Single Blog Title

This is a single blog caption

Senetlerde Sahte İmza ve İmza İnkarı Davaları: Hukuki Çerçeve, Uygulama ve Yargıtay Kararları Işığında İnceleme

Senetlerde Sahte İmza ve İmza İnkarı Davaları: Hukuki Çerçeve, Uygulama ve Yargıtay Kararları Işığında İnceleme


1. Bölüm: Giriş ve Hukuki Çerçeve

1.1. Ticari Hayatta Kıymetli Evrakın Rolü

Kambiyo senetleri (çek, bono, poliçe) Türk ticaret sisteminin güven mekanizmasını oluşturur. Bu senetler, tarafların karşılıklı güvenini teminat altına alır, hızlı tahsil imkânı sağlar ve piyasada kredi fonksiyonu görür. Ancak bu güvenin en temel dayanağı, imzanın geçerliliğidir. Çünkü senetler, yazılı bir borç ikrarı değil, imza ile hukuken hayat bulan bağlayıcı belgelerdir.

1.2. İmzanın Hukuki Fonksiyonu

Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), imzayı kıymetli evrakın asli unsuru kabul eder.

  • TTK m. 676: Kambiyo senetlerinin geçerliliği için imza zorunludur.

  • HMK m. 205–211: İmzalı senetler “kesin delil” niteliğindedir.

Bu hükümler doğrultusunda imza, sadece bir isim veya işaret değil; hukuki bağ doğuran, borçluyu senede bağlı sorumluluk altına sokan en önemli unsurdur.

1.3. İspat Gücü ve Karine

Bir senedin altındaki imza, aksi ispat edilene kadar o kişiye ait kabul edilir. Bu karine, alacaklıyı korur ve ticari güveni sağlar. Ancak imzanın aidiyeti reddedildiğinde, işin rengi değişir. İmza inkarı veya sahte imza iddiası gündeme geldiğinde senet, artık tartışmalı hale gelir ve ispat yükü ciddi önem kazanır.

1.4. TTK ve HMK’daki Düzenlemeler

  • TTK m. 676/1: “Kambiyo senedi üzerinde bulunan imzalardan biri sahte veya geçersiz olsa bile diğer imzalar geçerliliğini korur.”

  • HMK m. 209: İmza inkâr edilirse, imzanın doğruluğunu ispat yükü senede dayanana düşer.

Bu hükümler, hem tedavül güvenliğini hem de bireyin haksız sorumluluk altına sokulmamasını hedefler.

1.5. Sahte İmza ve İmza İnkarının Önemi

Ticarette karşılaşılan en sık uyuşmazlık türlerinden biri, senetlerdeki imzanın inkâr edilmesi veya sahte olduğunun ileri sürülmesidir. Bu durum:

  • Alacaklının tahsilini geciktirir,

  • Borçlunun ciddi hukuki mücadele vermesini gerektirir,

  • Mahkemelerin bilirkişi ve kriminal incelemelerle uzun yargılamalar yürütmesine yol açar.

Kısacası, sahte imza ve imza inkarı davaları yalnızca iki taraf arasındaki bir sorun değil, aynı zamanda ticari hayatın güvenliğini ilgilendiren toplumsal bir meseledir.

2. Bölüm: Sahte İmza ve İmza İnkarı Kavramları

2.1. Kavramların Tanımı

Sahte imza, bir kişinin iradesi ve bilgisi dışında, onun adına veya imzasına benzetilerek atılan işarettir. Bu durumda kişi, senedi imzalamamış olmasına rağmen sanki borç altına girmiş gibi görünür.

İmza inkarı ise imzanın sahte olduğu iddiasından farklıdır. Burada kişi, senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürer. Yani inkâr, senedin geçerliliğine dair bir savunma yoludur. Bu durumda senede dayanan taraf, imzanın o kişiye ait olduğunu ispat etmek zorundadır.

📌 Aradaki fark:

  • Sahte imza → failin başkasının imzasını taklit etmesidir.

  • İmza inkarı → senet altındaki imzanın aidiyetinin reddedilmesidir.


2.2. İmzanın Aidiyeti ve İspat Yükü

HMK m. 209/1 açıkça düzenler: Bir senedin altındaki imza inkâr edilirse, imzanın doğruluğunu ispat yükü senede dayanandadır. Yani alacaklı, imzanın gerçekten borçluya ait olduğunu ispat etmek zorundadır.

Bu noktada uygulamada en sık kullanılan yöntem, grafoloji ve kriminal incelemedir. Bilirkişiler imzanın hat özelliklerini, kalem basıncını, eğimlerini, yazım hızını karşılaştırarak rapor hazırlar.


2.3. Ceza Hukuku Boyutu

Sahte imza yalnızca özel hukuk alanında sonuç doğurmaz, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu m. 204–207 kapsamında sahtecilik suçunu oluşturur.

  • Resmî belgede sahtecilik → daha ağır cezalarla karşılık bulur.

  • Özel belgede sahtecilik → daha hafif ama yine de hapis cezasını içeren bir yaptırımdır.

Böylece sahte imza, hem alacaklı-borçlu ilişkisini hem de kamu düzenini ilgilendiren karma bir ihlal niteliği taşır.


2.4. İmza İnkarının Yargılamadaki Önemi

İmza inkârı halinde:

  • İcra takibi durur, alacaklı imzanın aidiyetini ispat için dava açmak zorunda kalır.

  • Mahkeme, çoğu zaman bilirkişi incelemesi yaptırır.

  • Borçlu, imza inkârında bulunarak kendini haksız yere borçtan kurtarmaya çalışırsa, kötü niyet tazminatı ile karşılaşabilir.

