Yabancı Yatırım Fonlarının Türkiye’de Portföy Yönetimi
Yabancı Yatırım Fonlarının Türkiye’de Portföy Yönetimi: Hukuki Çerçeve ve Uygulama
Küresel finansal piyasaların entegrasyonu ile birlikte, Türkiye sermaye piyasası da yabancı yatırım fonları için giderek daha cazip bir hale gelmektedir. Gerek Türkiye’nin gelişmekte olan piyasa yapısı, gerekse güçlü regülasyon altyapısı, yabancı portföy yöneticilerinin Türkiye’de faaliyet göstermesini mümkün ve cazip kılmaktadır. Ancak bu faaliyetlerin Türk hukuku kapsamında belirli kurallara ve izin süreçlerine tabi olduğunu unutmamak gerekir.
1. Yabancı Fonların Türkiye’de Faaliyet Gösterebilmesinin Temel Koşulları
Türk mevzuatında portföy yönetimi faaliyeti, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Portföy Yönetim Şirketlerine İlişkin Tebliğ kapsamında düzenlenmiştir. Bu çerçevede, Türkiye’de yatırım fonu yönetimi yapmak isteyen yabancı bir fonun veya portföy yönetim şirketinin:
-
Sermaye Piyasası Kurulundan yetki alması,
-
Türkiye’de bir şube açması veya bir Türk portföy yönetim şirketiyle iş birliği yapması,
-
Yetkilendirilmiş saklama kuruluşları aracılığıyla çalışması gerekmektedir.
Yabancı yatırım fonları, Türkiye’de doğrudan faaliyet göstermek yerine genellikle bir portföy yönetim şirketiyle hizmet sözleşmesi yaparak faaliyet yürütmeyi tercih etmektedir.
2. Portföy Yönetim Yetki Belgesi ve Lisanslama Süreci
Portföy yönetim hizmeti verecek şirketlerin Sermaye Piyasası Kurulu tarafından verilen yetki belgesine sahip olması zorunludur. Bu belge için:
-
Asgari ödenmiş sermaye şartının (genellikle 2 milyon TL ve üzeri) karşılanması,
-
Şirket yöneticilerinin lisanslı ve deneyimli olması,
-
Uygun iç kontrol ve risk yönetimi sistemlerinin kurulması gerekir.
Yabancı bir fonun Türkiye’de doğrudan portföy yönetimi yapabilmesi için Türkiye’de kurulu bir şirket veya şube vasıtasıyla bu lisansları edinmesi gerekir.
3. Yabancı Yatırım Fonlarının Türk Sermaye Piyasasına Erişimi
Yabancı yatırım fonları, aşağıdaki yollardan Türk sermaye piyasasına yatırım yapabilir:
-
İkincil piyasada menkul kıymet alım-satımı
-
Borsa İstanbul üzerinden işlem gören yatırım araçları
-
Türk kolektif yatırım kuruluşlarına yatırım
-
Türk özel sektör veya kamu tahvillerine yatırım
Bu işlemler sermaye hareketleri açısından serbest olmakla birlikte, belirli eşiklerin aşılması durumunda Banka ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü ve Sermaye Piyasası Kuruluna bilgi verilmesi veya onay alınması gerekebilir.
4. Vergilendirme ve Çifte Vergilendirme Anlaşmaları
Yabancı fonların Türkiye’deki yatırımları, Türkiye’de stopaj vergisine tabi olabilir. Ancak Türkiye’nin birçok ülkeyle yaptığı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları sayesinde bu oranlar düşebilir veya sıfırlanabilir.
Tavsiye: Yatırım öncesinde ilgili ülke ile Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları dikkatle incelenmeli ve vergi mukimlik belgesi temin edilmelidir.
5. Uyum ve Raporlama Yükümlülükleri
Yabancı yatırım fonları veya temsilcileri, Türkiye’deki faaliyetleri kapsamında aşağıdaki yükümlülüklere tabidir:
-
MASAK mevzuatı kapsamında müşteri tanıma ve kara para aklama ile mücadele yükümlülükleri
-
Sermaye Piyasası Kuruluna düzenli raporlama ve bilgi verme
-
Vergi dairesi ve Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde kayıt ve beyanlar
-
Finansal tablo ve portföy yapısının periyodik olarak bildirilmesi
Uyumsuzluk halinde hem idari para cezaları hem de lisans iptali söz konusu olabilir.
6. Yatırım Stratejilerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki Hususlar
Yabancı yatırım fonları için Türkiye’de uygulanan bazı sınırlamalar da dikkate alınmalıdır:
-
Belirli sektörlerde (örneğin bankacılık, savunma sanayi, enerji) dolaylı sahiplik veya ortaklık kurma sınırlandırmaları
-
Kurumsal yatırımcı tanımı kapsamındaki sınırlar
-
Türk Lirası ile işlem yapma kuralları ve döviz rejimine dair kısıtlamalar
Bu nedenle yatırım yapılacak alanın yasal çerçevesi önceden incelenmelidir.
Sonuç
Yabancı yatırım fonlarının Türkiye’de portföy yönetimi faaliyetleri, hem yasal hem de operasyonel bakımdan dikkatle planlanması gereken bir süreçtir. Türk sermaye piyasası, yabancı yatırımcılara açık ve şeffaf bir yapıya sahip olsa da, lisanslama, vergi, raporlama ve uyum yükümlülükleri yönünden profesyonel bir hukuki rehberlik gerektirir. Bu bağlamda, Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan yabancı fonların mutlaka uzman bir hukuk danışmanından destek alması önerilir.