Kamu Görevlisinin Ticareti: Görev ile Ticari Faaliyet Arasındaki Sınırlar
1. Giriş
Kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken tarafsızlık, dürüstlük ve kamu yararını gözetme yükümlülükleri, demokratik hukuk devletinin temel ilkelerinden biridir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan “Kamu görevlisinin ticareti” suçu, kamu görevlisinin ticaret yaparak bu ilkelere aykırı hareket etmesini ve görevini kişisel çıkar amacıyla kullanmasını cezalandırmayı amaçlar.
Bu suç, hem kamu yönetiminde güvenin korunması hem de kamu hizmetinin saydamlığının sağlanması bakımından önemlidir. Nitekim AİHM de benzer nitelikteki davalarda, kamu görevlilerinin çıkar çatışmalarından uzak durmaları gerektiğini vurgulamaktadır.
2. Hukuki Dayanak ve TCK Düzenlemesi
TCK m.259 hükmü, kamu görevlisinin, göreviyle bağlantılı olarak veya görevini kullanarak ticaret yapmasını yasaklar. Maddede özetle; kamu görevlisinin doğrudan veya dolaylı olarak ticari faaliyete katılması, ortaklık ilişkisine girmesi ya da kendi adına veya başkası adına ticari iş yürütmesi suç olarak tanımlanmıştır.
Korunan hukuki değer, kamu hizmetinin tarafsızlığı ve dürüstlüğüdür. Bu suçun oluşabilmesi için:
-
Failin kamu görevlisi olması,
-
Ticaretin görevle bağlantılı şekilde yürütülmesi,
-
Kastın bulunması gerekmektedir.
3. Suçun Unsurları
a. Fail
Yalnızca kamu görevlisi olan kişiler bu suçun faili olabilir. Memur, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, öğretmen, polis, asker, hâkim, savcı gibi kişiler bu kapsama girer.
b. Fiil
Kamu görevlisinin:
-
Doğrudan ticaret yapması,
-
Dolaylı olarak ticari faaliyete ortak olması,
-
Görevi sayesinde elde ettiği nüfuzu kullanarak iş yapması,
suçun maddi unsurunu oluşturur.
c. Manevi Unsur
Suç, doğrudan kastla işlenebilir. Failin bilerek ve isteyerek ticaret yapması gerekir.
4. AİHM Perspektifi
AİHM, kamu görevlilerinin çıkar çatışmasına girmemesi gerektiğini birçok kararında vurgulamıştır. Özellikle Pabla Ky v. Finlandiya kararında, kamu görevlisinin görevini kullanarak kendi çıkarına iş yapmasının, kamu güvenini zedelediği ve demokratik toplumda kabul edilemez olduğu belirtilmiştir.
Yine Raza v. Bulgaria kararında, kamu görevlisinin ticari bir şirketle bağlantısının, görevinde tarafsızlığını zedeleyebileceği ve bunun idari yaptırımlar yanında cezai yaptırımlarla da korunabileceği ifade edilmiştir.
5. Yargıtay Yaklaşımı
Yargıtay, bu suçta görevle bağlantı unsuruna büyük önem vermektedir. Örneğin;
-
Belediye başkanının, görev alanındaki ihalelere kendi şirketi üzerinden katılması,
-
Okul müdürünün, okul kantinini kendi yakınlarının işlettiği şirket üzerinden çalıştırması,
-
Polisin, görev bölgesinde bulunan ticari işletmelerle iş ortaklığı yapması,
kamu görevlisinin ticareti suçunu oluşturur.
Buna karşın, kamu görevlisinin görev alanıyla ilgisi olmayan ve nüfuzunu kullanmadığı bir ticari faaliyette bulunması halinde, suçun unsurları oluşmaz.
6. Günümüzde Yaşanan Sorunlar
Kamu görevlilerinin ticaret yasağı, günümüzde birkaç sorunla karşı karşıyadır:
-
Dolaylı Ortaklıklar ve Aile Üzerinden Ticaret
Bazı kamu görevlileri, kendi adlarına ticaret yapmasalar da eş, çocuk veya yakın akrabaları üzerinden şirket kurarak veya ortak olarak bu yasağı dolaylı yoldan aşmaya çalışmaktadır. Bu durum, ispat sorunlarına yol açmaktadır. -
İnternet Üzerinden Ticaret
Günümüzde e-ticaret platformları aracılığıyla kamu görevlilerinin ürün satışı yapması yeni bir tartışma alanı oluşturmuştur. Burada önemli olan, bu ticaretin görevle bağlantılı olup olmadığıdır. -
Görevle İlgili Olmayan Ticari Faaliyetlerin Sınırı
Bazı kamu görevlileri hobi veya ek gelir amacıyla küçük ölçekli ticaret yapmaktadır. Ancak hangi noktada bunun suç kapsamına gireceği net sınırlarla belirlenmelidir.
