Single Blog Title

This is a single blog caption

Temel Haklara Müdahale: Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi

Dilekçe hakkı, demokratik hukuk devletlerinin en temel unsurlarından biridir. Bu hak, bireylerin devlet kurumlarına şikâyet, öneri veya talep sunabilmesini güvence altına alır. Hem Anayasa hem de uluslararası sözleşmelerde koruma altına alınan dilekçe hakkı, bireylerin kamu yönetimi üzerinde denetim ve katılım mekanizması olarak önemli bir rol üstlenir. Ancak bu hakkın kullanılmasının engellenmesi, bireylerin adalete erişim hakkını zedeleyerek hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verir. Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 121, dilekçe hakkının kullanılmasını engelleme suçunu düzenlemiş ve bu hakkın ihlal edilmesine yönelik cezai yaptırımlar öngörmüştür.

Bu makalede, TCK 121 kapsamında dilekçe hakkının engellenmesi suçunun tanımı, unsurları, Yargıtay ve AİHM kararları ışığında hukuki değerlendirmeler, günümüz uygulamalarındaki sorunlar ve dijital çağda dilekçe hakkının korunması konuları ayrıntılı olarak incelenecektir.


Dilekçe Hakkının Hukuki Dayanağı

Anayasa m. 74 dilekçe hakkını açıkça düzenler:
Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.

Bu hüküm, dilekçe hakkını yalnızca bir şikâyet mekanizması olarak değil, bireylerin demokratik katılım haklarının bir parçası olarak görmektedir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) m. 6 (adil yargılanma hakkı) ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı dilekçe ve başvuru haklarını destekler.


TCK 121’de Düzenlenen Suçun Tanımı

TCK m. 121 şu şekilde düzenlenmiştir:
Kişinin, kendisi veya başkası adına dilekçe vermesini veya verdiği dilekçenin ilgili mercilere ulaştırılmasını engelleyen kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu suçun düzenlenme amacı:

  • Bireylerin hak arama özgürlüğünü güvence altına almak,

  • Kamu idaresine erişimi engelleyen keyfi davranışları önlemek,

  • Demokratik katılım mekanizmalarının işleyişini korumaktır.


Suçun Unsurları

1. Fail:

  • Herhangi bir kişi bu suçun faili olabilir. Fail bir kamu görevlisi ise fiil genellikle daha ağır değerlendirilir ve disiplin soruşturmalarına da konu olur.

2. Fiil:

  • Kişinin kendisi veya başkası adına dilekçe vermesini engellemek,

  • Verilmiş bir dilekçenin ilgili mercilere ulaşmasını engellemek.
    Örneğin bir kamu kurumunda görevli personelin dilekçeyi işleme almaması veya alıkoyması bu kapsamdadır.

3. Manevi Unsur:

  • Suç, doğrudan kastla işlenir. Fail, dilekçe hakkını kullanmak isteyen kişinin bu hakkını bilerek ve isteyerek engeller.

4. Mağdur:

  • Mağdur, dilekçe hakkını kullanmak isteyen kişidir. Ancak bu suçla korunmak istenen hukuki değer, bireylerin devletle kurduğu demokratik ilişki ve adalete erişim hakkıdır.


Yargıtay Kararları Işığında TCK 121

Yargıtay, dilekçe hakkının engellenmesi suçuna ilişkin içtihatlarında bu hakkın demokratik hukuk devleti için vazgeçilmez olduğuna dikkat çekmektedir:

  • Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/2138 E., 2020/872 K. kararında, kurum yöneticisinin personele verilen dilekçeyi işleme almaması suçun oluşumu için yeterli görülmüştür.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/135 E., 2019/59 K. kararında, dilekçenin kasıtlı şekilde imha edilmesinin TCK 121 kapsamında cezalandırılması gerektiği vurgulanmıştır.

  • Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/2456 E., 2018/1143 K. kararında, kamu görevlisinin vatandaşın dilekçesini almayı reddetmesi suçun tipik örneği olarak kabul edilmiştir.


