Hakimin Reddi ve Hakimin Çekinmesi Nedir?
Giriş
Adil yargılanma hakkı, hem Anayasa’nın 36. maddesinde hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde güvence altına alınmış temel bir haktır. Bu hakkın hayata geçebilmesi, yargılamayı yapan hâkimin bağımsız ve tarafsız olmasına bağlıdır. Tarafsızlık ilkesi, yalnızca hakimin kişisel kanaatlerinden değil, aynı zamanda tarafsızlık görünümünden de beslenir.
Türk Hukukunda, hakimin tarafsızlığını sağlamak amacıyla hakimin reddi ve hakimin çekinmesi müesseseleri düzenlenmiştir. Hakimin reddi, tarafların talebiyle; hakimin çekinmesi ise hakimin kendiliğinden tarafsızlığını zedeleyecek bir durum olduğunda devreye girer.
Bu yazıda, hakimin reddi ve çekinmesi sebeplerini, süre ve usulünü; AİHM ve Yargıtay kararları ışığında değerlendirecek, günümüzde karşılaşılan sorunlara değineceğiz.
1. Hukuki Dayanak
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK m. 24-31) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK m. 34-38) hakimin reddi ve çekinmesi düzenlenmiştir. Her iki yargı kolunda da amaç aynıdır: Tarafsızlığın sağlanması ve yargıya güvenin korunması.
Ayrıca Anayasa’nın 138. maddesi, hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığına vurgu yapar. Bu maddeye göre, hâkimler görevlerinde bağımsızdır ve Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
2. Hakimin Reddi ve Çekinmesi Kavramları
-
Hakimin Reddi: Taraflardan birinin, hakimin tarafsız olmadığı kanaatine varması ve kanunda belirtilen sebeplerden birine dayanarak hakimin davadan çekilmesini talep etmesidir.
-
Hakimin Çekinmesi: Hakimin kendisinin, tarafsızlığını zedeleyecek veya şüpheye düşürecek bir durum olduğunu fark ederek, davaya bakmaktan çekilmesidir.
Her iki durumda da amaç, yargılamanın adil, tarafsız ve güvenilir şekilde yürütülmesidir.
3. Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri
CMK m. 24 ve HMK m. 36’ya göre hakimin reddi ve çekinmesi sebepleri şunlardır:
-
Hâkimin davada taraf olması (davada davacı, davalı, sanık, katılan, şüpheli vb. sıfatları taşıması)
-
Yakın akrabalık (eş, nişanlı, üstsoy, altsoy, kardeş, kayın hısımlığı gibi)
-
Vekillik, savunmanlık, bilirkişilik veya tanıklık yapmış olması
-
Davanın tarafı ile aralarında düşmanlık veya yakın dostluk bulunması
-
Menfaat ilişkisi (hakimin veya yakınlarının davanın sonucundan maddi veya manevi çıkar sağlaması ihtimali)
-
Ön yargı oluşturabilecek beyan veya davranışlar
-
Tarafsızlık konusunda objektif şüphe uyandıracak diğer hâller
📌 AİHM’nin yerleşik içtihadına göre, tarafsızlık hem subjektif hem objektif ölçütlerle değerlendirilir.
-
Subjektif tarafsızlık: Hakimin kişisel kanaat ve önyargılarından bağımsız olması.
-
Objektif tarafsızlık: Hakimin tarafsız görünebilmesi; yani makul bir gözlemcinin tarafsızlığına güven duyması.
4. Süre
Ceza yargılamasında CMK m. 25’e göre, hakimin reddi talebi, hakimin öğrenilmesinden itibaren en geç bir sonraki duruşmaya kadar ileri sürülmelidir.
Hukuk yargılamasında HMK m. 38 uyarınca, hakimin reddi sebepleri öğrenildikten sonra ilk duruşmada ileri sürülmelidir. Sonraki aşamalarda ileri sürülebilmesi için sebebin sonradan ortaya çıkması gerekir.
5. Usul
-
Dilekçe ile başvuru: Ret sebepleri açıkça belirtilmeli, deliller eklenmelidir.
-
Hakim görüşü: Red talebi, reddi istenen hakim tarafından kabul edilirse çekinme kararı verilir; aksi halde talep mahkeme heyeti veya bir üst mahkeme tarafından incelenir.
-
İnceleme ve karar: Red talebi öncelikle değerlendirilir; asıl davaya devam edilemez.
-
Kötü niyet tespiti: Dayanaksız ve davayı uzatma amacı taşıyan ret talepleri reddedilir ve talepte bulunan tarafa para cezası verilebilir.
6. AİHM Kararları Işığında Hakimin Reddi
AİHM, Piersack/Belçika ve De Cubber/Belçika kararlarında, tarafsızlığın yalnızca fiilen mevcut olmasının yetmediğini, aynı zamanda görünür şekilde mevcut olması gerektiğini vurgulamıştır.
Micallef/Malta davasında ise, sadece ceza değil, hukuk davalarında da objektif tarafsızlığın sağlanmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Türkiye hakkında verilen Mehmet Ali Ayhan/Türkiye kararında, hakimin önceki aşamalarda sanık hakkında görüş bildirmiş olması objektif tarafsızlığı zedeleyici bulunmuştur.
7. Yargıtay Kararlarından Örnekler
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/16-956 E., 2019/495 K.: Hakimin davanın tarafı ile yakın sosyal ilişkisinin bulunması, tarafsızlık şüphesine neden olduğundan red talebi kabul edilmelidir.
-
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2015/7562 E., 2017/3290 K.: Hakimin soruşturma aşamasında tanık beyanı almış olması, objektif tarafsızlığı zedeleyici sebep olarak değerlendirilmiştir.
-
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2016/7542 E., 2018/2345 K.: Hakimin taraflardan birinin avukatı ile ortak iş ilişkisi bulunması red sebebi olarak kabul edilmiştir.
8. Günümüzde Karşılaşılan Sorunlar
-
Kötüye kullanım: Taraflar, yargılamayı uzatmak amacıyla haksız red taleplerinde bulunabiliyor.
-
Objektif ölçütlerin net olmaması: Bazı durumlarda tarafsızlık şüphesinin hangi kriterlere göre değerlendirileceği belirsiz kalabiliyor.
-
AİHM standartlarının tam uygulanmaması: Özellikle objektif tarafsızlık testinin uygulamada yeterince yerleşmediği görülüyor.
9. Sonuç
Hakimin reddi ve çekinmesi, adil yargılanma hakkının güvencelerinden biridir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, sadece yargılamanın içeriği için değil, aynı zamanda yargıya duyulan güven için de vazgeçilmezdir.
AİHM içtihatları ve Yargıtay kararları, bu kurumların doğru ve yerinde kullanımının önemini vurgulamaktadır. Türkiye’de uygulamanın geliştirilmesi, hem tarafsızlığın sağlanması hem de yargıya güvenin güçlenmesi açısından elzemdir.