Temel Hak ve Özgürlüklerin İhlali: Hak Kullanımını ve Beslenmeyi Engelleme
Hak ve özgürlüklerin etkin şekilde kullanılabilmesi, demokratik hukuk devletlerinin temel göstergelerinden biridir. Kişilerin dini inançları doğrultusunda ibadet etmeleri, sosyal haklarını kullanmaları veya temel beslenme ihtiyaçlarını karşılamaları, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. Bu hakların kasıtlı olarak engellenmesi, bireylerin insan onuruna aykırı bir muameleye maruz kalmasına yol açar. Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 115, hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçunu düzenleyerek bu hakların korunmasına yönelik önemli bir güvence sağlamaktadır.
Bu yazıda, TCK 115’in kapsamı, suçun unsurları, Yargıtay ve AİHM kararlarıyla desteklenen hukuki yorumlar, günümüz uygulamaları ve karşılaşılan sorunlar ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
Hukuki Dayanak ve TCK 115’in Tanımı
TCK m. 115 hükmü şöyledir:
“Bir kimsenin kanunen sahip olduğu bir hakkı kullanmasını veya bu kapsamda temel ihtiyaçlarını karşılamasını engelleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu düzenleme ile:
-
Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması,
-
Beslenme gibi hayati ihtiyaçların güvence altına alınması,
-
Toplumsal barışın ve insan onurunun sağlanması amaçlanmaktadır.
Anayasa’nın 17. maddesi kişi dokunulmazlığı ve maddi-manevi varlığın korunmasını, 24. maddesi din ve vicdan özgürlüğünü, 56. maddesi ise sağlık ve beslenme hakkını güvence altına almıştır. TCK 115 bu anayasal temelin ceza hukuku boyutunu oluşturur.
Suçun Unsurları
1. Fail:
-
Suçun faili herkes olabilir. Kamu görevlileri, işverenler veya hizmet sağlayıcılar fail konumuna düşebilir.
-
Failin görevi kötüye kullanarak bu fiili işlemesi, suçu daha ağır hale getirir.
2. Fiil:
-
Hak Kullanımını Engellemek: Bir kişinin kanunen sahip olduğu bir hakkı (örneğin ibadet, eğitim, sosyal faaliyetlere katılım) kullanmasını önlemek.
-
Beslenmeyi Engellemek: Kişinin temel gıda ihtiyaçlarına ulaşmasını engellemek (örneğin okul yemekhanesinde ayrımcılık yapmak, dini gerekçelerle yemek vermemek).
3. Manevi Unsur:
-
Suç kastla işlenir. Fail, mağdurun hakkını bilerek ve isteyerek engeller.
-
Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
4. Mağdur:
-
Hak veya beslenme ihtiyacı engellenen kişi mağdurdur. Toplu yaşam alanlarında birden fazla mağdur bulunabilir.
Yargıtay Kararları Işığında TCK 115
Yargıtay, TCK 115 uygulamalarında kast unsuruna ve mağdurun hakkının netliğine önem vermektedir:
-
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/3185 E., 2020/1254 K. kararında, bir öğrenciye dini inancı nedeniyle yemek verilmemesi hak ve beslenme özgürlüğünün engellenmesi olarak kabul edilmiştir.
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/235 E., 2018/89 K. kararında, ibadet hakkının engellenmesinin TCK 115 kapsamında cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.
-
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/2764 E., 2019/1342 K. kararında, işverenin yemek molalarını kasten engellemesi suç sayılmıştır.
AİHM Kararları ve Hak İhlali Perspektifi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hak kullanımını ve beslenmeyi engelleyen eylemleri AİHS m. 3 (insan onuru), m. 9 (din özgürlüğü) ve m. 8 (özel hayat) çerçevesinde ele alır:
-
Jakóbski v. Polonya (2010) kararında, bir mahkûmun dini gerekçeyle özel diyet talebinin reddedilmesi AİHS m. 9 ihlali sayılmıştır.
-
Eweida ve Diğerleri v. Birleşik Krallık (2013) kararında, dini sembollerin ve inanç temelli hakların korunmasının önemi vurgulanmıştır.
-
Cha’are Shalom ve Tsedek v. Fransa (2000) kararında, dini gerekçelerle gıda tedarikinin engellenmesi hak ihlali olarak değerlendirilmiştir.
Dijitalleşen Dünyada Hak Kullanımı ve Beslenme Hakkı
Teknolojinin gelişmesiyle hak kullanımının dijital ortamlara kayması, bazı yeni sorunları gündeme getirmiştir:
-
Online Yemek Platformlarında Ayrımcılık: Müşterilere kimlik, din veya etnik köken gerekçesiyle hizmet verilmemesi hukuken suç teşkil edebilir.
-
Kamu Kurumlarında Dijital Başvurular: Öğrencilerin veya vatandaşların dijital sistemlerde yanlış uygulamalar sonucu temel hizmetlerden mahrum bırakılması, hak ihlali yaratmaktadır.
-
Siber Ortamda Engelleme: Erişim engelleri, sosyal hizmetlerin dijital ortamda kullandırılmaması gibi uygulamalar bu suçun kapsamını genişletmektedir.
Günümüzdeki Sorunlar ve Tartışmalar
-
Kamu Kurumlarında Ayrımcı Uygulamalar:
-
Cezaevlerinde veya bakım evlerinde yemek ve temel ihtiyaçların ihmal edilmesi.
-
-
Çalışma Hayatında İhlaller:
-
İşverenlerin çalışanların yemek hakkını, mola hakkını veya sosyal haklarını engellemesi.
-
-
Dini ve Kültürel Hassasiyetler:
-
Dini gerekçelerle özel beslenme talebinin karşılanmaması, hem TCK 115 hem de insan hakları hukuku açısından ihlal teşkil edebilir.
-
Cezalar ve Yaptırımlar
-
Temel Ceza: Hak kullanımını veya beslenmeyi engelleyen kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Ağırlaştırıcı Haller: Kamu görevlisi bu suçu görevi sırasında işlerse hem cezai hem de disiplin yaptırımları uygulanır.
-
Tazminat: Mağdur, maddi ve manevi tazminat davası da açabilir.
AİHM ve Türk Hukuku Arasındaki Uyum
AİHM içtihatları, Türkiye’de TCK 115’in uygulanmasına yön vermektedir. Jakóbski v. Polonya kararı, beslenme hakkının dini özgürlükle bağlantısı olduğunda özel bir koruma gerektirdiğini ortaya koymuştur. Yargıtay da benzer şekilde, hak ve özgürlüklerin korunmasına önem vererek kararlar vermektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme suçu, bireyin temel hak ve özgürlüklerini koruma açısından önemli bir güvence sunar. Yargıtay kararları, hak ve beslenme engellerinin cezalandırılmasında kastın varlığına dikkat çekerken, AİHM kararları bu hakkın insan onuru ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Dijital çağda, kamu kurumları ve özel sektör aktörlerinin bu hakları ihlal etmeyecek şekilde hareket etmeleri zorunludur. Hukuki farkındalığın artırılması ve cezai yaptırımların caydırıcı şekilde uygulanması, toplumsal barışın ve insan onurunun korunması açısından kritik önemdedir.