7. Cezası
TCK m.259’a göre, bu suçu işleyen kamu görevlisi hakkında:
-
Adli para cezası veya hapis cezası,
-
Ayrıca memuriyetten çıkarma gibi disiplin cezaları uygulanabilir.
8. AİHM ve Türk Hukuku Arasındaki Benzerlikler
AİHM içtihatları, Türk hukukundaki düzenlemelerle paralellik göstermektedir. Her iki sistem de kamu görevlisinin ticaret yapmasını, kamu güveni ve tarafsızlığı zedeleyen bir eylem olarak görür.
AİHM kararlarında ayrıca, suçun yalnızca fiili menfaat teminiyle sınırlı olmadığı, aynı zamanda çıkar çatışması algısının bile toplum nezdinde güven kaybına yol açabileceği vurgulanmaktadır.
9. Yargıtay Kararları
5237 sayılı TCK’nın 259. maddesi uyarınca kamu görevlisinin ticareti suçunun oluşabilmesi için, sanığın görevinin sağladığı nüfuzdan yararlanarak başkasına mal veya hizmet satması gerekir. Bu düzenleme, kamu hizmetinden yararlanan kişilerin, görevlinin olası baskısından çekinerek istemedikleri mal veya hizmeti almak zorunda kalmalarını engellemek amacıyla getirilmiştir. Somut olayda B… Üniversitesinde idari personel olarak görev yapan sanığın internet üzerinden kozmetik ürün satışı yapması, görevle bağlantı unsuru bulunmadığından suçun unsurlarını oluşturmamış, bu nedenle eylemin koşullarına göre yalnızca disiplin suçu teşkil edebileceği değerlendirilmiştir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 2014/8673).
Bir başka olayda, PTT gişe memuru olarak görev yapan sanığın okullardan düşük bedelle temin ettiği posta pullarını, toplu gönderilerde satmak suretiyle menfaat sağlaması, TCK’nın 259. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin ticareti suçunun unsurlarını oluşturduğu belirtilmiştir. Mahkemenin bu nitelendirmeyi göz ardederek karar vermesi bozma nedeni kabul edilmiştir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 2013/12324).
Diğer bir dosyada sanığın 1999 yılından itibaren memuriyetinin sağladığı imkânlardan faydalanarak birçok kez gayrimenkul alım satımı yaparak haksız kazanç sağladığı iddia edilmiştir. Ancak mahkeme, sanığın bu işlemleri yürütürken görevinden kaynaklanan nüfuzu kullanıp kullanmadığını yeterince araştırmamış, tanık beyanlarını almamış ve eylemlerin görevin gereklerine aykırılık boyutunu açıklamamıştır. Bu eksiklikler nedeniyle karar, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme gerekçesiyle bozulmuştur (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 2013/1638).
Son olarak, Seydişehir İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yapan bir emniyet amirinin, görev nüfuzunu kullanarak personele patates sattığı iddiaları incelenmiştir. Tanık beyanları ile desteklenen bu iddiaların, kamu görevlisinin ticareti suçunu oluşturabilecek nitelikte olduğu, toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu ifade edilmiştir. Ancak yerel merciin bu delilleri dikkate almayarak itirazı reddetmesi, Yargıtay tarafından isabetsiz bulunmuştur (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 2017/5144).
10. Örnek Senaryo
Bir belediye zabıta müdürü, görev yaptığı belediyenin denetim alanında bulunan bir pazarda kendi şirketine ait tezgâh açtırırsa, bu hem çıkar çatışması hem de kamu görevlisinin ticareti suçu kapsamına girer. Yargı, bu gibi durumlarda failin kastını ve ticaretin görevle bağlantısını dikkate alır.
11. Sonuç ve Değerlendirme
Kamu görevlisinin ticareti suçu, kamu hizmetinin tarafsızlığını koruyan önemli bir ceza normudur. Modern dünyada ticaretin biçimleri değişse de bu suçun temel amacı değişmemiştir: kamu görevlisinin çıkar çatışmalarından uzak, tarafsız ve dürüst bir şekilde görev yapmasını sağlamak.
AİHM kararları da göstermektedir ki, yalnızca fiilen çıkar sağlamak değil, çıkar sağlama ihtimali ve algısı dahi bu güveni zedeleyebilir. Bu nedenle mevzuatın uygulanmasında, özellikle dolaylı ortaklıklar ve internet üzerinden yürütülen ticaret gibi güncel konulara açıklık getirilmelidir.