İnceleme Alanında Tehlikeli Atık Varlığı Var mı? Yatırımcı Bu Durumda Ne Yapmalı?
GİRİŞ
Bir yatırımcı için hedef şirketin finansal göstergeleri, müşteri portföyü ya da pazar gücü kadar önemli olan başka bir konu daha vardır: çevresel riskler. Özellikle imalat, kimya, enerji, otomotiv, tekstil gibi sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin bulunduğu arazide tehlikeli atık varlığı, yatırım kararını doğrudan etkileyebilecek yüksek riskli çevresel faktörlerden biridir.
Bu yazıda, tehlikeli atıkların tanımı, mevzuattaki karşılığı, due diligence sürecinde bu durumun nasıl analiz edileceği, yatırımcı açısından doğurabileceği hukuki ve ekonomik riskler, örnek olaylar ve yatırımcıların atabileceği adımlar detaylı biçimde ele alınacaktır.
1. Tehlikeli Atık Nedir?
1.1. Tanım
Tehlikeli atık, insan sağlığına ve çevreye zarar verebilecek nitelikte olan, özellikleri itibariyle patlayıcı, oksitleyici, aşındırıcı, yanıcı, toksik veya enfeksiyöz özellikler taşıyan atıklardır. Bu atıklar genellikle sanayi üretimi, laboratuvar faaliyetleri, hastane hizmetleri gibi alanlarda ortaya çıkar.
1.2. Mevzuat Dayanağı
Türkiye’de tehlikeli atıklarla ilgili temel düzenlemeler:
-
2872 sayılı Çevre Kanunu
-
Atık Yönetimi Yönetmeliği
-
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (2015 tarihli eski yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır)
-
Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği
-
Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik
2. Due Diligence Sürecinde Tehlikeli Atık Tespiti
2.1. Neden Önemlidir?
Tehlikeli atıkların mevzuata aykırı şekilde depolanması, gömülmesi, taşınması veya imhası; sadece mevcut mülkü değil, çevresini de etkiler. Yatırımcı, geçmişteki bu tür ihlallerin sorumluluğunu üstlenmiş olabilir.
2.2. İnceleme Aşamaları
-
Tesis ziyareti: Fiziki gözlem, atık alanlarının tespiti
-
Zemin etüdü ve analiz raporları: Toprak ve yeraltı suyu kirliliği ölçümleri
-
Bakanlık denetim raporları: Önceki denetimlerde ceza uygulanmış mı?
-
Atık envanteri ve beyan sistemi: EÇBS kayıtları incelenir
-
Saha dışında gömülü atık olup olmadığı: Bu durum yerel halktan gelen şikâyetlerle de anlaşılabilir
3. Eksik Yönetilen Tehlikeli Atıkların Hukuki Sonuçları
3.1. İdari Yaptırımlar
-
Çevre Kanunu m.20 uyarınca idari para cezası
-
Faaliyetin geçici olarak durdurulması
-
Tesisin mühürlenmesi
-
Atıkların bertarafının kamu eliyle yapılması ve bedelinin tahsili
3.2. Cezai Sorumluluk
TCK m.181 kapsamında “çevrenin kasten kirletilmesi” suçu oluşabilir. Atıkların gömülmesi, lisanssız kişilerce taşınması, izinsiz depolanması gibi eylemlerle sorumlu kişiler hakkında hapis cezası söz konusu olabilir.
3.3. Özel Hukuk Sorumluluğu
-
Komşu taşınmaz sahiplerinin tazminat davası açma hakkı
-
Atık kaynaklı zarar gören tarım üreticileri
-
Kiracılar veya üçüncü kişiler
-
Sigorta şirketleri tarafından rücu davaları
3.4. İmar ve Kullanım Sınırlamaları
Zemin kirliliği tespit edilen alanlarda yapılaşma engellenebilir. Belediyeler yapı ruhsatı vermeyebilir. Bu da mülkün ekonomik değerini düşürür.
