Ceza Muhakemesinde Tesadüfi Delillerin Kullanılması
1. Giriş
Ceza muhakemesinde delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi, adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biridir. Ancak bazı durumlarda, yürütülen soruşturma sırasında aranan suçtan farklı bir suçun izine rastlanabilir. Bu durumda elde edilen delillere “tesadüfen elde edilen deliller” denir.
Bu kavram, yalnızca teknik takip, iletişimin tespiti, gizli soruşturmacı veya önleme araması gibi özel yetkiler kullanılırken değil; fiziki arama, belge inceleme veya dijital materyallerin kopyalanması sırasında da ortaya çıkabilir.
Türkiye’de tesadüfi delillerin hukuki dayanağı esas olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 138. maddesi ve özel bazı soruşturma yöntemlerine ilişkin hükümlerden kaynaklanır. Bunun yanında Anayasa m.20 (özel hayatın gizliliği) ve AİHS m.8 de sınır çizer.
2. Hukuki Çerçeve
2.1. CMK m.138
CMK m.138’e göre, hâkim kararıyla veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının emriyle yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi tedbirler sırasında, karara konu suç dışında başka bir suçun işlendiğine dair delil elde edilirse; bu deliller ancak katalog suçlar kapsamında olması halinde kullanılabilir.
Bu düzenleme, tesadüfi delillerin keyfi biçimde kullanılmasını engellemeyi amaçlar. Eğer tesadüfen ortaya çıkan suç katalogda değilse, delil hukuka aykırı sayılır ve yargılamada kullanılamaz.
2.2. CMK m.140 ve m.135 ile İlişki
-
CMK m.140 (teknik araçlarla izleme) kapsamında elde edilen tesadüfi deliller de katalog suç şartına tabidir.
-
CMK m.135 (iletişimin dinlenmesi) ise tesadüfi delillerin en çok ortaya çıktığı yöntemlerden biridir.
2.3. Anayasal Boyut
-
Anayasa m.20 özel hayatın gizliliğini korur. Bu hakka müdahale, ancak kanunla öngörülmüş ve demokratik toplumda gerekli olan sınırlamalarla mümkündür.
-
Anayasa m.38/6 “Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmünü içerir.
3. AİHM Kararları
AİHM, tesadüfi delillerin kullanımı konusunda özellikle özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirme yapar.
3.1. Khan / Birleşik Krallık (2000)
Bu davada AİHM, hukuka aykırı şekilde elde edilen ses kaydının delil olarak kullanılmasının Sözleşme’nin 8. maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Mahkeme, devletin dinleme yetkisinin sınırlarının kanunla açıkça belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
3.2. Bykov / Rusya (2009)
Gizli soruşturma tedbirleri sırasında, aranan suç dışında başka bir suça ilişkin delil elde edilmesi durumunda bu delillerin ancak yasal bir çerçevede ve gerekli usule uyularak kullanılabileceğini belirtti.
3.3. Dragojević / Hırvatistan (2015)
Telefon dinlemesi sırasında başka bir suça ilişkin elde edilen delillerin, katalog suça ilişkin olmaması halinde kullanılamayacağını ifade etti. Bu karar, Türkiye’deki CMK m.138 mantığıyla paralellik gösterir.
4. Yargıtay Kararları
4.1. Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 2018/1765 E., 2019/12543 K.
Telefon dinlemesi sırasında, soruşturma konusu olmayan bir suça ilişkin delil elde edilmiş; ancak bu suç katalog suç kapsamında olmadığı için delil kullanılamaz kabul edilmiştir.
4.2. Yargıtay 16. Ceza Dairesi – 2017/4212 E., 2019/6950 K.
Katalog suç soruşturması sırasında, farklı bir katalog suçun izine rastlanılması halinde, bu delillerin kullanılabileceği belirtilmiştir. Yargıtay burada kanunilik ve ölçülülük ilkesine vurgu yapmıştır.
4.3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu – 2015/12-149 E., 2017/230 K.
Arama sırasında tesadüfen elde edilen uyuşturucu maddelerin, arama kararının kapsamı dışında olmasına rağmen katalog suç olması nedeniyle delil olarak kullanılabileceğine karar verilmiştir.
5. Günümüzdeki Sorunlar
-
Dijital veri incelemeleri sırasında, arama kararı verilen dosya dışında başka suçlara dair delil bulunması yaygın bir durum. Bu noktada, katalog suç sınırı ihlal edilebiliyor.
-
MASAK raporları incelenirken kara para aklama dışında vergi kaçakçılığı veya dolandırıcılık delilleri ortaya çıkabiliyor.
-
ByLock ve benzeri uygulamalar üzerinden yapılan incelemelerde, örgüt üyeliği dışında kişisel suçlara ilişkin veriler tespit edilebiliyor.
6. Değerlendirme
Tesadüfi delillerin kullanımında iki temel risk vardır:
-
Temel hak ihlali riski – Özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğünün ihlali.
-
Adil yargılanma hakkı riski – Savunma hakkının kısıtlanması, delillerin çelişmeli tartışılmaması.
AİHM ve Yargıtay, ortak olarak kanuni dayanak, meşru amaç ve ölçülülük ilkelerine uyulmasını zorunlu görüyor. Türkiye’de katalog suç sınırlaması, bu korumayı sağlamak için önemli bir filtre görevi görüyor.
7. Sonuç
Tesadüfen elde edilen deliller, ceza muhakemesinin en hassas konularından biridir. Bir yandan kamu düzeninin korunması, suçla etkin mücadele; diğer yandan bireylerin temel haklarının güvence altına alınması gerekir. Bu denge sağlanmadığında, yargılamaların adil olup olmadığı tartışmalı hale gelir.