Single Blog Title

This is a single blog caption

Birden Çok Evlilik ve Hileli Evlenme Suçu

1. Giriş

Evlilik, hem kişisel hayatı hem de toplumsal düzeni doğrudan ilgilendiren bir kurumdur. Medeni hukuk, evlilik birliğinin tek eşlilik esasına dayalı olduğunu kabul eder. Türk Ceza Kanunu (TCK) ise bu prensibi korumak amacıyla “Birden Çok Evlilik” ve “Hileli Evlenme” suçlarını düzenlemiştir.

Bu suç tipleri, yalnızca özel yaşamı ilgilendiren ahlaki ihlaller olarak değil, aynı zamanda kamu düzenine yönelik birer tehdit olarak değerlendirilir. Çünkü evlilik kaydındaki sahtecilikler; miras, velayet, nafaka, vatandaşlık gibi pek çok hukuki hak ve yükümlülüğü doğrudan etkiler.


2. Türk Ceza Kanunu’ndaki Düzenleme

TCK m.230 iki farklı eylemi suç olarak tanımlar:

  • Birden Çok Evlilik (m.230/1): Evli bir kimsenin, evli olduğunu bilerek yeniden evlenmesi suçtur. Bu suç, hem medeni hukukta yasak olan bigaminin hem de resmi evlilik kayıtlarının güvenilirliğinin korunması amacını taşır.

  • Hileli Evlenme (m.230/2): Evlenmeye engel bir durumunun bulunduğunu bilerek bunu gizleyen ve bu şekilde evlilik yapan kişi de cezalandırılır. Örneğin, ağır akıl hastalığını veya mevcut evliliğini saklayarak evlenmek bu kapsamdadır.

Bu maddelerde öngörülen cezalar, 3 aydan 2 yıla kadar hapis şeklinde olup, suçun niteliğine göre değişiklik gösterir. Ayrıca, suçun işleniş biçimi, mağduriyetin derecesi ve sonuçları ceza miktarını etkileyebilir.


3. AİHM Kararları ve İnsan Hakları Perspektifi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), evlilik ve aile yaşamı konularında temel olarak AİHS m.8 (özel ve aile hayatına saygı hakkı) çerçevesinde değerlendirme yapar. Ancak, AİHM, tek eşlilik kuralının kamu düzeni ve ahlaki gerekçelerle sınırlandırılabileceğini de kabul eder.

Önemli noktalar:

  • Bibi v. Birleşik Krallık (2007): Başvurucu, birden fazla evlilik yapma hakkının kültürel ve dini bir gereklilik olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme, tek eşlilik kuralının meşru bir amaç taşıdığını ve toplumsal düzen ile kadın-erkek eşitliği açısından gerekli bir sınırlama olduğunu belirtmiştir.

  • Dadouch v. Malta (2010): Evliliğin geçerliliğini etkileyen yalan beyanların, taraflardan birinin irade özgürlüğünü ihlal edeceğini ve devletin bu konuda düzenleme yapma hakkına sahip olduğunu vurgulamıştır.

  • O’Donoghue v. Birleşik Krallık (2011): Mahkeme, evlilik hakkına müdahalenin ancak meşru, orantılı ve demokratik toplumda gerekli sebeplerle yapılabileceğini kabul etmiştir.

Bu kararlar, Türk hukukundaki birden çok evlilik ve hileli evlenme düzenlemelerinin AİHM standartlarıyla uyumlu olduğunu göstermektedir.


4. Günümüzde Karşılaşılan Sorunlar

a) Göç ve Çifte Nikâh Sorunu

Yurt dışında yapılan dini veya geleneksel evliliklerin Türkiye’de resmi kayıtla uyuşmaması, hem birden çok evlilik hem de hileli evlenme suçları bakımından önemli bir sorun kaynağıdır. Özellikle göçmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, resmi kayıtlara girmeyen evlilikler nedeniyle vatandaşlık ve miras uyuşmazlıkları artmaktadır.

b) Sahte Boşanma ve Yeniden Evlilik

Bazı kişiler, mevcut eşinden boşandığını iddia ederek ya da sahte belgelerle boşanma kararı varmış gibi göstererek yeniden evlenebilmektedir. Bu durum, hem hileli evlenme hem de resmi belgede sahtecilik suçunu gündeme getirebilir.

c) Evlilik Öncesi Sağlık Durumunun Gizlenmesi

Akıl hastalığı, bulaşıcı hastalık veya evlenmeye engel olabilecek diğer sağlık sorunlarının saklanması, hileli evlenme suçunun tipik örneklerindendir. AİHM, bu tür durumlarda tarafın irade özgürlüğünün zedelendiğini ve evliliğin geçerliliğinin tartışmalı hale geldiğini belirtir.

d) Dini Nikâh – Resmi Nikâh Ayrımı

Türk hukukunda yalnızca resmi nikâh geçerli kabul edilir. Ancak, dini nikâhın resmi nikâh olmadan yapılması, tek başına TCK m.230 kapsamına girmez; fakat resmi evlilik varken ikinci bir dini nikâh yapılması, bazı durumlarda “birden çok evlilik” suçunu oluşturabilir.


5. Hukuki Değerlendirme

Birden çok evlilik ve hileli evlenme suçları, Türk hukukunda sadece aile hukukunu değil, aynı zamanda kamu güvenini koruma amacını taşır. Yalan beyanla yapılan evlilikler, yalnızca eşler arasındaki güven ilişkisini değil; aynı zamanda çocukların soybağı, miras hakları, vatandaşlık kazanımı gibi kritik hukuki alanları doğrudan etkiler.

AİHM perspektifinden bakıldığında, bu suç tipleri demokratik toplumlarda meşru sınırlamalar arasında kabul edilmektedir. Ancak, suçun oluşabilmesi için failin kastının ve engel durumunu bilerek hareket ettiğinin ispatı gerekir.


6. Sonuç

Günümüzde artan göç hareketleri, kültürel farklılıklar ve dijital ortamda yapılan evlilik işlemleri, bu suç tiplerinin uygulanmasını daha karmaşık hale getirmektedir. Uygulamada en önemli sorun, failin evlenmeye engel durumunu bilip bilmediğinin ispatıdır. Bu nedenle, savcılık ve mahkemelerin delil toplama süreçlerini titizlikle yürütmesi gerekir.

Toplumsal düzenin korunması, evlilik kurumunun güvenilirliğinin sağlanması ve mağduriyetlerin önlenmesi açısından, TCK m.230’da öngörülen düzenlemeler hem ulusal hem de uluslararası hukuk standartlarıyla uyumludur. Ancak, özellikle yurt dışındaki evlilik kayıtlarının Türkiye’deki nüfus kayıt sistemine entegre edilmesi, olası ihlallerin önlenmesi açısından kritik önem taşımaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button