AİHM Kararları ve Hak Arama Özgürlüğü

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), dilekçe hakkını adil yargılanma ve etkili başvuru hakkı (AİHS m. 13) kapsamında ele alır:

  • Kudła v. Polonya (2000) kararında, bireylerin idari ve yargısal mercilere başvuru hakkının etkili bir şekilde korunması gerektiği belirtilmiştir.

  • Golder v. Birleşik Krallık (1975) kararında, devletin bireylerin adalete erişimini engelleyici davranışlarda bulunamayacağı açıkça ifade edilmiştir.

  • Baş v. Türkiye (2016) kararında, başvuru hakkının ihlali devletin sorumluluğunu doğuran temel bir hak ihlali olarak değerlendirilmiştir.


Dijital Çağda Dilekçe Hakkının Kullanılması

Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte dilekçe hakkı e-Devlet ve çevrimiçi başvuru sistemleri üzerinden kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu durum bazı yeni sorunlar da doğurmuştur:

  • Erişim Sorunları: Dijital okuryazarlık eksikliği, bazı vatandaşların bu haklarını etkin kullanmasını zorlaştırmaktadır.

  • Teknik Engellemeler: Çevrimiçi başvuruların sistem hatalarıyla reddedilmesi veya teknik sebeplerle işleme alınmaması hukuki tartışmalara yol açmaktadır.

  • Siber Güvenlik Riskleri: Dilekçe ve başvuru verilerinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesi, veri güvenliği sorunlarını gündeme getirmiştir.


Günümüzdeki Sorunlar ve Tartışmalar

  1. Kamu Görevlilerinin İhmal ve Keyfi Davranışları:

    • Dilekçelerin kasıtlı olarak reddedilmesi veya işleme alınmaması, hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına gelir.

  2. İfade Özgürlüğü ile İlişkisi:

    • Dilekçe hakkı, bireylerin devlete eleştirilerini iletebilme özgürlüğüyle de doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle hakkın engellenmesi, ifade özgürlüğünün dolaylı ihlalidir.

  3. Etkili Başvuru Hakkı:

    • AİHM içtihatları, dilekçe hakkını etkili başvuru hakkının bir parçası olarak görür. Bu hakkın ihlali, AİHS m. 13’e aykırılık doğurabilir.


Cezalar ve Yaptırımlar

  • TCK m. 121’e göre ceza: Fail, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Suç kamu görevlisi tarafından görevin sağladığı yetki kullanılarak işlenirse, hem cezai hem de disiplin yaptırımları uygulanır.

  • Fiilin sistematik olarak işlenmesi veya kamu yararını ağır şekilde ihlal etmesi durumunda cezanın artırılması gündeme gelebilir.


AİHM ve Türk Hukukunda Uyum

AİHM kararları, Türkiye’de dilekçe hakkının korunması yönünde içtihatların gelişmesine katkı sağlamaktadır. Özellikle adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve etkili başvuru hakkı çerçevesinde yapılan değerlendirmeler, TCK 121’in uygulanmasında yol göstericidir.


Sonuç ve Değerlendirme

Dilekçe hakkının engellenmesi, hukuk devleti ilkesi ve demokratik düzen için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yargıtay kararları, dilekçe hakkının yalnızca bireysel bir başvuru yolu değil, aynı zamanda devletle toplum arasındaki iletişimin temeli olduğuna dikkat çekmektedir. AİHM içtihatları da, bu hakkın engellenmesini demokratik toplum düzeniyle bağdaşmaz bulmaktadır.

Dijitalleşen dünyada, bu hakkın e-Devlet platformları üzerinden etkin kullanımı, yeni güvenlik ve erişim sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, hem cezai yaptırımların etkin uygulanması hem de vatandaşların bu hakka erişiminin kolaylaştırılması büyük önem taşır. Kamu görevlilerinin bu konuda bilinçlendirilmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi de şarttır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button