Başka Bir Ülkede İşlenen Suçlarda Neticenin Türkiye’de Gerçekleşmesi Halinde Yargılama Yeri
Giriş
Küreselleşme, teknolojik gelişmeler ve uluslararası ticaret ilişkileri, suçların yalnızca bir ülkenin sınırları içinde işlenmediğini, çoğu zaman sınır aşan nitelik kazandığını göstermektedir. Özellikle bilişim suçları, dolandırıcılık, kara para aklama, terör finansmanı ve uluslararası ticari sahtekârlık gibi fiiller, bir ülkede başlamakta, ancak neticeleri başka bir ülkede ortaya çıkmaktadır.
Türk Ceza Kanunu (TCK) bu gibi durumları düzenleyen hükümler içermektedir. Özellikle TCK m.8 ve devamı maddeleri, suçun işlendiği yerin belirlenmesi ve yargılama yetkisinin hangi ülkeye ait olacağı noktasında yol gösterici olmaktadır.
Bu makalede, başka bir ülkede işlenen suçlarda neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde yargılama yerinin ne şekilde belirlendiğini, Türk hukuk sistemi içerisindeki düzenlemeleri, Yargıtay içtihatlarını ve uygulamadaki sorunları ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz.
1. Suçun İşlendiği Yer Kavramı
TCK m.8’e göre, “Suçun işlendiği yer, fiilin işlendiği veya neticenin gerçekleştiği yerdir.” Bu hüküm, suçun yalnızca icra hareketlerinin gerçekleştiği yerde değil, aynı zamanda neticenin doğduğu yerde de işlendiğini kabul etmektedir.
Örneğin:
-
Almanya’da internet üzerinden Türkiye’deki bir mağdura yönelik dolandırıcılık yapılmışsa, fiil Almanya’da gerçekleşmiş, neticeler ise Türkiye’de doğmuştur.
-
Yurt dışından Türkiye’ye uyuşturucu madde sokmak amacıyla gönderim yapılmışsa, fiil kısmen yurtdışında işlenmiş, ancak netice Türkiye’de doğmuştur.
Dolayısıyla, TCK bakımından suçun işlendiği yer yalnızca icra hareketinin bulunduğu yer değil, aynı zamanda neticenin ortaya çıktığı yer olarak da kabul edilmektedir.
2. Yargılama Yetkisi ve Mahkemenin Belirlenmesi
HMK ve CMK hükümleri uyarınca yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Bu noktada TCK m.8 devreye girer. Eğer suçun icrası yurt dışında gerçekleşmiş, fakat neticesi Türkiye’de doğmuşsa, yargılama yetkisi Türk mahkemelerine aittir.
Örnekler:
-
Yurt dışında işlenen bir hakaret suçu Türk vatandaşı mağdura ulaşmış ve Türkiye’de mağduriyet doğurmuşsa, yetkili mahkeme Türkiye’deki mağdurun bulunduğu yer mahkemesidir.
-
Yabancı bir ülkede yapılan bankacılık dolandırıcılığı sonucu Türkiye’deki hesaplardan para çekilmişse, Türk mahkemeleri yetkilidir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, neticenin Türkiye’de doğduğu suçlarda Türk mahkemelerinin yargılama yetkisi kabul edilmektedir.
3. Uluslararası Ceza Hukuku Boyutu
Türkiye, birçok uluslararası sözleşmeye taraf olarak sınır aşan suçlarla mücadelede işbirliği yapmaktadır. Özellikle:
-
Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi,
-
BM Sınıraşan Örgütlü Suçlar Sözleşmesi (Palermo Sözleşmesi),
-
Mali Suçların Önlenmesi ile ilgili OECD düzenlemeleri
gibi uluslararası metinler, bir ülkede başlayan, ancak başka bir ülkede neticelenen suçlarda yargı yetkisini düzenlemektedir.