4. Örnek Olaylar
4.1. Örnek Olay 1: Gömülü Atık Tespiti Sonrası Yatırımdan Vazgeçme
Olay: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde bir boya fabrikasının satışı için yatırımcı fon due diligence başlattı. Saha incelemesinde zeminde anormal çökme gözlendi. Bağımsız çevre mühendisliği şirketince yapılan analizlerde toprağa gömülü boya atıkları tespit edildi. Atıklar ağır metal içerdiğinden bertaraf edilmesi gerekiyordu.
Sonuç: Temizlik maliyeti 5 milyon TL olarak hesaplandı. Yatırımcı, bu maliyeti üstlenmek istemediği için satın almadan vazgeçti. Satıcı, cezai şart içeren sözleşmeyle karşılaştı.
4.2. Örnek Olay 2: Zemin Kirliliği Nedeniyle İmar Kısıtı
Olay: Ankara’da bir eski akü fabrikasının arazisi, konut projesine dönüştürülmek istendi. Ancak belediye, yapılacak yapılaşma için çevresel temizlik raporu talep etti. Zemin analizinde asitli sızıntı olduğu belirlendi.
Sonuç: Projenin 1 yıl gecikmesine ve 8 milyon TL’lik ek temizlik maliyeti doğmasına sebep oldu. Yatırımcılar projeyi yeniden yapılandırmak zorunda kaldı.
5. Yatırımcı Ne Yapmalı?
5.1. Sözleşmeye Özel Hükümler Koyulmalı
-
Çevresel temizlik sorumluluğu satıcıya ait olmalıdır.
-
Gömülü atık veya zemin kirliliği tespit edilirse cayma hakkı tanınmalıdır.
-
Tazminat yükümlülüğü, atığın doğrudan ya da dolaylı sebep olduğu zararları kapsamalıdır.
5.2. Sigorta ile Koruma Sağlanmalı
Yatırım yapılacak işletme için çevreye dayalı riskleri kapsayan “environmental liability insurance” (çevresel sorumluluk sigortası) yapılması önerilir.
5.3. Teknik ve Hukuki Danışmanlık Alınmalı
-
Çevre mühendisliği şirketi tarafından detaylı zemin analizi yapılmalı
-
Avukatlık ofisi tarafından önceki çevre cezaları, davalar ve ruhsatlar incelenmeli
-
Alınan izinlerin kapsamı, süreleri ve eksiklikleri tespit edilmeli
6. Yasal Uyum İçin Şirketin Atması Gereken Adımlar
6.1. Tehlikeli Atıkların Yönetimi
-
Lisanslı bertaraf firmalarıyla sözleşme yapılmalı
-
Atık geçici depolama alanları oluşturulmalı
-
EÇBS sistemi üzerinden atık beyanları zamanında yapılmalı
-
Eğitimli personel görevlendirilmeli
6.2. Gömülü Atık Varsa Ne Yapılır?
-
Bağımsız analiz laboratuvarından toprak ve su analizleri
-
Kirli zeminin çıkarılması ve bertarafı
-
Çevre il müdürlüğü ile koordinasyon
-
Temizlik sonrası “temiz saha belgesi” alınmalı
7. ESG ve Uluslararası Fonlar Açısından Önemi
Yurtdışından gelecek yatırımlarda Environmental, Social and Governance (ESG) kriterlerine uyum kritik önem taşır. Tehlikeli atık nedeniyle çevresel yükümlülüğü olan firmalar:
-
Fonlardan elenir,
-
İtibar kaybına uğrar,
-
Tedarik zincirlerinden çıkarılır.
Bu nedenle yatırım öncesi sahada tehlikeli atık varlığının incelenmesi, sadece yerel mevzuatla değil, global yatırımlar açısından da stratejik bir zorunluluktur.
SONUÇ
Tehlikeli atık varlığı, yatırımcı için göz ardı edilemeyecek bir çevresel ve hukuki risktir. Due diligence sürecinde zemin analizinden çevre izni belgelerine, atık beyan sisteminden sahadaki gözlemlere kadar tüm veriler detaylı şekilde incelenmelidir.
Bu konuda yapılacak küçük bir ihmal, yatırımcıyı çok ciddi temizlik maliyetleri, cezalar ve itibari zararlarla karşı karşıya bırakabilir. Dolayısıyla, tehlikeli atıkların varlığına ilişkin tespit ve analizler, yatırım sürecinin ön koşulu haline getirilmelidir.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut