Deniz Ticareti Hukukunda Müşterek Avaryaya İlişkin Anlaşmalar
Deniz Ticareti Hukukunda Müşterek Avaryaya İlişkin Anlaşmalar
Giriş
Deniz ticareti hukukunda en eski ve en köklü kavramlardan biri müşterek avaryadır. Tarihi neredeyse denizcilik kadar eski olan bu kurum, deniz yoluyla yapılan taşımaların adil bir şekilde yürütülmesini sağlayan dayanışma mekanizmasıdır.
Kısaca ifade etmek gerekirse; gemi ve yükün ortak bir deniz tehlikesi ile karşı karşıya kalması halinde, bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla yapılan olağanüstü fedakârlık ve masrafların tüm menfaat sahipleri arasında paylaşılmasıdır.
Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK m. 1272 vd.) müşterek avarya hükümleri düzenlenmiş; ayrıca milletlerarası alanda York-Antwerp Kuralları (York-Antwerp Rules) müşterek avaryaya ilişkin yeknesak kurallar getirmiştir.
1. Müşterek Avaryanın Tanımı
TTK m. 1272’ye göre müşterek avarya:
“Bir deniz yolculuğu sırasında, gemi veya yükün müşterek bir deniz tehlikesinden korunması için makul surette ve bilerek yapılan olağanüstü fedakârlıklar veya masrafların, gemi, yük ve navlun ilgilileri arasında paylaşılmasıdır.”
Bu tanımdan çıkan unsurlar şunlardır:
- Müşterek tehlike bulunmalıdır.
- Fedakârlık veya masraf olağanüstü olmalıdır.
- Fedakârlık bilinçli yapılmalıdır.
- Amaç gemi ve yükü müştereken korumaktır.
2. Müşterek Avaryanın Tarihsel Gelişimi
Müşterek avarya, deniz hukukunun en eski kavramlarındandır. Antik Yunan ve Roma hukukunda da benzer düzenlemelere rastlanır.
Modern anlamda müşterek avarya ise 19. yüzyıldan itibaren York-Antwerp Kuralları ile uluslararası ticarette yeknesak hale getirilmiştir. Bugün hemen her navlun sözleşmesinde bu kurallara atıf yapılmaktadır.
3. Müşterek Avaryanın Şartları
Bir fedakârlık veya masrafın müşterek avarya sayılabilmesi için şu şartlar aranır:
- Ortak bir deniz tehlikesi olmalıdır (fırtına, yangın, karaya oturma vb.).
- Fedakârlık olağanüstü olmalıdır (örneğin yükün denize atılması).
- Bilinçli ve iradi olmalıdır.
- Gemi, yük ve navlun menfaatine yapılmalıdır.
Örneğin gemiyi kurtarmak için değerli bir yükün denize atılması, tipik bir müşterek avarya halidir.
4. Müşterek Avarya Türleri
Müşterek avarya kapsamında değerlendirilen bazı klasik fedakârlık ve masraflar:
- Yükün denize atılması (jettison).
- Gemi yangını söndürmek için su kullanılması ve yükün zarar görmesi.
- Karaya oturan geminin kurtarılması için yapılan masraflar.
- Limana sığınmak için yapılan olağanüstü giderler.
5. Müşterek Avaryanın Sonuçları
Müşterek avarya ilan edildiğinde, yapılan fedakârlık ve masraflar gemi, yük ve navlun ilgilileri arasında paylaştırılır.
- Pay oranı, tarafların gemi ve yükteki menfaatlerinin (değerlerinin) oranına göre belirlenir.
- Bu işleme avarya dispeçi adı verilir.
- Dispeç raporu, uzmanlar (dispeççi) tarafından hazırlanır.
6. Müşterek Avaryaya İlişkin Anlaşmalar
Müşterek avaryanın paylaştırılması sürecinde taraflar arasında özel anlaşmalar yapılabilir.