Bu bağlamda, Türkiye’de mağduriyet doğuran her suç için Türk savcıları re’sen soruşturma açabilmektedir. Ancak uluslararası boyutu olan davalarda adli yardımlaşma mekanizmaları (MLA, Interpol, Europol işbirliği) devreye girmektedir.
4. Yargıtay İçtihatları
Yargıtay, özellikle sınır aşan suçlarda şu ilkelere dikkat çekmektedir:
-
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2016/3720 E., 2017/4512 K.: “Suçun icra hareketleri yurtdışında olsa bile, mağduriyet Türkiye’de gerçekleşmişse suçun işlendiği yer Türkiye kabul edilmelidir.”
-
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2014/7751 K.: Yurt dışında gerçekleştirilen dolandırıcılık eylemi sonucu Türkiye’de mağduriyet doğması halinde Türk mahkemelerinin yetkili olacağı belirtilmiştir.
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2012/159 K.: Neticenin Türkiye’de gerçekleştiği durumda, yargılamanın Türkiye’de yapılacağına hükmedilmiştir.
Bu içtihatlar, özellikle bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarında büyük önem taşımaktadır.
5. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Teorik olarak neticenin Türkiye’de doğduğu her suç için Türk mahkemeleri yetkilidir. Ancak uygulamada bazı sorunlar yaşanmaktadır:
-
Failin Yurt Dışında Bulunması: Failin Türkiye’ye iadesi için ilgili ülke ile adli yardımlaşma yapılması gerekir. İade süreci çoğu zaman uzun ve siyasi faktörlere bağlıdır.
-
Delillere Erişim: Özellikle bilişim suçlarında, deliller yurt dışında saklanmaktadır. Türkiye’den doğrudan erişim mümkün olmayabilir. Bu durumda adli yardımlaşma yoluna gidilir.
-
Çifte Yargılanma Riski: Aynı fiil hem yabancı ülkede hem Türkiye’de yargılama konusu olabilir. Burada uluslararası hukuk ilkeleri (ne bis in idem) devreye girmektedir.
6. Örnek Senaryolar
-
Online Dolandırıcılık: Fail Almanya’dan Türkiye’deki bir kişiyi sahte yatırım vaadiyle kandırıp para almışsa, suç Almanya’da icra edilmiş, ancak mağduriyet Türkiye’de doğmuştur. Türk mahkemeleri yetkilidir.
-
Hakaret ve Tehdit: Fail ABD’de sosyal medya üzerinden Türkiye’deki kişiye hakaret etmişse, netice Türkiye’de gerçekleşir ve Türk mahkemeleri yetkili olur.
-
Malvarlığına Karşı Suçlar: Yabancı bir ülkeden Türkiye’deki banka hesaplarına yönelik saldırı yapılmışsa, Türk mahkemeleri yetkilidir.
7. Hukuki Çerçevenin Önemi
Bu düzenlemeler, özellikle yabancı yatırımcılar, Türkiye’de yaşayan yabancılar ve Türk vatandaşlarının yurtdışı işlemleri açısından önem arz etmektedir. Uluslararası ticaret ve dijitalleşen dünyada, mağduriyetin Türkiye’de doğduğu her durumda Türk mahkemeleri hak arama imkânı tanımaktadır.
Sonuç
Başka bir ülkede işlenen suçlarda neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suçun işlendiği yer Türkiye kabul edilir. Bu durumda yetkili mahkeme, neticenin doğduğu yer mahkemesidir.
Türk Ceza Kanunu m.8, Yargıtay içtihatları ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde;
-
Suçun icra hareketlerinin yurt dışında olması,
-
Ancak mağduriyetin Türkiye’de doğması,
yargı yetkisinin Türk mahkemelerine ait olduğunu göstermektedir.
Bu düzenleme hem Türk vatandaşlarının hem de Türkiye’de bulunan yabancıların hukuki güvenliklerini koruma altına almakta, ayrıca uluslararası suçlarla mücadelede Türkiye’ye etkin bir yargılama yetkisi sağlamaktadır.