Yargıtay içtihatlarında, imza inkarının ciddiyetle ele alınması gerektiği, imzanın gerçek sahibinin korunmasının ticari güven için hayati olduğu vurgulanmaktadır.


2.5. Tedavül Güvenliği ile Kişi Koruması Arasındaki Denge

Kıymetli evrak hukukunun özü, tedavül güvenliğidir. Ancak bu güven, bireyin hiç iradesi olmadan borç altına sokulmasına izin veremez. Bu nedenle:

  • Sahte imza sahibini bağlamaz, ancak diğer imzalar geçerliliğini korur (TTK m. 676).

  • Böylece hem masum kişinin korunması hem de senedin tedavül kabiliyetinin bozulmaması amaçlanır.

3. Bölüm: Davalar ve Yargı Uygulaması

Senetlerde sahte imza ve imza inkârı iddiaları, uygulamada çoğunlukla icra hukuku, menfi tespit davaları ve ceza soruşturmaları üzerinden gündeme gelir. Bu bölümde hem hukuki süreçler hem de Yargıtay içtihatları ışığında nasıl işlediğini inceleyeceğiz.


3.1. Menfi Tespit Davaları

Borçlu, kendisine yöneltilen icra takibinde senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürebilir. Bu durumda:

  • İmza inkârı söz konusu olduğunda, HMK m. 209 gereği ispat yükü alacaklıya geçer.

  • Borçlu, menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını tespit ettirebilir.

  • Bu davada en kritik aşama, bilirkişi incelemesidir. Mahkeme, borçlunun daha önce attığı imzaları dosyaya getirterek karşılaştırma yaptırır.

Yargıtay, menfi tespit davalarında imzanın aidiyetine ilişkin raporların birden fazla bilirkişiden alınması gerektiğini, aksi hâlde hükmün sağlıklı olmayacağını sıkça vurgulamaktadır.


3.2. İcra Takibinde İmza İtirazı

İcra takibinde borçlu, 5 gün içinde imzaya itiraz edebilir (İİK m. 170).

  • İtiraz üzerine takip durur.

  • Alacaklı, imzanın aidiyetini ispat için itirazın iptali davası açmak zorundadır.

  • Bu davada da yine grafoloji uzmanlarının raporu belirleyici olur.

📌 Uygulamada sorun: İmza incelemelerinin aylar sürmesi nedeniyle icra dosyaları uzun süre askıda kalmakta, alacaklı ciddi mağduriyet yaşamaktadır.


3.3. Ceza Davaları Boyutu

Sahte imza sadece özel hukuk uyuşmazlığı doğurmaz; aynı zamanda TCK m. 204-207 kapsamında resmî veya özel belgede sahtecilik suçunu gündeme getirir.

  • Eğer senet noter huzurunda düzenlenmişse veya kamu kurumu işlemlerinde kullanılmışsa, resmî belgede sahtecilik gündeme gelir.

  • Basit ticari senetlerde ise özel belgede sahtecilik söz konusu olur.

Savcılık, bilirkişi raporları ve kriminal incelemelerden sonra kamu davası açar. Bu da alacaklı ve borçlu arasındaki özel hukuk davasına paralel olarak yürüyebilir.


3.4. Yargıtay İçtihatları

Yargıtay, imza inkârı ve sahte imza davalarında şu temel ilkeleri ortaya koymuştur:

  • İspat yükü senede dayanan taraftadır.

  • Sahte imza diğer imzaları etkilemez; senet, sahte olmayan imzalar yönünden geçerlidir.

  • Bilirkişi raporları çelişkili ise, mahkeme Adli Tıp Kurumu’ndan ek rapor almalıdır.

  • Teminat senetlerinde imzanın aidiyeti ayrıca titizlikle incelenmeli, borçlunun gerçek iradesi araştırılmalıdır.


3.5. Uygulamadaki Sorunlar

  1. Bilirkişi raporlarının uzun sürmesi: Alacaklılar tahsilat için uzun süre bekler.

  2. Çelişkili raporlar: Farklı uzmanlardan farklı sonuçlar çıkabilir.

  3. Tedavül güvenliği sorunu: Hamil korunmak istenirken, imza aidiyetinin tartışmalı olması senetlerin güvenilirliğini zedeler.

  4. Ceza ve hukuk yargılamalarının paralel yürütülmesi: Çoğu zaman iki farklı yargılama aynı olgular üzerinden farklı sonuçlar doğurur.


4. Bölüm: Sonuç

Senetlerde sahte imza ve imza inkârı uyuşmazlıkları, ticari hayatın “güven motoru” olan kıymetli evrak sisteminin en kırılgan noktasını oluşturur. Hukukun görevi, iyi niyetli hamili korurken, kişiyi iradesi dışında borç yüküne sokmamaktır. Bu denge; hızlı ve şeffaf bilirkişilik, standart delil mimarisi, teminat senetlerinde koşullu ibraz, e-imza ve doğrulama altyapısı, sigorta/fon mekanizmaları ve yargısal koordinasyon ile mümkündür.

Özetle:

  • Tedavül güvenliği için: Hızlı doğrulama, fon/sigorta ve standart rapor.

  • Bireysel korunma için: İspat yükü doğru yerde, teminat rejimi net, kast/aidiyet titizce.

  • Sistem verimliliği için: Süre sınırlı bilirkişilik, ceza–hukuk dosyası entegrasyonu, eğitim ve uyum.

Bu öneriler hayata geçtiğinde, hem haksız borçlandırmalar hem de suistimaller azalacak; ticari hayatın güven ve hız dengesi daha adil bir zeminde sürdürülebilecektir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button