6.1. Hukuki Dayanak
TTK m. 1275, müşterek avaryaya ilişkin anlaşmaları düzenler. Taraflar, müşterek avarya yükümlülüklerini ve paylaştırma yöntemlerini önceden sözleşme ile kararlaştırabilirler.
6.2. Anlaşma Türleri
- Navlun sözleşmesine konulan hükümler: Çoğu zaman taşıma sözleşmelerinde “York-Antwerp Kuralları uygulanacaktır” ibaresi yer alır.
- Sonradan yapılan anlaşmalar: Tehlike geçtikten sonra taraflar arasında özel anlaşma yapılabilir.
- Dispeç anlaşmaları: Dispeç işlemlerinin hangi hukuk veya kurallara göre yapılacağını belirleyen anlaşmalar.
6.3. Hukuki Niteliği
Bu anlaşmalar, tarafların serbest iradeleriyle yaptıkları özel hukuk sözleşmeleridir. Ancak zorunlu hukuki çerçeveye aykırı olamazlar.
7. York-Antwerp Kuralları ve Anlaşmalar
York-Antwerp Kuralları, müşterek avaryaya ilişkin uluslararası yeknesak düzenlemelerdir.
- İlk kez 1890’da kabul edilmiş, birçok kez revize edilmiştir (en günceli 2016).
- Taraflarca açıkça atıf yapılmadıkça doğrudan uygulanmaz.
- Ancak uygulamada neredeyse tüm navlun sözleşmelerinde bu kurallara atıf vardır.
Bu kurallar, hangi fedakârlıkların müşterek avarya sayılacağı, masrafların nasıl paylaşılacağı ve dispeç işlemlerini ayrıntılı biçimde düzenler.
8. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay kararları, müşterek avaryaya ilişkin anlaşmaların önemini vurgulamaktadır.
- Yargıtay, navlun sözleşmesinde York-Antwerp Kurallarına atıf varsa, tarafların bu kurallarla bağlı olduğunu kabul etmektedir.
- Dispeç işlemlerinde tarafların anlaşmasına üstünlük tanınmakta; ancak hakkaniyete ve kanuna aykırı hükümler geçerli sayılmamaktadır.
- Ayrıca Yargıtay, dispeç raporlarının bağlayıcılığına ilişkin olarak, tarafların itiraz hakkını saklı tutmaktadır.
9. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Müşterek avaryaya ilişkin anlaşmaların uygulamasında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir:
- Sigorta ilişkisi: Yük sigortacıları müşterek avarya katkısının önemli tarafıdır.
- Farklı hukuk sistemleri: Uluslararası taşımada tarafların farklı ülke hukuklarına tabi olması.
- Dispeç işlemlerinin uzun sürmesi: Uyuşmazlıkların çözümünü zorlaştırmaktadır.
- Anlaşmada boşluklar: Tarafların anlaşmaya yeterince açık hükümler koymaması.
10. Sonuç
Müşterek avarya, deniz ticaretinde dayanışma ve hakkaniyet ilkesinin somut bir yansımasıdır. Gemi ve yük ortak bir tehlikeyle karşılaştığında yapılan olağanüstü fedakârlık ve masraflar, tüm menfaat sahipleri arasında paylaştırılır.
Bu paylaşımın adil ve öngörülebilir şekilde yapılabilmesi için tarafların müşterek avaryaya ilişkin anlaşmalar yapması büyük önem taşır. Özellikle York-Antwerp Kuralları’na yapılan atıflar, uluslararası ticarette yeknesaklık sağlar.
Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay kararları da, bu anlaşmaların taraf iradesine önem verdiğini, ancak hakkaniyet sınırlarını aşamayacağını ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, müşterek avaryaya ilişkin anlaşmalar, hem taşıyanın hem yükletenin hem de sigortacıların menfaatlerini dengeleyen, deniz ticaretinde güven ve istikrar sağlayan önemli bir mekanizmadır.