcunun veya taraftar grubunun onur, saygınlık ve eşitlik haklarını ihlal eder ve toplumsal barışı tehdit eder. Dolayısıyla, “ırkçı tezahürat ifade özgürlüğüdür” argümanı, hukuken hiçbir dayanak taşımamaktadır.

2. FIFA Disiplin Kodu Çerçevesinde Yaptırımlar

FIFA, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleyi en önemli önceliklerinden biri olarak belirlemiştir. FIFA Disiplin Kodu’nun ilgili maddeleri, bu tür eylemleri ağır yaptırımlarla cezalandırmaktadır:

  • FIFA Disiplin Kodu md. 13 – Ayrımcılık ve İnsan Onuruna Yakışmayan Davranışlar: Madde, ırk, deri rengi, etnik, ulusal veya sosyal köken, cinsiyet, engellilik, dil, din, siyasi veya başka herhangi bir görüş, cinsel yönelim veya başka herhangi bir nedene dayalı olarak ayrımcılık yapılmasını veya insan onuruna yakışmayacak şekilde hakaret edilmesini yasaklar.

  • Cezalar: FIFA, bu tür ihlallerde aşağıdaki yaptırımları uygulayabilir:

    • Maçların Seyircisiz Oynatılması: İhlalin yaşandığı resmi müsabakaların bir veya daha fazlasının seyircisiz oynatılması.

    • Stadyum Kapatma: Belirli bir süre için stadyumun tamamen veya kısmen kapatılması.

    • Para Cezası: Kulüplere yönelik ağır para cezaları.

    • Puan Silme: Lig müsabakalarında puan silme (ağır ve tekrarlayan ihlallerde).

    • Diskalifiye: Turnuvalardan men.

FIFA’nın yaklaşımı, ihlalin faili bireyleri cezalandırmaktan ziyade, bu bireyleri tribünde barındıran ve kontrol etmekle yükümlü olan kulüpleri sorumlu tutmaya dayanır. Bu, kolektif sorumluluk ilkesinin bir tezahürüdür.

FIFA, ırkçılıkla mücadelede küresel çapta farkındalık kampanyaları yürütmektedir.

3. Türk Ceza Hukuku Perspektifi: TCK m. 122 – Ayrımcılık

Türk hukuk sistemi, ırkçılık ve ayrımcılığı sadece sportif bir disiplin ihlali olarak değil, aynı zamanda bir suç olarak da tanımlamaktadır. TCK m. 122, bu konudaki en net düzenlemedir:

  • TCK m. 122 – Ayrımcılık: “Kişiler arasında dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan bir ayrım yaparak… bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yasaklayan veya besin maddelerini vermeyen ya da kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden kimseye… ceza verilir.”

Maddenin lafzı, doğrudan bir mal veya hizmetin edinimini engellemeye odaklanmış gibi görünse de, Yargıtay ve doktrindeki hakim yoruma göre, maddenin ruhu ve amacı daha geniştir. Spor müsabakaları, kamuya arz edilmiş bir hizmettir. Bir sporcunun, ırkı veya milliyeti nedeniyle tribünlerde hedef alınması, onun bu “hizmetten” (spor yapma hakkından) eşit ve onurlu bir şekilde yararlanmasını engelleyici bir nitelik taşır. Dolayısıyla, tribünlerdeki ırkçı tezahüratlar, TCK m. 122 kapsamında değerlendirilebilir. Bu suçun soruşturması için şikayet aranmaz; resen soruşturma yapılır.

4. Diğer Ceza Hukuku Maddeleri ile İlişki

Irkçı tezahüratlar, aynı zamanda diğer ceza normlarını da ihlal edebilir:

  • TCK m. 125 – Hakaret: Söylem, belirli bir sporcuyu veya grubu hedef alıyor ve onurunu kırıyorsa hakaret suçu oluşturabilir. Nefret unsuru içeren hakaret, cezayı artırıcı bir nedendir.

  • TCK m. 216 – Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama: Toplumsal barışı bozmaya elverişli olan ve halkın bir kesimini, ırkından dolayı alenen aşağılayan sloganlar, bu madde kapsamında cezalandırılır. Bu, ırkçılıkla mücadelede kullanılan en güçlü ceza normlarından biridir.

5. Uygulama ve İspat Sorunları

Mevcut hukuki çerçeveye rağmen, uygulamada ciddi sorunlar yaşanmaktadır:

  • Kolektif Sorumluluk ve Bireysel Cezalandırma Zorluğu: FIFA ve TFF yaptırımları kulüplere yöneliktir. Binlerce kişilik bir kalabalık içinden somut faili tespit etmek ve TCK kapsamında cezalandırmak pratikte oldukça zordur.

  • İspat: Suçun unsurlarının oluştuğunun ispatı için, tezahüratın içeriği, kimler tarafından ve hangi yoğunlukta atıldığının tespiti gereklidir. Stadyum ses kayıtları, video görüntüleri ve tanık ifadeleri kritik öneme sahiptir.

  • Tutarlı ve Etkin Yaptırım: Federasyon ve adli makamların, benzer ihlallere yönelik tutarlı ve caydırıcı yaptırımlar uygulaması, mücadelenin etkinliği açısından hayatidir.

Sonuç

Tribünlerdeki ırkçı, ayrımcı ve nefret dolu söylemler, ne sportif kültürün bir parçasıdır ne de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir. Bu eylemler, hem FIFA’nın küresel düzenlemeleri hem de Türk Ceza Kanunu’nun emredici hükümleri karşısında ağır yaptırımları hak eden hukuk dışı fiillerdir. Sorunun çözümü, sadece cezai ve disiplin yaptırımlarıyla sınırlı kalmamalıdır. Kulüplerin, taraftarlarını eğitmek ve stadyumlarda güvenlik önlemlerini artırmak suretiyle proaktif bir rol üstlenmesi, medyanın ve spor kamuoyunun konuya duyarlılık göstermesi ve nihayetinde toplumun her kesiminde saygı ve hoşgörü kültürünün yerleştirilmesi gerekmektedir. Spor, ayrıştırmanın değil, birleştiriciliğin sembolü olmalıdır. Hukuk, bu idealin gerçekleşmesi için sahadaki en güçlü müttefiktir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button